Yaşamdaki ızdıraplar tuz gibidir, ne azdır, ne de çok. Izdırabın miktarı hep aynıdır. Ancak bu ızdırabın acılığı, neyin içine konulduğuna bağlıdır. Izdırabın olduğunda yapman gereken tek şey, ızdırap veren şeyle ilgili hislerini genişletmektir. Bu yüzden;
“ Sen de artık bardak olmayı bırak, göl olmaya çalış.."
Bazen derdimiz yokken sanarız kii tüm dert bizde! o bana neden böyle söyledi, şu bana neden sert baktı, neden istediklerim olmuyor,neden neden, nedenler birbir ardı sıra gelir. Ne zaman ki Mevla gerçek dertle kulunu sınar o zaman ahh der pişman oluruz. Dert sandığımız şey sadece nefsin dert sandırdığı şeylermiş. Mevla verdiği dertlere sabredip o dertlerden kazançlı çıkan kullarından etsin cümlemizi....
Paylaşım için teşekkürler....