Cevap: Medresei Yusufiyeden Anılar 7 Cevdet'le burun buruna geldik. Sanki cezaevine girmedik de tahliye olduk. Tabi biz oraya gitmeden namımız gitmiş. Tutuklandığımız haberi varmış oraya. Onlar da bizi bekliyorlarmiş. Vakit yatsı namazı sonrasıydı. Herkes tek sıra oldu. Sırayla hepsiyle kucaklaştık. Hemencecik kaynaşıvermiştik. Tabi esprileri de patlatıyorduk. Ne yapalım bizim huyumuz da böyleydi. Sanki oradakilerle kırk yıllık arkadaş gibiydik. Ama biz zaten onlarla kardeş değil miydik.
Neyse önce bize yemek getirdiler. Yemeğin ardından çay ikram ettiler. Gözaltında geçirdiğimiz o 5 kabus dolu günün ardından öyle bir ortama girmek gerçekten de güzeldi. Çayın ardından namaz kılındı. Artık bundan böyle içeride kaldığımız süre boyunca namazları cemaatle kılma imkanına kavuşmuştuk. Bu da çok güzel bir şeydi.
Takriben saat 23.00'e kadar (buna 11.00 diyenler de çoğunlukta) sohbet ettikten sonra yatmaya gittik. Orada 50'nin üzerinde insan vardı. Bir kısmı yerde yatıyordu. Ranza sayısından çok adam vardı. Tüm islami cemaat mensupları aynı koğuşta toplanmıştı. Bu da çok güzel di. İslami kardeşlik buydu. Bu duyguya erişmek için için-zaman zaman bunu dile getiririm-her cemaatten bazı fertlerin cezaevine girmesi gerekiyor. İslam kardeşliği ancak o zaman anlaşılıyor.
Yatma zamanı gelmişti ve bir mesele vardı... Arkası Ba'dehu İnşaALLAH. |