Tekil Mesaj gösterimi
Alt 24Haziran 2008, 09:29   Mesaj No:35

CaferTayar

Medineweb Sadık Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:CaferTayar isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 89
Üyelik T.: 21 Ağustos 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 555
Konular: 227
Beğenildi:15
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Gücün manevî kapısı: kalbindir unutma





Yeryüzünde baş döndürücü işler yapan
İnsanlara sunulan manevî gücün,
Hangi kanaldan geçerek geldiğini merak ettiniz mi?

Tarihi değiştiren insanları incelediğinizde
Keşfedeceksiniz:

Onlar duygularıyla yaşadılar.
En inanılmaz örneğini
Peygamberimizden(asm) öğrendik:

Öylesine içten gülüyordu ki,
Dağlara taşlara neşe saçıyordu;
Ama ağladığında da sabahlara kadar,
Gözyaşları dinmiyordu.

Neden duygu ve neden kalp?

Başarıya odaklanan
bir dostum bana şöyle yazmıştı:
Başaracağım,
Çünkü tüm hedeflerim aklımda...

Ona şu cevabı verdim:
Lütfen o hedeflerini kalbine yükselt;
Çünkü arzularını sana verecek kudrete,
Aklın yalan söyleyebilir;
Ama kalbin kesinlikle doğruyu söyleyecektir.”

sevgi değer dostlar aklımız düşünür,
Kalbimiz hisseder.
Gerçek niyetimiz aklımızdan değil,
Kalbimizden geçendir.

Aklımız madde kadar dar,
Kalbimiz ruh kadar engin bir evrende gezinir.

Güç kalptedir ve Peygamber(asm)
Şu sözle kalbimize dikkat çeker: "

Şüphesiz Allah sizin suretlerinize ve mallarınıza bakmaz.
Ancak amellerinize ve kalplerinize bakar."

Keskin ve güçlü duygularla dile getirilen bir istek,
İlgisiz ve duygusuz binlerce istekten daha çarpıcı ve sarsıcıdır;

Çünkü canlıdır.
Çünkü ruh candır ve ruhtan çıkan her şey,
Canlılık özelliğiyle birlikte çıkar.

Eğer söylediğiniz sözlerden
Kıyamete kadar sizi destekleyecek
Ruhaniler yaratılmasını istiyorsanız,
Kalbinizle, içtenliğinizle ve duygularınızla isteyin.

Çünkü söz ağızdan, duygu yürekten kopar.
Söz, maddesel bir enerjidir;
En fazla metrelerce uzağa gidebilir,
Sonra dağılıp yok olur.

Oysa duygu, ruhsal bir enerjidir;
Maddeye çarpmaz, madde onu emerek sindiremez.
Maddenin sınırlarından sıyrılır,
Ruhaniler arasında sonsuza değin
Dalgalanmaya ve işitilmeye devam eder.

Duygular, bir defa istemenin gücünü,
Bir milyon kez istemek kadar büyütebilir.

Sesi çığlığa dönüştüren duygudur.
Kimyasal bomba ile atom bombası arasındaki güç farkı,
Bombaların büyüklüğünden kaynaklanmaz;
Yoğunluğundan, içeriğinden ve tekniğinden kaynaklanır.

Düşündüğünüzü başaramamanızın asıl nedeni,
Düşüncelerinizi duygu üretecek kadar
Yoğunlaştırmamanızdır.

Başkasında etki yapan her şey,
Başkasına verdiğinizden kaynaklanır.

Başkasına bir şey vermiyorsanız,
Onda hiçbir etki oluşturamazsınız.

Malınızdan bir parça vererek etkilersiniz.
Peki, sevdiğinizde verdiğiniz nedir?
Seven, malından değil,
Ruhundan bir parça veren insandır.
Mal verildikçe azalır, ruh verildikçe kopyalanır.

İslâm Peygamberi(asm) der ki: "
Kalbiniz incelip duygulandığında
Dua etmeyi ganimet bilin."

Kuran’da denir ki: "
Rabbinize yalvara yakara ve gizlice dua edin.
Muhakkak ki O (Allah) haddi aşanları sevmez ."

Neden kalbiniz inceldiğinde,
Neden yalvara yakara?

Çünkü duygusal incelik daha fazla ruhsaldır;
Çünkü daha fazla duygusaldır.

Kişisel gelişim ve değişim stratejilerinin
Eninde sonunda başvurmak zorunda kalacağı
Bir dizi Peygamber sözüne dikkatinizi çekiyorum: "

Şu üç dua vardır ki, hiç şüphe yok kabul edilir:
Mazlumun duası,
Misafirin duası,
Babanın çocuklarına duası.
Kâfir de olsa mazlumun bedduasından sakının.
Çünkü onun Allah’a ulaşmasına
Engel olacak hiç bir perde yoktur.

Çok günahkâr da olsa,
Zulme uğrayan kimsenin duası kabul edilir. "
Tüm bu sözlerdeki ortak temaya dikkat edin:

Acı ve çile çeken insanlar,
Hastalar, mazlum ve masumlar,
Yetimler, kimsesizler, anne babalar...
Derin ve samimi duygularla
Kuşatılmış insanlardır bunlar.

Söz ve anlam bu insanların ağızlarından değil,
Kalplerinden çıkar.
Bu insanların güçleri
Ellerinde veya dillerinde değil, ruhlarındadır.

Kendinizi derin duygu ve isteklerle kuşatmanız için,
Hasta ve yetim olmak zorunda değilsiniz.
Hastaların ve yetimlerin yardımına koşun,
En azından onlara
Güler yüzünüzle ve şefkat ellerinizle destek olun yeter.

Yoğun duygularla istediğinizde,
Ruhunuzdan bir özellik veya güç, çevreye yayılır.
Bir gül çiçeği saldığı kokusuyla
Sevimli simaları nasıl kendine çekerse,
İnsan da ruhundan çevreye yayılan duygulu isteklerle
Sevgiyi ve dostluğu öyle kendine çeker.

Her duygu, tüm evreni kapsayacak kadar
Genişleme potansiyeline sahiptir.

Kalbinizdeki sevgi,
Her şeyi kuşatabilecek kadar büyüyebilir.

Öfke katliama dönüşebilir.
Şefkat tüm yavrulara dağılabilecek kadar gelişebilir.

Paranızı birkaç kişiye,
Tebessümünüzü birkaç bin kişiye;
Ama sevginizi milyarlarca kişiye dağıtabilirsiniz.

Para paylaşıldıkça azalır; ama
Olumlu duygu paylaşıldıkça artar.

Paranızla dünyayı satın alamazsınız; ama
Sevginizle tüm evren gönül rızasıyla size ait olur.

Beni seven, "sen BENİM kardeşimsin" derse, doğru söyler.

Sevdiğim çiçeğe baktığımda, "
Ben sana aitim" dediğini hissediyorum.
Yaratıcının cömertliğine hayran kalıyorum:

Yeryüzünün en fakir insanına,
Tüm evreni kendisine mal edecek enginlikte
Bir sevgi çekirdeği bağışlamıştır.

Ay onundur, Güneş ve dağlar onundur.
Yağmurla bir sevgili gibi sevişmekte hürdür.

Milyonlarca insan
Doğuştan getirdiği bu zenginliği kullanmadan ölmüştür.
Çünkü nefret etmekte hür bırakılan ve ne yazık ki
Nefret etmeyi tercih eden tek yaratık,
İnsan nesli arasından çıkmıştır.

Ya nefret etmiş; ya da sevgisine karşılık,
Yani menfaat beklemiştir;
Yani gerçekten sevmemiştir.

Çıkarcı sevgi, sevgi midir?
Düşünceler dış dünyaya,
Duygular iç dünyamıza, ruhsal alana yakındır.
Duyularımız ve sezgilerimiz ise
Her iki alandan da kaynaklanan veriler alır.

Düşüncenin hayata etkisi
Batı düşünürlerinin ve gelişim uzmanlarının
İddia ettiği gibi mutlak ve doğrudan değildir,
Ruhsal boyut vasıtasıyladır.

Duygu üretemeyen ve bu yüzden
Ruhsal enerjiyi maddî enerjiye dönüştüremeyen
Düşüncelerle,fizik dışı alana erişemezsiniz.

Duygusuz düşünce boşlukta kürek çekmeye benzer.
Suya daldırdığınız kürek denizden nasıl güç alırsa,
Duyguya bulaştırdığınız düşünce de
Ruhunuzun sahibinden öyle güç alır.

Duygu, gücün yansıdığı alandan, ruhtan gelir.
Daha derin duygu, daha etkileyici güçtür.

En yenilmez insan,
Karşınızda en keskin ve kesin duygularla direnen insandır.

Heyecan bulaşıcıdır.
Kendi duygularına hâkim olan
Başkalarının duygularına da hâkim olabilir.

Başkasını sevindiren, ancak sevinebilendir;
Ağlamayan ağlatamaz.
İnsan, akıl kadar küçük bir vücudun,
Kalp kadar büyük bir ruhla buluşturulmasının ürünüdür.

Sevgi dolu bir bebeğin gözlerine bakınca,
Büyük bir ruhla dünyaya gönderildiğimizi görüyorum.

Ama bazılarımız kalplerinden kopup
Salt akıllarına dayanarak küçülmeyi tercih ediyorlar.

Hayatlarını irdelerken, hep aynı farkla,
Belki de bir tek temel farkla karşılaşıyorum:
Öylesine güçlü duyguları var ki,
Gerekirse sabahlara kadar uyumadan çalışabilirler;

Gerektiğinde, günlerce aç kalmaya hazırlar;
İhtiyaç varsa, hayatlarını feda etmekten
Zerre kadar tereddüt etmezler.

Çünkü insanı
Yırtınırcasına çalıştıran tek enerji kaynağı duygudur.
Oysa ben, bazen duygusuz, üşengeçliğinden,
Çayını içmekten aciz zavallı.

Beni gecenin karanlığında
Ansızın çarpacak bir deprem mi uyandırmalı?
Bir kalp krizine yakalanınca; "
Eyvah, tüm emeklerim boşa gidiyor"
Feryatlarıyla mı kendime gelmeliyim?

Yaratıcımızın şanına layık zirvelere yükselmek istiyorsak,
Her gece uyumadan önce kendimizi sorgulamalıyız.

Bence bu söz aklımızdan çıkmasın: "
Kalbiniz incelip duygulandığında
Dua etmeyi ganimet bilin."

Ağlamak da bir duygulanmadır;
sevinmek de.

Şiddetli acımızı olduğu kadar,
Şiddetli sevincimizi de Yaratıcımızla paylaşalım.

O zaman zenginliğin kapısının
Kalbimizden geçtiğini keşfedeceğiz



Alıntı ile Cevapla