Cevap: Dedenin Hikayesi ONYEDİNCİ BÖLÜM ...bu ağaçları tam olarak yanyana getirmek çok zor. Bu nedenle kışın bu dam akar.
--Kolayı var.
--Nasıl?
--Burada bol miktarda çamsakızı var. Onları toplayıp kumla karıştırıp ağaçlarına arasına sıvarsak bu problem ortadan kalkar.
--VALLAHi doğru. Evet bu problemi de böylece hallederiz inşaALLAH. Hadi bakalım. Bugünlük de bu kadar yeter. Yarın çatıyı yaparız inşaALLAH. ALLAH (cc) hepinize rahatlık versin.
--Ecmain inşaALLAH.
O gece de daha önceki geceler gibi geçti. Kahvaltıdan sonra işe koyuldular.
--Bir kaç kişi gidip çamsakızı toplasın. Kum var burada, harç işini de halledelim inşaALLAH. Diğerleri de bana yardım etsin.
Bazı hayvanlar çamsakızı toplamaya gittiler. Tabi en büyük iş gene ayı ve yaban eşeklerine düşüyordu. Ayı ön ayaklarını el gibi kullanıyor eşekler de yük getiriyordu. Akşama doğru epeyce yüklü bir miktarda çamsakızı toplamışlardı. Dede ve diğerleri de çatının büyük bölümünü bitirmişti. Çamsakızını getirip kulübenin yanına boşalttılar.
--Sakızlar çok kuru, üzerine su dökün sabaha kadar yumuşasın. Sabah da kum ile karıp sıvarız.
--Tamam, hadi arkadaşlar.
Getirilen çamsakızının üzerine su döküp yumuşaması için bıraktılar.
--Hadi bakalım bu günlük de bu kadar yeter. Yarın inşaALLAH inşaatı bitiririz.
Dede ağaçtan aşağıya indi, mağaraya doğru yürümeye başlamıştı ki..... ...bir kanat sesi geldi. Arkasına dönen Dede, torununu görmesi için gönderdiği güvercin ile burun buruna geldi.
--Selamun aleykum.
--Vealeykum selam. Hoş geldin.
--Hoş bulduk.
--Eeeeeeeeeee anlat bakalım. Neler gördün?
--Torunun, ille de dedemi isterim diye tutturmuş.
--Nenesi ne yapıyor peki?
--Azarlayıp duruyor çocuğu.
--Anladım, inşaALLAH en kısa zamanda ona bir mektup yollarım seninle. ALLAH (cc) ne muradın varsa versin inşaALLAH.
--Ecmain inşaALLAH. Hayırlı akşamlar.
--Hayırlı akşamlar.
--Ertesi gün yine bir önceki günün bir benzeri gibiydi. Zamkları kumla karıştırıp bir güzel kardılar ve dama konan ağaçların arasına bir güzel sıvadılar. Ayrıca duvar olarak kullanılan ağaçların arasını da kumlu zamkla sıvadılar. Ortaya çok güzel bir kulübe çıktı. Geriye kapı ve pencereler kalmıştı. Dede:
--Ellerinize sağlık, çok güzel oldu. Geriye bir kapı ve iki pencere kaldı. Yarın inşaALLAH, en yakın kasabaya gidip eskiciden temin ederim inşaALLAH. Bu arada biraz da nevale almam lazım. Malumunuz iki gün sonra ramazan başlayacak.
--Bize ramazan hakkında bilgi verecektin.
--Evet, bugün akşam namazını müteakip size ramazan hakkında bilgi vereceğim inşaALLAH. Hadi bakalım istirahatınızı yapıp gelin. Çok yoruldunuz gene. Bunun üzerine hayvanlar akşam namazını müteakip toplanmak üzere dağıldılar.
Dedenin kulübesi iki odadan oluşuyordu. He odada birer pencere vardı. Bir tane de kapı bırakmıştı dede. Kulübenin zemini sert olduğundan zemine ot toplayıp koymayı düşündü. Diğer yandan kışın kullanması için bir tane de uyku tulumuna ihtiyacı vardı. Çünkü bu kulübe de ateş yakması imkansızdı. Ayrıca buna gerek de yoktu.
Akşam namazını müteakip, tüm hayvanlar toplanmışlardı. Hepsi merak içindeydi. Ramazan nasıl bir şeydi? İnsanlar ramazana nasıl yaklaşıyorlardı? Bunu çok merak ediyorlardı.
Tüm hayvanlar gelince Dede:
--Hepiniz hoşgeldiniz. ALLAH (cc) bir çok mahlukat yaratmıştır. Ve hepsine ayrı ayrı görevler verilmiştir. Bu mahlukat içinde bazıları var ki ALLAH (cc) onlara ayrıca bazı yükümlülükler getirmiştir. Bunların başında insanlar gelmektedir. İnsan eşrefi mahlukattır. Yani yaratılmışların en şereflisidir. Ama yükümlülüklerini yerine getirdiği takdirde.
--Peki yükümlülüklerini yerine getirmezlerse ne olur?
--İşte o zaman.... ONYEDİNCİ BÖLÜMÜN SONU |