Durumu: Medine No : 5879 Üyelik T.:
28 Aralık 2008 Arkadaşları:32 Cinsiyet:Bay Memleket:İst Yaş:39 Mesaj:
3.185 Konular:
1383 Beğenildi:174 Beğendi:17 Takdirleri:216 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Cevap: İslam Felsefesi [Ünit 8 Ders Özeti] (Dokuz Eylül) 1 S)İBN MİSKEVEYH KİMDİR? C) Künyesi Miskeveyh olan Ahmed b. Muhammed b. Yakup,
Ebu Ali el-Hâzin olarak da bilinir. İbn Miskeveyh‟in Kamil el-Kadî (ö.960)‟den tarih, özellikle deTaberî'nin Tabakat‟ını tahsil ettiği ve İbn el-Hammâr‟dan da felsefe okuduğu bilinmektedir.
Çok seçkin bir ahlak filozofu ve tarihçi olarak ün kazanmıştır 2 S)İBN MİSKEVEYH’İN ESERLERİ NELERDİR? C) Klasik kaynaklarda İbn Miskeveyh‟e 13 kitap nispet edilir; Ancak İstanbul kütüphanelerinde bunlara ilaveten 5 yazma eser bulunmaktadır. Felsefî açıdan el-Fevzu'l-Ekber, el-Fevzu'l-Asgar, Tecâribu'l-Ümem, Ünsü'l-Ferid, Tertîbu's-Saâde, el-Mustasfâ, Cavidân Hired, es-Siyer, Tehzibu'l-Ahlâk gibi kitaplar en mühim eserleri arasındadır. 3 S) İBN MİSKEVEYH’İN GÜNÜMÜZE ULAŞAN ESERLERİ NELERDİR? C) Ahlâk filozofu olan İbn Miskeveyh’in ahlâk dair üç önemli ve özgün kitabı günümüze ulaşmıştır. 1-Tertibu's-Saâde, Tezhibu'l-Ahlâk ve 3-Cavidân Hired. 4 S)TEHZİBU'L-AHLÂK ESERİ NİÇİN DİĞERLERİNDEN FARKLIDIR? C) Ahlak ilmi üzerine yazdığı bir eser olan Tehzîbu'l-Ahlâk’ta İbn Miskeveyh, kendisinin ahlâkî huylarını değiştirdiğinden bahseder ki, bu da onun ahlâk ilmi hakkında yazdıklarının çoğunu kendi nefsine uyguladığına delil sayılabilir 5 S) FELSEFİ YAKLAŞIM İTİBARIYLE KİMİ TAKİP EDER? C) Farabi‟yi takip eder ve özellikle Platon, Aristoteles ve Plotinus‟un görüşlerini uzlaştırmaya çabalar. 6 S) MUHARRİKUL EVVEL NE DEMEKTİR? C) İbni Miskeveyh el-Fevzu'l-Asğar adlı eserinde tevhid inancını anlatırken kullandığı terimdir. O zamanlar çok meşhur olan “ilk hareket ettirici (Muharriku’l-evvel)” deliline ALLAH’ın varlığını ispat etmekte başvurur. Bu konuda İbn Miskeveyh tam bir Aristocudur.
Birlik, ezelîlik ve gayri cismanilik ona göre Tanrı'nın aslî sıfatlardır.
-Samimî bir dindar düşünür olan İbn Miskeveyh, yoktan yaratmayı ispata çalışır. 7 S) FEVZUL ASGAR IN İÇERİĞİNDE NELERDEN BAHSETMEKTEDİR? C) Farabi'nin Medinetül Fasılası'na benzetilen bu eser 3 bölümdür. İlk bölümünde Tevhid inancından bahseder ve Aristonun etkileri görülür. İkinci bölümünde nefs ve kuvvelerini konu alır ve yeni Platoncu etkileri görülür. Son bölümde ise nübüvvet konu edilmektedir 8 S)MİSVEKEYH PSİKOLOJİ GÖRÜŞÜNÜ HANGİ KİTAPLARINDA ELE ALIR? C) el-Fevzu'l-Asgar‟da ve Tehzibu'l-Ahlâk'ta ele alır 9 S) İBNİ MİSKEVEYH GÖRE VARLIK OLUŞUMU NASILDIR? C) ) İbn Miskeveyh Tanrı’dan sudur eden ilk varlık olan İlk Akıl, ona göre aynı zamanda Faal Akıl’dır. Mükemmeldir, hali bakımından değişmez. İlk aklın sudur hali onunla birlikte ebedî olarak devam eder. O kendisinden aşağıdaki varlıklara nispetle kamil, Tanrı’ya nispetle noksandır sonra akıldan daha aşağı mertebede bulunan semavî nefs gelir, o akla benzemek için yetkinlik arzusunun ifadesi olarak hareket eder. Bununla birlikte tabii cisimlere nispetle o tamdır. Semavî nefs aracılığıyla ilk felek vücuda gelir. Nefse nispetle o eksiktir Tanrı tarafından ona bahşedilen varlığın ebedîliğini temin için feleğin hareketi dairevîdir. Felek ve onun kısımları aracılığıyla bizim cisimlerimiz vücuda gelir. Tanrı ile aramızdaki vasıtalar zincirinin uzunluğu nedeniyle bizim varlığımız oldukça zayıftır varlığımız değişkendir ve ebedî değildir. Bütün varlık mertebeleri ALLAH tarafından vücuda getirilir ve O’nun varlığının sudûru ve her şeyi kuşatan kudreti âlemdeki düzeni korur. Eğer sudûrdan Tanrı çekilirse hiçbir şey varlığa gelmez
SUDUR -FAAL AKIL- SEMAVİ NEFS- İLK FELEK -CİSİM yani VARLIK 10 S)YOKTAN VAR ETMEYİ İBNİ MİSKEVEYH NASIL İZAH EDER? C) Galen’in yoktan yaratmanın aleyhindeki söylediği sözlerine karşılık İbn Miskeveyh’in bu husustaki delili şudur: Cevher sabit kalırken, suretler art arda gelir. Bir suretten diğerine geçişle meydana gelen değişmede, önceki suretler nereye giderler? Evvela, birbirine zıt olmaları sebebiyle, iki suret bir arada bulunamazlar. İkinci olarak, ilk suret başka bir yere gidemez, çünkü mekânda hareket ancak cisimlere mahsustur ve arazlar bir yerden başka bir yere hareket edemezler. Bu durumda ancak bir ihtimal kalır ki, önceki suretin yok olmasıdır Eğer önceki suretin yokluğa gittiği (yok olduğu) sabit olduğunu göre, bu durumda ikinci, üçüncü ve dördüncü, vd. müteakip suretler de yoktan geldiği ispatlanmış olur. Bu sebeple, sonradan olan bütün varlıklar yoktan var edilmiştir. 11 S) İBN MİSKEVEYH’İN TEKAMÜL TEORİSİNİ AÇIKLAYIN? C) Aristo’nun aksine, en yüksek iyiyi insanın ALLAH’ın halifeliğini gerçekleştirme gayesi ile özdeş sayan İbn Miskeveyh’e göre bu gaye, insana mahsus olan akıl sayesinde âlemin tekamülünde ulaşacağı konuma tekabül eder. İbn Miskeveyh’in tekâmül teorisi esas itibariyle İhvân-ı Safâ’nınkiyle aynıdır. Bu dört aşamalı bir tekâmüldür: Maden, bitki, hayvan ve insan. Mercan, hurma ağacı ve maymun sırasıyla madenden bitkiye, bitkiden hayvana ve hayvandan insaniyet aşamasına geçişi temsil eder. Son halkasına kendisindeki semavî nefsi bağlayarak Peygamber varlık silsilesini tamamlar. 12 S) İBN MİSKEVEYH RUHUN VARLIĞINI NASIL AÇIKLAMIŞTIR? C) Maddeci görüşe karşı çıkarak, aynı anda farklı hatta iki zıt sureti kabul edebilmesini gerekçe göstererek insanî ruhun varlığını ispatlar. Ruh, ona göre cismanî bir şey olamaz, çünkü madde aynı anda ancak bir tek suret alabilir. S) İBN MİSKEVEYH NEFSİN İDRAKİNİ NASIL AÇIKLAR? C) İbn Miskeveyh nefsin idrakini iki yolla açıklar. Şöyle ki: Aristo nun nefsin, bileşik maddî nesneleri ve yalın gayri maddî şeyleri farklı yollarla idrak eden tek bir melekesi vardır görüşü diğeri de Platon un ‘benzerler benzerleri idrak eder görüşüyle açıklamaya çalışır. 13 S) İBN MİSKEVEYH İN FELSEFİ GÖRÜŞÜ NEDİR? C) İbn Miskeveyh iradeli ölümün dünyadan el-etek çekmek demek olmadığını söyleyerek kendisini tashih eder; Dünyada el-etek çekmeyi öğütleyenler haksızdırlar, onlar, hiçbir hizmet sunmaksızın başkalarının hizmetini isterler, bu ise tamamen haksızlıktır. Bazıları onların çok az ihtiyaçları olduklarını iddia ederler, ancak bu çok az ihtiyaç bile çok sayıda insanın hizmetini gerektirir. Bu sebepten, her insanın başkalarına uygun surette hizmet etmek görevidir, eğer o onlara çok hizmet ederse çok isteyebilir, eğer az hizmet ederse de az isteyebilir.
Bu İbn Miskeveyh’in felsefî görüşünün önemli bir yönüdür ve onun ahlâka olan bağlılığını açıklar. 14 S)İBN MİSVEKEH İN AHLAKA DAİR EN BÜYÜK RİSALESİ NEDİR? C) Tehzîbu'l-Ahlâk’ tır. Bu kitapta nefs öğretisini açıklayarak başlar. Platonu izleyerek nefsin melekeleriyle bunları tekabül eden erdemler arasında bir benzerlik çizer 15 S)İBN MİSVEKEYH EGÖRE NEFSİN MELEKERİ KAÇTIR? C) Nefsin üç melekesi vardır: Akıl, cesaret ve şehvet; buna tekabül eden üç erdemi vardır; hikmet, cesaret ve i'ti-dal. Bu üç erdemin uyum halinde olmasıyla biz dördüncü bir erdeme, yani adalete malik oluruz 16 S) İBNİ MİSKEVEYH NEFSİN MELEKELERİNİN ALT BÖLÜMLERİNİ NASIL SINIFLANDIRMISTIR? C) Nefsin melekelerinin alt bölüm ve ayrımların hepsinin İbn Miskeveyh’in kendisine ait olup olmadığını kesin olarak tayin edilemese bile ona göre: yedi çeşit hikmet, yani zeka keskinliği, çabuk anlama, açık anlama, öğrenme kolaylığı, temyiz gücü, hafıza ve hatırlama; on bir çeşit cesaret, yani büyüklük, kendine hâkim olmak himmet sahibi olmak, metanet, sükûnet, heybet, yiğitlik, sabır, lütuf, hamiyet ve şefkat; on iki çeşit i'tidal, yani unutma, nezaket, doğruluk, uzlaştırmacılık, kendini tutma, sabır, kanaat, ağırbaşlılık, dindarlık, intizam, bütünlük ve cömertlik (ki altı alt bölüme daha ayrılır); ondokuz adalet çeşidi, yani dostluk, birlik, sadakat, şefkat, kardeşlik, ödüllendirme, iyi eş olma, iyi muamele, samimiyet, alçak gönüllülük, tevekkül, Allaha bağlılık, düşmanlığı unutmak, başkaları hakkında kötü konuşmaktan kaçınmak, doğruların vasıflarından bahsetmek, kötülerin rivayetlerini kabul etmemek ve bayağı kimselere, yaramaz satıcılara ve dalkavuklara güvenmemek, olarak tespit ettiği bilinmektedir. 17 S)TEZHIB UL AHLAK ADLI ESERI GENEL OLARAK NELERDEN BAHSEDER? C)Beş bölümden oluşan bu eserin ilk bölümünde nefsi anlatır. İkinci bölümde insan tabiatından İnsanların doğuştan iyi olduğunu ve daha sonra kötülüğü arzu etmekle ve kötü arkadaşlar edinmekle ‘kötü’ hale geldiğini savunur. Üçüncü bölümde iyinin temel gaye olduğunu söyler. Dördüncü esas itibariyle adaleti ele alır ve onunla ne kastedildiğini açıklar. Beşinci bölümde dostluk ve sevgi üzerine konuşmayı sürdürür. 18 S) İBN MİSKEVEYH DE BİR MUTLULUK SINIFLANDIRMASI NASILDIR? C) İbn Miskeveyh de bir mutluluk sınıflandırması şöyledir; 1-Sıhhat, 2-Zenginlik, 3-Şân ve şeref, 4-Başarı, 5-Doğru düşünmedir. 19 S) EL-FEVZU'L-ASĞAR VE TEHZİBU'L-ÂHLÂK’TAKİ ORTAK YÖN NEDİR? C) Fevzu'l-Asğar da olduğu gibi Tehzibu'l-Âhlâk’ta da İbn Miskeveyh züht hayatının bütün şekillerine karşıdır. Çünkü zahitler kendilerini ahlâkî erdemlerden koparırlar. Kendisini insanlardan ayıran ve uzlet halinde yaşayan kişi iffetli, adil, cömert ve cesur olamaz. Onun cansız ve ölü bir şeyden farkı kalmaz. 20 S) EBU BEKR ZEKERİYA EL-RÂZİ VE İBN MİSKEVEYH İN ORTAK GÖRÜŞLERİ NEDİR? C) İkisi de şehvete hâkim olmanın ruh sağlığının gerçek temeli olduğunu söyler. 21 S) İBN MİSKEVEYH E GÖRE NEFS HASTALIKLARININ ÇARELERİ NELERDİR? C) İbn Miskeveyh nefs hastalıklarının çarelerinden söz eder. En önemli hastalıkları; öfke, kendini beğenme, ihanet, korkaklık, gurur, korku ve hüzündür. 22 S) İBN MİSKEVEYH İN TARİH FELSEFESİ GÖRÜŞÜ NEDİR? C) Tarih saraylardaki şahıslar hakkında eğlendirici bir masal değildir, fakat belli bir çağda yaşayan toplumun siyasi ve iktisadî yapısının bir aynasıdır. O medeniyetlerin, milletlerin ve devletlerin yükseliş ve çöküşlerinin belgesidir. Bu sebeple tarihteki olaylar felsefi bir yaklaşımla incelenmeli mevcut sebepler beşeri menfaatleri dikkate alarak y yorumlamalıyız der. İBNİ SİNA 23 S)İBNİ SİNA NIN DİĞER FİLOZOFLARDAN FARKI NEDİR? C) Büyük İslam filozofları arasında Gazali, Fahreddin el-Razi ve diğerlerinin hücumlarına rağmen asırlarca İslam felsefesi geleneğine hâkim olmuş Son derece tafsilatlı ve mükemmel bir felsefe sistemi kuran tek kişi İbni Sina'dır. Tamamen akla ve düşünceye dayalı Helenistik geleneği İslam'a göre ve bir ölçüde onun içinde kalarak yeniden ifade etmenin yollarını aradığı yöntem ve tezleri geliştirmekle diğer filozoflardan ayrılır. İbn Sina'yı sadece İslam dünyasında değil, aynı zamanda kendisinden büyük ölçüde etkilenen batı dünyasında da büyük yankı uyandırmıştır. 24 S)İBNİ SİNA NIN EN BELİRGİN ÖZELLİĞİ VE TEMEL İLKESİ NEDİR? C) İbn Sina düşüncesinin en başta gelen özelliği, kavramları son derece itinalı bir yöntemle tahlil ederek ve ayırarak tanımlar yapmasıdır. En genel ve temel ilkesi de'her açık ve seçik kavrama, mutlaka bir gerçek ayırıma tekabül etmelidir' Bu tahlil ilkesinin İbn Sina sistemindeki verimliliği ve ehemmiyeti gerçekten hayret vericidir; O, bunu tekrar tekrar ve her vesileyle, ruh-beden ayrılığı ile ilgili delilinde, küllilerle ilgili anlayışında, mahiyet ve varlık nazariyesi v.s. içinde dile getirir. 25 S)İBNİ SİNA NIN VARLIK TEORİSİNİ AÇIKLAYIN? C) İslam filozoflarında olduğu gibi İbn Sina'nın varlık teorisi de südur teorisine dayanır. Zorunlu varlık olan Tanrı'dan yalnızca ilk akıl çıkar, çünkü bir ve mutlak manada basit olan bir varlıktan yalnızca bir sudûr edebilir. Tanrı kendisiyle kaim olmasına ve yaratılmışlar âleminin üstünde olmasına rağmen, yine de Tanrı'nın zorunluluğu ve mutlak ezeliliği ile tam bir imkan olan âlem arasında vasıta olan bir bağ vardır. Âlem, bir bütün olarak mümkün idi, fakat Tanrı sayesinde zorunlu hale geldi; bu zorunluluk da Tanrı'dan gelir. Düşüncesi İbn Sina'nın varlık ilkesidir. 26 S)İBNİ SİNA KİTAB UL EL ŞİFA DAARİSTO NUN VARLIĞINI AÇIKLARKEN KULLANDIĞI FORM VE MADDE KAVRAMLARINI NASIL İZAH ETMİŞTİR? C)Aristonun fikirlerinden yola çıkarak İbni Sina sadece form ve madde ile somut bir varlığa gidilemeyeceğini savunmuştur. Çünkü Aristo ya göre form küllidir, maddede form ile gerçeklik kazanır. Ancak formu kabul eden Aristo madeninde formun özünden olduğunu söyler. İşte bu noktada hem formu hem maddeyi oluşturan parçaları ayrıştırdığımızda gerçek varlığa ulaşamayız. İbni Sina bu noktada Plotinus'un Platon'un tesiriyle, formların daha yüksek bir ontolojik dereceleri olduğunu ve Tanrı'nın zihninde var olduklarını, daha sonra da O'nun tarafından maddede var edildiklerini kabul eder. Bu ilişki yönünden İbn Sina onu "araz" terimi ile tanımlar ve varlığın bir araz olduğunu söyler. 27 S)İBNİ SİNA RUHUN BEDENDEN AYRI BİR CEVHER OLDUĞUNU NASIL AÇIKLAR? C) "Bedeni sıfatları ne zaman zihni fonksiyonlarımın kaynağı olan bir şeye yüklesem onun bu sıfatları kabul edemediğini görüyorum", ve bu cismani olmayan varlık da ruh olmalıdır. İbn Sina, insandaki beslenme ve büyüme fonksiyonunun bitki ve hayvanlarda bulunan aynı güçlerden farklı olduğunu, insandaki düşünme gücünün bütün bu fonksiyonlara hâkim olması ve bütün bunların özelliklerini değiştirmesi dolayısıyla durumun böyle olduğunu açıklar. Bu birleştirici ilke de ruhun ta kendisidir. Der 28 S)RUHUN ÖLÜMSÜZLÜĞÜ HAKKINDA DELİLLER NASIL AÇIKLAR? C) İbn Sina'nın ruhun ölümsüzlüğü hakkındaki delilleri ruhun bir cevher olduğu ve beden ile ikisi arasındaki bir tür mistik ilişki sayesinde bedene sıkıca bağlanmış olan bedenin bir formu olmadığı görüşünü savunur. Faal aklın cevherinden belli bir kıvamda ortaya çıkan bedenle aynı anda meydana gelen ruhta, bedenle birleşmek, onu korumak ve onu karşılıklı yararları doğrultusunda yönlendirmek için kesin bir eğilim vardır. Bundan başka cismani olmadığından ruh basit bir cevherdir ve bu onun meydana geldikten ve hatta beden yok olup gittikten sonra dahi dağılıp kaybolmamasını ve hayatiyetini sürdürmesini temin eder. 29 S)CANLILARIN HAREKETİNİN ORTAYA ÇIKMASINDA ARİSTO NUN SIRALAMASI NASILDIR? C) 1- Tasavvur veya akıl yürütme, 2- Arzu, 3- Pazuların hareketi. 30 S) CANLILARIN HAREKETİNİN ORTAYA ÇIKMASINDA ARİSTO NUN SIRALAMASINDA İBNİ SİNA NIN GÖRDÜĞÜ FARK NEDİR? C)İbni Sina da bu sıralamayı 1- Tasavvur veya akıl yürütme, 2- Arzu, 3- Pazuların hareketi olarak kabul eder. Ancak bunlardan ikincisini kendi içinde ikiye ayırır. 1- Arzu ve 2- Tahrik (icma); çünkü ona göre her arzu, hareketi doğurmaz, fakat ister bilinçli olsun, ister bilinçsiz sadece arzu tahrik edici olduğu zaman hareket ortaya çıkar der. 31 S)RUHUN BEDEN İLE MÜNASEBETİNDE HEYECAN VE İRADE İNSAN ÜZERİNEKİ ETKİSİNİ İBNİ SİNA NASIL İZAH EDER? C)Şöyle ki; İbn Sina tıbbi tecrübelerine dayanarak bedenen gerçekten hasta olan insanların sırf irade gücü yardımıyla iyileşebileceği ve aynı şekilde sağlam bir insanın da hastalık kuruntusunun tesiriyle gerçekten hasta olabileceğini belirtir. Bu, ruhta bir hüküm belirlediği zaman ortaya çıkar; sırf bir inanç olarak hüküm bedeni etkilemez, fakat daha çok bu inancı bir sevinç veya elem takip ettiği zaman görülür. Ruh gerçekten, yeterince sağlamsa başka bir bedende hiçbir vasıta olmadan tedavi ya da hastalık oluşturabilir. 32 S)İBNİ SİNA NIN BILGI TEORİSİ NEDİR? C) İbn Sina bilgiyi, bilen öznenin bilinen nesnenin formunu soyutlaması olarak tasvir eder. Bilgiyi elde edebilmek için maddenin ortada olmasına ihtiyaç duyar. 33 S)İBNİSİNA NIN ALGI HAKKINDAKİ YAKLAŞIMINI AÇIKLAYINIZ) C) İbn Sina'nın algı hakkındaki anlayışının köşe taşını iç ve dış algılar arasında yaptığı ayırım oluşturur. Dış algılar beş duyu organının ortaya koyduğu eylemlerdir. İç algıları da esas olarak beş melekeye ayırır. İç duyuların ilki, diğer bütün duyuların kaynağı olan sağduyudur. Bu, duyu verilerini algılara dönüştürür. İkinci duyu; algıların oluşturduğu tasavvurları sakladığı sürece hayal gücüdür. Üçüncü meleke de yine hayal gücüdür, ancak bu defa tasavvurun nesnelerini birleştirerek ve ayırarak onlarla çalışır. Dördüncü ve en önemli iç melekeye vehim adı vermiştir. Beşinci iç duyu, İbn Sina'nın "manalar" (ma'âni) dediği fikirleri hafızada saklar.
1-SAĞDUYU.2-HAYALGÜCÜ. 3-AYRIŞTIRICI HAYALGÜCÜ,4-VEHİM,5-MANALAR 34 S)FARABİ VE İBNİ SİNANIN AKLIN AKIBETİ HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ NASILDIR? C) İbn Sina insandaki potansiyel aklı, bölünemez, gayri maddi ve belli bir zamanda meydana gelmesine ve fertten ferde şahsi bir şey olarak değişmesine rağmen yok olmayacak bir şey olarak kabul eder. Farabi'ye göre yalnızca akıl yönünden yücelmiş kimselerin ölümsüz olması ve diğerleri öldükten sonra yok olup gittikleri halde, İbn Sina bütün insanların ruhunun ölümsüzlüğü fikrine taraftardır. 35 S)İBNİSİNA NÜBÜVVET DOKTRİNİNİ NASIL İZAH EDER? C) Peygamberlik hadisesini ve ilahi vahyin zorunluluğunu İbn Sina dört temel üzerinde kurmaya çalışır: Aklı, "tasavvufi", mucizevi ve sosyo-politik temel. Bu dört seviyenin oluşturduğu bütün, bize onun düşüncesinin dini saikleri, özellikleri ve istikameti bakımından açık bir ipucu gösterir 36 S)İBNİ SİNA ALLAH ÂLEM ARASINAKİ İLİŞKİYİ NASIL AÇIKLAR? C) İbn Sina'ya göre de âlem ezeli bir varlıktır, fakat o kendi içinde 'mümkün' olduğundan (yokluğu düşünülebileceğinden) kendi bütünlüğü içinde Tanrı'ya muhtaçtır ve ezeli olarak Tanrı'ya bağımlıdır. Bu anlayış ehlisünnet akidesine ters düşmekle birlikte İbn Sina'nın bunu savunmaktan maksadı hem dinin taleplerini, hem de aklın taleplerini dengelemeye çalışmak ve tanrıtanımaz (ateist) bir maddecilikten kaçınmaktır. 37 S)İBNİSİNA ALLAHIN VARLIKLARI BİLEBİLMESİNİ NASIL İZAH EDER? C)ALLAH ın varlıkları bilebilmesi için duyu organlarına ihtiyacı olmadığını bütün cüz'ileri "külli yolla" bilebileceğine ve bu yüzden de algıya bağlı bilginin O'nun için lüzumsuz olduğunu savunur. Tanrı, bütün varlıkların kendisinden sudur ettiği sebep olduğundan hem onların varlıklarını, hem de aralarındaki münasebetleri bilir. |