Konu Başlıkları: Nazar Boncuğu Takmak Caiz midir
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 29 Mart 2013, 22:41   Mesaj No:14

Nesli_Nur

Meal Gurubu Üyesi
Medineweb Emekdarı
Nesli_Nur - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Nesli_Nur isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 20510
Üyelik T.: 01 Ekim 2012
Arkadaşları:24
Cinsiyet:
Mesaj: 1.012
Konular: 166
Beğenildi:82
Beğendi:1
Takdirleri:187
Takdir Et:
Standart Cevap: Nazar Bilimsel Açıklaması

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ الْفَلَقِ مِنْ شَرِّ مَا خَلَقَ وَمِنْ شَرِّ غَاسِقٍ إِذَا وَقَبَ وَمِنْ شَرِّ النَّفَّاثَاتِ فِي الْعُقَدِ وَمِنْ شَرِّ حَاسِدٍ إِذَا حَسَدَ

Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla
1- De ki: “Ben, ağaran sabahın Rabbine sığınırım,
2- Yarattığı şeylerin şerrinden,
3- Karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden,
4- Ve düğümlere üfürüp büyü yapan üfürükçülerin şerrinden
5- Ve kıskandığı vakit, kıskanç kişinin şerrinden sabahın Rabbine sığınırım!”

Felek Suresi’nin içeriliği

Bu sûrede kullara, yarattıklarının ve karardığı zaman, gecenin şerrinden, Allah’ın himayesine girmeleri, yücelik ve saltanatına sığınmaları öğretilmektedir. Çünkü gece, ruhlar yalnızlık hisseder, kötü ve ahlâksız kimseler etrafa yayılırlar. Sûre, aynı zamanda bütün kıskanç, büyücülerden de Allah’a sığınmayı öğretir.

İniş sebebi

Muavvizeteyn (Felek ve Nas) sûrelerinin inmesinin sebebi, Lebîd b. A'sam olayıdır. Lebîd; tarak, saç, erkek çiçek kapçığı, üzerine onbir düğüm atılmış ve iğnelerle dikilmiş iplerle, Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi veselleme büyü yapmıştı. Bunun üzerine, Muavvizeteyn sûreleri indirildi. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem her âyeti okuduğunda, bir düğüm çözüldü ve kendisinde bir hafiflik hissetti. Nihayet, son düğümü çözülünce, zincirden kurtulmuş gibi ayağa kalktı.

Felek suresinin kısa tefsiri

1- “Ey Peygamber! De ki, ‘Geceyi yaran ve karanlığı dağıtan sabahın Rabbine sığınırım.”

Felak, sabah demektir. Nitekim Yüce Allah, “Geceyi yaran” buyurmuştur. Sığınma vakti olarak, sabahın tahsis edilmesinin sebebi şudur: Gece karanlığından sonra, sabah aydınlığının yayılması, sıkıntıdan sonra, rahatlığın gelmesine benzer. İnsan, nasıl sabahın doğmasını beklerse korku içinde olan kimse de başarının gelmesini öyle bekler.

Bu ayet-i kerime, bütün Müslümanlara, Allah-u Zülcelal’e nasıl iltica (sığınma) edileceğini öğretmektedir: “Ey peygamber ve O’nun yolunun yolcuları, kendinize ve herkese söyleyin! Şöyle dua etsinler. “Ben, gecenin karanlığını yarıp sabahı ortaya çıkardığı gibi, bizce görülüp bilinen ve bilinmeyen tüm varlıkları ortaya çıkaran Rabbin himayesini, korumasını ister, O'na iltica eder, O'na sığınırım.”

2. “Yarattığı şeylerin şerrinden…”

İnsan, cin, hayvan ve haşere gibi bütün yaratıkların ve Allah'ın yarattığı bütün eziyet vericilerin şerrinden Allah'a sığınırım.

3. “Karardığı ve zifiri karanlık haline geldiğinde gecenin şerrinden Allah'a sığınırım.”

Çünkü gece karardığında, insan ve cinlerin kötüleri etrafa yayılır. Bunun içindir ki Araplar şu darb-ı meseli söylemişlerdir: “Gece, şerri en iyi gizleyen şeydir.”

Fahreddin Râzî şöyle der: “Geceleyin yırtıcı hayvanlar inlerinden, haşereler yerlerinden çıktığı, hırsız ve soyguncular hücuma geçtiği, yangınlar olduğu, yardım imkânı az olduğu için gecenin şerrinden Allah'a sığınmak emredildi.”

4. “İpliklerde düğüm yapıp üfleyen büyücülerin şerrinden de Allah'a sığınırım.”

Bu büyücüler, sihirleriyle Allah’ın kullarına zarar vermek ve karı kocayı birbirinden ayırmak için bunu yaparlar: “Oysa büyücüler, Allah'ın izni olmadan hiç kimseye zarar veremezler.”

İslam’ın okuyup üflemeye bakışı

Bazı hadislerden, Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellemin üfürükçülüğü kesinlikle menettiği anlaşılmaktadır. Daha sonra ise şirk olmamak kaydıyla, okuyup üflemeye izin vermiştir. Ancak şifa verenin, gerçekte Allah-u Zülcelal olduğu, ancak Allah’ın şifa verebileceği unutulmamalıdır.

Hz. Ali şöyle buyurmuştur: “Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem bir defasında namaz kılarken, akrep tarafından ısırılmıştır. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem namazdan çıktıktan sonra şöyle buyurdu: ‘Lanet olsun şu akrebe, namaz kılanı bile bırakmaz!’ Daha sonra su ve tuz istedi. Akrebin ısırdığı yere tuzlu suyu sürerken; Kafirun, İhlas, Felak ve Nas surelerini okudu.”

Başka bir hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem Hz. Hasan ve Hüseyin'e şu duayı okudu: “Ben sizi, Allah'ın eksiksiz kelimelerine sığındırırım. Şeytandan, zarar veren her şeyden ve kötü gözlülerden.” (1)

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi veselleme Cebrail gelerek “Muhammed (sallallahu aleyhi vesellem) hastalandın mı?” diye sordu. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem “Evet” dedi. Cebrail: “Allah'ın ismiyle sana üflüyorum. Sana eziyet eden her şeyden ve hased eden her nefesten, Allah-u Zülcelal sana şifa versin.” (2)

Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem ilaçtan menetmemiş, hatta şöyle buyurmuştur: “Allah her hastalığın ilacını yaratmıştır, ondan yararlanın.” Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem kendisi de bazı kimselere ilaç tavsiye etmiştir.

Dikkat edilirse dua, ancak Allah'ın hükmü ve izni ile yarar sağlayabilir ve tıbbi tedaviye alternatif olarak görülmemelidir. Dua, şifa talebinin sözlü olanıdır. Fiili dua ise tedaviye başvurmaktır. Şifayı verecek olan ise her durumda, yine Allah-u Teala’dır.

Yalnız okuyup üflemekle yetinmek ise yanlıştır. Hatta bazıları muskacı dükkânları açarak, bunu bir de geçim vasıtası haline getirmişlerdir. Bu gibi davranışlar, İslam dinene ters düşmektedir.

5. “Başkasının nimetinin elinden çıkmasını isteyen ve Allah'ın kendisi için ayırdığı rızka razı olmayan hasetçinin şerrinden, Allah'a sığınırım.”

Surenin günümüze mesajları

Haset, çirkin huyların en zararlılarındandır. Herkeste bulunmakla birlikte, dereceleri farklıdır. Kimi insanda haset duygusu bir an için gelip gider, kiminde ise iyice yerleşir, bütün benliğe hâkim olur ve gittikçe artar. İşte, asıl üzerinde durulması gereken ve tehlikeli olan haset sonuncusudur.

İmam Gazalî'ye göre haset, ancak bir nimete karşı olur. Allah bir kimseye bir nimet bağışladığı zaman, diğer insanda ona karşı iki türlü hal belirir: Birincisi, o nimeti çok görerek, onun elinden gitmesini istemektir; buna haset denir. Hasedin tezâhürü de insanın elindeki varlığı, nimeti çok görmek ve yok olması halinde sevinmektir.

İkinci hal ise ne varlığa sevinmek ne de yok olmasını istemektir. Buna karşılık, o insanda bulunan nimetin kendisinde de bulunmasını istemektir. Buna da gıpta denilir. “Mü'min gıbta; münâfık haset eder.” Sözü, bu iki durumun farkını ve bulunduğu insanın niteliğini ortaya koymaktadır.

Haset, yani başkasının elinde bulunan bir nimetten hoşlanmayarak onun yok olmasını istemek haramdır. Ancak bir fâcir veya kâfirde bulunup fitne uyandıran, insanlar arası ilişkilerin bozulmasına, herkese eziyet edilmesine neden olan nimetin ortadan kalkmasını istemek, bundan hoşnut olmamak haram ve günâh değildir. Çünkü onun yok olmasını istemek bir nimeti çekemeyerek yok olmasını istemek değil; bir fitne ve zulüm aracının ortadan kalkmasını istemek demektir.

Hasedin haram olmasının sebebi, Allah’ın kullar arasında yaptığı taksim ve takdire razı olmamayı, teslimiyet göstermemeyi ifade etmesi ve Kur'ân-ı Kerîm’de ifade ettiği gibi kâfirlerin özelliklerinden birisi olarak sayılmasıdır: “Size bir iyilik dokunsa bu onları tasalandırır; size bir kötülük dokunsa ondan ötürü sevinirler…” (3)

Surenin sırlarından…

Ukbe İbn-u Amir radıyallahu anhu anlatıyor. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu: “Bu gece indirilen ayetler var ya, onlar gibisi hiç görülmemiştir: ‘Kul euzu bi-rabbi'l felak ve Kul euzu bi-rabbi'n nas sureleri.” (4)

Hz. Cabir radıyallahu anhu anlatıyor. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem bana: “Ey Cabir oku!” dedi. Ben:“Annem babam sana kurban olsun, ne okuyayım?” diye sordum. Bunun üzerine, Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu: “Kul eûzu bi-rabbi'l felak ve KuI eûzu bi-rabbi'n nas sürelerini oku!” dedi. Ben de onları okudum. Rasûlullah Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu. “Bu iki sûreyi oku, bunlar gibisini asla okuyamayacaksın!” (5)

İmâm-ı Rabbânî hazretleri de, “Sıkıntılı zamanlarda, dört kul'leri yani kulyâ, kulhu vallahu ehad, Felâk ve Nâs sûrelerini çok okumalıdır.” buyurmaktadır.

Felâk sûresini çok okuyan kimseye, Cenab-ı Hak, kolay yollardan rızık nasip eder. İnsanların hasedinden, her türlü şer ve kötülüklerden muhafaza eder, inşaallah.

ABDÜLBAKİ TOPAL
__________________
Derdi dünya olanin dünya kadar derdi olur...
Alıntı ile Cevapla