YAŞADIKÇA
Bazen bir kelime bile çoktur, bir ömrü anlatmaya
Bazen de bir ömür az gelir derdini anlatmaya
Haykırırsın ağlarsın çırpınırsın anlamazlar
Bırak ekmeğini, seninle insanlığı bile paylaşamazlar
.
Yaşadıkça gördüm, yıkılışını; küçük duvarların
Ve temelini gördüm; Global adlı büyük duvarın
Aradım tükendi dediler, insani tüm değerler
Genetik olan soysuzlukmuş, babadan oğla meğer
Yılan, çıyan, fitne, fesat vesair.
Üşüştüler üstümüze, ne varsa karanlığa dair
Yaşadıkça gördüm
Baba kucağında, vurmayın diye haykıran küçük çocuğu
Lakin nişan aldı ve vurdu, Cengâver o çocuğu
Ağalar ölçüp biçmiş, bizim kimliğimizi
Dilimizi, fikrimizi ve hatta dinimizi
Böyle konuşacaksın, şöyle düşüneceksin
Şunları yiyebilir, şunu giymeyeceksin.
Bir seremoni imiş, gördüğüm tüm gerçekler
Yaşadıkça yaşadıklarım evrimleşip gidecekler..
Kalabalıklar nutuklar, bombalar neler neler
Ve balansı bozulmuş töresel resmi geçitler.
Çatlasın diktatörler varmı bizim gibisi,
Ağa gibi, paşa gibi, en az üç yıldızlı bizdeki demokrasi .
Ama haberi olsun onu hiç mi hiç sevmedim.
Sevenlerinden bile nefret ettim.
Yaşadıkça gördüm…
Her şey tıkır tıkır,kitabına uygun ve bürokratik
Apolet mülkün temeli,
Hortumlar demokratik
Yaşadıkça, söylemesini dinledim yağmurun,
Ve onu kucaklayan toprağın;
Öğretisini anladım; hiçbir teknolojinin ulaşamadığı
Sıradan herhangi bir ağacın.
Halt etmiş insanın,tüm canavarlığına inat
Bir ahenk içinde, hayvani ve bitkisel hayat.
Yaşadıkça aldığım ders, vasiyetim olsun sana dinle
Tek ol, yalnız kal sürülere rağmen, ama boyun eğme
Boyun eğme oğlum, zalimse babana bile.
ADİL AVAZ