Cevap: Mehmet Akif Ersoy Konuları Bırak çalışmayı, emret oturduğun yerden,
Yorulma, öyle ya, Mevla ecir-i hâsın(hizmetçin) iken!
Yazıp sabahleyin evden çıkarken işlerini;
Birer birer oku tekmil edince(bitirince) defterini; Bütün o işleri Rabbim görür: vazifesidir… Yükün hafifledi… Sen şimdi doğru kahveye gir!
Çoluk çocuk sürünürmüş sonunda aç kalarak…
Huda işlerin vekili (işlerinin takipçisi) değil mi? Keyfine bak!
Onun hazine-i in’ami (nimetler hazinesi) kendi veznendir!
Havale et ne kadar masrafın olursa… Verir!
Silahı kullanan Allah, hududu bekleyen o;
Levazımın bitivermiş, değil mi? Ekleyen o!
Çekip kumandası altına ordu ordu melek,
Senin hesabına küffarı (kafirleri) hak-sar (yerle bir) edecek! Başın sıkıldı mı, kafi (yeterli) senin o nazlı sesin:
“Yetiş” de, kendisi gelsin, ya hızr’ı göndersin!
Evinde hastalanan varsa, borcudur: bakacak;
Şifa hazinesi derhal oluk oluk akacak.
Demek ki: Her şeyin Allah… Yanaşman, ırgadın o:
Çoluk çocuk ona ait: Lalan, bacın, dadın o;
Vekil-i harcın (muhasebecin) o; kahyan, müdür-i veznen (veznedarın) o;
Alış seninse de, mesul olan verişten o;
Denizde cenk olacakmış…. Gemin o, kaptanın o;
Ya ordu lazım imiş… Askerin, kumandanın o;
Köyün yasakçısı; şehrin de baş muhassılı (tahsildarı) o;
Tabib-i aile (aile hekimin), eczacı… Hepsi hasılı o.
Ya sen nesin? Mütevekkil! Yutulmaz artık bu!
Biraz da saygı gerektir… Ne saygısızlık bu!
Huda’yı kendine kul yaptı, kendi oldu hüda;
Utanmadan da “tevekkül” diyor bu cür’ete, ha?!
(Mehmet Akif Ersoy, Safahat, Vaiz Kürsüsünde, s.498) |