Cevap: Çeçenistanda Asrın Direnişi YİRMİİKİNCİ BÖLÜM ...Rus uçakları üzerlerine zehirli gaz bombası atmıştı. Havada en ufak bir kıpırdanma yoktu.
Bombalar infilak edip zehirli gaz etrafa dağılınca güney yönünden şiddetli bir rüzgar esmiş ve zehirli gazı olduğu gibi rus karargâhının üstüne götürüp bırakmıştı. Bunun neticesinde
rus karargâhında canlı kimse kalmamıştı. Hatta bu durumu gören bir rus subayı ile bir asker müslüman olmuşlardı. Her ikisi de daha sonra bir çatışmada şehid düşmüşlerdi.
Başka bir gün de uçaklar yine mücahidlerin karargâhını bombardımana tutumuştu. Müslümanlar dört grup olmuşlardı. Her grubun gözüne diğerleri bombalanmış gürünüyordu. Bombardıman
bittikten sonra birbirlerine: En çok sizin grubu bombaladılar gazi ve şehid var mı? diye sorduklarında, karşı taraftan: Hayır en çok sizi bombaladılar, sizde durum ne? cevabı gelmişti.
Elhamdulillah ki ne gazi ne de şehid vardı. İşte şimdi de yiyecek ve giyecek açısından sıkıntı had safhaya varınca bu müslüman kuruluşu imdada göndermişti Cenab-ı Hak. Ona sonsuz hamd olsun. Her defasında yardım ediyordu. Nasıl ki Resûlüne yardım ettiyse onlara da yardım ediyordu. Allah'ın (cc) yardım vaadi vardı ve bu yardım tüm müslümanlara şamildi.
Bizi müslüman olarak yaratan Rab'bimize hamd olsun. Bu Esnada Kafilede
Meryem kaldığı yerden okumaya devam etti.
...Müslim b. Ukbe Medine'ye girince Allah Resûlü'nün Sâhâbelerinden hayatta bulunanlar o gün Medine'den kaçtılar. Müslim, Medine'de çirkin işler yaptı, çok kimseleri katletti. Sonra oradan çıkarak Mekke'ye yöneldi. Lakin yolda öldü. Öleceği sıra yerine Husayn b. Nümeyr el-Kindi'yi tayin ederek ona şu talimatı verdi:
--Ey İbn Berezeate'l-Hımâr! Kureyş'in hilelerinden sakın, onları önce mızrakla tenkil et, sonra kellelerini kopar.
Husayn yürüyüp Mekke'ye vardı, burada İbnü'z-Zübeyr ile günlerce savaştı. O arada Yezid'in öldüğünü haber alınca askerlerini bırakıp kaçtı. Yezid'den sonra tahta Hakem b. Mervan çıktı.
Mervân da ölünce yerine Abdülmelik geçti. Şam halkı kendisine biat etti. Bunun üzerine Abdülmelik minbere çıkarak hutbe irad etti ve:
--İçinizde İbnü'z_Zübeyr'i tenkil edecek var mı? diye sordu.
Haccâc:
--Ben varım, yâ Emire'l-mü'minin, dedi.
Abdülmelik, Haccâc'ı susturup aynı soruyu yine sordu. Haccâc: "Ben varım," dedi. Abdülmelik yine Haccâc'ı susturup sorusunu yineledi. Haccâc: "Ben varım, rüyamda İbnü'z-Zübeyr'in
hırkasını çıkarıp sırtıma giydiğimi gördüm," dedi.
Abdülmelik, Haccâc'a inandı, onu ordunun başına getirip Mekke'ye gönderdi. Haccâc Mekke'ye varınca Abdullah b. Zübeyr ile savaşmaya başladı. İbnü'z-Zübeyr Mekke halkına:
--Şu iki dağı elde tutunuz, (düşmanlar) bu iki dağa çıkmadıkça siz daima güçlü kalırsınız, dedi.
Çok geçmeden Haccâc, Ebû Kubeys dağına çıktı, Kâbe'ye sığınan Abdullah ile maiyetindekilere kurduğu mancınıkla taş yağdırmaya başladı.
İbnü'z-Zübeyr, Şehid düşeceği gün öğleden önce annesi Ebû Bekir kızı Esmâ'nın yanına gitti.
Ki o tarihte Esmâ yüz yaşındaydı. Ne bir dişi düşmüş ne de gözleri bozulmuştu. Oğluna:
--Ey Abdullah, savaşın nasıl gidiyor? diye sordu.
--Haccâc, falan ve filan yerleri ele geçirdi, diye cevap verdi ve gülerek:
--Ölümde huzur vardır, dedi.
Burada durdu Meryem. Okuduğu yerleri tekrar gözden geçirdi ve düşünmeye başladı. Bir yanda makam sahibi olan kral ve komutanlar bir bir ölüyor. Onlar ölünce de ellerinde hiç bir şey kalmıyordu. Ne makam, ne mal, ne evlat. Diğer yandan ise. Abdullah b. Zübeyr. Gülerek: Ölümde huzur vardır, diyebiliyordu.
Bu insan nasıl bu kadar korkusuzca ölümü arzuluyordu. Ölümde neyin huzuru vardı. Yoksa Abdullah b. Zübeyr'in bilip te Meryem'in bilmediği şeyler mi vardı. Diğer yandan gördüğü rüyalar aklına geldi.
Bir anne ve babasının durumu, diğer yandan ise İgor'un durumu gözlerinin önüne gelmişti. İkisinin arasında mukayese yapılmasına imkan vermeyecek derecede farklar vardı. Meryem'in yine kafası allak bullak olmuştu. Yine aklı makam ve huzur arasında gidip geliyordu. Acaba oda Abdullah b. Zübeyr gibi inanırsa, onun kadar rahatlıkta ölümü arzulayabilecek miydi? Başına ağrılar girdi Meryem'in, gözleri kararmaya başlamıştı. Biz Meryem'i bu karmaşık duygular içerisinde bırakalım. Bakalım Çeçen karargâhında son durum ne? Çeçen Karargâhında
Komutan Mus'ab, Abdulkadir'i çağırdı ve ona:... YİRMİİKİNCİ BÖLÜMÜN SONU |