Cvp: Vaaz: Gençlere haya dersleri..**
Mü'minlerin emiri Hz. Ömer r.a.'ın canına kastedilmişti. Ağır yaralıydı. Anladı, hissetti ki bu yara onu götürecek, son anlarını yaşıyor. Bir dileği vardı, son bir dilek. Kızı Hafsa r.a.'ı Aişe r.a.'a gönderdi. Efendimiz s.a.v.'in ayak ucuna defnedilebilmek için Hz. Aişe'den izin istedi. Zira orası müminlerin annesine aitti ve Hz. Aişe r.a.' ın babası Hz. Ebu Bekir r.a. da oradaydı. Hz. Aişe bu isteği şöyle karşıladı:
- Aslında o yeri kendim için düşünmüştüm. Fakat Ömer'i kendime tercih edeceğim.
Ve Hz. Ömer r.a. vefat edince Efendimiz s.a.v.'in ayak ucuna defnedildi.
Müminlerin annesi Hz. Aişe r.a ., Allah Rasulü s.a.v.'in ve babasının kabirlerini serbestçe ziyaret ederdi. Ancak Hz. Ömer de oraya defnedildikten sonra kabirleri daha bir dikkatli ve daha bir örtünerek ziyaret eder oldu.
bu mu bizim Haya etmemiz şimdiki gençleri görüyorumda RABBİM affeyle bizleri
. . .
Zehra teyzemiz, Hz. Aişe r.a.'ın hayâsındaki bu rikkati, inceliği bilir miydi?
Belki bilirdi, belki …
Her insan muhakkak hayâlı doğuyor.
Örtünmek hayâdan.
Rabbimiz setreden, örten.
Allah'tan hayâ edin
Allah Rasulü sav Miraç Gecesi dünya göğüne çıktığı zaman Hz. Osman r.a.'ın suretini gördü, ona sordu:
- Ey Osman! Bu mertebeye ne ile eriştin?
Hz. Osman r.a .:
- Gece namazı kılmakla, dedi .
Efendimiz s.a.v. ikinci göğe vardı. Yine Hz. Osman r.a.' ın suretini gördü, sordu:
- Bu mertebeye ne ile eriştin?
Hz. Osman r.a .:
- Kur'an-ı Kerim okumakla, dedi.
Ve Efendimiz s.a.v. yükseldiği diğer göklerde de hep onun suretini gördü ve farklı güzel amellerle o derecelere eriştiğini öğrendi. Nihayet Efendimiz s.a.v. altıncı gök katına ulaştığında yine onu gördü ve sordu :
- Bu mertebeye nasıl, neyle ulaştın?
Hz. Osman r.a. şu cevabı verdi:
- Allah Tealâ'dan hayâ etmekle.
. . .
Allah Rasulü s.a.v. bir gün sahabilerine sordular:
- Hepiniz cennete girmek istersiniz değil mi?
Sahabiler :
- Evet Ey Allah'ın Rasulü ! Elbette isteriz, dediler.
Bu cevap üzerine Allah Rasulü s.a.v. buyurdular:
- O zaman uzun yaşama ümidinizi biraz kısaltın. Ecellerinizi gözlerinizin önünde tutun ve Allah'tan hakkıyla hayâ edin.
Onlar:
- Biz hepimiz Allah'tan hayâ ediyoruz, dediler.
Efendimiz s.a.v. buyurdular:
- Öyle değil! Allah'tan hayâ etmek kabirleri ve kabirlerde sizi bekleyen imtihanları unutmamanızdır. Başınızı ve başınızda taşıdığınız dü ş ünceleri , midenizi ve midenize gireni, size nimet olarak verilen azalarınızı muhafaza etmenizdir. Kim ahireti dilerse dünya hayatının aldatıcı süsünü terk etmeli, ahiret hayatını dünya hayatına tercih etmelidir. İşte Allah'tan hakkıyla hayâ etmek böyle olur. İşte Allah'ın dostluk ve himayesine böyle ulaşılmış olur.
. . .
Dört büyük melekten biri olan İsrafil a.s. her gün günde yetmiş kere yüzünü kendi kanadıyla örter, “Ya İlahel Alemin ! Ne yapayım, sana layık bir secde ve rükû yapamadım.” der.
. . .
Melekler ve peygamberler: “Ya Rabbi! Seni tesbih , tenzih ederiz. Sana hakkıyla ibadet edemedik.” derler. Layıkıyla kulluk yapamadıkları için Allah'tan hayâ ederler, utanırlardı….Hz. Musa a.s .:
- Ya Rabbi! Bana cennet lazım. Senden cennet isterim. Seni görmek de bana gerekli, onu da isterim. Fakat bana ekmek, tuz, koyunların yiyeceği gibi düşük şeyler gerekince bunları senden nasıl isterim, dedi. Rabbi'nden günlük maişetine dair bir şeyler istemekten hayâ etti. Hak Tealâ buyurdu:
- Ya Musa! Maksat budur, bunları isteyeceksin. Böylece her vakit bir ihtiyaç ile huzura gelinir, yalvarılır. Bu bahane ile kulluk vazifeleri yapılır, bana kavuşma yoluna girilmiş olur.
Rabbimiz de kullarından hayâ ediyor
Efendimiz s.a.v. buyurdu:
“Allah rahimdir, kerimdir. Hayâyı çok sever. Kulu tarafından kendisine kaldırılan elleri, içine bir şey koymadan geri çevirmekten hayâ eder.”
Biz, “Dua ediyorum, olmuyor, vermiyor...” demekten hayâ etmez miyiz?
Bilmiyoruz, görmüyoruz belki, ellerimize neler neler koyuyor, neler veriyor.
Rızasızlıktan hayâ etmez miyiz?
__________________
Her insan hata eder. Hata işleyenlerin en hayırlıları tevbe edenlerdir.
Tirmizî, Kıyâme, 49; İbn Mâce, Zühd, 30. |