Durumu: Medine No : 17068 Üyelik T.:
03 Mart 2012 Arkadaşları:26 Cinsiyet:anne Memleket:arz Yaş:46 Mesaj:
1.078 Konular:
171 Beğenildi:212 Beğendi:27 Takdirleri:246 Takdir Et:
| Cevap: türk dili 2 notlarımız
anlatım birimleri -1:sözcükler videosu
[YT]TqVGBzy_luM[/YT]
Sözcükler, bir dilin tek başına anlam taşıyan en küçük birimleridir. Sözcükler bir dilde anlatılmak istenen düşünceleri, duyguları, canlı, cansız varlıkları, soyut, somut kavramları, durumları, olguları karşılar. Bir sözcük söylendiğinde ya da yazıldığında onunla ilgili bir anlam belirtilmiş olur. Bu anlam, o dili kullanan kişilerce paylaşılır. Kuşkusuz, her sözcük tek bir anlamı, kavramı iletmek üzere oluşmaz. Sözcükler, onları kullanış nedenlerimize ve kullanılış biçimlerine göre cümlede değişik anlamlar kazanır. Yine sözcükler; onları kullanan kişilere, o kişilerin içinde bulundukları ortama, o kişilerin o sözcüğü seçim nedenlerine, hatta kişilerin sözcükleri kullanım biçimlerine göre değişik anlam özellikleri kazanır.
Bu üniteyi tamamladığımızda sözcükleri doğru kullanmayı öğrenerek, aşağıdaki sorulara yanıt verebileceğiz:
- Duygu ve düşüncelerimizi aktarmak için kullandığımız sözcüklerin yapıları nasıldır?
- Cümlelerin doğru kurulmasında, sözcük seçimi neden önemlidir?
Cümlelerin doğru kurulmasında, sözcük seçimi neden önemlidir?
Türkçede sözcükler cümledeki anlamlarına, görevlerine ve konumlarına göre belli tür adları alır: ad (isim), sıfat (önad), zamir (adıl), zarf (belirteç), edat (ilgeç), bağlaç, ünlem, eylem (fiil).
Burada dil eğitimiyle ilgili şu değerlendirmeyi ekleyelim: Dilimizin özelliklerini, işleyişini tanıyıp öğrenmek, onu daha kısa zamanda, daha başarılı ve doğru kullanmamızı sağlar. Genelleme, ayrıntılama ve soyutlama yeteneklerimiz gelişir. Sözcükleri özenle seçip doğru kullanmaya başlarız. Böylelikle de birlikte çalışıp bir arada yaşadığımız insanlarla doğru ve yeterli bir iletişim kurabiliriz. Bu düşünceler doğrultusunda sözcük türlerinin tanımlarını gözden geçirelim:
- Canlı, cansız bütün varlıkları, duygu ve düşünceleri, durumları, bunların birbiriyle ilgilerini anlatan sözcükler ad (isim) dır.
- Adlarla birlikte kullanılarak onları niteleyen ve belirten sözcükler sıfattır.
- Eylemleri, eylemsileri, sıfatları ve kendileri gibi zarf (belirteç) olan sözcükleri ölçü, zaman, yer ve yön, durum, soru, gösterme anlamları da katarak niteleyen sözcükler zarf (belirteç) tır.
- Varlık adlarının, kavramların, kişilerin yerini tutan sözcükler zamir (adıl) dir.
- Sözcükler arasında anlam ilgisi kurmaya yarayan, anlam ve görevi cümle içinde birlikte bulunduğu sözcüklerle beliren öğelere edat (ilgeç) denir.
- Eş görevli ya da birbiriyle ilgili sözcükleri, sözcük öbeklerini, özellikle cümleleri bağlamaya yarayan, bunlar arasında anlam ve kimi zaman biçim bakımından bağlantı sağlayan öğelere bağlaç denir.
- Sevinç, üzüntü, korku, acıma, şaşkınlık… gibi değişik duygusal tepkilerimizi, bunların yanı sıra birtakım doğa seslerini yansıtan; seslenme, çağırma, dilek, buyruk, dua kavramları taşıyan ve söyleyişle anlam kazanan öğelere de ünlem denir.
- Varlıkların yaptıkları işleri, onlarla ilgili oluşları, durumları cümlede zamana ve kişiye bağlayarak anlatan sözcükler eylem (fiil) dir.
Şimdi de bu sözcük türlerinin ve bunların kimilerinin çok genel olarak belirtilen alt bölümlerini inceleyelim:
Sözcüklerin tür olarak özellikleriyle ilgili aşağıdaki genel değerlendirmeler yapılabilir:
1. Eylemler dışındaki bütün sözcükler ad soylu sözcükler diye genellenip adlandırılırlar. Ad, sıfat, zarf, zamir, edat, bağlaç, ünlem ad soylu sözcüklerdir.
2. Sözcükleri tür olarak belirlerken, onları tek başlarına değil, kullanıldıkları cümlelerdeki konumlarını yani o cümledeki görev ve anlamlarını göz önünde bulundururuz.
3. Dilimizde niteleyici sözcükler, niteledikleri sözcüğün önünde bulunur.
4. Cümlede hemen her sözcük türü özne, nesne, dolaylı tümleç, zarf tümleci, yüklem gibi öğeler oluşturur.
5. Dilimizde sözcükler genelde dişilik, erillik özelliği taşımaz. Kimi sözcüklerde bu nitelik gözlenir.
6. Sözcükler basit, türemiş, bileşik yapı özellikleriyle cümlede yer alır. Tamlamalar kurdukları gibi öbekleşmiş, kalıplaşmış, deyim ya da ikilemeler biçiminde de kullanılırlar.
Bağımlı, Bağımsız Sözcükler
Ad, sıfat, zarf, zamir, eylem görevlerindeki sözcükler, bağımsız sözcüklerdir. Tek başlarına da anlam iletirler. Buna karşılık edat, bağlaç ünlem görevlerindeki sözcükler tek başlarına değil, birlikte kullanıldıkları öteki sözcüklerle cümlede bir anlam iletirler. Bu özellikleri nedeniyle edat, bağlaç ve ünlemlere bağımlı sözcükler denir.
Eve doğru koştu. (yönelme)
İnci gibi dişleri vardı. (benzetme)
Ç‚ocuklara sevgiyle yaklaşalım. (birliktelik)
Ne gördüm ne de sordum. (olumsuzluk anlamıyla cümleleri bağlama)
Elmalarla armutlar toplanmaz. (adları bağlama)
Bırak da anlatsın. (cümleleri bağlama)
-e doğru, gibi, ile edatları, ne………ne de, ile, de bağlaçları kendi başlarına değil cümlede bir anlam kazanıyor.
A, kim gelmiş! (şaşma, sevinme)
Hey gidi günler! (özlem)
Aman ocağa yaklaşma! (uyarma)
Kaçtı galiba, yakalayın! (buyurma)
Ahmet Bey! (seslenme, çağırma)
Allah korusun! (dua)
Ünlem görevindeki ses, hece, sözcük ya da cümleler de cümlede, anlatımın bütününde bir anlam kazanıyorlar. Tek başlarına anlamları belirginleşmiyor.
Edat, bağlaç ve ünlemler kendi başlarına bir kavramı anlatmaz, cümlede öteki öğelerle birlikte bir anlam kazanırlar. Bunlar, bağımlı sözcüklerdir.
Eve doğru koştu
İnci gibi dişleri vardı ‚
Çocuklara sevgiyle yaklaşalım.
Ne gördüm ne de sordum.
Elmalarla armutlar toplanmaz.
Bırak da anlatsın.
Yukarıdaki örneklerde; ev, inci, diş, çocuk, sevgi, elma, armut adları ile koşmak, yaklaşmak, görmek, sormak, toplanmak, bırakmak, anlatmak eylemleri tek başlarına da bir kavram anlatır. Bunlar bağımsız sözcüklerdir. Aynı anlayışla aşağıdaki cümleleri inceleyelim.
Seni düşündüm. Benim için özel biriydin.
Bu meyveler çok canlı, şunlar pörsümüş.
Öpersen kendi elini öp.
Sen, ben, biri, şunlar, kendi zamirleri; özel, bu sıfatları; çok zarfı da bağımsız sözcük örnekleridir.
Genelleyelim: Adlar, sıfatlar, zamirler, zarflar, eylemler tek başlarına bir kavramı anlatabildikleri için bağımsız sözcüklerdir.
Ad Soylu Sözcükler, Eylemler
Konunun başında belirtilen ikinci özellikle ilgili olarak eylemlerin dildeki önemini vurgulayalım: Cümleler eylemlerle anlatım bütünlüğü kazanır. Eylem, tek başına cümle değeri taşıyabilir. Bunu aldığı kişi, zaman, isteme, sayı, olumsuzluk, soru ekleriyle gerçekleştirir. Eylemlerin bu ekleri alarak biçimlenişine eylem çekimi dendiğini biliyorsunuz.
Eylemlerin zaman bildirme ya da bir isteği anlatmayı kişi kavramlarını da belirterek gösterdikleri biçime kip denir. Bildirme (haber) ve isteme kiplerini de tanıyorsunuz.
Eylemler bu ekleri almadan kök, gövde olarak da başlama (canlanmak, başlamak…), süreklilik (yürümek, oturmak, alışmak), bitiş (bulmak, anlamak, göçmek…) kavramlarını anlatır. Kimi eylemler gerçek bir eylemi (yazmak, içmek, silmek), kimileri bir oluşu (büyümek, uzamak, bayatlamak), kimileri de durumu (dinlenmek, uyumak) anlatır. Eylemler cümlede yüklem görevindedir.
Adlar, ad soylu sözcükler de ek alarak cümlede yüklem görevinde kullanılır:
En sevilen renk beyazmış.
Gülerek gelen sendin.
Biz üç kardeşiz.
Kimileri anlayışlı değil.
Adların cümlede yüklem görevi yapması ekeylemlerle (ekfiil) gerçekleşir. Eylemlerden türediği halde ad, sıfat, zarf göreviyle kullanılan ve cümle içinde yan cümle oluşturan iki görevli sözcükler de vardır. Bunlara eylemsiler (fiilimsi) denir. Türkçeye özgü bu özellik, dilimize anlatım gücü sağlar. Anlatacaklarımızı kısa yoldan dile getirmemizi kolaylaştırır (Bkz. Ünite 5 Anlatım Birimleri: Cümle).
Spor yapmaya çalısalım. (adeylem)
Spor yapan kişiler sağlıklı oluyor. (sıfateylem)
Spor yaparak genç kalıyor. (bağeylem)
Sözcüğün Cümledeki Konumu
Sözcükler tür olarak görevleri belirlenirken tek başlarına değil, bulundukları cümledeki konumlarına göre değerlendirilir.
“Yeşil elmayı severim.” cümlesindeki yeşil sıfattır ama “Elmanın yeşilini severim.” cümlesindeki yeşil ad olmuştur. Bu özelliğe sıfatların adlaşması dendiğini biliyorsunuz.
Elmalarla armutlar toplanmaz. (bağlaç) ‚
Çocuklara sevgiyle yaklaşalım. (edat)
Bu cümlelerdeki ile eş görevli öğeleri (adları) bağlarken bağlaç; eylemin bildirdiği işin durumunu anlatırken bir adla birleşerek edat görevindedir. Sözcük türlerinin sözcüğün cümledeki konumuna bağlı olarak belirlenmesi, dilimizin en önemli özelliklerindendir.
Aşağıdaki cümlelerde yer alan “yalnız” sözcüğünün görevlerini belirtiniz.
Bazı kişiler yalnızlığısever. (………………)
Yalnızinsanlar içe dönük olur. (………………)
Bu soruyu yalnız o yanıtlar.(………………)
Güzel bir tablo yalnız pahalı.(………………)
Sanatçının yazgısı yalnızlıktır.(………………)
Yanıtınız sırasıyla ad, sıfat, zarf, bağlaç, ekeylem ise doğru. Değilse örnekleri yeniden inceleyiniz.
Niteleyici Sözcükler
elmanın yarısı (Belirtili ad tamlaması)
uçağın giriş kapısı (Zincirleme ad tamlaması)
yarım elma (Sıfat tamlaması)
onun görevi (Zamirle kurulmuş, belirtili tamlama)
Tamlamalarda belirten (tamlayan) ve belirtilen (tamlanan) öğeler bulunduğunu biliyorsunuz. Yukarıdaki ad tamlamalarında elma, uçak, giriş sözcükleri belirten (niteleyici) öğelerdir. Nedeni, yarı, kapı sözcüklerinin anlamlarını belirtmeleridir.
Benzer özellik zamirlerle kurulan ad tamlaması yapısındaki onun görevi tamlaması için de sıfat tamlaması olan yarım elma için de geçerlidir. Görev, elma sözcüklerini belirten, niteleyen onun, yarım sözcükleri belirten (niteleyici) öğelerdir.
severek çalışmak, iyi anlamak, hızlı koşmak, güzel konuşmak…
Bu dizideki örneklerde zarflar yer almıştır. Eylemlerin durumunu anlatarak onları niteleyen severek, iyi, hızlı, güzel sözcükleri, niteledikleri sözcüğün önünde yer alıyor.
Örneklerde de gördüğünüz gibi ad, sıfat ya da zamirlerle kurulan tamlamalarda tamlayan (belirten) öğeler ve zarflar hep niteleyici sözcüklerdir. Niteledikleri sözcüklerin önünde yer alırlar.
Sözcüklerin Cümlede Öğe Oluşları
Aşağıdaki cümlelerde sevgi sözcüğünün öğe oluş özelliğini inceleyiniz.
Sevgi, insanı yüceltir. (Özne)
Her insan içten, gerçek sevgiyi anlar. (Nesne)
Mutluluğu sevginde buldum. (Dolaylı tümleç)
‚Çocuklara sevgiyle yaklaşalım. (Zarf tümleci)
Sorunların çözümü sevgidedir. (Ekeylem alarak ad cümlesi kurmuş, yüklem görevinde)
Hemen her sözcük türü; cümlede özne, nesne, dolaylı tümleç, zarf tümleci, yüklem gibi her öğede yer alır. Bu özellik ad, sıfat, zamir görevli sözcüklerde çok belirgindir. Zarfların cümlede öğe olarak genelde zarf tümleci oluşturduğunu biliyorsunuz. Edatların özne oluşu seyrektir. Bağlaçların özne, tümleç, yüklem oluşlarına pek rastlanmaz.
Sözcüklerde Erillik, Dişilik
Türkçede erillik, dişilik gibi cinsiyet özelliklerini gösteren ek ya da biçim yoktur. Ancak:
- Kız, erkek, kadın gibi kimi sözcüklerle cins ayrımı belirtilir: erkek çocuk, kadın işçi, kız kardeş, erkek kardeş… gibi. .
- Akrabalık belirten sözcüklerde cins ayrımı görülür: anne-baba, abla-ağabey (abi), dayı-amca, teyze-hala, gelin-damat, baldız-bacanak, karı-koca… gibi.
- Hayvan adlarında dişi-erkek sözcükleriyle bu ayrım sağlanır: dişi aslan, dişi kuş, erkek kedi… gibi.
- Hayvanlarda kimi sözcüklerle bu ayrım belirtilir: tavuk-horoz, inek-öküz, kısrak-aygır, koyun-koç… gibi.
Sözcüklerde erillik, dişilik özelliğini bildiğiniz bir yabancı dillerdeki sözcüklerde inceleyiniz.
Sözcüklerin Öbekleşmesi
Önce aşağıdaki cümleyi birlikte inceleyelim:
Saatlerce iki sözü bir araya getirip işi doğru dürüst açıklayamadılar.
Bu cümlede iki, söz, bir, ara, iş sözcükleri basit; saatlerce, getirip sözcükleri türemiş; açıkla-y-abil-mek sözcüğü de bileşik yapılıdır. Cümledeki iki sözü bir araya getirmek öbeği deyim, doğru dürüst ikilemedir. İki söz sıfat tamlamasıdır.
Gördüğünüz gibi sözcükler cümlede basit, türemiş, bileşik yapılarda yer alır, tamlamalar kurar, öbekleşir, kalıplaşır, ikilemeler yapar, deyimler oluştururlar. Bize düşen, onların bu kullanım özelliklerini bilmek ve cümlelerimizde onları yerinde ve doğru kullanmaktır.
Kaynak: [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]
NotOku.com'a teşekkürler.
[/SIZE]
__________________ لاَ يُكَلِّفُ اللّهُ نَفْسًا إِلاَّ وُسْعَهَا
"Allah hiç kimseye taşıyabileceğinden daha fazlasını yüklemez."
|| BAKARA 286. || MAZARET insanın kendine söylediği en büyük ''YALAN''dır !! .. Velhasıl-ı kelâm.
Namaz, duâ, gayret, nâsip. . . |