Cvp: "HAVF VE RECA" Gerçekten de son günlerde yaşadığımız ilâhî imtihan, âyette sayılanların hepsini muhtevî bir şekilde gerçekleşmiştir. Rabbimiz cümlemizi sabrile müjdelenenlerden eylesin! Peygamberlerin dahî, masumiyetlerine rağmen çok büyük eziyetlerin çile çemberinden geçmeleri de bu hikmetlere mebnîdir. Eyyûb -aleyhisselâm-'ın bu husustaki imtihanı pek câlib-i dikkattir: Cenâb-ı Hakk, bu şânı yüce peygamberini imtihan etmeyi murâd ile evvelâ mallarını elinden aldı. Bir sel ile koyunlarını, bir rüzgâr ile de ekinlerini mahvetti. Ardından büyük bir zelzele ile çocuklarını vefat ettirdi. Daha sonra da bütün bunlar karşısında telaşesiz, sükûnet ve büyük bir tevekkülle rızâ hâlini yaşayan Hazret-i Eyyûb'a da ağır bir hastalık verdi. Eyyûb -aleyhisselâm- bu hastalık hâlinde de şikâyet ve feryadda bulunmadı. Teslîmiyetini muhâfaza eyledi. Onun bu dâsitânî sabrı ve teslîmiyeti neticesinde Allâh Teâlâ, kendisinde dert ve sıkıntı olarak ne varsa giderdi ve ona âile efrâdını, ayrıca bunlarla birlikte eski hayatını misli ile iâde etti. Bu misâl de gösteriyor ki, birtakım âfetlerde hükmen şehîd durumundaki masum çocukların, sâlih kimselerin ve bu iptilâ ile günâhları mağfiret olunması istenen kulların bulunması da tabiîdir. Bu husustaki hadîs-i şerîflerde buyurulur: Kul'a bir derece takdir etmiş de o kul o dereceye ameli ile erişememişse, Allâh, dünyâda onu bazı musîbetlerle müptelâ kılar. Sonra da kendisine o belâya karşı sabır ihsân eder, ki o dereceye erişebilsin!" (Ramûz) "Kulun Allâh indinde bir mevkîi vardır ki, ona ibâdetle erişemez. O mevkîe erişinceye kadar Allâh, ona hoşuna gitmeyen şeyler (iptilâlar, musîbetler) verir." (Ramûz) |