Durumu: Medine No : 21933 Üyelik T.:
23 Kasım 2012 Arkadaşları:16 Cinsiyet: Memleket:sivas Yaş:32 Mesaj:
363 Konular:
33 Beğenildi:13 Beğendi:0 Takdirleri:10 Takdir Et:
| harf-i cer HARF-İ CERLER
İsimlerin başında “harf-i cer” denen harfler olursa o ismin sonunu esre yaparlar. Bu harf-i cerler en çok kullanılış sırasına göre örnekleri ile beraber şöyledir:
مِنْ
..den, ..dan
(Başlamak, kısmiyet ve açıklama için kullanılır)
مِنَ الْبَيْتِ
evden →
خَرَجْتُ مِنَ الْبَيْتِ.
Evden çıktım.
مِنْ ناَفِذَةٍ
bir pencereden →
نَظَرَ الْوَلَدُ مِنْ ناَفِذَةٍ.
Çocuk bir pencereden baktı.
مِنَ الْبَابِ
kapıdan →
مَنْ دَخَلَ مِنَ الْبَابِ ؟
Kapıdan kim girdi?
Kâide: (مِنْ) harf-i cerinden sonra gelen isim harf-i tarif (الْ)ile başlıyorsa nun’a cezim yerine fetha verilerek öbür kelimeye geçiş yapılır: مِنَ الْبَيْتِ (minel beyti), مِنَ الْبَابِ (minel bâbi) gibi.
فيِ
..de, ..da, içinde, hakkında
(Mekan ya da zaman gibi zarfiyet bildirir)
فِي الْبَيْتِ
evde, evin içinde →
جَلَسْتُ فِي الْبَيْتِ الْيَوْمَ.
Bugün evde oturdum.
فيِ السَّياَّرَةِ
arabada →
اَلْوَلَدُ لَعِبَ فيِ السَّياَّرَةِ.
Çocuk arabanın içinde oynadı.
فيِ الْمَدْرَسَةِ
okulda →
كَتَبْتُ الدَّرْسَ فيِ الْمَدْرَسَةِ.
Dersi okulda yazdım.
فيِ الصَّباَحِ
sabahleyin →
كَتَبْتُ الدَّرْسَ فيِ الصَّباَحِ.
Dersi sabah yazdım.
إِلَى
..e, ..a, ..ye, ..ya
(Sonun bitişi için kullanılır)
إِلَى الْمَدْرَسَةِ
okula →
حَضَرَ التِّلْميِذُ إِلَى الْمَدْرَسَةِ.
Öğrenci okula geldi.
إِلَى الْبَيْتِ
eve →
ذَهَبْتُ إِلَى الْبَيْتِ مُبَكِّراً.
Eve erken gittim.
إِلَى السُّوقِ
çarşıya →
ذَهَبَتْ زَيْنَبُ إِلَى السُّوقِ.
Zeynep çarşıya gitti.
عَلَى
..e, ..a, ..ye, ..ya, üzerine, üstünde
عَلَى الْماَءِ
suyun üzerinde →
سَبَحَ الْقَلَمُ عَلَى الْماَءِ.
Kalem suyun üzerinde yüzdü.
عَلَى الْأَرْضِ
yerin üzerine, yere →
سَقَطَ الْوَلَدُ عَلَى الْأَرْضِ.
Çocuk yere düştü.
عَلَى الْكُرْسِيِّ
sandalye üzerine →
جَلَسْتُ عَلَى الْكُرْسِيِّ.
Sandalyeye oturdum.
بِ
ile, ..le
بِالْقَلَمِ
kalem ile, kalemle →
كَتَبْتُ الدَّرْسَ بِالْقَلَمِ.
Dersi kalemle yazdım.
بِالسِّكِّينِ
bıçakla →
قَشَرْتُ الْفاَكِهَةَ بِالسِّكِّينِ.
Meyveyi bıçakla soydum.
بِالْحاَفِلَةِ
otobüsle →
ذَهَبْتُ إِلَى الْمَدْرَسَةِ بِالْحاَفِلَةِ.
Okula otobüsle gittim.
F Genelde cansız eşya ya da insan dışındaki varlıklar için بِ kullanılır. İnsan söz konusu olunca da مَعَ (ile, beraber) zarfı tercih edilir:
ذَهَبْتُ مَعَ خاَلِدٍ إِلَى الْمَدْرَسَةِ.
Halit'le okula gittim.
شَرِبْتَ الشاَّيَ مَعَ صَديِقٍ.
Bir arkadaşla çay içtin.
عَنْ
den, dan, hakkında
مُعَلِّمٍ عَنْ
öğretmenden →
سَمِعْتُ الْخَبَرَ عَنْ مُعَلِّمٍ.
Haberi bir öğretmenden işittim.
عَنِ الطِّفْلِ
çocuktan →
ذَهَبَ الْخَوْفُ عَنِ الطِّفْلِ.
Çocuktan korku gitti.
عَنِ التَّلاَميِذِ
öğrencilerden, öğrenciler hakkında
سَأَلَ الْمُديِرُ عَنِ التَّلاَميِذِ
Müdür öğrencileri (öğrenciler hakkında) sordu.
لِ
için
لِلَّهِ
Allah için →
صَلَّيْتُ لِلَّهِ تَعَالَى.
Allâhu Teala için namaz kıldım.
لِخَالِدٍ
Halit için →
ذَهَبْتُ إِلَى السوُّقِ لِخَالِدٍ.
Çarşıya Halit için gittim.
لِلدِّراَسَةِ
eğitim için →
ذَهَبْتُ إِلَى الْمَدْرَسَةِ لِلدِّراَسَةِ.
Okula eğitim için gittim.
Not: Bu harf-i cer ألْ ile ma’rife olan bir ismin başına geldiğinde harf-i tarifin elifi hazfedilir (kaldırılır, atılır): اَلْبَيْتُ – \ لِلْبَيْتِ اَلطاَّلِبُ –لِلطاَّلِبِ gibi.
كَ
gibi
اَلْأَرْضُ كَالْكُرَةِ.
Dünya top gibidir.
أَحْمَدُ كَالْأَسَدِ.
Ahmet arslan gibidir.
حَتَّي
...ceye kadar, ta ki
حَتَّي الْمَوْتِ
Ölüme kadar (ölünceye kadar)
عَبَدْتُ اللهَ حَتَّي الْمَوْتِ.
Ölüme kadar (ölünceye kadar) Allah'a ibadet ettim.
رُبَّ
olur ki, belki, bazı, nice vardır
رُبَّ طاَلِبٍ ماَ كَتَبَ الدَّرْسَ.
Ders yazmayan nice öğrenci vardır.
مُذْ - مُنْذُ
..den beri, ..dan beri, ..den itibaren
وَجَبَتِ الصَّلاَةُ مُنْذُ الْبُلوُغِ.
Buluğdan itibaren namaz vacip oldu.
F Mef’ûlu bihin harekesi mansûbtur (üstündür). Aslında fiil ve fâilden sonra geriye kalan kelimeler ve harf-i cerler mef’ûldür. Fakat harf-i cer alan mef’ûlü bihin son harfinin harekesi esre olur ve o kelimeye mefulun bih gayr-i sarih denir. Harf-i cer almayan mef’ûle mef’ûlun bih sarih denir. Genellikle cümlede önce mef’ûlün bih sarih (üstün harekesini açık olarak alan mef’ûl), sonra da mef’ûlün bih gayr-i sarih (üstün harekesini açık olarak alamayan mef’ûl) yazılır.
كَتَبَ الْوَلَدُ الدَّرْسَ بِالْقَلَمِ.
M.B.Gayr-i Sarih. M.B.Sarih
Çocuk dersi kalemle yazdı.
Harf-i Cerle İlgili Genel Cümle Örnekleri:
هَلْ ذَهَبْتِ إِلَى الْمَدْرَسَةِ ؟
Okula gittin mi?
نَعَمْ ، ذَهَبْتُ إِلَى الْمَدْرَسَةِ.
Evet, okula gittim.
هَلْ ذَهَبْتُمْ إِلَى الْمَدْرَسَةِ.
Okula gittiniz mi?
نَعَمْ ، ذَهَبْناَ إِلَى الْمَدْرَسَةِ.
Evet, okula gittik.
ذَهَبْتُماَ إِلَى الْمَدْرَسَةِ.
İkiniz okula gittiniz.
هَلْ ذَهَبْتُنَّ إِلَى الْمَدْرَسَةِ ؟
Okula gittiniz mi?
نَعَمْ ، ذَهَبْناَ إِلَى الْمَدْرَسَةِ.
Evet, okula gittik.
ذَهَبْتُ إِلَى الْمَدْرَسَةِ لِلْإِمْتِحاَنِ.
Okula imtihan için gittim.
ذَهَبْتُ إِلَى الْبَيْتِ لِلْإِسْتِراَحَةِ.
Eve dinlenmek için gittim.
ذَهَبْتُ إِلَى الْمَسْجِدِ لِلصَّلاَةِ.
Mescide namaz için gittim.
نَظَرَ التِّلْميِذُ إِلَى الصُّورَةِ.
(Erkek) Öğrenci resme baktı.
نَظَرَتِ التِّلْميِذَةُ إِلَى الصُّورَةِ.
(Kız) Öğrenci resme baktı.
نَظَرْتُ إِلَى الصُّورَةِ.
Resme baktım.
سَبَحَ الْوَلَدُ فِي هَذاَ[1] الشاَّطِئِ.
Çocuk bu kıyıda yüzdü.
عَمِلَ خاَلِدٌ الشاَّىَ فِي الْمَطْبَخِ.
Halit mutfakta çay yaptı.
قَرَأْتُ الدَّرْسَ فِي الْحَدِيقَةِ.
Dersi bahçede okudum.
قَرأْناَ الْكِتاَبَ فِي الْمَكْتَبَةِ.
Kitabı kütüphanede okuduk.
ذَهَبْناَ إِلَى الْمَدْرَسَةِ بِالْحاَفِلَةِ.
Okula otobüsle gittik.
وَصَلَ أَحْمَدُ إِلَى الْمَطاَرِ بِالسَّياَّرَةِ.
Ahmet hava alanına arabayla gitti (ulaştı, vardı).
نَزَلَ أَحْمَدُ عَنِ الْحِصَانِ.
Ahmet attan indi.
رَفَعَ الْإِسلاَمُ الظُّلْمَ عَنِ الْمَرْأَةِ.
İslam kadından zulmü kaldırdı.
سَأَلْتُ عَنِ الْماَلِ.
Mal hakkında sordum.
سَأَلَ الطَّبِيبُ عَنِ الْمَرِيضِ.
Doktor hastadan (hasta hakkında) sordu.
اَلْأُمُّ عَمِلَتِ الطَّعاَمَ فِي الْمَطْبَخِ.
Anne yemeği mutfakta yaptı.
جَلَسَ مُحَمَّدٌ فِي الْبَيْتِ.
Muhammed evde oturdu.
جَلَسَتْ عاَئِشَةُ فِي الْغُرْفَةِ.
Aişe odada oturdu.
خَرَجَ التَّلاَمِيذُ مِنَ الصَّفِّ.
Öğrenciler sınıftan çıktı.
اَلتَّلاَمِيذُ خَرَجُوا مِنَ الصَّفِّ.
(aynı manada isim cümlesi)
رَفَعَ الْوَلَدُ الْحَقِيبَةَ مِنَ الْأَرْضِ.
Çocuk çantayı yerden kaldırdı.
نَزَلَ الْمَطَرُ مِنَ السَّماَءِ.
Gökten yağmur indi (Yağmur yağdı).
اَلْأَوْلاَدُ سَبَحُوا فِي الْمَسْبَحِ.
Çocuklar havuzda yüzdü.
سَبَحَ الْخَشَبُ عَلَى الْماَءِ.
Tahta suyun üzerinde yüzdü.
سَقَطَ الثَّمَرُ عَلَى الْأَرْضِ.
Meyve yere (yerin üzerine) düştü.
غَضِبَ السَّيِّدُ عَلَى الْخاَدِمِ.
Efendi (bey) hizmetçiye kızdı.
اَلْوَقْتُ كاَلسَّيْفِ.
Vakit kılıç gibidir.
اَلْعِلْمُ كَالْبَحْرِ.
İlim deniz gibidir.
قَرَأْتُ كِتاَباً حَتَّى اللَّيْلِ.
Geceye kadar kitap okudum.
ماَ شَرِبْتُ الشاَّىَ مُنْذُ أَمْسِ.
Dünden beri çay içmedim.
كَتَبْتُ الدَّرْسَ مِنَ الصَّباَحِ حَتَّى الْمَساَءِ.
Sabahtan akşama kadar ders yazdım.
ذَهَبَ عُمَرُ إِلَى الْمَلْعَبِ وَ لَعِبَ الْكُرَةَ.
Ömer oyun sahasına gitti ve top oynadı.
أَكَلْتُ فيِ الْفَطوُرِ الْبَيْضَ وَشَرِبْتُ الشاَّيَ.
Kahvaltıda yumurta yedim ve çay içtim.
MÜTEADDÎ VE LÂZIM FİİLLER
(Geçişli ve geçişsiz fiiller)
Yukarıda gördüğümüz cümlelerde bazen fiilin üstün harekeyle harekelenen açık bir meful aldığını, bazen de açık mef’ûl almayıp harf-i cerle devam ettiğini görürüz. İşte açıkça mef’ûl alan fiillere müteaddî fiil, fâiliyle yetinip mef’ûl almayan ya da mef’ûlünü harf-i cerle alan fiillere de lâzım fiiller denir.
Müteaddi yani mef’ûl alan fiilde fâilin yaptığı iş başkasına geçer veya herhangi bir şeyle alakası bulunur. Türkçe karşılığı geçişli fiildir.
أَكَلَ فَرِيدٌ الْخُبْزَ. Ferit ekmeği yedi.
Bu cümlede “Ferit neyi yedi?” sorusunu mutlaka sorarız, yani fiil mef’ûl istemektedir.
ضَرَبَ خَالِدٌ الْوَلَدَ. Halit çocuğu dövdü.
Bu cümlede de “Halit kimi dövdü?” sorusunu sorarız. Halid'in yaptığı iş başkasıyla alakalı olup onlara geçmektedir.
Lâzım fiil ise; fâiliyle yetinip mef’ûl almayan fiildir. Fiilin yaptığı iş kendisinde kalıp başkasını etkilemez. Türkçe karşılığı geçişsiz fiildir.
جَلَسَ خَالِدٌ. Halit oturdu. دَخَلَ خَالِدٌ. Halit girdi.
Bu cümlelerde mefulü gerektiren neyi, neye ve kimi, kime gibi soru akla gelmemektedir. Yani mef’ûle gerek yoktur. Bu konuyu şu şekilde de ifade edebiliriz:
KAİDE: Arapça’da fiiller mef’ûllerine göre çeşitli kısımlara ayrılırlar:
a) Hiç mef’ûl almayan fiiller: Yukarıda işlediğimiz gibi fâiliyle yetinip mef’ûl almayan “Lâzım fiiller” bu grubtandır.
b) Mef’ûlünü harf-i cerle alan fiiler: Bazı fiiller beraberlerindeki (kendine ait) harf-i cerle birlikte tek bir mana ifade ederler. Artık yanındaki harf-i cer aslî manasında tercüme edilmez. Dikkat edilmesi gereken nokta; bu harf-i cerlerin fâilin başında değil, mef’ûlün başında geldiğini unutmamaktır. Söz konusu bu fiiller mef’ûllerini aşağıdaki harf-i cerlerden biri ile alabilirler:
بِ
لِ
عَلَى
عَنْ
فِي
إِلَى
مِنْ
Örnek:
بَحَثَ عَنْ
aradı, araştırdı
بَحَثَ عَلِيٌّ عَنِ الْحَقِيبَةِ فِي الصَّفِّ.
Ali çantayı sınıfta araştırdı.
قاَلَ لِ
(Birine) dedi, söyledi
قاَلَ اللَّهُ لِلرَّسُولِ:
Allah peygamber’e dedi:
قاَلَ اللَّهُ فِي الْقُرْآنِ:
Allah Kur’ân’da (şöyle) dedi (buyurdu)[2]:
c) Mef’ûlünü harf-i cersiz alan fiiller: Yukarıda örneklerini gördüğümüz müteaddî fiiller bu grubtandır. Harf-i cere ihtiyaç olmaksızın direk mefullerine bağlanırlar. İlerdeki konularda göreceğimiz gibi bazı fiiller yine harf-i cere ihtiyaç olmaksızın iki ya da üç mef’ûl alarak da tam bir cümle oluştururlar:
وَجَدَ الْإِنْساَنُ الْعِلْمَ ناَفِعاً.
İnsan ilmi faydalı buldu.
F Şu bilgiyi akılda tutmamız bundan sonraki konular için zorunludur:
Üstün harekeye fetha, böyle harekelenmiş kelimeye mansûb, bu duruma da nasb hali deriz. Ötre harekeye zamme, böyle harekeli kelimeye merfû veya mazmûm, bu duruma da ref hali deriz. Esre harekeye kesre, böyle harekeli kelimeye mecrûr veya meksur, bu duruma da cer hali deriz. Aynı şekilde tutarlı işarete de cezm, böyle harekeli kelimeye de meczûm deriz.
MÜZEKKER - MÜENNES
Müzekker; canlı ya da cansız varlıkların erkek olanını gösteren isimdir. Türkçe’dekinin aksine Arapça’da cansız varlıklar da müzekker ya da müennes kabul edilmektedir. Müzekker ismin herhangi ayırıcı bir harfi yoktur:
أَبٌ
baba
اَلتِّلْميِذُ
öğrenci
رَجُلٌ
adam
اَلْحِصاَنُ
at
اَلْكِتاَبُ
kitap
باَبٌ
kapı
خاَلِدٌ
Halit
قِطٌّ
kedi
اَلْمُؤْمِنُ
mü’min (erkek)
Müennes; canlı ya da cansız varlıkların dişi olanını gösterir.
İsimlerde müenneslik alâmetleri üçtür:
a) Tâ-i te’nis ya da tâ-i merbûta (Bitişik, yuvarlak tâ) ة: En çok kullanılan müenneslik alâmetidir.
اَلصُّورَةُ
resim
اَلتِّلْميِذَةُ
kız öğrenci
اَلْمَرْأَةُ
kadın
فاَطِمَةُ
Fâtıma
فاَئِدَةٌ
fayda
ناَفِذَةٌ
pencere
عاَئِشَةُ
Ayşe
قِطَّةٌ
kedi (dişi)
اَلْمُؤْمِنَةُ
mü’min (kadın)
Cümlede fiil ile fâil arasındaki uygunluk gibi müzekker müennes uygunluğu istenilen durumlarda sıfatlar müzekker halden aşağıdaki örneklerde görüldüğü gibi müennese çevrilir[3]:
نَظيِفٌ ث نَظيِفَةٌ
temiz
جَميِلٌ ث جَميِلَةٌ
güzel
كَبيِرٌ ث كَبيِرَةٌ
büyük
مُسْلِمٌ ث مُسْلِمَةٌ
müslüman
مُجْتَهِدٌ ث مُجْتَهِدَةٌ
çalışkan
نَشيِطٌ ث نَشيِطَةٌ
neşeli, dinç
b) Elif-i Memdûde (Uzun elif): (اء) Bu elifle biten isimlerin müennes olması için eliften sonra gelen hemzenin kelimenin kök harflerinden olmaması gerekir[4]. Bu tür müennes isimler genelde sıfat anlamı taşıyan isimlerdir[5], elif ve hemze de ekleme harflerdir.
أَحْمَرُ ث حَمْراَءُ
kırmızı
أَسْمَرُ ث سَمْراَءُ
esmer
أَخْضَرُ ث خَضْراَءُ
yeşil
أَبْيَضُ ث بَيْضاَءُ
beyaz
أَسْوَدُ ث سَوْداَءُ
siyah
أَصْفَرُ ث صَفْراَءُ
sarı
أَعْرَجُ ث عَرْجاَءُ
topal
شَقْراَءُ
sarışın
اَلصَّحْراَءُ
çöl
c) Elif-i Maksûre (Kısa elif): (ى) İsimlerin sonunda noktasız ى şeklinde yazılan ve kendisinden önceki harf fethalı olduğu için elif olarak okunan bu harf o ismin müennes olduğunu gösterir[6].
سَلْمىَ
Selma
أَكْبَرُ ث كُبْرَى
daha büyük
لَيْلىَ
Leyla
أَصْغَرُ ث صُغْرَى
daha küçük
حُبْلىَ
hamile
عَطْشاَنُ ث عَطْشَى
Susuz
* Bu üç te’nis (müennes) alâmeti olmadan da müennes olan isimler vardır. Bunlar:
1-Kadınlara ait özel isimler:
سُعاَدُ
Suad
هِنْدُ
Hint
زَيْنَبُ
Zeynep
مَرْيَمُ
Meryem
2-Dişi varlıklara delâlet eden isimler:
أُخْتٌ
kızkardeş
أُمٌّ
anne
3-Vücudun çift organlarının isimleri:
أُذُنٌ
kulak
عَيْنٌ
göz
رِجْلٌ
ayak
4-Ülke, şehir ve kabile isimleri:
مِصْرُ
Mısır
اَلشاَّمُ
Şam
غَطَفاَنُ
Gatafan kabilesi
5-Rüzgar ve çeşitli ateş isimleri:
سَعيِرٌ
kuvvetli ateş
ناَرٌ
ateş
دَبوُرٌ
batı rüzgarı
6-Canlı fakat akıl sahibi olmayan topluluk isimleri:
إِبِلٌ
develer
غَنَمٌ
koyun, keçiler
حَماَمٌ
güvercinler
* Bunların dışında müennes olduklarını duyarak veya sözlüklere bakmak suretiyle öğrendiğimiz bazı kelimeler vardır ki bunlara semâî müennes (işitmek suretiyle müennes olduğu bilinen) denir. Örnek:
رُوحٌ
ruh
اَلْأَرْضُ
yer
نَفْسٌ
can
داَرٌ
ev, yurt
اَلشَّمْسُ
güneş
Konuyla İlgili Cümle Örnekleri:
طَلَعَتِ الشَّمْسُ.
Güneş doğdu.
قَرَأَتِ الْمُؤْمِنَةُ الْقُرْآنَ.
Mü’min (kadın) Kur’ân okudu.
عَمِلَتِ الْمُجْتَهِدَةُ الْواَجِبَ.
Çalışkan (kadın) ödevi yaptı.
عَمِلَ الْمُجْتَهِدُ الْواَجِبَ.
Çalışkan (erkek) ödevi yaptı.
سَمِعَ التِّلْميِذُ الْجَرَسَ وَ دَخَلَ الْمَدْرَسَةَ.
Öğrenci zili duydu ve sınıfa girdi.
سَمِعَتِ التِّلْميِذَةُ الْجَرَسَ وَ دَخَلَتِ الْمَدْرَسَةَ.
(Kız) öğrenci zili duydu ve sınıfa girdi.
¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯
? GENEL DEĞERLENDİRME ALIŞTIRMALARI ?
1. Aşağıdaki kelimeleri üçer kere defterinize yazınız ve ezberleyiniz.
ثُمَّ
sonra
اَلسَّمَكُ
balık
أَخَذَ
aldı
اَلْعُمْرَةُ
umre
اَلْمَنْزِلُ
ev
خَرَجَ
çıktı
اَلْبَيْضُ
yumurta
اَلْعَمَلُ
iş
سَكَنَ
oturdu, yerleşti
اَلْخاَدِمُ
hizmetçi
اَلدِّراَسَةُ
eğitim
حَضَرَ
geldi
اَلسَّيِّدُ
bay, efendi,
اَلْمَطاَرُ
hava alanı
غَضِبَ
kızdı
اَلسَّيِّدَةُ
hanım
اَلْإِفْطاَرُ
iftar
جَلَسَ
oturdu
اَلْمَصْنَعُ
fabrika
اَلسَّفَرُ
yolculuk
وَصَلَ
vardı, ulaştı
اَلْمَكْتَبَةُ
kütüphane
اَلسُّوقُ
çarşı
سَقَطَ
düştü
اَلْمُهَنْدِسُ
mühendis
اَلْعَصيِرُ
meyve suyu
نَزَلَ
indi
اَلْعُطْلَةُ
tatil
اَلْفاَكِهَةُ
meyve
دَخَلَ
girdi
اَلْغُرْفَةُ
oda
اَلْحاَفِلَةُ
otobüs
رَجَعَ
döndü
اَلْعاَئِلَةُ
aile
أَحْضَرَ
getirdi
اَلشَّقَّةُ
apartman dairesi
اَلْمَدْرَسَةُ
okul
اَلناَّفِذَةُ
pencere
عَمِلَ
yaptı, işledi, çalıştı
اَلْحَديِقَةُ
bahçe
اَلصَّلاَةُ
namaz
سَأَلَ
sordu
اَلْأَرْضُ
yer, yeryüzü
اَلْأَوْلاَدُ
çocuklar
نَظَرَ
baktı
اَلسُّعُودِيَّةُ
Suud(i Arabistan)
اَلْاِسْتِراَحَةُ
dinlenme, dinlenmek (masdar)
فيِ الصَّباَحِ –صَباَحاً
sabahleyin, sabah
اَلْفَطوُرُ
kahvaltı
فيِ الظُّهْرِ –ظُهْراً
öğlenleyin, öğle
الْغَداَءُ
öğle yemeği
فيِ الْعَصْرِ –عَصْراً
ikindi vakti, ikindi
الْعَشاَءُ
akşam yemeği
فيِ الْمَساَءِ - مَساَءً
akşamleyin, akşam
اَلْقِراَءَةُ
okuma, okumak
فيِ اللَّيْلِ - لَيْلاً
geceleyin, gece
اَلْمُديِرُ
müdür
اَلزُّقاَقُ
sokak
2. Aşağıdaki cümleleri ikişer kere defterinize yazınız.
خَرَجَ الْمُديِرُ مِنَ الصَّفِّ.
Müdür sınıftan çıktı.
قَرَأْتُ الدَّرْسَ فيِ الْحَدِيقَةِ.
Dersi bahçede okudum.
أَحْمَدُ عَمِلَ الشاَّيَ فيِ الْمَطْبَخِ صَباَحاً.
Ahmet sabahleyin mutfakta çay yaptı.
ذَهَبَتِ الْعاَئِلَةُ إِلَى الْحَديقَةِ مَساَءً.
Aile akşamleyin bahçeye gitti.
جَلَسَتِ الْعاَئِلَةُ فيِ الْحَدِيقَةِ لَيْلاً.
Aile geceleyin bahçede oturdu.
اَلْأُمُّ عَمِلَتِ الطَّعاَمَ فيِ الْمَطْبَخِ.
Anne mutfakta yemek yaptı.
نَزَلَ أَحْمَدُ عَنِ الْحِصاَنِ.
Ahmet attan indi.
غَضِبَ السَّيِّدُ عَلَى الْخاَدِمِ.
Bey hizmetçiye kızdı.
سَقَطَ الْوَلَدُ عَلَى الْأَرْضِ.
Çocuk yere düştü.
وَصَلَ الْمُديِرُ بِالسَّياَّرَةِ إِلَى الْبَيْتِ لَيْلاً.
Müdür geceleyin eve arabayla gitti.
سَكَنَتْ عاَئِشَةُ فيِ شَقَّةٍ.
Aişe bir dairede oturdu.
شَرِبَ مُحَمَّدٌ عَصِيراً فِي الْمَطْعَمِ ثُمَّ ذَهَبَ إِلَى الْبَيْتِ.
Muhammed lokantada meyve suyu içti sonra eve gitti.
ذَهَبُوا إِلَى السُّوقِ ثُمَّ رَجَعُوا إِلَى الْبَيْتِ.
Çarşıya gittiler sonra eve döndüler.
ذَهَبَ أَحْمَدُ إِلَى الْمَطاَرِ ثُمَّ رَكِبَ الطاَّئِرَةَ.
Ahmet hava alanına gitti sonra uçağa bindi.
3. Aşağıdaki soru kelimelerinden oluşmuş harf-i cerli cümleleri ikişer kere yazınız.
مَنْ قَرَأَ كِتاَباً فيِ الْمَكْتَبَةِ ؟
Kim kütüphanede bir kitap okudu?
ماَذاَ فَعَلَتْ فاَطِمَةُ فِي الْبَيْتِ ؟
Fatıma evde ne yaptı?
عَمِلَتِ الْواَجِبَ.
Ödev yaptı.
لِماَذاَ ذَهَبْتَ إِلَى الْمَسْجِدِ ؟
Niçin mescide gittin?
ذَهَبْتُ إِلَى الْمَسْجِدِ لِلصَّلاَةِ.
Mescide namaz için gittim.
بِماَذاَ لَعِبَ الطُّلاَّبُ ؟
Öğrenciler neyle oynadı?
لَعِبَ الطُّلاَّبُ بِالْكُرَةِ.
Öğrenciler topla oynadı.
عَلَى ماَذاَ (عَلاَمَ) جَلَسْتُمْ.
Ne üzerine oturdunuz?
جَلَسْناَ عَلَى الْكَراَسِيِّ.
Sandalyeler üzerine oturduk. (Sandalyelere oturduk)
عَنْ ماَذاَ (عَمَّ) سَأَلْتُمْ ؟
Ne (hakkında) sordunuz?
سَأَلْناَ عَنِ الْمَرِيضِ.
Hasta hakkında sorduk.
عَمَّنْ سَأَلْتُمْ ؟
Kim (hakkında) sordunuz?
أَيْنَ جَلَسْتُمْ ؟
Nerede oturdunuz?
جَلَسْناَ فِي الصَّفِّ.
Sınıfta oturduk.
مِمَّنْ (مِنْ + مَنْ) أَخَذْتِ رِساَلَةً ؟
Kimden bir mektup aldın?
مِنْ أيْنَ حَضَرْتُنَّ ؟
Nereden geldiniz?
إِلَى أَيْنَ ذَهَبْتِ فيِ الْعُطْلَةِ ؟
Tatilde nereye gittin?
إِلَى أَيْنَ ذَهَبْتُنَّ ؟
Nereye gittiniz?
أَ ذَهَبْتُنَّ إِلَى السوُّقِ ؟
Çarşıya mı gittiniz? (Çarşıya gittiniz mi?)
نَعَمْ ، ذَهَبْناَ إِلَى السوُّقِ .
Evet, çarşıya gittik.
كَيْفَ ذَهَبْتُنَّ ؟
Nasıl gittiniz?
ذَهَبْناَ بِالسَّياَّرَةِ.
Arabayla gittik.
مَتَى رَجَعْتُماَ مِنَ السوُّقِ ؟
(İkiniz) çarşıdan ne zaman döndünüz?
رَجَعْناَ مَساَءً.
Akşamleyin döndük.
هَلْ جَلَسَ أَحْمَدُ فيِ الْغُرْفَةِ ؟
Ahmet odada mı oturdu?
نَعَمْ ، جَلَسَ فيِ الْغُرْفَةِ .
Evet odada oturdu.
لاَ ، ماَ جَلَسَ فيِ الْغُرْفَةِ .
Hayır odada oturmadı.
مَنْ نَزَلَ مِنَ السياَّرَةِ ؟
Arabadan kim indi?
اَلْمُديِرُ نَزَلَ مِنَ السياَّرَةِ.
Arabadan müdür indi.
لِماَذاَ ذَهَبَ أَحْمَدُ إِلَى الرِّياَضِ ؟
Ahmet neden Riyad'a gitti?
ذَهَبَ أَحْمَدُ إِلَى الرِّياَضِ لِلدِّراَسَةِ.
Ahmet eğitim için Riyad’a gitti.
مِنْ أيْنَ حَضَرَ الْأَوْلاَدُ ؟
Çocuklar nereden geldi?
حَضَرَ الْأَوْلاَدُ مِنَ الْمدْرَسَةِ.
Çocuklar okuldan geldi.
بِمَ كَتَبْتَ الدَّرْسَ ؟ كَتَبْتُ بِالْقَلَمِ.
Dersi neyle yazdın? Kalemle yazdım.
عَلَى ماَذاَ (عَلاَمَ) جَلَسَ التَّلاَميِذُ ؟
Öğrenciler ne üzerine oturdular?
جَلَسَ التَّلاَميِذُ عَلَى الْكَراَسِيِّ.
Öğrenciler sandalyeler üzerine oturdular.
لِمَنْ أَحْضَرْتَ[7] الْقَلَمَ ؟
Kalemi kimin için getirdin?
أَحْضَرْتُ الْقَلَمَ لِلْمُهَنْدِسِ.
Kalemi mühendis için getirdim.
لِماَذاَ ذَهَبوُا إِلَى السُّوقِ ؟
Niçin çarşıya gittiler ?
لِماَذاَ رَجَعوُا مِنَ الْمَحَطَّةِ؟
Niçin istasyondan döndüler?
لِماَذاَ نَزَلوُا مِنَ الْحاَفِلَةِ ؟
Niçin otobüsten indiler?
لِماَذاَ نَظَروُا مِنَ الناَّفِذَةِ ؟
Niçin pencereden baktılar?
لِماَذاَ خَرَجوُا مِنَ الصَّفِّ ؟
Niçin sınıftan çıktılar ?
4. Aşağıdaki Arapça cümleleri tercüme ediniz. (Cevap için üzerine tıklayınız)
لاَ, ماَ شَرِبْتُ الْماَءَ.
أَ شَرِبْتَ الْماَءَ ؟
دَخَلَ الْوَلَدُ مِنَ الْباَبِ.
مَنْ دَخَلَ مِنَ الْبَابِ ؟
أَكَلْناَ الْخُبْزَ صَباَحاً.
مَتَى أَكَلْتُمُ الْخُبْزَ ؟
مَنْ خَرَجَتْ مِنَ الْمَدْرَسَةِ ؟
خَرَجْتُ مِنَ الْباَبِ.
ذَهَبْتُ إِلَى الْمَدْرَسَةِ مَساَءً.
مَتَى ذَهَبْتَ إِلَى الْمَدْرَسَةِ؟
كَتَبَ الْوَلَدُ الدَّرْسَ فِي الْمَدرَسَةِ.
وَجَدْتُ قَلَماً فيِ الْبَيْتِ.
ذَهَبْتُ إِلَى الْمَكْتَبَةِ لِلْقِراَئَةِ.
لِماَذاَ ذَهَبْتَ إِلَى الْمَكْتَبَةِ ؟
ذَهَبْتُ إِلَى الْمَصْنَعِ لِلْعَمَلِ.
لِماَذاَ ذَهَبْتَ إِلَى الْمَصْنَعِ ؟
ذَهَبْتُ إِلَى الْمَنْزِلِ لِلْإِفْطاَرِ.
لِماَذاَ ذَهَبْتَ إِلَى الْمَنْزِلِ ؟
ذَهَبْتُ إِلَى الْبَيْتِ لِلْإِسْتِراَحَةِ.
لِماَذاَ ذَهَبْتَ إِلَى الْبَيْتِ ؟
ذَهَبْتُ إِلَى الْمَطاَرِ لِلسَّفَرِ.
لِماَذاَ ذَهَبْتَ إِلَى الْمَطاَرِ ؟
ذَهَبْتُ إِلَى الْمَدْرَسَةِ لِلدِّراَسَةِ.
لِماَذاَ ذَهَبْتَ إِلَى الْمَدْرَسَةِ ؟
ذَهَبْتُ إِلَى السُّعُودِيَّةِ لِلْعُمْرَةِ.
ذَهَبْتُ إِلَى السُّعُودِيَّةِ لِلْحَجِّ.
5. Aşağıdaki Türkçe cümleleri Arapça’ya çeviriniz. (Cevap için üzerine tıklayınız)
1. Kitabı kütüphanede okuduk.
2. Kız ata bindi.
3. Sabahleyin bahçeye gittik.
4. Eve kim geldi?
5. Okula gittiniz mi?
6. Hayır okula gitmedim.
7. Evden ne zaman geldiniz?
8. Akşamleyin geldik.
9. At bahçeye girdi.
10. Kısrağa bindin mi?
11. Hayır kısrağa binmedim.
12. Okula pencereden kim girdi?
13. Kısrağa kim bindi?
14. Kısrağa ben bindim.
15. Kız kalemle ders yazdı.
16. Bahçeden kim çıktı?
17. Kadın çıktı.
18. Kapıyı kim açtı?
19. Kapıyı adam açtı.
20. Okula kim gitti?
21. Okula biz gittik.
22. Ne zaman geldiniz?
23. İkindide geldik.
24. Kalemle yazdık.
25. Kalemi sokakta kim buldu?
26. Çocuk okula gitti.
27. Kadınlar okuldan çıktı.
28. Adamlar bahçeden çıktı.
29. Fatma ata bindi.
30. Kız eve gitti.
31. Talebeler okulda ders yazdılar.
32. Sokakta atı buldu.
33. Okuldan ne zaman çıktınız?
34. At suyu sabah içti.
35. Suyu içtiniz mi?
36. Hayır, suyu içmedik.
37. Çarşıya çıkmadık.
6. Yukarıda verilen kelimeler yardımıyla aşağıdaki cümlelerin tercümelerini kapatarak önce Arapça’dan Türkçe’ye sonra Türkçe’den Arapça’ya çeviriniz.
ماَذاَ أَكَلْتَ فيِ الْفَطوُرِ ؟ أَكَلْتُ الْبَيْضَ .
Kahvaltıda ne yedin? Yumurta yedim.
ماَذاَ أَكَلْتِ فيِ الْغَداَءِ ؟ أَكَلْتُ السَّمَكَ .
Öğle yemeğinde ne yedin? Balık yedim.
ماَذاَ شَرِبْتِ فيِ الْعَشاَءِ ؟ شَرِبْتُ الْعَصيِرَ .
Akşam yemeğinde ne içtin? Meyve suyu içtim.
مَتَى أَكَلْتِ الْفاَكِهَةَ ؟ أَكَلْتُ الْفاَكِهَةَ فيِ اللَّيْلِ .
Meyveyi ne zaman yedin? Meyveyi gece yedim.
لِماَذاَ خَرَجْتُمْ مِنَ الصَّفِّ ؟
Niçin sınıftan çıktınız?
لِماَذاَ نَزَلوُا مِنَ الْحاَفِلَةِ ؟
Niçin otobüsten indiler?
لِماَذاَ نَظَرُوا مِنَ الناَّفِذَةِ ؟
Niçin pencereden baktılar?
&&&&&&&&&&
[1] (هَذاَ) bu. Harf-i cerden sonra da gelse son harekesi hiç değişmeyen (mebni) işaret ismidir. İsimlerden önce gelir. Müzekker için هَذاَ müennes için هَذِهِ gelir. Önüne geldiği kelimenin son harfinin harekesine tesir etmez. Bazı harfler kendilerinden sonra med harfi olan elif bulunmadığı halde sanki elif varmış gibi uzatılarak okunur. Örnek: (هَذاَ-هَذِهِ) (hâzâ-hâzihî) bu, (ذَلِكَ) (zâlike)o, (لَكِنَّ) (lâkinne) fakat, (اَلرَّحْمَنُ)(er-Rahmânu) Rahmân.
[2] Burada görüldüğü gibi (قاَلَ) fiili birine bir şeyi söylemek manasında kullanıldığı zaman mef’ûlünün başına (لِ) harf-i cerini alır. Normal kullanımda buna gerek yoktur. Ayrıca fiille birlikte kullanılan harf-i cer değiştiği zaman mananın da değiştiği durumlar da vardır. Örneğin (رَغِبَ فِي) istemek, arzu etmek manasına geldiği halde (رَغِبَ عَنْ) yüz çevirmek manasına gelir. (رَغِبْتُ فِي السَّفَرِ) Yolculuğu istedim. (رَغِبوُا عَنِ اللَّهِ) Allah’a yüz çevirdiler gibi. İlerleyen konularda buna işaret edileceğinden endişe edilmemelidir.
[3] Yuvarlak tâ önceki harfe bitişmeden tek başına yazıldığında ة şeklinde, kendisinden önceki harfe bitişik ise لةşeklinde yazılır. Günlük konuşmada tâ-i merbutanın yer aldığı kelimenin sonunda durulunca, Kur’ân’daki duraklarda olduğu gibi tâ okunmaz, جَميِلَه şeklinde telaffuz edilir. Ayrıca örneklerde görüldüğü gibi bir kelimenin müennesi belirtilmek istendiğinde kısaca ث işareti konulur.
[4] Örneğin (اِبْتِداَءٌ) (başlangıç) kelimesinde hemze (بَدَأَ) (başladı) fiilinin kök harfidir. Bu sebeple kelime müennes değildir. Ayrıca kelimenin (فُعَلاَءُ) vezninde bir müzekker çoğul olmaması gerekir. Örneğin (شُعَراَءُ)(şairler) kelimesi (شاَعِرٌ)(şair) müzekker isminin çoğulu olduğundan müennes sayılmaz.
[5] Sonu elif-i memdûde ile biten bu isimler gayr-i münsariftir. Gayr-i münsarif kelimeler başına harf-i tarif gelmesi ve isim tamlamasından tamlanan (muzaf) olması hariç sonuna kesre ve tenvin almayan isimlerdir. Gayr-i münsarifler kesre yerine fetha ile mecrûr olur. Tenvin yerine tenvinsiz hareke durumunu alırlar. Bilindiği gibi başına harf-i tarif almayan kelime nekre kabul edilir. (ذَهَبْتُ مَعَ أَحْمَدَ) (Ahmed ile gittim) gibi. Ayrıntılı bilgi ve örnekler ilerideki konularda işlenecektir.
[6] Sonunda elif-i maksûre bulunan isimler de gayr-i munsariftir. Elif-i maksûreyle biten ismin ref (ötre) olması gerektiği durumlarda sondaki yâ’nın harekesine dokunulmaz, “damme takdir edilir” denir. Nasb (üstün) ve cer (esre) hallerinde de “fetha takdir edilir” denir.
[7] (أَحْضَرَ) (getirdi) fiili dört harfli bir fiildir. Aynen üç harfli mâzî fiil gibi çekilir.
__________________ “Biz bu cihandan göçelim ol dost iline uçalım
Arzu hevâdan geçelim gel dosta gidelim gönül.” — Yunus Emre k.s. |