Tekil Mesaj gösterimi
Alt 02 Ocak 2013, 19:22   Mesaj No:96

mahmuud

Medineweb Acemi Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:mahmuud isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 23686
Üyelik T.: 27 Aralık 2012
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:ANKARA
Yaş:50
Mesaj: 11
Konular: 0
Beğenildi:0
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cevap: Menzil tarikatı şeyhi Fevzeddin Erol

hz isa (as ) ahmaklardan dağa kaçışı ...mesnevi den


Bir gün Hz. İsa, arkasından vahşi bir aslan kovalıyormuş gibi, dağa doğru bütün gücüyle koşmaktadır. Adamın biri de peşinde koşarak kendisine yetişir. Neden böyle kaçtığını sorar.

Hz. İsa acelesinden, adamın sorusuna cevap veremez.
Adam bir müddet daha arkasından koştuktan sonra, ”Allah rızası için biraz dur da neden böyle kaçtığını söyle. Çünkü arkanda ne bir düşman nede vahşi bir hayvan var” dedi.

Hz. İsa, ”Beni oyalama, yürü işine git. Ben bir ahmaktan kaçıp kurtulmak için böyle koşuyorum” der.

Adam hayretler içinde,
”Ey İsa! Allah'ın izniyle körlerin gözlerini, sağırların kulaklarını açan, ölüyü dirilten, topraktan kuşlar yapıp dirilten sen değil misin?” diye sorar.

Hz. İsa, ”Evet” diye cevap verir.

Adam bütün merakıyla, ”Peki, öyleyse neden böyle kaçıyorsun? Bunca mucize sana gelmişken neden korkuyorsun?” diye sorunca;

Hz. İsa: ”Allah'ın bana öğrettiği ism-i azam'ı ile bile ahmağın gönlüne dua ettim, bir faydası olmadı. O ahmak bir kaya parçası, bir mermer kesildi. Ahmaklık huyundan vazgeçmedi. Onun için kaçıyorum” der.

Soruyu soran adam, ”Bu büyük duaların bile ahmağa tesir etmemesinin hikmeti nedir?” deyince,

Hz. İsa, ”Ahmaklık Allah’ın bir kahrıdır. Hastalık, körlük sağırlık bir beladır, kahır değildir. Hastalığa, belaya uğramış kimseye acınır. Ahmak olan ise başkasına acı verir incitir” der.


Hz. İsa’nın kaçtığı gibi, ahmaktan kaçmak gerekir. Ahmağın sohbeti zarardır. Havanın suyu çekip buharlaştırdığı gibi, ahmak da insanın ruhi özelliklerini kaybettirir, manen yoksullaştırp gönlünü taşa çevirir.


Ahmaklık damgası Allah'ın bir mührüdür. Ona hiç kimse çare bulamaz."

Kur'ân-ı Kerîm'deki iki çeşit ahmaklıktan bahsedilmektedir. Bunlardan birinci sınıf, kafirler ve müşrikler olup, Allah Teala Hazretleri bunlar hakkında şöyle buyurmaktadır:

"Çünkü onlar sağırlar, dilsizler ve körlerdir. Bu sebeble düşünemez ve idrak edemezler." (Bakara 2/171)

Ebu Cehil, Ebu Lehep, Muğire b. Şu'be v.b. kimseler kalpleri mühürlü, sağır kör ve dilsiz olduklarından hidayete eremediler. Bu yüzden onlar:" Biz sana inanırsak Kureyş'in kadınları bizi ayıplar" veya "Peygamberlik bize gelmeliydi. Çünkü, bizim malımız ve çocuklarımız daha çoktur" diyerek akıl ve mantık dışı şeyler söylemişlerdir. Öyle ki, Resûlullah'ın (as)hak peygamber olduğunu çok iyi bildikleri halde ahmaklıkları sebebiyle mat ve inkar etmişlerdir.

Yine aynı şekilde kuru ve sığ akılla yola çıkan fiylosoflar, birbirlerini tekzip ederken; Peygamberler, vahye ve te'yidi ilahî'ye mazhar oldukları için daima birbirlerini tasdik etmişlerdir.

Kur'ân-ı Kerîm'de zikredilen ikinci sınıf ahmağa gelince, bunlar kendilerini akıllı zannedenlerdir. Dünyevî arzu ve istekleri kendilerini gaflete sürüklediği için, hakikat onlara perdelenmişdir. Bu gibiler ancak bir felakete uğradıklarında kısmen uyanabilirler.

Mevlana yine ahmaklık hakkında şöyle buyuruyor:

"Ahmaklardan kaç ki, İsa (a.s.) onlardan kaçtı. Ahmakla sohbet nice kanlar dökmüştür."

Tarihte üzücü bir olay olarak yer alan Timur ile Yıldırım Bayezid'in Ankara muharebesi, ahmakça bir inatlaşmanın neticesinden başka bir şey değildir. Çünkü muharebe sonunda, on binlerce müslüman kanı dökülmüş, bir çok kadın dul ve çocuk yetim kalmıştır. Bu facialara sebeb olan Timur dört bin kilometre yol katetmiş olmasına rağmen sonuçta eli boş olarak geri dönmüştür


Ahmaklık, neticede gafleti doğurur. Gaflet ise yaşanan anın, meçhul bir istikballe değiştirilmesi ve gelecek endişesi taşımamaktır. Bu yüzden Hakk Teala Hazretleri "gafillerden olma" buyurmakla, esasen insanın gaflete düşmesine sebep olan ahmaklığı yermektedir.

.................................................. .................................................. ................................

şimdi arkadaşım burdada gafiller için ayetler yazsak sığmaz taşar ....
eğerki bu hikaye ,(rubailer, kıssalar) sizin kalbinizde bir şey yaratmıyorsa o zaman kalple ilgili taş kesilen kalplerle ilgili ayetleri okuyun ....
veya kur'an da her sürede aşağı yukarı bulunan fravun ve musa kıssası size ne yi anlatıyor ?? sadece zahiri yönünümü düşündünüz ... .. ene'den (ben'lik ) kurtulmadıça fravunu da anlayamazsınız .... musa’yıda (as )

veya ‘’biz gökten su indirdik .. onunla ölü toprakları diriltiriz ‘’ ayetinde siz zahireni sadece dünyadaki yağmurdan ve topraktan mı bahsettiğini anladınız….
Gökten su indiririz dediğinde anlatılan kur’an dır
Ölü yaşayan ölülerdir… toprakda insandır …
o kur'anla ölü kapleri diriltiriz..diyor......

Veya başka bir açıklama ile bir su indirdik dediğinde su peygamberdir
Ölü yine yaşayan gafiller , kalpleri ölmüşler .. toprak da yine insandır …
Allah’ın kelâm’ında son yoktur

bu gibi ayetleri açıklamak için kur anda kıssalar vardır.. arkasından hadisler sonra bu hikayeler .. anlaşılması için herkes elinden geleni yapar .. melekler peygamberler alimler veliler ..mü'min ler salihler muttakiler ama o sırrı anlamak nerede ??
Alıntı ile Cevapla