Medineweb Site Yöneticisi Durumu: Medine No : 1 Üyelik T.:
14Haziran 2007 Arkadaşları:8 Cinsiyet:Erkek Yaş:50 Mesaj:
3.072 Konular:
340 Beğenildi:1383 Beğendi:465 Takdirleri:10171 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Cevap: Sakarya İlitam Hadis Tarihi ders notları 11. HAFTA
Tehzib Dönemi-III
Giriş Geçen ünitede Tehzib döneminde yapılan metinle ilgili çalışmalar beş ana başlık altında incelenmişti.Burada aynı dönemde senedle ilgili çalışmalar başlıca 1- Sened Toplama Çalışmaları 2- Rical Çalışmaları dır. Sened Çalışmaları
1) Sened Toplama Çalışmaları:Muayyen bazı kitaplardaki hadislerin farklı senedlerini bulma yani istihrâc çalışmaları yanında bir hadisin bütün senedlerini bulup bir araya toplama yani turuk çalışmaları da yapılmıştır. İstihrâc çalışmalarının örneklerine bu dönemin başlarında hâlâ rastlanmaktadır. Örnek olarak Ebû Mes‟ûd Süleyman b. İbrahim el-İsbehânî‟nin el-Mustahrac‟i zikredilebilir.Bu dönemde turuk çalışmaları daha yoğundur.Turuk çalışmaları: Ziyâuddîn el-Makdisî‟nin Turuku Hadîsi’l-Havz‟ı, ez-Zehebî‟nin Turuku Hadîsi Men küntü mevlâh‟ı, İbnu‟s-Salâh , ez-Zehebî ve es-Sübkî‟nin Turuku Hadîsi’r Rahme‟si dir. 2) Ricâl Çalışmaları:
A) Güvenilirlik Durumlarına Göre Rical Çalışmaları: aa) Sıka Râvîlerle İlgili Eserler:Usdu’l-Ğâbe fî Ma’rifeti’s-Sahâbe: İzzuddîn İbnu‟l-Esîr‟in eseridir. Müellif bu kitabında esas olarak İbn Mende, Ebû Nu‟aym İbn Abdilberr ve Ebû Mûsa el-Medînî‟nin sahâbe hakkındaki eserlerini almış, kendisinin diğer kaynaklardan tesbit ettiği sahâbe isimlerini vs.bilgileri ekleyip sahâbe isimlerini de harf sırasına koyarak yazmıştır. Kitabının başına koyduğu mukaddimede ise, kitabın kaynakları ve sahabilerden bahsetmiştir. Eserde 7702 sahabi geçmektedir. el-İsâbe fî Temyîzi’s-Sahâbe: İbn Hacer el-Askalânî‟nin eseri olup sahabe hakkındaki en geniş kitaptır. On binden fazla sahabeden bahsetmektedir. Harf sırasında sahabileri anlatmaktadır. Her harfi 4 kısma ayırmıştır. 1. kısımda sahabiliği sâbit olanları, 2. kısımda Hz. Peygamber vefat ettiğinde temyîz çağına ulaşmamış çocukları, 3. kısımda Hz. Peygamber zamanında yaşadığı halde onu görememiş olan müslümanları yani muhadramları, 4. kısımda önceki kitaplarda yanlışlıkla sahabi olduğu söylenen kimseleri zikretmiştirİki eserde de künye, lakab ve nisbeleriyle meşhur olan kimselerle kadın sahabiler kitabın sonlarında ayrı bölümler içinde ele alınmışlardır.Sahabe ve sonraki sıka raviler hakkında yazılan eserlere ise ez-Zehebî‟nin Tezkiretu’l-Huffâz‟ı örnek verilebilir.Raviler tabakalara göre tasnîf etmiştir.Kitab basılırken başlıklarda hâfızın genel sıralamadaki yeri, tabaka sırası, tabaka içindeki sırası ve kütüb-i sittenin hangisinde rivayeti bulunduğu rakamlarla gösterilmiştir. ab) Zaîf Râvîlerle İlgili Eserler: ez-Zehebî‟nin Mîzânu’l-İ’tidâl‟i bu türün en meşhur eserlerindendir. Kitabın temel kaynağı İbn Adiyy‟in el-Kâmil fi’d-Du’afâ’ıdır. İçinde, ilgili alimlerin tenkidine uğramış sıka raviler de vardır. Ayrıca sıka muamelesi gören ravilerin isimlerinin başına da "sah" kısaltması konmuştur. İbn Hacer elAskalânî de Mîzânu’l-İ’tidâl‟e bazı ilâveler yaparak Lisânu’l-Mîzânisimli kitabınıyazmıştır. ac)Karma Râvîlerle İlgili Eserler: Sıka ve za’îf ravileri birlikte ele alan eserler de hazırlanmıştır. Bu şekilde belirli kitaplarda rivayeti bulunan ravilerle belirli yerlerde bulunan raviler hakkında ayrı ayrı kitaplar kaleme alınmıştır. Belirli kitaplarda rivayeti bulunan raviler hakkında yazılan eserler içinde İbn Hacer‟in Tehzîbu’t-Tehzîb‟i mühimdir. Bu eser kütüb-i sittede ve kütüb-i sittenin müelliflerinin diğer bazı eserlerinde rivayetleri bulunan ravilere tahsis edilmiştir. Eser, el-Mizzî‟nin Tehzîbu’l-Kemâl‟inin bir muhtasarıdır. Tehzîb‟i bizzat İbn Hacer Takrîbu’t-Tehzîbismiyle ihtisar etmiştir. Ravinin sadece ismi, kısaca nesebi,künyesi,lakabı,nisbesi, tabakası ve ölüm tarihi verilmiştir. Belirli yerlerde bulunan raviler hakkında yazılan eserler:
el-Hatîbu‟l-Bağdâdî Târîhu Bağdâd‟ında, Bağdâd‟da yaşamış veya oraya uğramış idareci, alim, şair v.b.şahıslar meyânında hadis alimlerinin hayatlarına da yer vermiştir. 7831 kişinin yer aldığı kitapta Muhammed isimli şahıslardan sonra diğer şahıslar harf sırasında verilmiştir. Kitabın sonunda ise kadınlar zikredilmiştir. 33 kadının ismi geçmektedir. İbn Asâkir‟in et-Târîhu’l-Kebîr‟i de bir şehir tarihidir. Müellif, Târîhu Dimeşk ismiyle de bilinen bu eserinde Şâm bölgesinde yetişen veya oraya uğrayan ricâli ele almıştır. Başta Ahmed isimli şahısları verdikden sonra diğerlerini harf sırası içinde zikretmiştir. B) Güvenilirlik Dışındaki Durumlarına Göre Ricâl Çalışmaları: ba) Lakab, Künye ve Nisbe Eserleri:Keşfu’n-Nikab ani’l-Esma’ ve’l-Elkab, İbnu‟l-Cevzî, Nuzhetu’l-Elbâb fi’l-Elkâb, İbn Hacer el-Askalânî , Kitabu’l-Ensâbi’l-Muttefika fi’l-Hatt el-Mutemâsile fi’n-Nakt ve’z-Zabt, Ebu‟l-Fazl Muhammed b. Tahir İbnu‟l-Kayserânî el-Makdisî , Kitabu’l-Ensâb, Ebû Sa‟d Abdulkerîm es-Sem‟ânî , el-Lubâb fî Tehzîbi’l-Ensâb, İzzuddîn İbnu‟l-Esîr bb)Aynı veya Benzer İsimli Raviler Hakkındaki Eserler:Kitabu’l-ikmâl fî Ref’i’l-irtiyâb ani’l-Mu’telif ve’l-Muhtelif fi’l-Esmâ ve’l-Küna ve’l-Ensâb, Ebû Nasr Ali İbn Mâkûlâ , el-Muştebih fi’r-Ricâl, ez-Zehebî,
Tavzîhu’l-Muştebih, İbn Nâsıruddin. bc)Mubhem Şahıslarla İlgili Eserler:Kitabu’l-işârât ilâ Beyâni’l-Esmâi’l-Mubhemât, en-Nevevî,Kitabu’l-Mustefad min Mubhemâti’l-Metn ve’l-isnâd, İbnu‟l-Irâkî. 14. HAFTA
SAHİHLİKLERİ BAKIMINDAN HADİS KİTAPLARI VE BAZI MEŞHUR ALİMLERİN KİTAPLARINDAKİ HADİSLERİN DURUMU
Sahihlikleri Bakımından Hadis Kitapları:Bir hadisin Hz. Peygamber‟e ne derecede ait olduğunu araştırmak ve ona göre bir değerlendirme yapmak için her bir hadisin sahihlik açısından durumu esas olarak onların sened ve metinlerinin tek tek incelenmesi gerekir. Bununla birlikte herhangi bir hadis kitabındaki hadislerin sahihlik durumlarının genel olarak bilinmesi de faydadan hali değildir. Sahîhayn, Kütüb-i Hamse, Kütüb-i Sitte, Kütüb-i Tis‟a, Sünen-i Erba'a gibi ayrım ve düzenlemeler aslında bu amaca yöneliktir. Suyûti‟Cem'u'l-cevâmi'nin mukaddimesinde otuzdan fazla kitabı üç grup halinde kategorilere ayırmıştır: I- Rivâyetleri sahîh olanlar. II- Sahîh, Hasen ve Zayıf Hadisleri Beraberce İhtiva Eden Kitaplar. III- Rivâyetleri Zayıf Olan Kitaplar. Şah Veliyyullah ed-Dehlevî‟nin yaptığı sıralama daha fazla dikkat çekmiş ve kabul görmüştür.Onun bu beşli “tabakalandırması” şöyle zikredebiliriz:
1. el-Muvatta’, Sahîhu’l-Buhârî ve Sahîhu Müslim.
2. Müellifleri sıka, âdil, hadîsi bilen, ilkelerine titizlikle bağlı, kitapları sonraki alimler tarafından kabul görmüş ve üzerlerinde başka alimler tarafından çalışma yapılmış eserler. Bu kısma Ebû Dâvûd, Nesâî ve Tirmizî‟nin es-Sünen‟i. Ahmed b. Hanbel‟in el-Müsned’i .
3. Sahih, hasen, zayıf, ma„rûf, garib, şâzz, munker, maklûb hadîsler ihtiva eden müsned, câmi‟ ve musannaf türlerindeki eserler. Abd b. Humeyd ile Tayâlisî‟nin el-Musned‟leri, Abdurrezzâk ve İbn Ebî Şeybe‟nin el-Musannaf’ları, İbn Mâce, Dârimî ve Dârekutnî‟nin es-Sünen‟leri, İbn Hıbbân‟ın es-Sahîh‟i, Hâkim‟in el-Mustedrek‟i ile Beyhekî, Tahâvî ve Taberanî‟nin kitapları girer.
4. İlk iki tabakada bulunmayan, vâiz, bidatcı v.s. zayıf ravilerin rivayet etmiş oldukları veya mevkûf, maktû‟ ve isrâîlî olup da bazı ravilerin merfû'lara karıştırdıkları hadîsleri ihtiva eden eserler. Bu çeşit eserler arasında İbn Adiyy‟in el-Kâmil fi’d-Du’afâ’, İbn Hıbbân‟ın Kitâbu’l-Mecrûhîn, Ukaylî‟nin Kitâbu’d-Du’afâ’ isimli eserleri ile Hatîb el-Bağdâdî, İbn Asâkir, Hâkim, İbn Şâhîn, ed-Deylemî ve Ebu‟ş-Şeyh‟in kitaplarıdır.
5. Fakîh, tarihçi ve sûfîler arasında dolaşan ve ilk dört tabakadaki eserlerde aslı bulunmayan hadîslerle, ustaca uydurulmuş hadisler ihtiva eden eserler. Hadisçiler 1. ve 2. tabakadaki eserlere itimat ederler. 3. tabakadan ancak, ravileri tanıyan, hadîslerin illetlerini bilen yetkili alimler istifade edebilirler. 4. tabakadaki eserlerden istifade, muteahhırûn alimlerin bir çeşit ifratı sayılmış olup sadece bu tabakadaki kitaplarda bulunan hadîslere itimad edilmez. Genel bir kaide olarak, içlerinde sahîh, hasen, zayıf, münker her tür hadîs bulunduğu için sünen, musannef ve müsnedlerden ancak yetkili alim araştırma sonucu istifade edebilir. Kişi yetkili değilse bir alimin görüşüne veya güvenilir bir kaynağa başvurmalıdır. Bazı Meşhur Alimlerin Kitaplarındaki Hadislerin Durumu:
Hadîslerin sahihlik ve zayıflık durumlarını genel olarak bilme hususunda, hadîs kitabı yazmış olan alimlerin özellikleri da bir kanaat verebilir. Hâkim en-Neysâbûrî: Hadîsler hakkında hüküm verirken müsamahakâr davranan bir alimdir. Sahih
olduğunu söylediği birçok hadîsin zayıf, hatta mevzu‟ olduğu tesbit edilmiştir. Ebû Nu'aym el-Isbehânî: Eserlerinde zayıf ve mevzû‟ hadîsler bulunabilmektedir. Beyhekî: Eserlerinde zayıf hadîsler çoktur. Ahkâm dışındaki konularda rivayet ettiği hadîsler arasında birçok zayıf, hatta mevzû‟ hadîsin varlığı tesbit edilmiştir. Sünen‟inde bunlar azdır. Hatîb el-Bağdâdî: Eserlerinde çokça zayıf ve mevzû‟ hadîs bulunur. Gazzâlî: Eserlerinde zayıf ve mevzu hadîsler bulunmaktadır. ihyâ isimli eseri bu yönden tenkide uğradığında, hadîsçi olmadığını söyleyerek özür beyanında bulunmuştur. Deylemî: el-Firdevs isimli eserinde sahih ve hasen hadîslerin yanında çokça mevzû‟ hadîs de bulunmaktadır. İbnu‟l-Cevzi: Hadîsler hakkında yaptığı değerlendirmelerde ölçüsüz davranışları görülmektedir. Bir taraftan bazı zayıf, hatta hasen veya sahih hadîslerin uydurma olduğunu söyleyerek sertlik gösterirken, diğer taraftan ahlâka dair eserlerinde çok zayıf veya uydurma hadîsleri bile kullanmaktadır. Munzirî: Eserlerinde zayıf hadîslerin yanında, az da olsa uydurmaya benzeyen hadîsler vardır. Nevevî : Bazı eserlerinde çok az zayıf hadis vardır.el-Ezkâr isimli eserinde bu hadîslerin sayısı fazladır. Zehebî: Başka alimlerin eserlerindeki hadisleri sıhhatleri açısından değerlendirmelerde bulunan Zehebî, el-Kebâir isimli eserinde çok müsamahakâr davranmıştır. Bu eserinde mevzû‟ hadis bile vardır. İbn Kayyim el-Cevziyye:İbnü‟l-Kayyım‟ın da bazı eserlerinde zayıf ve mevzû' hadisler bulunmaktadır. İbn Hacer el-Askalânî: Eserlerinde zayıf hadis kullanmaz. Büyük eseri Sahîh-i Buhârî şerhi Fethu’l-Bârî'de asgari hasen hadis kullandığını söyler. Suyûtî: Hadisleri değerlendirmede en müsamahakâr davranan alimlerden biridir. Eserlerinde mevzû'hadisler bile vardır el-Câmiu’s-Sağîr‟ine aldığı bazı hadislere,diğer eserlerinde bizzat kendisi uydurma hükmü vermiş.
İslam alimlerinin hüsn-i kabulle karşıladıkları, başta Buhârî ve Müslim‟in Sahîh‟leri ile diğer dört Sünen‟den oluşan Kütüb-i sitte dışındaki diğer eserlerde yer alan hadislerin sened ve metinlerinin tek tek incelenerek sahihlik ve zayıflık durumlarının ortaya çıkarılması gerekir ki bu da Hadis Usulü‟nün konusudur hepsi alıntıdır 13.HAFTA: TÜRKİYE‟DE HADİS ÇALIŞMALARI
1. Osmanlı Dönemi Hadis Çalışmaları:Osmanlının siyasî varlığını kazanmaya çalıştığı sıralarda Mısır ve Suriye‟de hadis biliminin büyük simaları eserlerini veriyorlardı. Sekizinci asrın büyük alimleri Birzâlî ,Mizzî ve Zehebî vefat ettiğinde, Osmanlı‟nın üzerinden yaklaşık yarım yüzyıl geçmişti İbn Hacer el-Askalânî döneminde, Osmanlı eğitim sisteminde Daru‟l-Hadis medresesi kurulmuş bulunuyordu. Bundan sonra Osmanlı egemen olduğu her yere bir hadis okulu açmıştır.İlk Osmanlı Daru’l-hadisi I.Murad devrinde İznik’te Çandarlı Hayreddin Paşa tarafından yaptırılmıştır.Bu asrın en önde gelen ismi İbn Melek diye tanınan İzzeddin Abdüllatif‟tir.Tire‟de müderrislik yapan İbn Melek Osmanlı medreselerinde en çok okunan hadis kitaplarından olan Sâgânî‟nin Meşârıku’l-envâr’ı üzerine Mebâriku’l-ezhâr isimli şerhini yazmıştır.Daru‟l-hadislerinin en önemlilerinden birisi, II. Murad‟ın yaptırdığı Edirne Daru‟l-hadisi dir.Onun döneminde İslam dünyasının pek çok yerinden değerli alimler getirilmiştir.Fatih‟in hocası olan Molla Gürânî‟nin el-Kevseru’l-cârî ilâ riyâzi’l-Buhârî adlı Buhârî şerhi bu dönemin eserlerindendir.Gürânî, İstanbul’da kendi adına bir Darul-hadis de yaptırmıştır.II.Bayezıd döneminde Amasya‟dayaptırılan Abdullah Paşa Daru‟l-hadisi , Kânûnî devrinde yapılan Süleymaniye Daru‟l-hadisiönemli kurumlardır. Seydî Çelebi‟nin Mustahrec mine’l-Buhârî adlı hadis kitabı siyaset konuludur. Molla Lütfi de Ta’lika ale’lCâm’i’s-sahîh adlı bir hadis kitabı telif etmiştir. Yavuz Sultan Selim Mısır’ı fethedip İstanbul‟a dönüşünde yanında pek çok alimi de getirmiştir.Bu olay Anadolu hadisçiliğinin gelişmesinde dönüm noktasıdır.Osmanlı dönemi Mısır‟ın hadisçileri arasında ilk akla gelen Münavî‟dir. Hadis sahasında önemli bir derleme olan Cem’u’l-fevâid adlı eserin sahibi Rüdânî ise Kuzey Afrika kökenlidir. Sultan III. Ahmed zamanında İstanbul‟a gelerek bir yıl kalan Aclûnî‟yi de unutmamak gerekir.Osmanlı Mısır‟ının en önemli isimlerinden biri de Murteza ez Zebîdî’dir.Tâcu’l-arûs isimli eserini tamamladığında Osmanlı Sultanı da bir nüsha sipariş etmiştir. Zebîdî‟den hadis kitapları için icazet isteyenler arasında Sultan I. Abdülhamid de vardır. Kanûnî döneminde İbn Kemâl‟in hadis alanında bir çok eseri bulunmaktadır.II.Selim devrinde padişahın hocası Ataullah Efendi tarafından Birgivi Mehmed Efendi adına Birgi‟de yaptırılan Ataullah Efendi Darul-hadisi Osmanlı medrese sisteminde önemli bir statüyü haizdi. Birgivî ‘de değerli bir ilim adamıdır. XVIII. asırda Osmanlı’da en önde gelen hadisçi Amasya’da doğan Yusuf Efendizâde’dir.Efendizâde bir Buhâri şerhi ve yarım kalmış bir Müslim şerhinin de sahibidir.Daha sonra Seyyid Ervâdî ve öğrencisi olan Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevi sayılmalıdır. Gümüşhanevî‟nin Râmûzu’l-ahâdîs ile onun şerhi olan Levâmi’u’l-ukûl hadis eserleri vardır. Osmanlı’da Daru‟l-hadislerde okutulan eserler:Sahîhu’l-Buhârî,SahîhuMüslim,Bagavî‟nin Mesâbîhu’s-sünne, Sâgânî‟nin Meşâriku’l-envâr'dır. 2. Cumhuriyet Dönemi Hadis Çalışmaları: Dinî eğitim açısından fetret devri olarak isimlendirilebilecek olan 1920-1950'li yılları hadis çalışmaları açısından duraklama ve gerileme olmuştur. Ancak Diyanet İşleri Riyaseti, Türk milletinin dinini öğrenebileceği Murtezâ ez-Zebîdî tarafından yapılan Sahîh-i Buhârî ihtisarını tercüme ve şerh ettirerek yeni alfabe ile Türkçe‟ye kazandırma amacıyla Babanzade Ahmed Naim'i görevlendirmiştir. Ahmed Naim'in başlayıp ancak üç cildini tamamlayabildiği eser Kamil Miras tarafından tamamlanmış ve Diyanet İşleri Riyaseti tarafından 12 cilt olarak basılmıştır. Bu çalışma Cumhuriyet klasiklerinin arasına katılmıştır.Diyanet İşleri Başkanlığı‟nın klasik eserleri tercüme faaliyeti yavaş da olsa Riyâzü's-sâlihîn ile devam etmiştir. 1950'li yıllarla kadar Diyanet İşleri Başkanlığı‟nın öncülük ettiği bu faaliyetin yanında 40 hadis geleneğinin ya da 101 veya 1001 hadis tercüme ve şerhinin yapıldığı görülmektedir. Ahmed Naim'in Kırk Hadis'ini veya Münir Selâmi Yurdatap'ın Binbir Hadis Tercümesi ve Tefsiri'ni buna örnektir.1950'den sonraki yıllarda ise hadis çalışmaları toparlanma sürecine girmiş, daha sonra ise olgunlaşmaya başlamıştır. 1960'lı yıllara kadar önceki yıllarda olduğu gibi belli rakamlarda hadisin tercüme ve şerh edilmesi en fazla başvurulan çalışma türü olmuştur.İleriki yıllarda temel klasiklere doğru bir kayış dikkat çekmektedir Ahmed Davudoğlu'nun tercüme ve şerh ettiği Bulûğu'l-Merâm ve Mehmet Sofuoğlu'nun yaptığı Sahîh-i Müslim ve Tercümesi buna güzel bir örnektir. Bu faaliyetler İmam Malik'in Muvatta'ının, Darimî'nin Sünen'inin Türkçe‟ye kazandırılmasıyla devam etti. Görüldüğü üzere 1967 sonrası seçme eserlerin değil de temel kaynakların tercümesine yönelinmiş, 1980 sonrası ise bu alanda altın çağ yaşanmış, hemen hemen bütün klasikler Türkçe‟ye kazandırılmıştır. Daha sonra tercüme faaliyeti alan itibariyle de genişlemiş ve tarih, usûl vb. konularda birçok önemli çalışma Türkçe‟ye çevrilmiştir. Hadis ilminin farklı branşlarındaki tercümeleri de yapılmıştır. Örnek olarak hadis ıstılahları konusunu ele alabiliriz. Bu konuda yapılan tercümeler dışında, telif olarak Talat Koçyiğit‟in Hadis Istılahları ,Abdullah Aydınlı‟nın Hadis Istılahları Sözlüğü ve Mücteba Uğur‟un Hadis Terimleri Sözlüğü adlı eserleridir.İmam Hatip okulları,yüksek İslam enstitüleri ve ilahiyat fakültelerinin açılmasıyla ders kitabı ihtiyacı artmıştır. Tayyib Okiç'in Bazı Hadis Meseleleri Üzerine Tetkikler,Hadis DersNotları,Hayrettin Karaman'ın Hadis Usûlü,Ali Özek'in Hadis Ricali,adlı çalışmaları örnektir. Bunları her branşla alakalı müstakil çalışmalar takip etmiştir.Örneğin Talat Koçyiğit'in Hadis Tarihi,İ. Lütfi Çakan'ın Hadis Edebiyatı adlı eserleri.Özetlediğimizde Türkiye Cumhuriyeti’ndeki hadisçalışmaları kitap makale ve tez çalışmaları olarak üç farklı türde ortaya çıkmıştır. Bunlardan kitap ve makale çalışmaları, telif, tahkikli neşir ya da tercüme olarak yapılmış ve yoğun olarak İstanbul ve Ankara gibi merkezlerde basılmıştır. Tez çalışmaları ise 1982 yılına kadar Ankara, İstanbul ve Erzurum başta olmak üzere üç merkezde yapılmış; 1982 sonrasında ise İlahiyat Fakülteleri‟nin bulunduğu diğer illerin de katılmasıyla, akademik çalışmaların yapıldığı merkezlerin sayısında önemli bir artış olmuştur.Genel olarak değerlendirildiğinde Türkiye Cumhuriyeti‟nin kuruluşundan 1950‟li yıllara kadar hadis çalışmaları ciddi bir durgunluk yaşamış, bu tarihten sonra ise yeni bir döneme girilmiştir.1960-70‟li yıllar telif ve tercüme açısından açılım yıllarıdır.1980lere gelindiğinde ise klasik hadis kitaplarının tercüme edilmesinin yanında, bunların Arapça baskıları da gerçekleştirilmiştir. 12. Ünite
İslâm Dünyasında Son Dönem Hadis Çalışmaları
Giriş
Son asırlarda müslümanların diğer din mensubları ve bilhassa yahudi ve hırıstiyanlar karşısında düştükleri kötü durum, onları çözüm aramaya sevketti. Bu gayeyle kaynakların( Kuran ve sünnetin ) farklı açılardan yeniden ele alınıp üzerlerinde bazı çalışmalar gerçekleştirildi.
Hind Bölgesinde Hadis İlmi: Hicri 10. asırdan itibaren Hind diyarında İslam ve hadis ilmi gelişmiştir.
Nakledildiğine göre Hind sahillerine hicri 15. yılda Hz. Ömer‟in halifeliği zamanında üç koldan akınlar yapılmıştı. Bunları Hz. Ömer‟in Bahreyn ve Uman valisi Osman b. Ebi‟l-Âs es-Sekafî başlatmıştı. Bu zat, kardeşleri el-Hakem ve el-Muğîre‟yi, gönüllü mücahidlerle Hind sahillerine göndermiş, onlar da gidip başarıyla geri dönmüşlerdi.
Hind sahili olan Sind bölgesini hicri 93‟de Emevî Halifesi el-Velid b. Abdilmelik zamanında Muhammed b. el-Kasım es-Sekafî, fethetmiştir.Fetihden sonra Sind‟e etbâuttâbiînden, bu arada Emevî-Abbâsî zulmünden kaçan Ehl-i Beyt‟den birçok kimse gidip yerleşmişti. Hasan Basrî‟nin talebesi İsmail b. Mûsa, Hind‟e çok gidip geldiği için "Nezîlu Hind" diye lakablanmıştı. Halife el-Mehdî‟nin h. 159‟da gönderdiği ordunun içinde meşhur hadisci er-Rebî‟ b. Sabîh de vardı. İkinci asır hadiscilerinden biri de Sind‟e nisbetle bilinen Ebû Musa Necîh es-Sindî‟dir. Bu zat meğâzî ve siyerle ilk uğraşanlardandır. Bir diğer hadisci Recâ es-Sindî‟dir.Hind‟le böylece başlayan münasebetler meyanında dört asır boyunca oralara da rihleler yapılmış, oralarda da hadis öğrenilip öğretilmişti. Bu dönemde Hind bölgesinde yetişen muhaddislerden biri de Ebu Cafer ed-Deybüli‟dir.Deybüli, Hz. Peygamber‟in mektuplarını ilk toplayan kişi olarak bilinmektedir. Hind‟e h. 5. asır başlarında gelenler fıkıh, kelâm, felsefe ve şiirin ağırlık kazanmasına sebeb olmuşlardı. Yine de Şeyh İsmail ve Meşârık isimli meşhur kitabın müellifi Radıyuddîn Hasan b. Muhammed es-Sağânî gibi alimler hadis ilmini orada neşre çalışmışlardı.
Dekken‟de Behmenîler zamanında hadise ilgi gösterilmişti. Bilhassa Sultan Muhammed el-Behmenî Hind sultanlarının hadisin neşrine ilk ilgi gösterenleri olmuştu. O, büyük şehirlerde hadisle uğraşanlara aylık bağlatmıştı. Bu arada Safevîlerin İran‟daki şii baskısı, oradaki sünni alimlerin de Hind‟e göçmelerine ve diğer islâmî ilimler meyanında hadis ilmini oraya götürmelerine yol açmıştı. Bunlardan biri Sahîh-i Buhârî‟nin âli senedine sahip olan Şeyh Nureddin Ahmed eş-Şîrâzî idi. Hadis ilmi Hind diyarında 9. asır sonu, 10. asır başlarında geniş yayılma imkânı bulmuştu. Hicaz‟a gidip ilim tahsil eden birçok kimse dönüp buralara yerleşmiş ve uzun süre hadis tedris etmişlerdi. Bunlar arasında Vecîhuddin el-Mâlikî ile, Seyyid Refîuddin es-Safevî eş-Şîrâzî zikredilebilir. Hind, 10. asır ortalarında büyük bir hadisci görür: Şeyh Ali el-Muttakî. Ali el-Muttakî, Hicaz‟a gitmiş ve orada yıllarca ilim tahsil etmişti. En mühim eseri Kenzu’lUmmâl‟dır.Bu büyük alim birçok talebe yetiştirmişti. Bunlar arasında Şeyh Muhammed Tahir el-Fettenî önemlidir.Fettenî ‘nin
Tezkiretü’l-mevzuatadlı mevzu hadis kitabı ile Mecmua bihari’l-envarisimli hadis lugatı önemlidir. Hind‟de hadisin yayılmasında en çok Şeyh Abdulhakk b. Seyfuddin el-Buhârî ed-Dehlevî‟nin emeği geçmiştir. Onun bu husuta "O, hadis ilmini Hind‟de ilk yayan kimsedir!" denilecek kadar büyük hizmeti olmuştur. Onun 100‟den fazla eser yazdığı nakledilmektedir. Bunlardan biri el-Leme’ât şerhu’l-Mişkât‟dır. Yetiştirdiği talebeleri arasında oğlu Nûrulhakk da vardır. Bu oğlunun Sahîh-i Buhârî üzerine Teysîru’l-Buhârîisimli bir şerhi vardır. Bu dönemde Nakşibendiyye-Muceddidiyye tarikatının önderi İmam Rabbani diye tanınan Ahmed b. Abdulahad es-Serhendi ile oğlu, Mişkât şarihi Muhammed Saîd‟in de bu sahada hizmetleri geçmişti. Hicri 12., miladi 18. asra gelindiğinde Hind Altkıtasında hadis ilmi konusundaki faaliyetlerin daha da yoğunluk kazandığı,alimlerin hadis ilminineşrettikleri görülmektedir.Bazı alimler hicaza yerleşip hindistana dönmemişlerdir. Kütüb-i sitte üzerine yazdığı haşiyeleriyle tanınan Ebu‟l-Hasen es-Sindi ve Muhammed Hayat es-Sindi Hicaz‟a yerleşen Hindistanlı alimlerdendir. Yine başta hadis ilimleri olmak üzere bütün İslami ilimlerde önemli eserler veren Hind asıllı Muhammed Murtaza ez-Zebidi Kahire‟ye yerleşmiş ve orada vefat etmiştir .Bu bölgede hadis ilminde en köklü etkiyi yapmış olan, hiç şüphesiz, Şah Veliyyullah b. Abdirrahîm ed-Dehlevî dir. Bu büyük alim, Hicâz‟a gidip tahsil-i ilim ettikden sonra geri dönmüş ve kendisini ilim neşrine vermişti. O, bidatlere karşı büyük bir mücadele vermenin yanında nasslara da yeni bir bakış açısı getirmeye çalışmıştı. Eserleri arasında
Hüccetullahi’l-baliğa, izaletü’l-hafa, Muvatta şerhleri el-Müsevva ve el-Musaffa önemlidir. Bu dönemde Nezir Hüseyin ed-Dihlevi Delhi‟de Ehl-i Hadis Medresesini kurmuş; başta Muhammed Kasım Nanotevi ve Reşid Ahmed Gangohi olmak üzere diğer bir grup Kuzey Hindistan‟da bulunan Seharenpur yakınlarındaki Diyobend kasabasında “Ezheru‟l-Hind” olarak şöhret bulan Daru‟l-Ulum Diyobend Medresesi‟ni açmışlardır. Ehl-i Hadis medresesi mezhep taklidini reddedip, doğrudan hadislerle amel etmeyi ve içtihad yapmayı savunmuş ve bu çerçevede eğitimlerini sürdürmüş; Diyobend medresesi mensupları da Hanefi mezhebine bağlı olarak hadis eğitimine ağırlık vermiştir. Azimâbâdî‟nin Avnu’l-Ma’bud şerhu Süneni Ebi Davud (Ehl-i Hadis), Mübarekpûrî‟nin Tuhfetü’l-ahvezi şerhu Camii’t-Tirmizi Halil Ahmed Sehârenpûrî‟nin Bezlü’l-Mechud fi halli Ebi Davud , Keşmîrî‟nin Feyzu’l-bari , Bennûrî‟nin Meârifu’s-Sünen adlı Sünen-i Tirmizi şerhi, Muhammed Zekeriya el-Kandehlevi‟nin Evcezü’l-mesalik adlı Muvatta şerhi gibi önemli eserler bu dönemin ürünlerindendir. Bu dönemde Ahmed Rıza Han‟ın kurduğu Birelviyye ekolü ile bir grup alimin Leknev‟de açtıkları Nedvetü‟l-ulema Medresesi‟nde de diğer dini ilimler meyanında hadis eğitim ve öğretimi de verilmiştir. Bunlardan birincisinde de Hanefi mezhebi esas olmakla birlikte eğitimde tasavvufi renk ağır basmaktadır.Nedve ise temelde batı tarzı eğitim veren ve Hindistan‟da modernizmin babası olarak görülen Sir Seyyid Ahmed Han‟ın Aligarh Koleji ile geleneksel eğitim veren Diyobend Medresesi‟nin bir sentezi görünümündedir. Bu okuldan yetişen ve hadis ilmi çalışmalarına katkıda bulunan önemli şahsiyetler arasında, okulun kurucularından Şibli Numani, Seyyid Süleyman Nedvi ve Ebu‟l-Hasen Nedvi gibi isimler bulunmaktadır.
Mısır‟da Hadis Tartışmaları
19. asrın sonları ile 20. asrın başlarından itibaren Mısır‟da da hadisin dindeki yeri ve bize geliş yolunun sıhhati konusunda şüpheler ortaya atan Muhammed Abduh, ve takipçileri makale ve kitaplarında bu konudaki görüşlerini işlemişlerdir.Bu tartışmalar, Mahmud Ebu Reyye‟nin Advâ ale’s-Sünneti’l-Muhammediyyeadlı kitabıyla zirvesine çıkmıştır. Sünnetin güvenilmez olduğu, bize sahih yollarla gelmediği iddiları ihtiva eden ve Türkçe‟ye Muhammedi Sünnetin Aydınlatılmasıadıyla çevrilen bu eser yayımlandığı tarihte (1957) Mısır‟da büyük gürültü koparmış ve bir çok reddiye yazılmasına sebep olmuştur. Bunlar arasında Prof. Dr. Mustafa Sibai‟nin es-Sünne ve mekânetuhâ fi’t-teşrîi’l-islami(1960) adlı kitabı önemlidir. Aynı tarihlerde kaleme aldığı makalelerinde benzer görüşler dile getiren Pakistanlı yazar Fazlurrahman da karşılaştığı tepkiler sonucunda ülkesini terk ederek ABD‟ye yerleşmek zorunda kalmıştır . Son dönemde İslam dünyasında Mısır merkezli olmak üzere hadis ilmine önemli katkılar sağlayan çalışmalar da yapılmıştır. Bunlar arasında Muhammed Habibullah eş-Şinkiti‟nin Buhari ve Müslim‟in Sahihleri üzerine yaptığı düzenleme ve şerh çalışmaları ile Mahmud Muhammed Hattab es-Sübkî‟nin el-Menhelü’l-azbü’l-mevrud adlı Sünen-i Ebu Davud şerhi zikredilebilir. Yine Muhammed Fuad Abdülbaki ile Ahmed Muhammed Şakir‟in hadis kitaplarının ilmi neşri konusunda gösterdikleri gayretler de zikre şayandır. 20. asır sadece Mısır‟da değil başta Beyrut olmak üzere Fas‟tan Endonezya‟ya kadar bütün İslam dünyasında birçok hadis ve rical çalışmalarına sahne olmuştur. Bu konuda Nasıruddin el-Elbani ile Şuayb el-Arnaut gibi muhakkiklerin büyük gayretleri bulunmaktadır.
Belli Başlı Hadis Alimleri ve Çalışmaları
Ebu‟l-Hasenât Abdulhayy el-Leknevî: el-Leknevî’nin Nesebi Ebû Eyyûb el-Ensârî‟ye dayanır. Hanefi mezhebine bağlıydı. Hadisle alâkalı eserleri: et-Ta’lîku’l-Mumecced ala Muvattai Muhammed, el-Ecvibetu’l-Fâdıla, el-Âsâru’l-Merfû’a, er-Ref’u ve’t-Tekmîl.
Ahmed Zıyâuddin el-Gümüşhanevî:Eserleri:Râmûzu’l-Ahâdîs‟ Bu eserini Levâmiu’l-Ukûl adıyla şerhetmiştir.Garâibu’l-Ahâdîs, Bu eserini de Letâifu’l-Hıkem adıyla şerhetti.
Muhammed Cemâluddin el-Kasimî:Eseri:Kavâidu’t-Tahdîs
Tâhir b. Sâlih el-Cezâirî: Hadis eserleri bakımından dünyanın en zengin kütüphanelerinden biri olan Zâhiriyye Kütüphanesi‟ni kurdu. Hadise dair eserleri:el-Ukûdu’l-Âlî fi’l-Esânîdi’l-Avâlî, Tevcîhu’n-Nazar ilâ Usûli’l-Eser.
el-Keşmîrî: el-Keşmîrî, muhaddis, mufessir, fakîh, usûlcü, mutekellim, v.s. vasıflarına sahip olan bir alimdir.
Diyobend‟deki Dâru‟l-Ulûm Medresesi‟ne gitti. Burası Hindistan‟ın Ezher‟i gibi idi. Oranın Rabbânî alimlerinden, öncekilere ilaveten ilim ahlâk ve edeb güzelliği kazandı. Delhi‟de hocalık yaptı. Orada el-Medresetu’l-Emîniyyeismiyle, meşhur olan bir okul da açtı. Sonra tekrar Diyobend‟de kalıp hocalık yaptı. el-Keşmîrî‟nin eserlerinin çoğu talebelerinin tuttuğu notlardan meydana gelmiştir.Sahîh-i Buhârî şerhi Feyzu’l-Bârî mühimdir.
el-Kevserî: Makaleleri Makalâtu’l-Kevserî ismiyle bir kitapta toplanmıştır.
Ahmed Muhammed Şâkir: Nesebi Hz. Hüseyin‟e dayanır. İmam Şafiî‟nin er-Risâle‟sini ise çok güzel bir şekilde tahkik ve şerhedip yayımlamıştır. Sünenu’t-Tirmizî tahkiki ni yapmıştır.(yarım kalmış), Musnedu Ahmed‟i
tahkiki ni yapmıştır.(yarım kalmış)tır.
et-Tehânevî:Hanefi Hadis ekolü Diyobend’in 20. Asırdaki semerisidir. Hanefi mezhebinin hadis delillerini toplayıp 18 ciltlik i’lâu’s-Sünen‘i yazdı. İ’la‘ya 2 önemli mukaddime yazdı hadis usulüne dair mukaddimesi Kavâid fî Ulûmi’l-Hadis Hanefi usulüne dair mukaddimesi Ebu Hanife ve Ashabul Muhaddisun dur.
__________________ Büyükler fikirleri, Ortalar olayları, Küçükler kişileri tartışır.
|