Konu Başlıkları: Evlilik Okulu...
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 22 Ocak 2013, 12:56   Mesaj No:10

enderhafızım

Medineweb Emekdarı
enderhafızım - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:enderhafızım isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5879
Üyelik T.: 28 Aralık 2008
Arkadaşları:32
Cinsiyet:Bay
Memleket:İst
Yaş:39
Mesaj: 3.185
Konular: 1383
Beğenildi:175
Beğendi:17
Takdirleri:216
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
evtx Cevap: Evlilik Okulu...

Kaçtığımız Konular (Evlilik Okulu 10.Ders)






Geçen yıllarda okul aile birliği toplantısında bir milli eğitim müdürü dinlemiştim. Günümüz çocukları ile kendi çocukluğunu kıyaslamıştı.
“Biz cinsellikle ilgili hiç bir şey bilmeden evlendik. Ben çocukken babam çok banyo yapardı, dikkatimizi çekerdi. Anneme ‘Babam niye bu kadar çok yıkanıyor.’ diye sorduğumuzda ‘Babanız ekmek kırığına bastı, çarpılmamak için yıkanıyor.’ derdi biz de inanırdık. Şimdiki üçüncü sınıfa giden çocuklar, çocuğun anne karnında nasıl döllendiğini biliyor. Çocuklarınızla aranızda uçurum açmayın, onların zamanını yakalamaya çalışın” demişti.
Milli eğitim müdürünün dikkat çektiği konu gerçekten çok önemli. Günümüzde çocuklar ile aileler arasında çok büyük bir uçurum var.
Okullarda altıncı sınıflarda fen bilgisi dersinde çocuklara çoğalmayı öğreten ders konuları var. Herkesin çocuğu bu dersleri alıyor. Her şeyin yarımı tehlikelidir. Yarım hoca dinden, yarım doktor candan, yarım bilgi yoldan çıkarır. Çocuklara “insanın çoğalması sperm ile yumurtanın bir araya gelmesi ile oluyor.” deyip konuyu bırakıyorlar. Çocukların bu kez kafasına takılıyor, bu sperm ile yumurta bir araya nasıl geliyor diye. Öğretmene soramıyorlar, sorsa da öğretmen cevaplamıyor. Öğretmende haklı, sınıflar kız erkek karışık olduğu için o ortamda anlatılması doğru değil.
Konunun devamını çocuklar teneffüste kızlar bir araya, erkek çocukları bir araya gelip bildiklerini birbirlerine anlatarak tamamlıyorlarmış. İşin kötüsü doğru düzgün şeyler anlatmıyorlar birbirlerine. Mesela bir genç kız anlattı. Bu dersten sonra kızlar teneffüste toplanmışlar, nasıl oluyor falan derken kızın biri “Ben biliyorum, büyük tuvalet ihtiyacı yaptığımız yerden cinsel ilişki oluyor.” demiş. Herkes de öğrendik diye konuyu kapatmış.
Genç kız cinsel birleşmenin oradan olmadığını öğrenince çok şaşırdı. Biz anlatmaya utanırken çocuklarımız cinsellikte ki iki haramdan birini, helal diye öğreniyor. Allah resul’ü “Eşine arka organdan (anüsten) temas eden veya adet halinde ki eşiyle cinsel temas da bulunan ya da falcıya varıp onu tasdik eden Muhammed’e indirileni inkar etmiş olur. ” buyuruyor. (Tirmizi 135) Bunu bilmeyen erkekler var. Gençler de normali buymuş gibi öğreniyorlar.
Kızlarda erkekler de yalan yanlış şeyler öğreniyorlar. O zamanda zihninde yıllarca tuttuğu yanlış bilgi cinsel hayatını olumsuz etkileyecek. Erkek eşinden haram olan ilişkiyi isteyecek. İnternette pornolarda da sapık ilişkiler yaygın olunca olunca bu çocuklar doğruyu nereden öğrenecekler?
Günümüzün en büyük belası cinsel yayınlar. Çocuklar yaşlarından çok erken her şeyi öğreniyorlar. Altıncı sınıfa bile kalmıyor hatta. Aile, çocuğum hiç bir şey bilmiyor, zannediyor çocuk aileden çok şey biliyor. İlkokul üçte çocuklar mastürbasyonu konuşuyorlar. Bir hanım ilkokul üçe giden kızının “anne iyi ki ayın otuz birine doğmadım, çok kötü bir günmüş, sınıfta oğlanlar otuz bir deyip deyip gülüyorlar. Otuz bir niye kötü anne? diye sormuş, sekiz yaşında kız çocuğu. Kadın da bilmiyormuş, sonra öğrenmiş. Şimdi anne kızına bunu anlatsa çocuğun yaşı çok küçük, anlatmasa sınıfından bir çocuk kendinden önce kesin anlatacak. Velhasıl zor bir zamanda yaşıyoruz. Bu gidişle çocuklar ailelere cinsel eğitim dersi verecekler maalesef ki.
Çocukların hemen hepsi ders için başında durdukları internetten sapık ilişkiler de dahil her şeyi izliyorlar. Biz aileler ise hâlâ çocuklarımıza ergenliğe giren çocuğumuza ergenlik, cinsellik bilgileri vermiyoruz. Utanıyoruz. Üstelik cinsellik; gusül, abdest ve namaz birbirine bağlı iken. Dinimizin bir parçası iken ve çocuklarımıza öğretmemiz üzerimize farz iken.
Bir hanım “On üç yaşında oğlum on bir yaşından beri kendi isteği ile kıldığı namazı birden bire bıraktı. Tekrar başlatmak için ne yapmak gerekir?” diye sormuştu. “Ergenliği, cinselliği, rüyaları, guslü konuştunuz mu oğlunuzla?” dedim. Şaşkınlıkla yüzüme baktı ve “Hayır” dedi. “Belki oğlunuz gusül alması gerektiği için sizden utanıp alamadığından dolayı namazı bırakmıştır.” dedim. Hiç böyle bir şey aklına gelmemiş. Oysa bu konuları öğretmek ailelere farzdır.
Ayrıca cinsel konular konuşulmayınca, çocuklar bilgilendirilmeyince vesveselere sebep oluyor. Erkek çocuklar ergenliğe cinsel rüyalar görerek giriyorlar. Bu rüyaları gören bilgilendirilmeyen çocuklar “açık saçık rüyalar görüyorum” diye suçluluk duymaya başlıyor, kendini günahkar görüyor. Kimseyle de konuşamayınca psikolojik rahatsızlıklara sebep oluyor.
Geçen yıl arkadaşım on iki yaşındaki erkek kardeşinin çok tuhaf davrandığını anlattı. Konuşmamı rica etti. Çocukla konuştuk. “Abla ben çok kötüyüm, günahkarım, her gece rüyamda zina görüyorum. Her gece her gece. Günahlarımı affettirmek için hafta sonları derneğe gidiyorum hiç durmadan sürekli dini kitap okuyorum.” Çocuk kafayı sıyırmaya az kalmıştı. Kaldırımda kadın görse, karşı kaldırıma geçiyordu.
Başka bir genç kız on beş yaşında ilmihalde, “kadın cinsel rüya görür ve ıslaklık olursa gusül gerekir” diye okumuş. (Eksik bir anlatım var ilmihallerde kadında her cinsel rüyada gusül gerekmez, şartları var.) Genç kızın kafasına bu konu takılmış. O güne kadar hiç cinsel rüya görmeyen kız, her gece cinsel rüyalar görmeye başlamış. Bir şeyden aşırı korkup kaçmaya çalışırsan beyin onu önüne getirir.
Genç kız hiç gerekmediği halde gusül abdesti alması gerektiğini zannettiğinden dolayı her sabah banyo yapmaya başlamış. Kendini günahkar hissettiği için daha iyi temizlenmek amacıyla guslü abarta abarta defalarca yıkana yıkana temizlik, gusül ve namazda takıntı başlamış. Her şeyi tekrar tekrar yapmaya başlayınca; gusül, abdest, namaz tam bir eziyete dönüşür hali ile.
Genç kızı kaç psikiyatra götürüyorlar; fakat doktor ona “sapık” der diye korkusundan gördüğü rüyaları anlatmıyor. Kaç yıllar böyle eziyet içinde geçiyor. Bir gün televizyonda cinsel konularda konuşan bir psikiyatrı dinliyor ve diyor ki “İşte bu. Bu beni anlar bana sapık demez.” O psikiyatra geliyor ve tedavi oluyor.
Bir de bu rüyalarda her şeyi görülebilir. Beynimizin oyunu mu şeytanın vesvesesi mi bilmiyorum. Mesela erkek çocuğu rüyasında kendini bir erkekle de görebilir. Bu sefer çocukta bende bir sapkınlık mı var? diye vesveseler başlayıp o tarafa bir yönelim olabilir. Ya da genç bir kız rüyasında çok yakın akrabası olan bir erkekle de kendini görebilir. “Ben ne kötü, günahkar, adi biriyim; aklıma neler geliyor, rüyama neler giriyor” diye vesvese etmeye başladığında akıl sağlığını yitirmeye başlar. Cinsel vesveseler gençleri kızgın, hırçın, baş edilmez hale getiriyor. İbadetlerini yapmıyorlar: “Allah benim gibi günahkarı huzuruna istemez” diye düşünüp namazlarını bırakıyorlar.
Rüya dışında da insanın aklına her şey gelebilir. Aklımız bir yol gibidir; duyduğumuz, gördüğümüz, şaşırdığımız, tiksindiğimiz, istediğimiz, istemediğimiz her şey aklımızdan geçebilir, buna engel olamayız, önemli olan kötü yolcuları misafir etmemektir. Üzerinde durmadığımız gelip geçen düşüncelerden kimseye bir vebal yoktur. Bizim sorumluluğumuz, üzerinde durmaya başladığımız zaman başlar.
Gelip geçenin zararı olmaz. Aklımıza rahatsızlık verici bir şey geldiğinde bir euzu besmele çekip “bu benden değildir” deyip daha üzerinde durmamak lazım. Çocuklarımıza da bunu böyle öğretmek gerek. Mesela çocuk annesine çok kızıyor “Ölse de kurtulsam” diye düşünüyor, sonra kızgınlığı geçince “ben ne kötü nankör bir çocuğum, annemin ölmesini istedim” diye dert etmeye başladığında psikolojisi bozuluyor. Vesveseler konusunda çocuklarımızı mutlaka bilgilendirmek lazım.
Özellikle de cinsel vesveseler konusunda. Çocuklarınızı karşınıza alın, konuşun. En güzeli babanın erkek çocuğuna, annenin kız çocuğuna anlatması. Altıncı sınıfa geldiklerinde cinselliği, ergenliği, rüyaları anlatın. Her rüyayı görebileceğini, ergenken kendinizin de böyle rüyalar gördüğünü, rüyada gördüğü şey her ne olursa olsun bunun onun konu ile ilgili bir arzusundan değil, beynimizin oyunu şeytani rüyalar olduğunu, üzerinde durmaz dert etmezse bu rüyaların gelip geçici olduğunu anlatın. Kendini günahkar ya da suçlu hissetmesine gerek olmadığını, hangi durumda gusül alması gerektiğini, gusül alması gerektiğinde utanmamasını söyleyin.
Altıncı sınıfta cinsellikle ilgili tam bilgilendirin. Zaten okulda cinsel organları falan öğreniyorlar. Önce ne bildiğini sorun. Utanıp cevap vermezse siz kelimelerinizi dikkatli seçerek, kendi üzerinizden örneklemeden tıbbı bir bilgi anlatır gibi anlatın.
Altıncı sınıftan öncede ilköğretime başladıktan sonra ara ara okulda neler konuştuklarını cinsellikle ilgili bir şey duyup duymadığını sorun. Bazen çocuk arkadaşı tarafından tacize uğruyor; fakat anlatmaya utanıyor. Çocuklarınıza bedeninin mahremiyeti olduğunu anlatın. Tabi ölçü çok önemli, korkutup çocuğu paranoyak yapmayın. Düzgün anlatın.
Siz anlatmaya utanıyorsanız, iyi anlatacağına inandığınız çocuğunuzun da rahat konuşabileceği bir akraba ya da arkadaştan yardım alabilirsiniz. Veya çocuklar ve ergenler için cinselliği anlatan kitaplar var. Yayınevine ve yazarına dikkat ederek onlardan da faydalanabilirsiniz. Fakat kitap alsanız bile çocuğunuz ile bu konuları hiç konuşamıyorsanız çocukta cinsellikle ilgili suçluluk duyguları gelişebilir ya da sizin ayıplayacağınızı düşünerek gusül almaktan kaçınabilir.
Cinselliği anlatırken her zaman Allah’ın karı- kocanın muhabbet etmesi için yarattığını nikahla güzelleştiğini anlatın. Cinsellik anlatırken nikah kelimesini çok kullanın ki şuuraltına doğru mesaj gitsin.
Cinsel eğitim sadece gençler için değil yetişkinler için de önemli. Evlilik okulunda bir kaç dersten beri bunu yazmaya çalışıyorum. Pek çok yuva cinsel problemler yüzünden yıkılıyor. Ayrıca Kadın doğum uzmanı arkadaşım Dr Ünzile Girişgin de bu konuda yazıyor. Ünzile Hanımın “Sakın Okumayın Cıss” diye cinsel eğitimi çok güzel anlatan bir kitabı var. Mutlaka okumanızı tavsiye ederim.
Ben Ünzile Hanımı tanımıyordum kitabı yayınlamadan önce bana bir mail gönderdi, bu vesile ile tanıştık. Mailde kitabın içinden bölümler vardı. “Bu konuların çok ihtiyaç olduğunu biliyorum; fakat bizim halkımız alışkın değil bu konuları kadınların yazmasına, ne dersiniz yayınlamalı mıyım?” diye sormuştu. Ben de okurlarımdan ve seminer sonrası hanımların sorularından dolayı ne çok problemler yaşandığını, konu ile ilgili ne kadar cehalet olduğunu bildiğim için destek oldum elbette. Yayına hazır daha pek çok çalışması var bu alanda.
Ünzile Hanım şimdilerde bebek büyüttüğü için her zaman yeni yazı yazamıyor, sitemize. Ben de kendinden izin alarak kitabından bölümler yayınlıyorum. Cinsellik konusunda şu tabuları yıkalım. Tabi edep sınırını aşmadan. Cinselliğin anlatılması öğretilmesi edepsizlik değil; fakat dalga geçmek ve özensiz kelimeler kullanmak, eğlence olsun diye konuşmak ve yazmak da doğru değil.
Ben hekim olmadığım için Ünzile Hanım kadar konuları detaylı yazamam. Konuların önemini anlatmak için ben daha genel çerçevede yazıyorum. Ünzile Hanım da ben de edep kıtlığımızdan ya da haya azlığımızdan yazmıyoruz bu konuları. Gerçekten çok büyük bir ihtiyaç olduğunu bildiğimiz için yazıyoruz vebalde kalmamak için. Ünzile hanım bu konuları neden yazdığı ile ilgili bir yazı göndermiş, yayınladık bu gün.
Ben Ünzile Hanımı ve ona destek olan eşini çok tebrik ediyorum. Bir erkek olarak eşinin yazdıklarından rahatsız olabilirdi. Bizim toplumda bu cesareti göstermek her babayiğidin harcı değil. Sağlam bir iman ve ihlas gerekli. Allah ikisinden de razı olsun ve çalışmalarını daha geniş kitlelere ulaştırarak dertli olanlara devaya vesile olsunlar inşaallah.
Alıntı ile Cevapla