Konu Başlıkları: Çeçenistanda Asrın Direnişi
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 30 Nisan 2013, 12:46   Mesaj No:23

ahmetmeydani

Avatar Otomotik
Durumu:ahmetmeydani isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 27144
Üyelik T.: 08 Nisan 2013
Arkadaşları:0
Cinsiyet:Erkek
Memleket:Diyarbakır Ama Adana'dayım
Yaş:64
Mesaj: 255
Konular: 45
Beğenildi:0
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: Çeçenistanda Asrın Direnişi

YİRMİNCİ BÖLÜM

--Komutanım! dedi yeni gelen mücahidlerden, Hayri, soluk soluğa. Bir kafile göründü güney yönünden. Bunlar ruslara benzemiyor. Kıyafetlerinden seçebildiğim kadarıyla, bunlar Çeçen de değil.
Hemen herkes güney yönüne koştu. Komutan dürbünle kafileyi gözetledi ve mücahidlere:
--Gözümüz aydın, gelen uluslarası yardım teşkilatı. Hızır gibi yetiştiler. Ruslardan ganimet olarak aldığımız un ve zeytini yemekten gına gelmişti. Hiç olmazsa kardeşlerimizin gönderdiği
temiz yiyeceklerden yiyebileceğiz.
Komutan bir kaç kişiyi aşağıya gönderdi. Öyle ya kafile yabancıydı, ayrıca herhangi bir rus hücumu da olabilirdi. Takriben bir saat sonra kafile karargâha varmıştı. Kafilenin sorumlusu
Osman Komutan Mus'ab ile, kırk yıllık dostmuş gibi kucaklaştı. Birbirlerine hal hatır sorduktan sonra, Komutan Osman ile kararg^âh çadırına gitti.
Komutan: Allah sizden razı olsun. Tam zamanında yetiştiniz. Yiyeceklerimiz bitmek üzereydi. Siz gelmeseydiniz yine ruslara baskın yapıp onlardan yiyecek almak zorunda kalacaktık.
Osman: Estağfurullah! Hakkınızı helal edin. Daha önce gelemedik. Ancak takdir edersiniz ki buraya gelmek hiç te kolay değil. Tabiri caizse buraya gelmek deveyi iğne deliğinden geçirmek
gibi bir şey. İşin en tuhaf ve üzülecek tarafı. Bazı islam ülkelerinin zorluk çıkarması. Buraya gelmek için binbir yalan söylemek zorunda kalıyoruz. Allah affetsin.
Komutan: Doğru söylüyorsun kardeşim. Maalesef islam ülkeleri yöneticileri bu konulara hiç te duyarlı değiller. Yardım etmelerinden vazgeçtik. Hiç olmazsa yapılan yardımlara engel olmasınlar.
Müslüman kardeşlerimizin yüreklerinin ve dualarının bizimle beraber olduğunu biliyoruz. Bu da bize güç katmaktadır.
Osman: Evet! müslüman kardeşlerimizin hem duaları hem de yardımları sizinle beraber. Ama biraz önce de belirttiğim gibi. Toplanan yardımları buraya ulaştırmak çok zor. Ambarlarımızda epeyce yardım malzemesi var. Ne var ki o malzemeleri buraya ulaştırmak hayli güç. Ama müslüman güç işlerin insanı. Bu malzemeyi nasıl ki salimen buraya ulaştırdıysak inşaallah bundan böyle de elimizden geleni yapacağız. Hiç endişeniz olmasın. Size yiyecek, giyecek ve nakdi yardım getirdik.
Ayrıca sivil insanlara da bir miktar yardım yaptık. Ama yardımın büyük bölümünü buraya getirdik.
Komutan: Allah razı olsun Osman kardeşim. Bu hakkınızı nasıl ödeyeceğiz bilmem.
Osman: Ne hakkı Mus'ab kardeşim. Şayet ortada bir hak varsa o sizin bizim üzerimizdeki hakkınızdır. Esas biz sizin hakkınızı nasıl ödeyeceğiz onu bilemiyorum. Konuşma bu minval üzere epeyce
devam etti. Manzara gerçekten göz yaşartıcıydı. Komutan'ın ve Osman'ın gözlerinden yaşlar süzülüyordu.
Kafiledeki diğer kişiler de mücahidlerle kaynaşıvermişlerdi. Gelen kafiledeki insanlarla aynı ülkeden olan mücahidler de vardı. Onlar da hasretle kucaklaşmışlardı.

Kafilede son durum

Ertesi gün akşama doğru derenin suyu iyice çekilmişti. Su seviyesi yarım metreye kadar düşmüştü.
Kafile komutanı maiyetindekilere ertesi gün buradan gidecekleri yönünde talimat verdi. Ve herkesin erkence uyumalarını söyledi.
Meryem'e gelirken, komutan İgor bazı İslâmi kitaplar vermişti. Öyle ya Meryem casus olacaksa muhakkak islami bilgiye de sahip olmalıydı. Kitapları arasında Siyer'i Nebi (sav) ve sahabe hayatı
da bulunmaktaydı. Gerek Efendimiz'in (sav) ve gerekse Sahabenin yaşantıları Meryem'i derinden etkilemişti. Ve Meryem tuhaf duygular içerisine girmişti. Bir ikilem içerisindeydi. Ya Mücahidlere
katılacak, bu durumda bulunduğu mevkiden mahrum olacaktı. Ya da bulunduğu yerde kalmaya devam edecekti. Bu mevkide kalırsa şayet makam sahibi olabilecekti. Ama ya kitaplarda yazılan-
lar doğruysa. Ya cennet, cehennem varsa. O zaman makam ve mevkinin ne önemi olacaktı. Ölüm mukadderdi. Öyle ya. İnsanın ölümü ortadan kaldırması mümkün olsaydı. Bunun Lenin yapmaz mıydı?
Ya da Stalin, Troçki ve diğerleri. Yakın tarihteki diğer rus liderleri. Onlar rusyanın bir numarasıydılar.
Ama şimdi hiç birisi yoktu. Ya onlar kitaplarda yazılanlarda olduğu gibi cehennemde iseler. Ürperdiğini hissetti Meryem. Soğuk soğuk terlemişti.
Hayatü-s Sahabe'den okumaya devam etti. Öyle bi konuya rastlamıştı ki Meryem.Yine tuhaf duygular içerisine girmişti. Tam bu esnada...

YİRMİNCİ BÖLÜMÜN SONU


Alıntı ile Cevapla