Tekil Mesaj gösterimi
Alt 20 Ekim 2013, 12:19   Mesaj No:9

Medine-web

Medineweb Site Yöneticisi
Medine-web - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Medine-web isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 1
Üyelik T.: 14Haziran 2007
Arkadaşları:8
Cinsiyet:Erkek
Yaş:50
Mesaj: 3.071
Konular: 340
Beğenildi:1382
Beğendi:464
Takdirleri:10171
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: ANKARA İLİTAM Kuran ve Hadis İlimleri Özetleri

ÜNİTE 9 HADİS VE SÜNNETLE İLGİLİ TEMEL PROBLEMLER


** Hadis ve sünnetin dindeki yeri, hadis ve sünnet aynı mı yoksa ayrı mı, hadis ve sünnetin kaynağı/vahiy olup olmadığı gibi konular tartışılmıştır.

hadis: hz peygambere nisbet edilen söz fiil ve takrirlerin sözlü ve yazılı bir şekilde ifade edilmesidir.
Sünnet: peygamberin Müslümanlar için örnek teşkil eden davranışları.
** Hadis siret, meğazi, tefsir, fıkıh gibi ilimlere kaynaklık etmiştir.
Hadis ve sünnetle ilgili sorunlar bir bütün olarak hangi başlıklar altında ele alınır?
1-Hadis ve sünnetin mahiyeti sorunu 2-Hadis ve sünnetin hücciyeti sorunu 3-Hadis ve sünnetin subutu sorunu 4-Hadis ve sünnetin delaleti sorunu 5-Hadis ve sünnetle amel sorunu
Hadis ve sünnetin mahiyeti sorunundan kasıt; hadisin ne olduğu veya ne olarak görüldüğü hususudur.
Hadisin anlamı, ilim adamları tarifi; kimisi hadisi peygamberimize nispet edilen söz, fiil ve olaylar olarak görürken, kimileri buna Hz peygamberin ahlaki ve fıtri vasıflarını ilave etmişlerdir. Bazıları hadisi sadece merfu rivayetler için kullanırken bazıları onu sahabe ve tabiundan nakledilen rivayetler için de kullanır.
Ebu Hanife ve imam şafiye göre hadis ne anlama gelir? Ebu Hanife ve onun kuşağındaki talebeleri genel olarak hadisi ilk nesillerden nakledilen rivayet anlamında algılarken, imam şafiye göre ise hadis sünnettir. Ve bir hadisin sünet olması için sübutu yeterlidir.
Not: hadisçilerin arasında yaygın olan görüşe göre hadis, Rasulullahın peygamberliğinden önceki hayatını da kapsamaktadır. Oysa sünnet, peygamberlik öncesi için söz konusu değildir.Bir şeyin özlü olarak hikaye edilmesi demek de olan hadis, özü itibariyle sünnet kelimesinden çok farklıdır. Her şeyden evvel o yeni ve şifahi olanı ifade eder. Halbuki sünnet, sözlük anlamı itibariyle davranış ve davranışa özgü olandır.


Sünnet’in anlamı
Arapça olarak sünnet ne anlama gelmektedir?Yol güzergah,adet, gidişat, yaşam ve davranış tarzı anlamlarına gelir. Fiil olarak ise yeni bir şekil vermek, yeni bir şeyi ortaya koymak, iyi veya kötü çığır açmak, bir yola girip yürümek, bir durumu belirlemek, toplum için kural koymak anlamına gelir. Arapçada sünneti bir kavmin adeti, atalarının geleneği anlamında kullanılmıştır
Sünnet kelimesi kur’anda Allahın değişmez tavrı anlamında sünnetullah, sünnetül evvelin şeklinde kullanılmıştır.
Sünnet ilk yıllarda hz peygamberin ameli/fiili/kavli, ‘hedy’, ‘fıtrat’ ve sünnet gibi çeşitli kelimelerle ifade edilmiştir
Not: peygamber ve onun ilk müritleri tarafından yapılmış olduklarını gösterilebilen her şey sünnet olarak kabul olunuyordu.
J.schacht ; oryantalistler arasında sünnetle en çok ilgilenen kişidir. schacht a göre sünneti peygamberin örnek davranışı olarak ilk tarif eden imam şafidir
Peygamberimiz sünneti kaç değişik şekilde kullanmıştır? öncekilerin sünneti ve cahillerin sünneti şeklinde olumsuz; peygamberlerin sünneti, ibrahimin sünneti şeklinde de olumlu manada kullanmıştır. Ayrıca peygamberimiz sünneti benim sünnetim veya sünnetimiz şeklinde de kullanmıştır.
Hangi sahabeler sünneti ıstılahi olarak kullanmışlardır?- hz ömer, ibn mesud, hz ali.
Not: dört büyük halife ve akranlarından sonra hz aişe, ibn Abbas, ve ibn ömer gibi genç sahabelerde sünnet tabirini çokça kullanmışlardır.
Sünnet kelimesinin kavramlaşması yukarıda yazdığımız genç sahabeler vasıtasıyla tekamül ve tahakkuk etmiştir. Bu ise yaklaşık olarak h.40-70 yılları arasına tekamül etmektedir.
Sünneti nasıl formüle edebiliriz? fikri--eylem--isim--kavram
Not: sonuç olarak sünnet tabiri az da olsa peygamberimiz tarafından kullanılmış, büyük sahabeler kavramlaşma sürecinde temeli oluşturmuş, genç sahabeler ise süreci tamamlamıştır.
Hadisçiler sünneti nasıl tanımlamışlardır: şeri bir hüküm ifade etsin ya da etmesin Hz peygamberin bütün söz, davranış, onay ve hayatına dair bilgiler.
Fıkıhçılara göre sünnet: farz ve vacipler dışında hz peygamberden gelen hükümler
Usul-i fıkıhçılara göre : kuran dışında hz peygamberin şeri bir hüküm teşkil eden söz davranıl ve onayları.
Kelamcılara göre: bid at kavramının karşıtı olarak tarif ederler.
Not: şunu yapmak sünnettir; cumhurun kanaatine göre sahabenin bu sözünden Rasulullahın sünneti kasdedilmektedir. Yine sahabe mutlak olarak essünne dediklerinde de bununla hz peygamberin sünnetini kasdediyorlardı. Zira arasında sünnet denildiğinde hem asıl olan hem ilk akla gelen hz peygamberin sünnetidir. Dolayısıyla sahabenin bu ilk ifadeleri cumhura göre merfu hükmündedir. Ancak bazı usulcülerimize göre onunla bir beldenin yada yöneticilerin özelliklede Raşit halifelerin sünnetinin de kasdedilmiş olması ihtimal dahilindedir ve bu sebeple merfu addedilemez. Hanefiler ebu hasan el kerhi, serahsi, pezdevi şafilerden kadi ebu Bekir essayrafi, cüveyni,zahilerden ibn hazm cumhurun bu kanaatine katılmayan usulcülerdendedir.
Sünnet kavramının farklı kullanımları üzerine
İmam malik muvatta da sünnetle ilgili ne demiştir?Essünneti ındena (bizim nezdimizde sünnet), essünnetü fi zalik ( bu hususta sünnet) el amelu ındene ( bizim nezdimizde uygulama) madat essünnetü( sünnet bu şekilde cerayan etti) vb ifadelerdeki kullanımlarından kasdedilen doğrudan hz peygamberin sünneti değildir.
Essnünnetül marufe tabirini eserlerinde kim kullanmıştır? Ebu Yusuf. Bu tabir hadisin yanında onu da içine alan fakat ondan ayrı ve daha kapsamlı bir kavramdır. O sünnet ile hz peygamberin uygulamalarından başlayarak sahabe ve daha sonraki uzmanların süre gelen uygulamalarını kasdetmiş olmalıdır.
Not: Sünni anlayışın eski öncülerinden olan şafiye göre sünnetin, sahih, muteber, kati ve gerçek temeli peygambere kadar ulaşan hadistir. Ebu Hanife ve malik ekolüne göre sünnet sadece hadis üzerine bina edilmez. O aynı zamanda müslümanların uygulamaları ile de sürdürülmüş olmalıdır.
Sünnet vahiy ilişkisinde üç farklı yaklaşım vardır;
1-sünnet de kuran gibi vahiy mahsulüdür. Tıpkı kuran gibi Allah tarafından korunmuştur.
2-Sünnetin bir kısmı vahiy mahsulü, bir kısmı ise hz peygamberin içtihadının ürünüdür.
3-Sünnet, hz peygamberin kendi çevresinde elde ettiği bilgi birikiminin akıl ve tecrübesinin ve bunlara dayanarak kuranı yorumlanmasının bir ürünüdür. Dolayısıyla sünnette vahiy unsuru hiçbir şey yoktur.
Not: subhi essalih meşhur eseri ulumül hadisinde şöyle demektedir: Biz–vahy nokta nazarundan- hz peygamberin kalbine kuranın indirilmesiyle söyleyeceği bazı hadislerin ona ilham edilmesini kesinlikle birbirinden ayırmaya taraftarız. Sonra da bu ayrım sebebiyle- mebahis fi ulumil kuran adlı kitabımızda izah ettiğimiz üzere vahy olgusunun yalnızca kur’an a has olduğu kanaatindeyiz.
Peygamberin bilgi ve tasarruflarının kaynağı üçlü tasnife tabi tutulur
1-Kitaba dayalı olanlar ki, bu bazen kuranın bir ayetinden, bazende bütününden hareketle ortaya koyduğu kurani çıkarımlardır. Bu bazen herkesin anlayacağı açıklıkta veya kurana paralel ifadeler şeklinde olabileceği gibi, bazende kurandaki aslı ile irtibatın kurulmasında güçlük çekebilecek nitelikte olabilir.
2-Hikmete dayalı olanlar ki bu bazen onun kalbine ilka ve ilham bazen Cebrail vasıtasıyla bazen de ona rüyada gösterimler şeklinde tecelli eden bilgilerdir.
3-İctihat ve tecrübesine dayalı olanlarki onun akıl kıyas, zan, tahmin, zevk, mizac tarihi ve sosyal tecrübe, istişare vs gibi hususlara müstenib olan öğretileridir.
Sünnette uzunluk derinlik ve genişlik ne kasdedilir ? Uzunlukal insanın ceninlik döneminden ölüm sonrasına varıncaya kadar bütün hayatı; genişlikle evde, çarşıda, mescitte, yolda, iş hayatında, Allah ile insanlarla, hayvanlarla, bitkilerle olan ilişkisini varıncaya kadar hayatın her alanı; derinlikle de insan hayatının iç yapısındaki vücut, akıl, ruh zahir ve batın söz amel ve niyeti de içine alan derinlik kasdedilmektedir.
Ahat haberleri itikat ve akaidde kabul eden ve etmeyenler kimlerdir? zahiriye mezhebinden ibn hazm Hanbelilerden bazıları ve ehli hadis sahih hadislerin kati ilim ifade ettiği gerekçesiyle bunu kabul ederken cumhur uleme subutu kati olmadığı için ahat haberlerin akaidde delil olamayacağını savunmaktadırlar.
Not: ahat haberlerin kati ilim değil de zan ifade etmesi hükümler konusunda herhangi bir engel teşkil etmezken, itikatta delil olarak yeterli görülmemiştir.
Fıkıh alanında mezhepler hadisleri nasıl değerlendirir? sünnet ve hadisin fıkıh alanında delil olması meselesinde mezhepler arsında herhangi bir ihtilaf yoktur.
Hadis inkarcılığı ile ilgili görüşler nasıldır? hadis inkarcılığı hind alt kıtasında bir süre gündem oluşturmuş ancak fazla tutunamamış, mısırda kısmen tartışılmış ama ilim ehlince ciddiye alınmamıştır. Günümüzde –hz peygamberin otoritesini kabul etmekle birlikte hadislere güvenilmeyeceğini söyleyen bazıları sadece kuran la yetinilmesi gerektiğini ileri sürerek hadis ve sünnetin hücciyetini toptan reddetmişlerdir.
Hadis hangi kültür alanlarıyla doğrudan yada dolaylı olarak ilgilidir? zihniyet, davranış, estetik, örf, adet, sanat, edebiyat, hukuk siyaset vb kültür alanlarıyla doğrudan yada dolaylı olarak ilgilidir.
Fakihler sünneti nasıl isimlendirmişlerdir? sünneti huda, sünneti zevid, veya sünneti müekkede, sünneti ğayri müekkede yahut, sünnet ve müstehap gibi isimlendirmişlerdir.
Peygamberimizin peygamber sıfatıyla söyleyip yaptıkları ile lider vasfıyla söyleyip yaptıkları birbirinden nasıl ayırd edilir? bunun ancak belli karinelerin bilinmesiyle ayırd edilebileceğini söyleyen Yusuf el kardavi bu konuda şu iki noktaya işaret eder;
1-hadisin konusunun, devletin siyasi, iktisadi askeri veya idari işleriyle alakalı maslahata dayalı bir iş olması.
2-Söz konusu nassın ( delil/hadis) yanı sıra aynı konuda başka bir nassın hatta ona muhalif nasların bulunması ki bu iki ihtilafın yer zaman ve hal faklıolığından kaynaklandığı ve bununla genel ebedi bir yasama kasdedilmeyip özel ve geçici bir maslahata riayet edildiği anlaşılacaktır. Bu iki hususa şunları da ilave edebiliriz.
3-Genel olarak hz peygamberin ashabıyla istişare ettiği konular olması.
4-Hz peygamberin herhangi bir kanaat ve kararı karşısında sahabenin öneri ve altarnatifler sunabileceği konular olması.
5-Hz peygamberin talimat veya tatbikatı olmasına rağmen sahabi halifenin farklı uygulamaklar yaptığı konular olması. Özellikle bu sonuncusu belki de en belirleyici olan kriter addedilebilir.
Hadis ve sünnetin subutu sorunu
Subuttan kasıt nedir? özelde herhangi bir hadis veya sünnetin genelde ise rivayetlerin sabit olup olmaması meselesidir.
Hadis yada sünnetin subutunu hangi sorular oluşturur.acaba hadis veya sünentin subutu için sahabeden itibaren ortaya konulan gayretler, muhaddislerin çabaları yeterli olmuşmudur. Bir hadis veya sünnetin sabit olması için gerekli olan yöntem ve kriterler nelerdir. 14 asırdır yapılagelen sübut çalışmaları yeterlimidir.elde mevcut olan hadis kaynakları ve içerdiği hadisler güvenilirmidir. Hadis koleksiyonları otantikmidir.
Hadisin subutu nasıl tespit edilir; bu konuda yaygın kanaat hadisçilerin genel olarak isnat tenkidini kullandıkları ve hadislerin sıhhat ve subutunu tespit ederken ravilerle ilgili cerh-tadil kurallarına başvurdukları ve hadisin aslını oluşturan metin ve muhtevayı fazla dikkate almadıklarım şeklindedir.
Not: ehli hadis nezdinde sened daha fazla belirleyici olmuş ise de bu durum metnin tamamen ihmal edildiği anlamına gelmez. Bunun tamamen farkında olan ali b medini hadisin manaları üzerine tefakkuh ilmin yarısı ricalin (ravilerin) bilinmesi de (diğer) yarısıdır. Tespitini yapmıştır. Süfyan essevriye hadisin tefsiri (yorumu) hadisten daha hayırlıdır. (önemlidir) dedirten de aynı mantık olmalıdır.
Not: fuad sezgin bu muallak hadisleri alması sebebiyle buhariyi isnadın otaritesini ilk sarsan kimse olarak takdim etmiştir.
Hadisin subutu için alınan tedbirler
Rivayet geleneğinde geliştirilen şu hususların rolü çok büyüktür.
1-Bir kitabın herhangi bir muhaddis tarafın rivayet edilebilmesi için bizzat hocadan işitilmesi veya ona arz edilmesi neticesinde hoca tarafından verilen bir tür diploma olan icazet sözkonusudur. Aksi takdirde bir kimse bulma satın alma gibi şekilde kitaba sahip olsa bile rivayet hakkını elde edememişse onu nakledemez.
2-Kitabın müellifi, musannifi ile müstensihi arasında bir rivayet zincirinin olması yani eserin sağlam bir isnat ile gelmiş olamsı gerekmektedir. Aksi takdirde o kitabın çalınmış olabileceği her türlü müdahaleye maruz kalabileceği ihtimalinin taşıyacağı için muteber görülemez.
3-Özellikle meşhur kitaplar hıfzın çok yaygın olduğu İslam geleniğinde ezberlenmiştir. Ezbercilik de muteber hadis kaynaklarının aynen muhafazasını sağlamıştır.
4-İslam ilim ahlakı, eserler konusunda da azami dürüstlüğü titizliği gerektirmiş, yapılan ittibasların da, o dönemlerin şartlarına göre son derece hassasiyet gösterilmiştir.
Hadisin hz peygambere aidiyeti problemi; hadisin subut problemini isnat kritiğinde cerh- tadil edebiyatında değil daha öncesinde yani tedvin öncesi 80/100 senelik şifahi döneminde aramak gerekir.
Sahabe ve zabt problemi; H.Aişenin çoğu sahabeden kısmen de tabiundan bazı kimselerin rivayet ve fetvalarına yönelik olarak yapmış olduğu istidrakler düzeltmeler öteden beri bazı alimlerimizin dikkatini çekmiştir. İslam kültür tarihimizin çeşitli dönemlerinde kurana sünnete ve muhakemesine dayalı mütalalarıyla meşhur olan Hz Aişenin böylesi itiraz ve düzeltmeleri hakkında bazı alimler tarafın müstakil eserler kaleme alınmıştır. Bu hususta en geniş eser ise Türk asıllı mısırlı alim bedrüttin ez-zerkeşinin el icabe lil iradi mestedrekethu aişe alessahabe adlı eseridir.


Hadisin subut ve sıhhatini tespit edebilmek için hadis imamları da boş durmamış ve bir çok yollara başvurmuşlardır. Bu yollar nelerdir?
-güvenilen kimselerden bilinen hadislerin alınması.
-Önce tesebbüt ardından da isnat tatbikinin başlatılması
-Resmi ve özel gayretlerle hadislerin yazılmaya, tedvine başlanamsı.
-Ravilerin güvenilirliği ile ilgili cerh- tadil ilminin başlaması
-Hadislerin kabul edilmesi için musanniflerce bazı şartların belirlenmesi.
-Belli yöntemler ve şartlar dahilinde hadislerin seçilerek tasnif edilmesi.
-Hadis eğitiminin ve kitapların rivayetinin belli yöntemlerle verilmesi.
-Hocanın talebelerine icazet ve rivayet hakkı vermsi.
-Hadislerin nasıl rivayet edileceğimne dair usul kitaplartının telif edilmesi.
-Hadis ilimleri denilen çeşitli dallara dair eserlerin telif edilmesi
-Asırlarca hadislerin ezberlenmesi, hadis hafızlarının yetiştirilmesi.
-Metin ve muhtevaya yönelik tahlil ve tenkit yapılması.
Hadislerin anlaşılmasında fıkıh usulünün rolü
Hadislerin anlaşılmasında genellikle usuli fıkhın anlama yöntemine başvurulmuştur. Zira İslami ilimler içinde İslam filozoflarının bürhan (delil) İslam mutasavvıfları nın irfan ı ( sezgi ve kavrayış) esas alan metodları bir yana bırakılırsa müstakil bir anlama yöntemi geliştiren tek anlam yöntemi usulü fıkıhtır. Usulsü fıkıh her hadisi müstakil, dini bir metin-nas olarak görmüş ve söz konusu dini metni de bir kanun metni gibi yorumlamaya tabi tutmuştur
Pezdevi usulü fıkhın alanını nasıl belirlemiştir.? sadece şeri hükümlere taaluk eden meselelerde diye bir kayıt getirmiş, onu şerh eden Abdülaziz el buharide bu kaydı şu şekilde açıklamıştır. Pezdevinin bu kaydım ile dini metinlerde yer alan kıssalar meseller ve hikmetli sözlerin anlaşılması usul ü fıkhın alanı dışında kalmaktadır.
Not: günah veya mutluluğa götürecek hareketlerin tespiti yanlış olursa ahlaka temel teşkil eden değerler zedelenir. Bunların zedelenmesi ise ahlaki yanılgılara yol açar. İslam toplumlarımda dine dayalı ahlakın, ahlaka dayalı dindarlık doğurmamasının sebebi budur.
Not: Allah ın dünya semasına inişi meselesi müstakil eserlere vücut vermiş ibn teymiyye gibi bir alim bunu imanın temel prensiplerine dahil etmiştir. (/Allah ın sıfatlarını yoksaymaya ) yol açmış bazı insanlarıda teşbih, tecsim fikrine götürmüştür.

Sahabenin sünneti değişik yaklaşımlarla anlamsına yol açan önemli nedenler nelerdir? Zabt hafıza kavrayış muhakeme gücü mizac zevk karakter hz peygamberle beraberlik süresi yaş dil kültür ve çevre farklılığı sünneti direkt veya vasıtalı alam bilgi birikimi yorum ve değerlendirme farklılığı vb hususlar sahabenin değişik yaklaşımlarına yol açan önemli faktörlerdir.
sahabelerin sünnet anlayışında zahiri fıhhi ve ictihadi olmak üzere üç farklı yaklaşım vardır bu yaklaşımlar nelerdir?
- Hz peygamberin talimatı nı lafzi, tatbikatını ise şekli olarak anlayan sahabelerin eğilimlerinde duygusal anlam egemendir ve bu sahabeler için Hz peygamberin ne dediği ile ne yaptığı ona harfiyen uymak için yeterlidir.
Özellikle ibni ömer in hazreti peygamberden gördüğü her şeyi taklit etme eğilimi onun fillerini canlandırarak aktarmaya yönelik olup o yaptığı bu tür davranışların hepsini sünnet olarak görmemektedir.
-Hz peygamberin ne demek istediğini neyi amaçladığını tespit etmeye çalışan fakih sahabeler ise sünnetlerin kaynağını bağlayıcı olup olmadığını gözetlemişler, Hz peygamberin beşeri, nebevi ve idari uygulamalarını dikkate almışlar gözettiği illet (gerekçe) ve maksatlara önem vermişler, sünnet süreklilik ilişkisine itibar etmişler, hadislerin cereyan ettiği ortam ve bağlam içerisinde değerlendirmişlerdir.
Hz aişe ümmü seleme ibn Abbas, zeyd b sabit ve ibn mesut gibi fakih sahabiler sünneti anlama yönteminin temellerini atarak sonraki nesillere önderlik etmişlerdir.
-Hz peygamberin çeşitli talimat ve tatbikatına rağmen bazı müctehit sahabiler farklı icraat ve ictihatlar sergileyebilmişlerdir
__________________

Büyükler fikirleri,Ortalar olayları,Küçükler kişileri tartışır.
Alıntı ile Cevapla