Durumu: Medine No : 1256 Üyelik T.:
07 Nisan 2008 Arkadaşları:0 Cinsiyet: Mesaj:
166 Konular:
77 Beğenildi:7 Beğendi:0 Takdirleri:37 Takdir Et:
| Nefis Terbiyesi Nefis Terbiyesi Bismillah Hadis-i şerif
Gerçek mücâhid, nefsiyle cihad edendir. [Süneni Tirmizî,Fedâilul-Cihad 2, (1621)]
Nefis, benliktir ve şeytandan daha kötü bir düşmandır.
Nitekim şeytanın, namaz kılmayandan dahi kaçtığı bilinmektedir. Çünkü 'ben bir defa secde etmedim ömür boyu lanetlendim, sen hergün beş defa secde etmiyorsun. Korkarım senin yüzünden bana da bir zarar dokunur.' diyerek o kişiden uzaklaşır. Şeytanın kötü yolda olanlarla pek işi olmaz, çünkü o kötü yolda olan kişi zaten haktan sapmış ve devamlı aşağılara düşmektedir. Bu yüzden şeytan, iyi yolda olanlarla, namaz kılanlarla, ibadet yapanlarla uğraşır. Nedenlerinden biri sapanla değil, sapmayanla uğraşmasıdır. Sapmayanı yoldan saptırırsa o zaman haz ve lezzet duyar.
Nefis, daima bizimle beraber olan olan manevi bir letaifdir. Nefsin yeri, iki kaşın arasıdır. Nefis, insanların ilim, amel ve ahlaklarına göre değişiklik gösterir. Bu yüzden nefsin mertebelerini gözden geçirmek ve kendimizi düzeltmek gerekir.
Nefis daima kötülüğü emreder. Bir iyilik yapmak ona ağır gelir. O yüzden yapacağımız en önemli şey, güzellikleri sergilemektir.
Nefis, ibadetlerden rahatsız olur ve şetanın vesvesesiyle kişiyi o ibadeti yapmamasını sağlar ve elinden geldiğince oyalamaya, ibadeti yaptırmamaya çalışır.
Eğer kişinin nefsi, ibadetlerden zevk alıyorsa, demek ki bir ilerleme söz konusu olmaktadır. Ancak tam tersi ise, veya 'ibadetlerdeki edeplere hususlara dikkat edilmeden yapayım da nasıl olursa olsun', düşüncesi var ise, nefsin hakimiyeti daha fazladır..
Nefsin hakimiyetini esir etmek, nefsi kötü şeylerden alıp güzel ve iyi şeylere yöneltmekle, her istediğini yapmamakla olur. Emirler nefisten değil, dinin uygun gördüğü şeylerden olmalıdır. Eğer bir işi yapıyorsak, ilkönce o işte Allah(cc)ın rızası var mı yok mu diye araştırma yapmak lazım gelir. Daha sonra, dinde yeri var mı yok mu diye sormak, soruşturmak ve kendimizi rahatlatmak gerekir.
İnsanların ahlaki yapıları dört kısımdır.
1) Mutmain olmuş, saf ve temiz kalpli, edep ve dinde çok hassas olan ahlaki yapı. Bunlar Allah(cc)ın hoşnut olduğu ve müjdesine nail olan çok kıymetli kimselerdir.
2) Kötülük yapsa dahi, yaptığının kötü ve günah olduğunu bilir. Üzülür, kimi zaman tövbe eder, kimi zaman hataya, günaha devam eder. Bunlar, dönüş yapar iseler hızlıca kurtuluşa ererler.
3) Yaptığı şeylerin haram mı helal mı olduğunu gözardı etmez. Allah(cc)ın rızasını dikkate almaz ve olsun da, nasıl olursa olsun düşüncesi vardır. Bu kimseler dönüş yapsalar dahi düzelmeleri çok zordur.
4) Kötülük yapmakla ve günah işlemekle birlikte, yaptığı şeyleri övünerek anlatan, başkalarını da saptırmaya çalışan kişilerdir. Örneğin içki haramdır, içkiyi içip oh be geçen falanca içkiden içtim, çok güzel tadı var veya şöyledir böyledir, gibi övücü şeyler ile yaptığı haramı anlatması, başkalarını özendirmesi gibi durumla içiçedir. Bunların dönüş yapmaları ancak o kimse için hidayetin tecellisi gerekir. Aksi taktirde düzelmesi pek zordur.
Yukarıda sıralanan ahlaki yapıların nefis ile de bağlantısı vardır. Bir kimse, nefsine emredemezse onun dediklerine olur-eyvallah derse, nefsini boynuna bindirip, onun esiri olursa, nefsini başına tac yaparda Allah(cc)ın emir ve yasaklarına (şeriate) karşı çıkarsa veya dikkat etmezse, işte o kimse kötülüğe, harama, yasaklara, ateşe, cehenneme yakın olanlardır. Kötülüğe yaklaşmak, kötülüğe gitmektir. İyiliğe yaklaşmak ise, iyiliğe gitmektir.
Her nefis kendini elinden geldiğince kontrol etmeli ve her istediğimizi değil, Allah(cc)ın razı olduğu şeyleri yapmalıyız. Böylece sonsuz ve huzurlu bir yurtta mükafatın tadı çıkarılacaktır.
Allah(cc), nefsine uyanlardan değil, dinine uyanlardan eylesin cümlemizi. |