Cevap: medineweb kıssadan hisseler arşivi Bir gün Musa Peygamber dış görünüşünde ada*letsizlik ve zulüm görünen gizemli olayların, iç yü*zündeki adaleti görmek ister, bunun için, Allah'a yalvarır. Hikmetler sahibi Allah bu duayı kabul eder. O'na dört yol kavşağında bulunan bir çeşmenin karşısında saklanarak, cereyan edecek olayları dik*katle izlemesini emreder.
Hazret-i Musa, kendine bildirilen çeşmenin kar*şısındaki ağaçlığın içine oturur, yollardan gelip ge*çen yolculara dikkatle bakmaya başlar.
Bir süre sonra tozu dumana katan bir atlı gelir. Çeşmenin başında bir müddet dinlenir. Daha sonra atına binerek yoluna devam eder. Ancak atlı, istira*hat sırasında içi altın dolu kemerini çözüp ağacın al*tına bırakmıştır. Çeşme başından ayrılırken, geri ku*şanmayı unutur. Para çeşmenin başında kalır. Atlının arkasından gelen bir delikanlı ise çeşmeden su*yunu içip yoluna devam edeceği sırada, içi altın do*lu kemeri görür. Heyecanla kemeri kaptığı gibi o da başka bir yola doğru gider.
Çok geçmeden iki gözü de âmâ olan bir ihtiyar çeşme başına gelir. Soğuk sudan bir yudum içip şöy*le bir nefes alırken, parayı unutan atlı pürtelâş geri döner. Kemerini çözdüğü yerleri araştırdıktan sonra, ihtiyara:
- Burada unuttuğum para kemerimi sen aldın. Ya paramı verirsiri; yahut da boynunu vururum, der.
İhtiyar:
- Evlâdım! Ben iki gözü de görmeyen bir ada*mım. Senin paranı almadım, derse de atlı onu dinle*mez. Parasını sakladığı iddiasıyla ihtiyarı bir kılıç darbesiyle oracıkta hemen öldürür. Sonra da atına binerek oradan uzaklaşır.
Bu manzarayı seyreden Musa Peygamber:
- Yâ Rabbi! Bu olayların içinde ben adalet göre*medim. Bu adamın parasını daha evvel gelen bir ço*cuk aldı, fakat para sahibi, iki gözü de görmeyen bir zavallıyı öldürdü, der.
Mutlak hikmet ve adalet sahibi olan Allah şöyle cevap verir bu soruya:
- İnsanlar böyledir zaten yâ Musa! Olayların dı*şına bakarlar, zulüm var sanırlar. İç yüzünü bile*mezler.
- Bu olayların iç yüzü nedir yâ Rabbi!
- Parasını çeşme başında unutan adam, vaktiyle yanında çalıştırdığı bir fakire hakkını vermemişti. Parayı bulan delikanlı o fakirin oğludur. Çeşmenin başındaki parayı buldu ve alıp götürdü. Aldığı para vaktiyle babasının çalışıp da alamadığı ücretin ta kendisiydi. Bu sebeple çocuk, babasından kendisine miras olarak intikal eden hakkını almış oldu.
Ölen âmâ ihtiyara gelince, o da vaktiyle zâlim bi*riydi. Astığı astık, kestiği kestikti. Hattâ gözleri kör olmadan önce en son olarak da, parayı unutan ada*mın babasını öldürmüştü. Bu güne kadar yaptığı zulümler hep yanına kâr kalmıştı. Şimdi vaktiyle öl*dürdüğü adamın oğlu gelip, parasını aldı zannıyla babasının katilini öldürdü. Bu suretle (zahirde ada*letsizlik gibi görünmesine rağmen) gerçekte adalet yerini buldu.
Yâ Musa, söyle! İnsanlar sebebini bilmedikleri şeylere itiraz etmesinler. Mutlaka bir sırrı var deyip, rıza göstersinler.
__________________ |