Durumu: Medine No : 13301 Üyelik T.:
04 Şubat 2011 Arkadaşları:5 Cinsiyet:erkek Yaş:37 Mesaj:
4.833 Konular:
926 Beğenildi:342 Beğendi:0 Takdirleri:62 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Cevap: KPSS Coğrafya Dersi Konu Özetleri TÜRKİYE'NİN ENERJİ KAYNAKLARI Dünya ülkelerinde olduğu gibi ülkemizin de gelişmesi, ilerleme kaydetmesi ve halkın yaşamını sürdürebilmesi bakımından çeşitli enerji kaynaklarına gereksinim vardır. Ülkelerin gelişmişlik düzeylerine bakıldığında üretilen ve tüketilen enerji miktarları da göz önüne alınmaktadır. Ülkemizdeki enerji kaynakları kömür (taş kömürü, linyit), petrol, doğalgaz gibi yenilenmeyen enerji kaynakları ile jeotermal enerji, hidroelektrik enerjisi, güneş enerjisi, rüzgar enerjisi, nükleer enerji gibi yenilenebilir enerji kaynakları olarak ikiye ayrılır. 1.Yenilenmeyen Enerji Kaynaklarımız Taş kömürü: Elektrik santrallerinde ve sanayide kullanılır. Ülkemizde Zonguldak kömür havzasından çıkarılan taş kömürü (kok kömürü), jeolojik devirlerden I. Zamanın karbonifer devrinde oluşmuştur. Türkiye taş kömürü yatakları bakımından zengin sayılmaz. En zengin yataklar Batı Karadeniz'de Ereğli-Zonguldak-Azdavay arasında uzanan kömü havzası olup, yaklaşık 10 000 km^'lik bir alanı kap sar. 1848'de işletmeye açılan Zonguldak taş kömü rü havzasından 1923'te 600 ton, 1987'de 7 milyoı ton, 1990'da 5.6 milyon ton üretim yapılmıştır. Özel likle 1991 ve sonrasında yaşanan ölümlü grizu pal lamalarından dolayı son yıllarda üretim düşmüştüı Yıllık üretim 1999'da 3 milyon tona inmiştir. Türk ye'nin diğer taş kömürü yatakları Akseki, Keme (Antalya) ve Hazro (Diyarbakır)'dadır. Yıllık üretir ülkemizin ihtiyacını karşılayamadığı için yurt dışır dan taş kömürü ithal edilmektedir. Linyit: Ülkemizde jeolojik devirlerden III. Z; manın son devresi olan Neojen göl havzalarınc oluşmuş olan linyit, ülkemizin hemen her yerine bulunur. Çıkarıldıkları yerdeki sanayi tesislerine ve konutlarda tüketilir. Ülkemizdeki önemli lin; yatakları şunlardır: Tavşanlı, Tunçbilek, Değirn saz, Seyitömer (Kütahya), Soma (Manisa), Yatğan (Muğla), Afşin-Elbistan (K.Maraş), Alpagut, Dodurga (Çorum), Orta (Çankırı), Çeltek, Suluova (Amasya), Kangal (Sivas), Aşkale (Erzurum), Beypazarı, Çayırhan (Ankara), Çan (Çanakkale), Menteşler (Bolu), Şırnak. Bunlardan Afşin-Elbistan, Çayırhan, Seyitömer, Soma, Kangal, Orta.Ya-tağan'da termik santral da vardır. Ülkemizde ısınmada kullanılan ancak hava kirliliği yaratan linyitin yerini, büyük kentlerde doğalgaz almaya başlamıştır. Linyit çıkarımında son yıllarda çok hızlı bir artış olmuş ve 1960'da 4 milyon ton, 1980'de 17 milyon ton, 1990'da 46,8 milyon ton, 1999'da 64,2 milyon ton seviyesine kadar çıkmıştır. Geçen 40 yıllık süre içinde linyit üretimi 16 kat artmıştır. Petrol: Çağımızın en önemli enerji kaynaklarından biri olan ve ham olarak çıkarılan petrol, rafinerilerde işlenir. Yoğunluğu az olan hafif petrolden daha çok uçak yakıtı ve benzin gibi hafif yakıtlar üretilir. Yoğunluğu fazla olan ağır petrol ise motorin, gaz yağı ve kalorifer yakıtı üretiminde kullanılır. Ülkemiz petrol bakımından zengin değildir. Türkiye'de ilk petrol 1940'da Raman Dağı (Bat-man)'da, 1951'de Garzan (Siirt)'da bulunmuştur. Önemli petrol yataklarımız Batman, Siirt, Adıyaman, Diyarbakır, Urfa, Mardin'de bulunur. Güneydoğu Anadolu dışında ise Adana, Kırklareli, Çanakkale, Sinop, Trabzon'da önemli rezervler bulunmaktadır. Ham petrol üretimi ülkemizde1950'de 18 bin ton iken, 1975'te 3 milyon tonu aşmış, 1990'da 3,7 milyon ton dolayında, 1999'da ise biraz düşerek 2,9 milyon ton civarında olmuştur. Ülkemizin son yıllardaki ham petrol üretimi 3 milyon ton civarındadır. Bu miktar gereksinimimizin ancak 1/7'sini karşılamaktadır. Kalan diğer petrol gereksinimlerimiz Irak ve İran'dan karşılanmaktadır. Yıldan yıla değişmekle birlikte 1999 itibariyle yıllık 32,5 milyon tonu aşan petrol tüketimimizin %35'i ulaşımda, %20'si sanayide, %10'u konutların ısıtılmasında, kalan kısmı ise rafinerilerde, tarımda ve termik santraller gibi diğer alanlarda kullanılır. Ülkemizde çıkarılan ve ithal edilen ham petrol İzmit-İpraş, İzmir-Aliağa, Orta Anadolu (Kırıkkale), Mer-sin-Ataş, Batman rafinerilerinde işlenmektedir. Bu rafinerilerden İpraş (İzmit) 13, Aliağa (İzmir) 10, Kırıkkale 5, Ataş (Mersin) 4,4, Batman 1,1 milyon ton/yıl işleme kapasitesini aşmaktadır. Ülkemizin tüm petrol gereksinimi kendi rafinerilerimizden karşılanmakta, hatta Aliağa'dan üretilenlerin bir kısmı da (makine yağı ve benzin) ihraç edilmektedir. Doğal gaz: Yer altındaki çeşitli gazlardan, özellikle ****n gazından oluşan bir karışımdır. Farklı yakıtların kış aylarında hava kirliliği yaratması nedeniyle son yıllarda büyük kentlerimizdeki evlerin ısıtılmasında ve sanayide doğalgaz kullanımı gittikçe yaygınlaşmaktadır. Ülkemizde doğalgaz yatakları Trakya'da Hamitabat (Kırklareli), Güneydoğu Anadolu'da Çamurlu (Mardin)'da bulunur. Hamitabat 1977'de, Çamurlu 1982'de üretime geçmiştir. 1990'daki doğalgaz üretimimiz 212.5 milyon ton, 1999'da ise 718 milyon tonu aşmıştır. Bu, ülke geresinimimizi karşılamaz. Bu nedenle Rusya Federasyonu'ndan doğal gaz, boru hatlarıyla Ankara ve İstanbul gibi birçok kentimize pompalanmaktadır. Bu ülke ile, yıllık anlaşma 6 milyar m3/yıl'dır. Türkmenistan ve İran'la da doğal gaz ithali konusunda çalışmalar sürmektedir. Ülkemizdeki toplam doğal gaz rezervi 18,3 milyar m3, üretilebilir toplam gaz 12,9 milyar m3tür. 2. Yenilenebilir Enerji Kaynaklarımız Hidroelektrik enerji: Su gücüne dayalı akarsulardan elde edilen elektrik enerjisidir. En önemli yenilenebilir enerji kaynağımızdır. Devlet Su İşleri (DSİ)'ne göre ülkemize düşen yıllık ortalama yağış miktarı toplamı 509 milyar m3 dolayında olup, bunun yaklaşık olarak 183 milyar m3'ü akarsu yataklarında akıma dönüşür. Hidroelektrik potansiyelimiz ise, DSİ'nin hesaplamasıyla 122 milyar kWh/yıl dolayındadır. DSİ'nin bu değerine ulaşılabilmesi için bütün akarsularımız üzerine 495 adet hidroelektrik santrali yapıldığında 128 milyar kWh/yıl enerji üretilebilecektir. Halbuki ülkemizde 70 kadar hidroelektrik santralimiz vardır. Başlıca hidroelektrik santrallerimiz Atatürk, Keban, Karakaya (Fırat Nehri); Deve-geçidi (Dicle Nehri); Hirfanlı, Kesikköprü, Damsa, Sarımsaklı, Kapulukaya, Altınkaya (Kızılırmak); Al-mus, Hasan Uğurlu, Suat Uğurlu (Yeşilırmak); Sarı-yar, Gökçekaya, Hasan Polatkan (Sakarya Nehri); Kemer, Adıgüzel (B.Menderes Nehri); Oymapınar, Manavgat (Manavgat Çayı); Yerköprü, Gezende (Göksu Nehri); Aslantaş (Ceyhan Nehri); Seyhan (Seyhan Nehri). 1950'lerde hidroelektrik santrallerimizin yanı sıra elektrik üretimi amaçlı termik santrallerin yapımına da başlanmıştır. 1956'de Tunçbilek (Kütahya), 1957'de Soma-A (Manisa), 1967'de Ambarlı (İstanbul), 1973'de Seyitömer (Kütahya), 1977'de Hami-tabat (Kırklareli), 1982'de Soma-B (Manisa), 1982'de Yatağan (Muğla) ve 1984'de Afşin-Elbis-tan (K.Maraş) termik santralleri işletmeye açılmıştır. Günümüzde 40'a yakın termik santralımız vardır. Termik santrallerimizin çalıştırılmasında taş kömürü, linyit, kalorifer yakıtı, motorin, hatta doğal gaz gibi yakıtlar kullanılır. Jeotermal enerji: Yerin iç kısımlarında yüzeye yakın magmadan dolayı ısınmış olan çok sıcak su veya buhar kaynaklarından elde edilen enerji türüdür. Ege Bölgesi jeotermal enerji bakımından en zengin bölgemizdir. En önemli jeotermal enerji yatağımız Denizli Sarayköy'deki Buharkent'tir. Burada jeotermal enerjisini elektrik enerjisine dönüştüren bir santral kurulmuştur. Jeotermal sulardan seraların ve evlerin ısıtılmasında yararlanılır. Denizli dışında Gönen'de konutlar, Afyon-Ömer'de kaplı-ca-motel tesisleri, İzmir-Balçova'da kaplıca ve üniversite tesisleri, Kütahya-Simav'da konutlar jeotermal enerji kullanılmak suretiyle ısıtılmaktadır. Güneş enerjisi: Ülkemiz coğrafî konumu nedeniyle sahip olduğu güneş enerjisi potansiyeli çok fazladır. Bu potansiyel açısından bakıldığında, ülkemizin yıllık ortalama ışınım şiddeti 308 kal/cm2-gün (3,6 kWh/m2/gün) ve yıllık güneşlenme süresi 2640 saattir. Güneş panelleri ile sıcaksu üretimi ülkemizdeki en yaygın kullanımdır. Uygulama bakımından Akdeniz ve Ege bölgelerimizde görülür. Rüzgâr enerjisi: Rüzgârın esme yönüne dayalı olarak uygun yerlere konulan rüzgârla çalışan türbinlerden elektrik enerjisi üretilir. Rüzgâr enerjisinden yararlanmak için en uygun bölge Marmara Bölgesi'dir. Rüzgâr enerjisinin uygulandığı alan, İzmir (Çeşme) Alaçatı'dır. (1998) Türkiye'de yıllık ortalama rüzgâr hızı 2.5 m/sn, rüzgâr gücü yoğunluğu ise 24 W/m2'dir. Nükleer enerji: Uranyum ve Toryum gibi radyoaktif elementler ile nükleer santraller kurulabilir. Ülkemizde uranyum ve toryum bol bulunur. Önemli uranyum yatakları Koçarlı (Aydın), Ayvalık (Balıkesir), Şebinkarahisar (Giresun), Eşme (Uşak), Salihli-Köprübaşı, Gördes (Manisa), Sorgun (Yoz-gat)'da bulunur. Ülkemizdeki toplam doğal uranyum rezervi 9 bin tondan fazladır. Toryum ise Sivrihisar (Eskişehir) çevresinde bulunur. Burada 380 bin ton toryum rezervi vardır. Ülkemizde yalnızca Mersin-Silifke'deki Akkuyu'da ilk nükleer enerji santrali çalışmaları sürmektedir. (Hazırlık aşamasındadır.) 2010 yılından başlayarak nükleer enerjiden yararlanarak elektrik enerjisi üretimi giderek ağırlık kazanacaktır. alıntı |