Tekil Mesaj gösterimi
Alt 23 Aralık 2013, 16:20   Mesaj No:3

enderhafızım

Medineweb Emekdarı
enderhafızım - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:enderhafızım isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5879
Üyelik T.: 28 Aralık 2008
Arkadaşları:32
Cinsiyet:Bay
Memleket:İst
Yaş:39
Mesaj: 3.185
Konular: 1383
Beğenildi:169
Beğendi:17
Takdirleri:216
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: KUR”AN Tercüme Teknikleri Ders Notları (14 Hafta FuLL)

3. HAFTA

KUR’AN TERCÜMESİ VE TARİHİ GELİŞİMİ

1- PEYGAMBERİMİZ DEVRİNDE TERCÜME:
a) Mekke Dönemi: On üç yıllık Mekke döneminde Hz. Peygamber’e Arapça bilmeyen yabancıların geldiğine ve onunla konuşup mesajına muhatap olduklarına dair elde herhangi bir kaynak yoktur. Bununla beraber gerek Cin sûresinde gerekse Ahkaf sûresinde Hz. Peygamber’in Kur’ân okurken bir grup cin tarafından dinlendiği belirtilmektedir. b) Medine Dönemi: Medine döneminde başta Hz. Peygamber’in çevre ülkelerdeki yabancı krallara gönderdiği diplomatik mektupları olmak üzere vaki olan bazı gelişmeler, kısmen de olsa tercümeyi zaruri kılmıştır.
Bunun yanı sıra, özellikle Ehl-i Kitaba gönderilen mektuplarda şu ayetler zikredilmiştir:
1. “…Kurtuluş hastır, bu doğru yolu tutanlara”
2. “Allah’tır gerçek İlah, O’ ndan başka yoktur ilah. O melik’ tir, kuddûs’tür, selam’dır, Mü’min’dir, müheymin’dir”
3. “De ki: “Ey Ehl-i kitap! Bizimle sizin aramızda birleşeceğimiz, müşterek ve âdil şu sözde karar kılalım: “Allah’tan başkasına ibadet etmeyelim. O’na hiçbir şeyi şerik koşmayalım, kimimiz kimimizi Allah’ın yanında rab edinmesin.” Eğer bu dâveti reddederlerse: “Bizim, Allah’ın emirlerine itaat eden müminler olduğumuza şahit olun” deyin.”
4. “Ey Ehl-i kitap! Dininizde haddi aşmayın, taşkınlık yapmayın ve Allah hakkında gerçek olmayan şeyleri iddia etmeyin! Meryemin oğlu Mesih İsa sadece Allah’ın resulü, Meryeme ulaştırdığı kelimesidir.”
5. “Kendilerine kitap verilenlerden oldukları halde, Allah’a da, âhiret gününe de iman etmeyen, Allah’ın ve Resulünün haram kıldığını haram tanımayan, hak dinini din olarak benimsemeyen kimselerle zelil bir vaziyette tam bir itaatle, cizye verinceye kadar savaşın.”
İşte Hz. Peygamber’in elçilerinin bu ayetleri tercüme etmeleri, Kur’ân tercümesinin başlangıç hareketlerinden biri olarak değerlendirilebilir. Zikri geçen bu ayetler de ilk tercüme edilen ayetler olarak kaydedilebilir. Ayrıca, Efendimiz (s.a.v.) döneminde onun ashabından biri olan İranlı Selman-ı Farisî’ye İranlı bazı Müslümanlar, dilleri Arapçaya alışıncaya kadar namazlarında okumak üzere, kendilerine Fatiha suresinin Farsça tercümesini yazmasını Selman’dan (r.a.) bir mektup aracılığı ile isterler. Selman (r.a.) da Fatiha’yı Farsçaya tercüme eder.
2- KUR’AN’IN İLK TERCÜMESİ:
Kur’ân’ın ilk kez Farsçaya tercüme edildiği ittifakla sabit olmuştur. Samanoğulları emiri Mansur b. Nuh X. Asrın ikinci yarısında bir komisyon kurdurup Taberî’nin tefsirinin bir hülasası ile beraber Kur’ân’ın Farsçaya tercüme edilmesine vesile olmuştur. Bu tercümenin en önemli özelliği, zamanımıza ulaşan Kur’ân’ın tümünü içeren en eski tercüme olmasıdır. Bu tercüme Türkçeye yapılan ilk tercümenin kaynağı olması ve ilk Türkçe tercüme için model teşkil etmesi açısından da önemlidir.
3- KUR’AN’IN EN ESKİ TÜRKÇE TERCÜMELERİ:
Kur’ân Farsçadan sonra Türkçeye çevrilmiştir. Bugün, mevcut en eski Türkçe Kur’ân tercümelerinin,
İlk tercüme edilen asıl nüsha olmayıp, ondan istinsah edilmiş nüshalar olmalarından,
İstinsah edildikleri asıl nüshanın mütercimi ve tercümenin tarihi hakkında bilgi vermediklerinden,
Çoğunun anonim olmalarından dolayı, ilk Türkçe tercümesinin tarihi ve müterciminin kimliği hakkında net bir bilgiye sahip olmak, mümkün değildir.
İlk Türkçe Kur’ân tercümelerinin, miladî X-XI. Asırlara tekabül ettiği söylenmektedir. Edip Ahmet b. Yükneki’nin
Atabetu’l-Hakayık” adlı eserinde sekiz kadar ayetin tercüme edildiği görülmektedir.
Elimize kadar ulaşan en eski Türkçe Kur’ân tercümeleri Selçuklular devletinin dağılışından sonra kurulan Anadolu beylikleri devrine (XIV. yüzyıla) aittir.
4- TÜRKÇE KUR’AN TERCÜMESİ:
XIX. Yüzyılda Türkçe Kur’ân Tercümeleri:
Bu yüzyılda, tamamlanmış haliyle neşredilen Kur’ân’ın matbu Türkçe çevirileri şunlardır:
Muhammed et-Tefsirî,Terceme-i Tefsîr-i Tibyan
İsmail Ferruh,Tefsîr-i Mevâkib/Terceme-i Tefsîr-i Mevâhib
Nâsih el-Bağdadî, Zübedu’l-Âsari’l-Mevâhib ve’l-Envâr
Haydarâbâdî, Kitabu’t-Tefsîri’l-Cemâli alâ’t-Tenzîli’l-Celâlî
Bu dönemin genel özelliklerine baktığımızda şu hususları tespit ederiz:
Bu dönemde Kur’ân’ın tamamını ihtiva eden tercümelerin sayısı azdır.
XIX. Yüzyılda neşredilen eserlerin hemen hemen tamamı Tanzimatın ilanından (1839) sonradır.
Diğerleri birer kez neşredilmesine rağmen, Tibyanve Mevakibadlı eserler defalarca neşredilmiştir.
Bu çevirilerde kaynak dil, Arapçadan ziyade Farsçadır.
—Bu eserlerin Türkçeleri, oldukça ağır ve ağdalıdır.
Kur’ân’ın tamamını ihtiva eden tercümelerin hepsi de bir tefsir içerisinde yer almaktadır.
Bu gün ‘meâl’ adı verilen form henüz ortaya çıkmamıştır.
XX. Yüzyılda Türkçe Kur’ân Tercümeleri:
19001908:
XX. yüzyılın ilk yıllarında İstanbul’da okunan bir bakıma rakipsiz olan eserler, yine Tibyân ve Mevâkib’dir.
Bu dönemde falcılığı ile meşhur Süleyman Tevfik el-HüseyniKenzu’l-Havassadıyla bir eser yazar. 1907’de, Tafsîlu’l-Beyân fî Tefsîri’l-Kur’ânadıyla bir eser hazırladığını ancak dönemin Şeyhülislâm’ı Cemaleddin Efendi’nin, eserin basımına izin vermediğini nakleder.
Kazan ve Azerbaycan şiveleriyle neşredilen Türkçe çevirilerden bazıları şunlardır:
1. AnonimKelâm-ı Şerif Tefsiri: Tefsîr-i Fevâid, Kazan.
2. İbn Esedullah el-Hâmidîel-İtkân fî Tercemeti’l-Kur’ân, Kazan,
3. Mir Muhammed Kerim Mirza Faru’l-AlevîKitâbu Keşfi’l-Hakâik, Bakü.
4. Muhammed Hasan SakvîKitâbu’l-Beyân fî Tefsîri’l-Kur’ân, Tiflis,
5. AnonimTahsîlu’l-Beyân fî Tefsîri’l-Kur’ân, Kazan.
1908–1923:
Bu dönemde müstakil sûre tefsirleri yanında, Bereketzâde İsmail Hakkı, Envâru’l-Kur’ân ve Şeyhülislam Musa Kâzım Efendi, Safvetu’l-Beyân fî Tefsîri’l-Kur’ân isimli birer Kur’ân tercümesi ve tefsiri yazıp neşretmeye başlamışlardır. Ayrıca Hadimli Vehbi Efendi, Hulasâtu’l-Beyân fî Tefsîri’l-Kur’ânadlı on beş ciltlik eserini bu yıllarda ikmal etmiştir.
Yine I. Dünya savaşı başlarında (1914), İstanbul’da, Tüccarzâde İbrahim Hilmi tarafından ‘salt türkçe metin’ olarak bir Kur’ân tercümesi yayınlanmaya başlanır: Kur’ân-ı Kerim Tercüme ve Tefsiri.Bu tercüme 1926 yılında İstanbul’da Türkçe Kur’ân-ı Kerim Tercümesiismiyle yayınlanmıştır.
19231928:
1924 yılı Nisan ayında, iki yeni tercüme yayınlanmaya başlanır: Bu tercümelerden ilki Süleyman Tevfik el-Hüseynî ’nin “Zübdetu’l-Beyân”, diğeri ise Tüccarzâde İbrahim Hilmi tarafından yayınlanan Nûru’l-Beyân’dır.
1924’te Ermeni asıllı bir yayıncı olan Mihran Efendi’nin neşrettiği daha sonra Türkçe Kur’ânnamıyla şöhret bulacak olan eser Kasimiriski’nin Fransızca Kur’ân çevirisi olan Le Koran’ın kötü bir kopyasıdır. 1930’lu yılların başında camilerde Kur’ân’ın Türkçe okunması, namazların Türkçe kılınması teşebbüslerinde bu tercüme kullanıldı. Ömer Rıza Doğrul: “Bu eser, Kur’ân tercümesi olmaktan ziyade Kur’ân’ tercümesinin tercümesidir, demektedir.
İbrahim Hilmi, İzmirli İsmail Hakkı’ya yaptırdığı tercümeyi Meânî-i Kur’ân ismiyle 1927’de neşretti.
21 Şubat 1925’te Kur’ân’ın Türkçe tercüme ve tefsirine ve bazı âsâr-ı islâmiyyenin nakl ve tercümesine karar verilmiştir. Elmalılı Hamdi Yazır’ın hazırladığı Hak Dini Kur’ân Dili/Yeni Meâlli Türkçe Tefsir adlı eser ile Ahmet Naim ve üçüncü ciltten sonrasını Kâmil Miras’ın hazırladığı Tecrîd-i Sarih Tercemesi bu kararın mahsullerindendir.
1928–1950:
Bu dönem, Anayasa’dan “Devletin Din-i İslâm’dır” maddesinin çıkarıldığı, Latin alfabesine geçildiği, ezanların Türkçe okunduğu, -Fransızcadan yapılmış çevirilerle- namazların Türkçe kılındığı, dini neşriyatın yasaklandığı bir dönemdir.
Harf inkılâbından dört yıl sonra 1932 yılında İbrahim Hilmi daha önce kendi yayınevinin basmış olduğu İzmirli İsmail Hakkı’nın “Meâni-i Kur’ân” adlı Osmanlıca tercümesini, mütercimin mukaddimesini çıkararak ve bazı dipnotlarda değiştirmeler yaparak Türkçe Kur’ân-ı Kerim Tercümesi adıyla bu sefer Latin harfleriyle basar.
Aynı yıl Süleyman Tevfîk Özzorluoğlu, tercümesinin adını değiştirerek Kur’ân-ı Kerimadıyla piyasaya sürmüştür.
1934 yılında Ömer Rıza Doğrul, Tanrı Buyruğuadlı eserini Mevlana Muhammed Ali’nin İngilizce çevirisinden hareketle hazırlamış ve gerektikçe ayetlere açıklama notları ekleyerek eserine bir tefsir niteliği kazandırmıştır.
1935 yılında ise Diyanet İşleri Reisliği’nin Elmalılı Hamdi Yazır’a hazırlatmış olduğu Hak Dini Kur’ân Dili/Yeni Meâlli Türkçe Tefsiradlı eserin ilk cildi neşredilir.
1925’te Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne verilen önergeyle Kur’ân’ın tercümesi Mehmet Akif Ersoy’a, tefsiri de Elmalılı Hamdi Yazır’a havale edilmiştir. Elmalılı 1926’da eseri yazmaya başlar fakat Akif’in tercümeden vazgeçmesi nedeniyle tercüme işini de Elmalılı kendisi üstlenir. Eser, Elmalılı tarafından Osmanlıca olarak yazılmış dizgide Latin harflerine çevrilmiştir. 1960–1962 yıllarında ikinci baskısı yapılan eserin daha sonraki yıllarda farklı yayınevleri tarafından baskıları yapılmıştır.
Elmalılı Hamdi Yazır’ın bu kıymetli eseri “Türkçe Kur’ân Tercümeleri” tarihi içerisinde bir dönüm noktasıdır. Birkaç teşebbüs istisna edilecek olursa, Elmalılının Yeni Meâlli Türkçe Tefsirinden sonra “Türkçe Kur’ân” sözü pek rağbet bulmayacak ve artık Kur’ân tercümelerine
Meâl isminin verilmesi bir teâmül halini alacaktır. Bu sözcük, zamanla form olarak da kavram olarak da karşılığını bulmuş ve “tefsir” ile “tercüme” arasında bir manayı ifade etmek üzere sürekli kullanılmaya başlamıştır.
1950–1960:
Hasan Basri Çantay’ın Kur’ân-ı Hakîm ve Meâl-i Kerimadlı üç ciltlik eseri, bu dönemde yayınlanmış en ciddi tercümedir. 1955’de, biri Abdülbaki Gölpınarlı’nınKur’ân-ı Kerim ve Meâli, diğeri ise, Hacı Murat Sertoğlu’nun İslam’ın Mukaddes Kitabı Kur’ân-ı Kerim, Türkçe Tercüme ve Tefsiri isimli tercüme yayınlanır.
1957’ye gelindiğinde, haklarında büyük münakaşaların yapılacağı iki Kur’ân tercümesi yayınlandı:
— İsmail Hakkı Baltacıoğlu, Kur’ân.
— Osman Nebioğlu,Türkçe Kur’ân-ı Kerim.
Bu çevirilerden ilki gazete ve dergilerde büyük yankı buldu. Hilmi Ziya Ülken, Hasan Ali Yücel ve M. Şekip Tunç bu tercümeyi tanıtan ve öven yazılar kaleme aldılar. Peyami Safa’nın bu durumu değerlendirdiği yazısı enteresandır: “Arapça Kur’ân’ımızı Arapça bilmeyen Baltacıoğlumuz Türkçeye çevirdi ve Arapçayı bilmeyen dostlarımız bu tercümeyi beğendiler.”
Baltacıoğlu’nun, kendi çevirisini “Kur’ân” adıyla piyasaya sürmesi ve çeviride Öz-Türkçe bir dil kullanması, “Türkçe Kur’ân” tartışmalarını yeniden alevlendi.
Hasan Basri Çantay, Sebilürreşad’da yayınlanan makalelerle Nebioğlu’nun ve Baltacıoğlu’nun tercümesini eleştirdi.
1960 yılına kadar iki Kur’ân tercümesi daha yayınlanır: 1957’de Şemseddin Yeşil’in Füyuzât/Kur’ân-ı Mübin’in Meâlen Tefsiri adlı eseri, 1959’da ise, adı yine Kur’ânolan anonim bir çeviri yayınlanır.
1960 ve sonrası:
27 Mayıs 1960 ihtilalinden sonra yeni kurulan hükümet Kur’ân’ı Latin harfleriyle bastırma işine el attı. Fakat bu teşebbüs gerçekleştirilemedi.
1961 yılında Hüseyin Atay ile Yaşar Kutluay, Kur’ân-ı Kerim ve Türkçe Anlamı(meal) adlı eser Ankara’da Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları’ndan çıktı. Hasan Basri Çantay’ın tenkitlerine maruz kalan yazarlar, “Biz bu meâli yazmayı kabullenmeseydik, bu iş Baltacıoğlu’na verilecekti” diyerek kendilerini savunmuşlardır.
1962 yılı içerisinde Ankara’da Besim Atalay’ın Kur’ân-ı Kerimve İstanbul’da Sadi Irmak’ın Kutsal Kur’ân-Türkçe Meâli adlı çeviriler yayınlanmıştır.
Bu dönemde yayınlanan meâllerden bazıları şunlardır:
1. Ömer Nasuhi Bilmen Kur’an-ı Kerim’in Türkçe Meal-i Âlisi ve Tefsiri.
2. Fikri Yavuz Kur’an-ı Kerim ve Meal-i Âlisi.
3. Atıf Tüzüner Kur’an-ı Kerim ve Türkçe Meali.
4. Süleyman Ateş Kur’an-ı Kerim ve Yüce Meali.
5. Ziya Kazıcı-Necip Taylan Kur’an-ı Kerim Meali.
6. Hakkı Şengüler-Emin Saraç-Bekir Karlığa Fi Zılali’l Kur’an (Kur’an’ın gölgesinde) Seyyid Kutub’un eserinin Türkçe’ye çevirisi.
7. Süleyman Fahir Tibyan Tefsiri çevirisinin dilinin yenilenmesi.
8. Ali Rıza SağmanLâfzen ve Mealen Kur’an-ı Kerimin Çevirisi.
9. Ali BulaçKur’an- Kerim’in Meal Tercümesi
10. Talat Koçyiğit-İsmail CerrahoğluKur’an-ı Kerim Meal ve Tefsiri.
11. Ebu’l Ala Mevdudi Tefhimu’l Kur’an.
12. Halil Altuntaş-Muzaffer Şahin Kur'an-ı Kerim Meâli, DİB Yay.
13. Hayrettin Karaman-Ali Özek-İbrahim Kâfi Dönmez- Mustafa Çağrıcı-Sadrettin Gümüş-Ali Turgut Kur'an-ı Kerim ve Açıklamalı Meali, TDV. Yay.
14. Yaşar Nuri Öztürk Kur’ân-ı Kerim ve Türkçe Meâli.
15. Muhammed Esed Kur’ân Mesajı: Meâl-Tefsir.
16. Suat Yıldırım Kur’ân-ı Hakîm ve Açıklamalı Meâli.
17. Muhammed Hamidullah Aziz Kur’ân.
Alıntı ile Cevapla