Tekil Mesaj gösterimi
Alt 30 Kasım 2013, 19:51   Mesaj No:7

melek859

Medineweb Acemi Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:melek859 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 31543
Üyelik T.: 29 Eylül 2013
Arkadaşları:5
Cinsiyet:
Mesaj: 12
Konular: 0
Beğenildi:0
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cevap: Hiç, Hiççilik, Hiç Olmak, Hiçin Felsefesi, Tasavvufta Hiç/Muhsin İyi

Alıntı:
enes Üyemizden Alıntı Mesajı göster
eğer doğrularınızdan emin iseniz neden rahatsız oldunuz ?
eğer doğrularınıza limon sıkıyorsa,eleştirileri doğrularınıza tedavi edici fırsatlara çevirebilirsiniz.
yok eğer eleştirilerin doğru olmadığını düşünüyorsanız,doğrularınızı ileri sürer karşı tarafı doğrularınıza kazandırırsınız.
yukarıdaki makale vahdeti vucud atmosferinde kaleme alınmış.ama uyarıcının uyarısı da kayda değer bir uyarı idi.makale baştan sona dikkatle okunursa vahdeti vucut düşüncesine hizmet etmektedir.
Aşağıdaki bilgileri Sorularla İslamiyet adlı siteden aldım. Doğru bir anlayış olarak görüyorum.
vahdet-i vücut meşrebindeki bir velî, “istiğrak” dediğimiz mânevî sarhoşluk hâline girdiğinde varlığı sadece vacip varlığa hasreder, mümkinin varlığını inkâr eder. “Lâ mevcude illâ hu” yâni “Ondan başka varlık yoktur.” der.

Bu sözün cezbe hâlinde, mânevî sarhoşluk hâlinde söylendiği açıktır. Zira, Ondan başka varlık olmasa, bu sözün de söylenememesi gerekirdi. Ama, bu sözü söyleyen zât o anda bunu da düşünecek halde değildir.
Bir aynayı güneşe karşı tuttuğunuzda güneş o aynada görünür. Onun nuruyla ayna da aydınlanır. O da ışık saçmaya başlar. Bu ayna şuurlu olsa, güneşin nurunu kalbinde taşır, ona iman eder ve kendisindeki bütün renklerin, ışığın, hararetin hep ondan geldiğini bilir, ona minnettar olur. Bu şuurlu aynanın güneşe doğru yaklaştığını farz edelim. Yaklaştıkça güneşten daha fazla ışık alacak, daha çok parlayacak, diğer yandan, daha fazla ısınacak, yanacaktır. Ayna güneşe yaklaştıkça onda, güneşin görüntüsü dışında kalan saha gittikçe azalır. Ve sonunda aynanın tamamı güneşin nuruyla dolar. Artık onun kalbinde başkasına yer yoktur. Yaklaşma devam ettikçe, ışığın şiddetinden ayna kendini göremez olur. Şiddetli hararet ve nur ile kendinden geçer, istiğrak hâline girer. Artık ne kendisi kalmıştır ortada, ne de ışığı. İşte o ayna bu halde iken, “Güneşten başka bir şey yoktur.” derse, bu onun mânevî sarhoşluğunun ifadesidir.
Hani bazı ilâçlar vardır, üzerine not düşülmüştür; “Çocukların ulaşamayacağı yerlerde muhafaza ediniz.” diye. Bu meşrep de öyle. Şartı, “ehass-ı havas” yâni hasların hası olmak. Velâyetin en ileri derecelerinde bulunmak. Onlara da her zaman tavsiye edilmiyor.; sadece istiğrak-ı mutlak hâlinde geçerli. Yâni tevhit denizinde tam gark olup, o deryada boğulup, Allah’tan gayrı ne varsa hepsinden alâkayı kestikleri zaman “lâ mevcude illâ hu” diyebiliyorlar.
Öte yandan, bu meşrebi uyanık halde iddia etmek etmek, Cenâb-ı Hakk’ın isimlerinin tecellilerini hayal ve vehim derecesine indirmek gibi büyük bir cinayettir. Rızık hayal olunca Cenâb-ı Hakk’ın rezzakiyeti de, hâşâ, hakiki olmayacaktır. Mahlûkata hayal dediniz mi Allah’ın yaratıcılığı da hayalî olur. Hayâlî şeyleri yaratmak için sonsuz bir kudret, irade gerekmeyeceğinden bütün ilâhî sıfatların ulviyetleri de gizlenecektir. Sadece Allah’ın zâtına nazar edilmekle, sıfatlara, fiillere, isimlere ve onların tecelli ettiği olan mahlûkata bakılmayacaktır. Bunun ise velâyette yüksek bir meşrep olmayacağı açıktır.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
Alıntı ile Cevapla