Cevap: Peygamberimiz (asm) gibi iki öğün yemeliyiz Günlük hayatta uygulayabileceğimiz sünnetler:
1. Hayırlı işlerde sağı kullanmak.
2. Yemekten önce ve sonra elleri yıkamak.
3. Yemeğe besmele ile başlamak, Allah’ın sonsuz ikram ve nimetlerini tefekkür ederek yemek, sonunda da hamd etmek.
4. Yemekte tabağın kendi önümüze gelen tarafından yemek.
5. Yemeğe sofradakiler ile beraber başlamak.
6. Acıkmadıkça yememek, tam doymadan yemeği bırakmak.
7. Tabağa az yemek koydurtup artık bırakmamak.
8. Selâmı yaymak. Eve girince ilk söz olarak ev halkına selâm vermek.
9. Selâmla birlikte samimiyetle, tebessüm ederek musafahada bulunmak.
10. Hediyeleşmek ve gelen hediyeye aynıyla veya daha güzeliyle karşılık vermek.
11. Az gülmek, gülünce kahkaha ile değil, tebessüm ederek gülmek. Mütebessim olmak.
12. Çoğu zaman susmak, tefekkür etmek, ihtiyaç olunca konuşmak.
13. Tane tane, orta bir ses tonuyla konuşmak. Çok mühim şeyleri üç defa tekrar etmek.
14. Nefsî ve dünyalık bir şey için öfkelenmemek; buna mukabil bir hak zâyi olduğunda ve uhrevî meselelerde yeri geldiğinde Allah ve din hakkı için öfkelenmek.
15. Doğru sözle şaka ve mizah yapmak.
16. Boş işler (malayani) ile iştigal etmemek.
17. Ayakkabı giyerken önce sağdan başlamak, çıkarırken de önce soldan çıkarmak.
18. Takke ve sarıkla başı kapatıp namazı öyle kılmak.
19. Soğan ve sarımsak kokusuyla mescid ve meclislere yaklaşmamak
.
20. Misafire elinde bulunandan ikramda bulunmak. Misafir ve ziyaretçileri temiz bir kılık kıyafetle karşılamak.
21. Esnemeyi mümkün olduğu kadar gizlemek. Ağzı elle kapayarak gidermeye gayret etmek.
22. Dâvete icabet ve hediyeyi kabul etmek.
23. Kapıyı üç defa vurmak, cevap verilmezse geri dönüp gitmek.
24. Emin ve muttakî insanlarla istişare etmek, neticedeki karara tevekkülle uymak
25. Cömertlik. “Cömert Allah’a yakın, cimri ise Allah’a uzaktır. Cömertlik kökü cennette olan bir ağacın dünyaya sarkmış dalıdır. Kim o dala tutunursa, o dal onu cennete çeker.”
26. Çok tefekkür etmek. “Tefekkür gafleti izale eder. Ölümü tefekkür etmek fani lezzetleri acılaştırır. Eşyanın üzerindeki fena damgasını gösterir.”
27. Borçlanmalarda durumu yazıyla veya bir şahitle tevsik etmek. Böyle bir tedbir asla itimatsızlık sayılmaz. Anlaşmalarda değişik tevil ve tefsirlere yol açacak boşluklar bırakılmamalıdır. Durumu net olarak tesbit etmek lâzımdır.
28. Ölmüş kimseleri hayırla yad etmek.
29. Mevtanın ardından yüksek sesle ve çırpınarak, saç baş yolarak ağlamamak. Böyle yapmak kadere itiraz ve Cenâb-ı Hakk’ın takdirini itham etmek olur.
30. Hasta akraba, dost ve arkadaşları ziyaret etmek. Onlara tesellî ve ümit vermek. Ziyareti uzun tutmamak. Hastanın hoşa gitmeyecek hallerini başka yerde anlatmamak.
31. Sıla-i rahimde bulunmak. “Akrabayla alâkayı kesen bir kimsenin bulunduğu meclise Allah’ın rahmeti inmez.”
32. Anne-babaya itaat etmek, onlara ihsanda bulunmak, kalplerini kırmamak ve hayır duâlarını almak.
İşte sünnet-i seniyyenin yaşanmasında daha bunlar gibi birçok hikmetler vardır. Bu sebeple, her Müslüman sünnet-i seniyyeyi yaşamayı ve yaşatmayı kendisi için en mühim vazife olarak görmelidir. Ahirzamanda sünnet-i seniyyeye uymanın neticesi
Bid’aların yaygınlaştığı, ümmetin fesada gittiği zamanımızda sünnete tâbi olmak daha ehemmiyetlidir. Bu zamanda bir sünneti işlemek binlerce sevap kazandırabilmektedir. Efendimiz (asm) bir hadislerinde bu gerçeği şöyle ifade eder:
“Bid’at ve dalâletlerin her tarafı istilâ ettiği ve ümmetimin bozulduğu bir zamanda sünnetime sarılana yüz şehit sevabı vardır.” 7
Sünnete tâbi olmanın bu derece büyük sevap kazandırmasının sebebini şöyle izah edebiliriz:
Bir Müslümanın en yüksek gayesi, Allah’ın rızâsını kazanmaktır. Allah’ın rızasını kazanma yolları içerisinde en sağlamı, en makbulü ve en kısası, Resûlullahın (asm) gösterdiği ve takip ettiği yoldur. Resûlullah’ı (asm) sevmek ve ona tâbi olmak bizi Allah’ın rızâsına götürecek yegâne yoldur. Bu gerçek bizzat Rabbimiz tarafından şöyle ifâde edilir:
“De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir.” 8
Yüce Rabbimiz Nisa Sûresi’nin 69. âyetinde de kendisine hakkıyla iman etmeyi, her hususta Resûlullâh’ın (asm) hükmünü tam bir teslimiyetle kabul etme şartına bağlamıştır. Bu âyet-i kerîmede de meâlen şöyle buyurur:
“Her kim Allah’a ve Peygambere itaat ederse, işte onlar, Allah’ın kendilerine pek büyük nimetler bağışladığı peygamberler, sıddîklar, şehidler ve salih kimselerle beraberdir. Onlar ise ne güzel arkadaşlardır!” 9
Bununla ilgili olarak bir başka âyet-i kerimenin meali ise şöyledir:
“Sizden kim Allah’a ve Resûlüne itaat eder ve güzel işler yaparsa, ona da mükâfatını iki kat veririz. Onun için biz Cennette pek güzel ve arkası kesilmeyecek bir rızık hazırlamışızdır.”
“Andolsun ki, Allah’ın rahmetini ve âhiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çokça zikredenler için, Allah’ın Resulünde size güzel bir nümûne vardır”
İşte bizler bu dehşetli zamanda kalemizi sünnet-i seniyye seçmeliyiz ki, bu zamanın gafletini püskürtebilelim. Allah’ın rızasını, rahmetini ve cennetini kazanmak isteyen bir kişi en başından itibaren binasını sağlam bir temel üzerine kurmalıdır. Kendisine Kur’ân’ı rehber edinmiş ve Peygamberimizin (asm) ahlâkını örnek almış bir kişi, doğru olan yola uymuş ve sağlam adımlarla bu yolda ilerleyen bir kişidir. Dipnotlar:
1- Mektubat,s. 326.
2- Âl-i İmran, 31.
3- El-Ahzâb, 21.
4- Mektubat, s. 132.
5- Buhari, Müslim.
6- Darimi.
7- et-Tergib ve’t-Terhib, Kenzü’l-Ummal.
8- Âl-i İmran, 31
9- Nisa 69.
alıntıdır
|