.....Haticetü'l Kübra R.A.....
Hüzün kelimesinin her bireyde çağrıştırdığı anlam farklı olabilir ama Kainat Güneşi’nin (sav) penceresindeki aksinin apayrı olduğu kesin. Hüzün yılında Efendimiz’in (sav) Hira mağarasında olduğu bir gün... Müşriklerin meş’um eziyetleri ziyadeleştiğinden Allah rasülü mağarada inzivadaydı. Güneşin mahut kavuruculuğu, Kainat Güneşi’nin (sav) refikası Haticetü-l Kübra validemizin gönlündeki firak yanında ancak bir gölge hükmündeydi. Kızlarının ve yakınlarının “Bu sıcakta oraya gidilmez, sana bir şey olmasından korkuyoruz.” serzenişleri validemizin sinesinde bir bir eriyor ve fem-i muhsinlerinden şu nağmeler dökülüyordu
O, sıkıntı içinde; gitmeliyim.
Bu anlayışıyla “Toplist”lerin dillere pelesenk olduğu ve hatırı sayılır derecede rağbet gördüğü günümüz dünyasında, epmati sanatını en iyi icra eden-etmiş “en”ler listesinde Hatice Validemiz tartışmasız zirvede yer alırdı. Annemiz, yanına aldığı azıkla yolculuğuna başladı ama 65 yaşında 50 dereceyi aşkın bir sıcaklıkta Hira’ya çıkmak her yiğidin harcı değildi. Hayatı, Güllerin efendisiyle müşterek kıldıklarında bu günleri tahmin ediyordu. Doğru ya, “kübra” sıfatını elde etmiş birine de ancak bu yakışırdı.
Meşakkatli yolculuğa dağlar ve taşlar da şahitlik yapıyordu ama o gün Hira’da taş olmak bambaşkaydı. Zira her biri , Adem (as) ve Havva validemizin buluştuğu günü görmüş Cebel-i Rahme’deki hemcinslerine nazire yaparcasına, Kainatın Efendisi’nin hüznünü giderecek vefakar bir validemizin gelişini görecek ve Cebrail (as)’in onun hakkındaki müjdesini işiteceklerdiVe beklenen an. Efendimiz (sav) mübarek zevcelerini gördüğünde o kadar duygulandı ve sevindi ki Cebrail (as) geldi ve Hz. Hatice'yi göstererek şöyle dedi:
"Ya Rasulullah!İşte, şu uzaktan sana doğru gelen Hatice'dir.Yanında da içinde yemek bulunan bir kap vardir.Yanına geldiği zaman, O’na Rabbinden ve benden selam söyle!Cennette inciden yapılmış bir sarayin kendine verileceğini müjdele ki onun içinde ne gürültü ne patırtı vardır, ne de zorluk ve sıkıntı, çalışmak ve çabalamak!etü-l Kübra (ra) şaşkınlığını gizleyeyememiş
Ben… Şimdi Allah(c.c) bana selam gönderdi öyle mi ?
edikten bir müddet sonra bayılmıştı. Efendimiz birkaç gün içinde bütün insanlığa numune olan zevcesini Rabbine uğurlarken bi’setin 10. yılı hatıralarında, hüzünle yad edeceği ve unutamayacağı bir yıl olarak (hüzün yılı) çoktan yerini almıştı.
Bir müslüman bayanın “idolünüz kim?” sorusuna vereceği en güzel cevaplardan biri de“Haticetü-l Kübra”Roman,serif]olurdu muhakkak. Bir gün yolunuz Mekke’ye düşer de Cennetü-l Mualla’ya gidip kabirlerini ziyaret ederseniz ve eğer bu olay hafızanızın bir köşesindeki tozlanmış raflarda kalmışsa; gözyaşlarınızla tozları yıkayın, zamanda bir yolculuk yapın ve şu cümleyi terennüm edin.İşte o gün, Hira’da bu olaya şahit olmuş bir taş da ben olsaydım .
__________________ EN GÜZEL AŞK: ALLAH! |