Durumu: Medine No : 5879 Üyelik T.:
28 Aralık 2008 Arkadaşları:32 Cinsiyet:Bay Memleket:İst Yaş:39 Mesaj:
3.185 Konular:
1383 Beğenildi:174 Beğendi:17 Takdirleri:216 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Cevap: Dini Danışma Ve Rehberlik Ders Notları (14 Hafta FuLL) 13. HAFTA AİLE İRŞAD VE REHBERLİĞİ: Aile toplumun organize olmuş en küçük birimi olarak sosyal hayatın başta gelen yapı taşlarından biridir. Günümüzün gelişen ve değişen şartlarında aile bireyleri arasında uyumlu birlikteliği sağlama konusunda daha fazla çaba sarf etme ihtiyacı ortaya çıkmaktadır. Toplumda giderek artan oranda aile huzursuzlukları, ayrı yaşamalar, boşanmalar, çocukların evden kaçması, evlilik dışı yaşam şeklinde aile parçalanmaları görülmekte, aile içi şiddet hatta cinayetler artmakta, toplum ciddi badirelerle karşı karşıya kalmaktadır. 1. AİLEYE YÖNELİK HİZMETLER: Bu sorun ilk defa 20. yüzyılın başlarında fark edilmiş, ailelerin sıkıntılarının giderilmesine yardımcı olmak suretiyle aile parçalanmalarını önlemek üzere Amerika ve İngiltere’de çalışmalar başlatılmıştır. Günümüzde ailenin gelişmesine yönelik dört yönlü hizmet yürütülmektedir: 1- Aile eğitimi: Çocuk bakımı ve yetiştirilmesi, aile ekonomisi, dengeli ve düzenli beslenme, aile içi ideal ilişki ve iletişimler, sosyal ve kültürel konularda ana-babaların bilgi ve bilinç düzeylerinin yükseltilmesine çalışılır. 2- Aile sağlığı: Aile hekimliği, sağlık taramaları, aşı ilaçlama vb. koruyucu sağlık hizmetleri resmi ve gönüllü kuruluşlar tarafından yürütülmektedir. 3- Aile danışmanlığı: Ana-babaya, eşlere ve çocuklara yönelik psikolojik danışma hizmetleri günümüzde ayrı bir çalışma alanı olarak gelişmiş olup bu konuda özel yetişmiş uzmanlarca hizmet verilmektedir. 4- Aile rehberliği: Ailenin maddi ve manevi yönden gelişip güçlenmesi için sosyal, kültürel ve ekonomik alanlarda bilgiler verme, alternatif imkânlar sunma, sosyal kurumlarla ilişkilerini düzenlemede, haklarını savunmada, aile planlaması konularında yardımcı olma şeklinde çalışmalar yapılmaktadır. Bunun için Devlet içinde Kadın ve Sosyal Hizmetler Müsteşarlığı, Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü, Aile Planlaması Genel Müdürlüğü, gibi özel birimler kurulmuştur. Aileye götürülen hizmetlerde bugüne kadar ihmal edilmiş olan ama asla göz ardı edilmemesi gereken önemli bir husus da din ve maneviyat konusudur. Ailelere bu konuda yardımcı olmak, onların maneviyatlarını yükselterek zorlukları aşmada azim ve iradelerini güçlendirmek üzere din görevlilerince yerine getirilmesi gereken hizmetler vardır. Diyanet İşleri Başkanlığı bu amaçla müftülüklerde Aile İrşad ve Rehberlik Büroları kurulmuştur. Ancak bu bürolarda çalışan personel özel bir eğitimle yetiştirilmesi imkânı henüz mevcut değildir. Kısa süreli hizmet içi kurs ve seminerlerde bilgilendirilmeye çalışılan kişilerle bu hizmetin yürütülmesine çalışılmaktadır. 2. AİLE YAPILARI: Aileyi tanımlama, ailenin yapısını ve oluşumunu açıklayan çeşitli teoriler geliştirilmiştir. En çok kabul gören ve hemen bütün tanımların bir şekilde işaret ettiği husus ailenin sistematik bir yapı olduğudur. Bu anlamda aileye duyguları paylaşma, çocuk büyütme, iş bölümü, vb. fonksiyonları olan sosyal bir sistem de denilmektedir. Aile yapılarına dair farklı bakış açılarını yansıtan değişik sınıflandırmalar yapılır. Toplumdaki sosyal sistemlerinin bütünlüğü içinde ailenin sistematik konumlanışından hareketle dört aile türü üzerinde durulmaktadır: 1. Kapalı aileler: Ev reisinin liderliğine dayanan kural ve sınırlıkların geçerli olduğu, üyelerinin rol davranışlarda belirli bir hiyerarşinin bulunduğu geleneksel ailelere kapalı aile denilmektedir. Bu tür ailelerde yerleşik değerler mevcuttur, bu değerlere uygun adet ve alışkanlıkların sürdürülmesine özen gösterilir. Ebeveyn kuralcı ve otoriterdir, kontrol güdüleri güçlüdür. Aile bütünlüğü ve aile sistematiğine bağlılık ön planda tutulur. Kapalı ailelerin kuralcı, korumacı, otoriter yapısı, yeni gelişmelere karşı üyelerin uyum ve intibak sağlamasına kolay izin vermez. Bu tip aileler; danışmanlık ve rehberlik hizmeti almaya istekli değildirler, sorunların aile dışına taşmasını istemezler, aile danışmanlarında manevi saygınlık, uzmanlık otoritesi gibi etkin nitelikler bulmadıkça onlara güvenmezler. 2. Açık Aileler: Katı kuralları ve sınırlıkları olamayan, aile grubu kadar bireyselliğin de önemsendiği gelişmeleri kabullenmeye hazır aileler açık aile olarak adlandırılır. Kapalı ailelerdeki sabit değerlerin yerine açık ailelerde esnek ve değişken değerler vardır, katı sınırlamalar yapılmaz, aykırı davranışlar serinkanlılıkla karşılanır. Açık ailelerde sözel iletişimler ön planda tutulur, üyelerin duygu ve düşünceleri önemsenir, hemen her konuda bilgi paylaşımı sağlanır, işbirliği yapılır, aileye dair kararların alınmasında bütün üyelerin katılımı sağlanır. Bu tür aileler yeni fikir ve önerilere açık olduklarından danışmanların birlikte çalışmayı en çok istediği ailelerdir. 3. Düzensiz Aileler: Aile içindeki davranış ve ilişki sistematiğinin belli bir düzen içinde olmadığı yahut belli bir düzene uyumun önemsenmediği ailelere düzensiz aile veya gelişigüzel aile denilmektedir. Açık ve kapalı ailelerin aksine düzensiz ailelerde belli bir anlayış istikametinde sistematik bir yapı görülmez, aile düzeni hiyerarşik (normatif) değil izin vericidir, her üyenin ihtiyaç ve beklentileri karşılanır. Ebeveynin çocukları kontrol altında tutma, onlara model olma ve onları belli değerler istikametinde yönlendirme kaygıları yoktur. Genellikle ebeveynden birinin aşırı ilgisizliği diğerini ilgili davranmaya sevk etse de bu durum ailenin genel yapısını değiştirmeye yetmez. Kendi sorunlarını çözmek zorunda bırakılması çocuğa kişiliğini ve yeteneklerini geliştirme fırsatı verirse de aşırı serbestlik ve başıboşluk onların alt kültür gruplarına, suç örgütlenmelerine katılmalarının da yolunu açar. Gelişigüzel ailelerde genellikle danışmanlık hizmetine olumlu karşılık verilir, problemin çözümü hususunda danışmanın yaptığı öneriler kabul görür. 4. Eşzamanlı (Spontan) Aileler: Sözel iletişimlerin fazla olmadığı, yaşayış ve davranış figürleri ile kapalı iletişimin egemen olduğu, ilişkilerin belli bir düzen içinde rutin davranışlarla sürüp gittiği aile tipine eşzamanlı veya spontan aile denilmektedir. Eşzamanlı ailede rutin yaşantıların sevk etmesi dışında aile içi etkileşimler azdır. Bundan kaynaklanan bir sorun olarak da samimiyet duyguları zayıftır, aykırı davranış ve sorunlara karşı çözümleme refleksi gösterilmez. Eşzamanlı ailelerin kriz yönelimli danışmanlık yaklaşımına ve stratejik danışma tekniklerine iyi tepki verdikleri belirtilir. 3. KARAKTERİSTİK AİLE SORUNLARI: Aile danışmanlığını gerektiren nedenler olarak da ifade edilen problemler kategorik olara sınıflandırılarak belli başlıklar altında sıralanmaktadır: Statülere Ait Rol Algısı: Aile birlikteliğinin üyelere sağladığı bu statülerdeki hiyerarşik ilişkiler düzeni ve ona uygun iletişimler ailenin huzur ve ahengini belirleyen etkenlerdir. İlişki ve iletişimlerde meydana gelen düzensizlikler, aykırılıklar kısaca rol ve statülere uygun olmayan gelişmeler, ailenin huzur ve ahengini bozar. İlişki ve iletişimlerde meydana gelen bozulmalar aile içi sorunlar olarak kendini göstereceğinden her defasında müdahale edilip düzeltilmesi gerekir. Vaktinde giderilmeyen aile sorunları tekrarlandığı takdirde gitgide büyüyerek aile içi çatışmalara, aileden kopmalara, ayrılmalara hatta ailenin çözülmesine kadar gider. Aile içinde rol ve statüye uygun olmayan ilişki ve iletişimlerin ortaya çıkmasının en temel sebebi ise statülere uygun rol algılamalarda görülen sapmalardır. Aile üyeleri kendi statüleri dışında roller üslenmeye kalkışırlar yahut birbirlerinin rollerini kabullenmez ve benimsemezlerse rol algılarında bir kargaşa var demektir. Bundan dolayı aile sorunlarının çözümünde ilkin dikkat edilmesi gereken husus, aile bireylerine ait rollerin her birinin anlamı ve konumu hususunda ailede anlayış ve kavrayış birliğinin, sınırları gözetme bilincinin sağlanması ve bunun kalıcı bir şekilde yerleşmesidir. Bu kavrayış birliğini ve bilincini oluşturup sürdürülmesini sağlayan en önemli etken adet ve geleneklerdir. Aile bireylerinin rol algılarındaki sapmalara sebep olan etkenlerin neler olduğu incelendiğinde bunların biri iç etkenler, diğeri dış etkenler olmak üzere iki grupta toplandığı görülür. Dış etkenler; komşuluk, arkadaşlık, iş ilişkileri, moda, özentiler, çevresel alışkanlıklar olarak kendini gösterir. İç etkenler ise; aile yapıları, ailenin değer algıları, bilgisizlik, görgüsüzlük, düzensizlik şeklindedir. — Ailede Ebeveynden Birinin Olması. — Madde Bağımlılığı ve Aykırı Alışkanlıklar. — Ekonomik tavır ve alışkanlıkları: (Savurganlık, cimrilik, kanaatsizlik, gizlilik). — Sorunlu çocuklar: (Sorumsuzluk, özenti, suçluluk, bunalım). — Yeni Evliliklerde Uyum-İntibak Güçlükleri 4. AİLE İÇİNDE PROBLEMLERE YOL AÇAN İLİŞKİ VE İLETİŞİM BOZUKLUKLARI: Aile içindeki anlaşmazlık ve huzursuzluklar genellikle ilişki ve iletişim bozukluklarından kaynaklanmaktadır. 1- Söz ve fikirleri ciddiye almamak, aldırış etmemek. 2- Duygu ve düşüncelere saygı göstermemek. 3- Sorunları konuşamamak ve paylaşamamak. 4- Birlikteliklere vakit ayıramamak ve yeterince ortak yaşantılar oluşturamamak. 5- Aile düzenine dair kurallar prensipler geliştirip sürdürememek. 6- Sevgi, değer verme ve takdir etme duygularını açığa vurup paylaşamamak. 7- Birbirinden teşekkür, iltifat, minnettarlık, onurlandırma gibi olumlu karşılıkları esirgemek. 8- İlişkileri Açıklık, dürüstlük ve güven üzerine kuramamak. 5. AİLE İÇİ İLİŞKİ VE İLETİŞİMLERDE ALINMASI GEREKEN TEDBİRLER: 1- Aile içindeki ilişki ve iletişimler konusunda, yalan söylememek, alay etmemek, çirkin kelime kullanmamak, birisinin aleyhinde konuşmamak, kırıcı olmamak gibi kural ve prensipler oluşturularak ailenin ortak özelliği haline getirilmelidir. 2- Aile bireyleri birbirlerine karşı sevgi, saygı, beğeni, takdir duygularını saklamayıp her fırsatta dile getirme alışkanlığı geliştirmelidirler. Bu hususta doğal ve samimi davranmalı gereksiz, göstermelik ve yapmacık tavırlara meydan verilmemelidir. 3- Sebebine, haklı olup olmayışına bakmaksızın duygusal dengeleme çabası aile kültürü haline getirilmelidir. 4- Aile içinde herkes, ailenin onurunu, ekonomik gereklerini, ortak hayat tarzını kendi arzu ve eğilimlerinin önünde tutmalıdır. 5- Aile içinde kimse birbirini eleştirmemeli, ayıplamamalı, davranışlarını sorgulamalı, hatasını yüzüne vurmamalı, hata yapanın açığını kapatmaya çalışmalı, ama bu durum, yanlışlıkları normalleştirecek bir tolerans anlayışına dönüşmemelidir. 6- Aile içinde istişare esas olmalı, söylenenleri hafife almaksızın herkesin kendini ifade etmesinin yolu açık tutulmalı, fikirlere saygı gösterilmeli, konuşanı sonuna kadar dinleme alışkanlığı geliştirilmelidir. 7- Aile içi sohbetlere vakit ayırmalı, aile ve toplum sorunlarını konuşulmalı, özenle seçilmiş ibret verici hikâyeler, anılar anlatılmalı, sıkıcı olmayan faydalı metinler okunmalıdır. 8- Ortak yaşantılar geliştirilmeli, yemek, ibadet, dua, çalışma, gezinti vb. etkinliklerin birlikte yapılmasına özen gösterilmelidir. 9- Aile içinde kimsenin birbirinden gizlisi saklısı olmamalı, birbirine güvenme, güveni zedelememe hassasiyeti bir aile yaşam tarzı haline getirilmelidir. 11- Aynı saatte yatmak, aynı vakitte birlikte yemek, her Cuma akşamı Kur’an okuyup dua etmek, eve giriş-çıkışlarda selamlaşmak vb. belli adetler oluşturulmalı, güzle adet ve geleneklerin yaşatılmasına özen gösterilmelidir. 12- Lüks ve israf yarışı, aşırı özenti, başkalarını kıskanma gibi hastalıkların aile içinde barındırılmamalı, bunları önleme hususunda bir duyarlılık geliştirilmelidir. 13- Aile içinde ortaya çıkan sorunların çözümünde fedakarlığı önceleyen ortak bir tavır geliştirilmeli, çözümü güçleşen sorunların üstüne gitmeyip çözümü zamana bırakmalıdır. Çözümler daima Allah ve Resulünün koyduğu değer ölçülerinde aramalıdır. 14- Aile içinde her zaman yaşanabilecek anlaşmazlıklar büyüyüp de uygun bir çözüm bulunamaz ve iş ayrılık noktasına doğru gidecek olursa yakın akrabalardan sözü dinlenecek ve görüşüne itibar edilecek olanların hakemliğine başvurulmalıdır. 6. AİLE İRŞAD VE REHBERLİK SÜRECİ: Dini danışma ve rehberlik kapsamında ele alınan aile ve irşad rehberlik olgusu, aile danışmanlığı hizmeti ile dini destek hizmetini birlikte ifade etmektedir. Aile danışmanlığı ile ilgili çalışmalar yirminci yüzyılın ilk yarısında ortaya çıkmıştır. İlk zamanlar konu ile yakından ilgilenen ünlü psikologlar Sigmun Freud ile Alfred Adler, daha çok ebeveyn ile çocuk ilişkisi üzerinde durmuşlardır. Çocuğun kişilik gelişiminden ailenin ve ebeveynin rolünden yola çıkan uzmanlar aile eğitimi üzerinde yoğunlaşmışlardır. Daha sonra aileyi bir bütün olarak ele alan psikologlar, aile içinde ortaya çıkan, hızlı gelişmeler karşısında kuşaklar çatışması olarak kendini gösteren sorunları gidermek için aile içi ilişki ve iletişimleri düzenleme, aile bireylerin rollerine uygun davranışları geliştirme amacına yönelmişlerdir. Bu durum aile eğitiminden aile danışmanlığına geçiş anlamına gelmektedir. Bu yeni dönemde N. Ackheman, Carl Jung, Murray Bowen gibi psikologlar aile danışmanlığının gelişmesine önemli katkıları olmuştur. Aile yapısı ve danışmanlık süreci konularında farklı yaklaşımları gösteren aile danışmanlığı kuramları şöyle sıralanmaktadır: 1- Psikanalitik aile danışmanlığı. 2- Yapısal aile danışmanlığı. 3- Yaşantısal aile danışmanlığı. 4- Straterjik aile danışmanlığı. 5- Bilişsel / Davranışçı aile danışmanlığı. Öncelikle belirtmek gerekir ki genel olarak kişisel problem odaklı psikolojik danışma süreci için ön görülen aile danışmanlığı için de bir ölçüde geçerlidir. Aile danışmanlı süreci aile bireylerinden birinin başvurması ile başladığından ilk planda bireysel problem danışmanlığına benzer bir durum söz konusudur. Sorunu öğrenmede, danışma sürecine yön verecek ilk bilgileri almada bireysel problem danışmanlığı yolu izlendiği gibi süreç içinde birebir görüşmelerde de aynı yol izlenecektir. Sorunun çok taraflı olarak bir aile sorun olduğu anlaşıldığında süreç bireysel olmaktan çıkıp aile danışmanlığı boyutuna geçmiş olur. Aile danışmanlığı süreci kişisel problem danışmanlığı sürecinde olduğu gibi üç aşamalıdır. Ancak ondan farklı olarak aile danışmanlığında süreç bir ön hazırlıkla başlamaktadır: 1) Hazırlık Aşaması: Aileden birinin müracaatı ile başlayan ilk temasla birlikte danışman ailenin genel yapısı ve dinamikleri hakkında genel bilgiler alarak bir değerlendirme yapar ve sorunun genel karakterine dair hipotezler geliştirir. Bu aşamada ihtiyaç duyulursa sorunun taraflarının hatta bütün aile bireylerinin katılacağı bir randevu ayarlanarak toplu halde bilgi alma yoluna gidilebilir. Böylece eksik yahut yanlış bilgi alma riski ortadan kalkmış olur. Bu aşamada problemle ilgili herhangi bir telkin, tavsiye ve yönlendirmede bulunulmaz. Aile danışmanlığı, bütün bileşenleri dikkate alan kademeli bir danışmanlık süreci yürütülmeden ilk akla gelen noktada çözüm önerilecek basit bir olay değildir. Aile sorunları bir anda oluşmadığı gibi çözümleri de anlık reflekslerle sağlanamaz. Hazırlık aşamasında toplanan doğru ve kesin bilgilerle geliştirilen hipotezler istikametinde dikkatli ve sabırlı bir danışma süreci başlatılacaktır. 2) İlk Aşama: Aile danışma sürecinin ilk aşamasında yapılması gereken sürecin başarısını etkileyecek önemli işler vardır. Aşağıda özet olarak verilen bu işler birer danışman görevi olarak yerine getirilecektir. a) Raport Kurma (Aileye katılma): Raport kurma veya aileye katılma diye ifade edilen ilk iş danışmanın aile ile karşılıklı güven duygusunu tesis etmesidir. Bu amaçla danışman aile bireyleri ile teker teker tanışır, tokalaşır, onları dinler. Danışman; sıcak, samimi, dostça, nazik, saygılı ve ilgili bir yaklaşımla hem ailenin tamamının hem de tek tek aile bireylerinin güvenini kazanmaya özen gösterir, problemin çözümünü sağlamak üzere objektif bir uzmanlık yaklaşımı ile çalışacağı hususunda onlar güven verir.Sürecin can alıcı noktası bu güven duygusunun oluşmasıdır. Raport kurma sözlerle yapılabildiği gibi sözel olmayan yollarla da yapılmalıdır. Danışmanın giyim kuşamı, davranışları, ilişkiye açık sempatik tavrı, hal ve hareketleri raport kurmada oldukça önemlidir. b) Bilgi Toplama: Danışmanın, danışma sürecini başarılı bir şekilde sürdürebilmesi için öncelikle ailenin yaşam tarzı, ilgileri ve ilişkileri hakkında ve yaşana problem konusunda etraflıca bilgi toplamalıdır. c) Süreci Yapılandırma: Aile bireylerinin danışma ilişkisi sırasında birbirlerine karşı doğal ve fonksiyonel olmayan ilişki ve davranış formları gösterebilirler. Danışmanın ilk temastan itibaren bu konuda dikkatli davranarak kontrolü eline alması bu şekilde bir gelişmeye meydan vermemesi gerekir. Ailenin gerçek fonksiyonlarını ortaya koyması için onlara nasıl yardımcı olunacağı önemlidir. Bu husus dikkatle değerlendirilerek aileye sorular sormadan, onlarla girişilen etkileşimler sonucunda elde edilen bilgilerle bir yapı oluşturulur. d) İzlenimleri Kaydetme: Bir aksaklığa, ihmale meydan vermemek için görüşmelerin ardından izlenimler kaydedilir. 3) Orta Aşama: İlk evredeki raport kurma, yapı oluşturma ve bilgileri toplama işleri tamamlandıktan sonra bir ileri aşamaya geçilir. Bu aşamada yapılması gerekenler şöyle sıralanır: a) Aile üyelerinin tamamının sürece katılmasını sağlamak. b) Aile üyelerinin birlikteliğini ve ilişkilerini güçlendirecek bağlantılar kurmak. c) Aile için gerekli olan değişimi teşvik etmek ve aile bireylerini değişime hazırlamak. d) Etkin önderler, akraba, model gruplar gibi dış dinamiklerle bağlantı kurmak. e) Rehberlik hizmetinde konudan çok sürece odaklanarak şaka espri gibi rahatlatıcı unsurları da kullanmak suretiyle sürecin istek ve arzuyla sürdürülmesini sağlamak. 4) Son Aşama: Belli olan değişimler danışman tarafından açıklanarak mutluluğu aile üyeleri ile paylaşıldıktan sonra danışma sürecini sonlandırılması anlamında yapılacak olanlara geçilir. Bu aşamada üç işlem gerçekleştirilir: a) Danışman süreci özetleyerek aileyi danışmanlık işleminin bittiği, kazandıkları tecrübelerle bundan sonra yol devam edecekleri fikrine yöneltir. b) İleride benzer sorunların yaşanmaması hususunda uzun süreli tedbirler tartışılarak bu tedbirleri sürdürme kararlılığı oluşturulur. c) Danışmanın bitmeyen bir süreç olduğu düşüncesi ile açık sonlandırma yapıp izlemeye geçmek. |