Durumu: Medine No : 43 Üyelik T.:
03 Temmuz 2007 Arkadaşları:2 Cinsiyet: Yaş:38 Mesaj:
316 Konular:
35 Beğenildi:16 Beğendi:0 Takdirleri:10 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Cevap: Din Eğitimi 1.2.3.Hafta Din Eğitimi Biliminin Konusu ve Amacı Din eğitimi bilimi, dinden gelen bilgilerle eğitim biliminin verilerini birleştirerek, insanların Allah'ın iradesine uygun kişiler olarak yetişmelerine katkıda bulunacak çalışmalar yapar. Onların hayatları boyuncakarşılaşabilecekleri, dini anlayış ve yaşayışla ilgili teorik ve pratik problemleri araştırır, inceler, çözümler üretmeye, geleceğe yönelik teoriler geliştirmeye çalışır. Bu çalışmaların bütünü insanla ilgilidir. Dolayısı ile din eğitimi biliminin konusu insandır, insanın din ve imanla ilişkileridir. "Her doğan fıtrat üzere doğar. Sonra ebeveyni onu ya yahudi, ya mecusi, ya hırıstiyan yapar."(Müslim, hadis no:135) Bu hadiste iki noktaya dikkat çekilmektedir: Birincisi; bütün insanların ortak bir fıtratla yaratılmış olması, ikincisi de sonradan farklılaşmaların meydana gelmesidir. Farklılaşmanın etkenlerine anne‐baba, farklılığa da üç ayrı dini anlayış örnek olarak gösterilmiştir. Anne‐ babanın dışında farklılığın başka etkenleri olduğu gibi yahudilik, mecusilik ve hırıstiyanlığın dışında da farklılıklar vardır. Işte bu farklılıklarla onların etkenleri arasındaki ilişki din eğitimi biliminin temel meselesidir. Hadiste işaret edildiği gibi, genel olarak eğitimde, özel olarak da din eğitiminde yukarıda sözü edilen iki temel noktanın üzerinde dikkatle durulması gerekir. Dini ıstılahta bunların birincisine fıtrat, ikincisine de kesp denilmektedir. Din eğitimi biliminin konusunu daha iyi belirleyebilmek için bu kavramların açıklanmasına ihtiyaç vardır. Fıtrat ve Kesp Fıtrat, insanların yaratılıştan sahip oldukları ortak yapıdır. Allah bütün insanları aynı ortak özelliklere sahip olarak yaratmıştır. Her insan güler‐ağlar, üzülür‐sevinir, sever‐nefret eder, öfkelenir, heyecanlanır, korkar. Bu özellikler herkeste vardır ve bunlar birer bilgi konusu değildir; öğrenilemez ve öğretilemezler. Ancak insanlar farklı şeyleri sever, farklı şeylerden nefret ederler. Korktukları, heyecanlandıkları, öfkelendikleri konular farklıdır. Insandaki ortak özelliklerin hayat içinde farklı biçimlerde tezahur etmesi, temelde bir değişkenlik değil, içinde yaşanılan şartlara bağlı olarak yönelme ve şekillenmedir. "Hakka yönelerek kendini, Allah'ın insanlara yaratılışta verdiği dine dön. Allah'ın yaratışında değişme yoktur." (Rum 30/30) mealindeki ayet insanların doğuştan getirdikleri ortak özelliklerin değişmezliğini, fakat bunların farklı amaçlara, farklı, istikametlere yöneltilebileceğini anlatmaktadır. İnsanların doğuştan getirdikleri ortak özelliklerin (fıtrat) dış etkenlerle şekillenip yönlenmesi, bir ölçüde farklı tavırlar, tutumlar ve farklı değişken özellikler edinme anlamına gelir. Sonradan kazamılan bu farklılıklara kesp (kazanım) diyoruz. Din eğitimi bilimi insanı fıtrat ve kesp yönleriyle birlikte ele alarak onun bu iki kaynak üzerinde hayatının manasını ve Allah ile ilişkilerini konu edinir. Fıtrat yönü, insanın yaratılıştan getirdiği özellikleri inceleyerek onları doğru yöne sevk etmeyi, kesp yönü ise, aile, okul, muhit, iş ortamları, kısaca ekonomik, kültürel ve sosyal özellikleri ile bütün çevreyi incelemeyi ve çevrenin insan davranışlarına etkilerini araştırmayı gerektirir. Bu çerçevede din eğitimi biliminin amacı kısaca şöyle ifade edilebilir: Din eğitimi biliminin amacı, bireyin din ile ilişkilerini araştırarak, çocuğun Ilâhi Iradeye uygun olarak yetiştirilmesine, insanların hayatın bütünlüğü içinde Ilâhi Iradeye uygun davranışlar geliştirmelerine yardımcı olacak çalışmalar yapmaktır. Bu şekilde belirlenen amaç belli bir dinin eğitimi ile sınırlı düşünülmemelidir. Bütün dinlerde Tanrı‐insan ilişkisinde aynı ilkeler ve kurallar geçerli olduğundan ve her dinde yürütülen din eğitimi faaliyetleri bu ilkeleri ve kuralları şu veya bu şekilde esas aldığından din eğitimi biliminin belirtilen amacı bütün dini farklılıkları kapsamına alır. Din eğitimi biliminin amacına dair tespitleri dinbilimsel amaç ve tolojik amaç diye ayırmak mümkündür. Biri bilimsel diğeri eylemsel alanı işaret eden bu ayırımda söz konusu olan bir bilimsel disiplinin tanımlanması olunca ayırım fazla anlamlı olmakatadır. Çünkü hiçbir bilim uygulamadan bağımsız olamayacağı gibi uygulamayı bilimsel çerçeveye almak da bilimdem bağımsız olamaz. Burada belki amacı da içinde barındıran bir yöntem farklılığından söz etmek mümkün olur. O da salt betimleyici yaklaşımla çözümleyici ve geliştirici yaklaşım ayırımı olarak ortaya çıkar. Din Eğitimi Biliminin Görevleri Din eğitimi bilimi iki temel gerçekliğin biraraya getirilmesi ve birbirleriyle sıkı bir şekilde ilişkilendirilmesi ile meydana gelen bir disiplindir. Bu iki unsurdan biri "din" diğeri de "eğitim" dir. Din; asıl itibariyle iman, bilgi, davranış ve değer yargılarından oluşan bir bütündür. Bu bütünün merkezinde Allah inancı bulunmaktadır. Allah, bilimsel metodlarla ulaşılabilen bir bilgi objesi değildir; aksine inanılan ve kainattaki varlıklardan ve hadiselerden hareketle insan düşüncesinin kabul noktasına ulaşabildiği Mutlak Varlıktır. Allah'ın kavranışı, insanların duygu ve düşünce farklılıkları sebebiyle tarih boyunca ciddi bir problem olarak günümüze kadar gelmiştir. Insanın Allah'ı sevmesi, O'na sığınması, O'ndan korkması, yaşantılarını Allah'la ilişkilendirmesi ve Allah nezdinde hayatın manasını kavraması noktalarında ortaya çıkan ayrılıklar problemin temelini oluşturmaktadır. Bundan başka ikinci bir önemli problem de, inanılan dinin inanç esasları, bilgi muhtevası ve değer yargılarına göre nasıl davranış geliştirileceği sorusudur. Her iki konuda da insanları rahatlatacak sonuçları araştırmak din eğitimi biliminin görevidir. Gerek Allah tasavvurunun oluşması ve gerekse uygun dini davranışların geliştirilmesi insanda küçük yaşlarda başlamaktadır. Bu bakımdan din eğitimi bilimi, insanı doğuştan itibaren ele almak, onun yetişmesinde ve gelişmesindeki esasları göz önünde bulundurmak, ona nasıl yaklaşılacağını, onun yetişmesine nasıl katkıda bulunulacağını belirlemek durumundadır. Bu görevin yerine getirilmesinde eğitim biliminin ve diğer ilgili bilimlerin verilerinden ve imkanlarından yaralanma ihtiyacı vardır. Kuşkusuz Islam dini beşikten mezara kadar hayatın bütününü kuşatan bir genişliğe sahiptir. Onun mukaddes kitabı Kur'an‐ı Kerim kıyamete kadar müslümanların yolunu aydınlatmaya devam edecektir. Bu bakımdan din eğitimi bilimi zaman içerisinde fert ve toplum yapısını, toplumun genel ve dini özelliklerini tanımak zorundadır. Bunun için ilâhiyatın yanısıra diğer bütün bilimlerle de ilişki içine girerek onların verilerinden ihtiyaç duyduklarını alıp kullanacaktır. Ancak bu verileri her displinin kendi yorumları ve amaçları doğrultusunda değil, din eğitimi biliminin ihtiyaçları ve problemlerinin çözümü yönünde kullanacaktır. Diğer yandan din eğitimi bilimi, mevcut bilimleri iman ile ilişkilendirerek onları dini açıdan yorumlamaya çalışacaktır. Böylece din ile bilim veya ilâhiyatla diğer bilimler arasıda daha sağlıklı ilişki ve işbirliğinin geliştirilmesine katkıda bulunacaktır. Şimdi bu çerçevede din eğitimi biliminin görevlerini şöyle sıralayabiliriz: 1‐ Allah tasavvurunun tarihi gelişimini inceleyerek gelenek ve nakillerin Allah tasavvurunun oluşmasındaki rollerini belirlemek 2‐ İnsanları hayatın manasını aramağa çağırmak ve bu arayışı canlı tutmak 3‐ Din eğitiminin ne zaman başladığını, nasıl geliştiğini, bu gelişmeyi etkileyen sebepleri ve olumlu gelişmeye katkıda bulunacak metodları belirlemeye çalışmak 4‐ Din eğitimini inanılan dinin eğitimi olarak ele almak ve vahiyden gelen bilgileri sistemleştirip eğitime müsait hale getirmek 5‐ Dinin eğitiminde mevcut bilimlerden yararlanmak, sosyal, kültürel ve teknik gelişmeleri iman ile ilişkilendirmek 6‐ Her kademede çocuğun yetişme basamaklarına uygun din eğitimi hedefleri ve ilkeleri bellirlemek, bunlara uygun programlar geliştirmek 7‐ Din eğitimi faaliyetlerini değerlendirmek ve her alandaki eğitim etkinliklerinin verimli yürütülmesine yardımcı olacak metodlar geliştirmek 8‐ Yaygın din eğitimi alanında anne‐babalara, din görevlilerine rehberlik edecek esaslar belirlemek ve başka yaygın din eğitimi imkanlarını araştırmak 9‐ Din eğitiminde görevli elemanlar için tamamlayıcı, destekleyici hizmetiçi eğitim programları geliştirmek 10‐ Toplumdaki sosyal, kültürel ve teknolojik gelişmeleri dikkate alarak din eğitimi alanında ileriye dönük teoriler geliştirmek. Din Eğitimi Biliminin Diğer Bilimlerle Ilişkisi Din eğitimi konusunda, üzerinde çalışılması gereken hayatın bütününü ilgilendiren çok yönlü problemler vardır. Dinin özelliğinden ve insanın din ile ilişkisinden kaynaklanan bu problemler, insanı ilgilendiren bütün konularla az veya çok bağlantılıdır. Din eğitimi bilimi isabetli sonuçlara ulaşacak sağlıklı çalışmalar yapabilmek için ilgili bütün konularda bilimsel verilere dayanan güvenilir bilgilere ihtiyaç duyar. Din eğitiminin sorunlarının objektif yöntemlerle çözümlerinde dikkate alınması gereken en önemli husus, bu sorunların çeşitli alanlarla etkileşiminden doğan çok yönlülüğü ve o alanlarla bağlantılarıdır. Bu bağlantılar sorunların bilimsel yaklaşımlarla çözümü için çeşitli disiplinlerden yararlanmayı gerektirmektedir. Şüphesiz din eğitimi bilimi de kendisi ile ilgisi bulunan, konuları ile bağlantılı olan ve çalışmalarına ışık tutacak bütün disiplinlerle ilişki kurmak, onların yardımlarına başvurmak, onlarla dayanışma içinde olmak durumundadır. Böyle bir ilişki ve dayanışmanın din eğitimi açısından üç önemli pratik faydası vardır: Birincisi; eğitimin vaz geçilmezleri olan pedagojinin ve psikolojinin genel geçer kuralları gibi çalışmalarına temel oluşturacak bilgileri hazır bulmak ve böylece hazır imkanlarla işe başlamaktır. İkincisi; çalışmalarında ulaştığı sonuçları diğer bilimlerin denetiminde test ederek onlara objektif ve güvenilir nitelik kazandırmaktır. Üçüncüsü de; içine kapanarak belli bir çerçeveye hapsolmaktan kurtulup kendi verilerini diğer ilimlerin istifadesine sunmak suretiyle etki alanını genişletmektir. Islam dininin evrensel amacı, onun eğitimi üzerinde çalışan bilim dalı için bu açılımı zorunlu kılmaktadır. Din eğitimi biliminin yakın ilişki içinde olduğu bilimleri ve onlarla ilişkisini kısaca şöyle özetlemek mümkündür: İlâhiyat Bilimleri İlâhi vahyin insan hayatının bütününü kuşatan genişliği ile doğru anlaşılıp doğru uygulanmasına yardımcı olmak üzere Tefsir, Hadis, Fıkıh, Kelam vb. bilim dalları ortaya çıkmıştır. Bunların herbiri kendi içinde sistemleşerek, birbirleriyle yardımlaşarak hayatın dinamik yapısı içinde, insanların din ile ilişkilerini sürekli canlı tutacak çalışmalar yapmaktadırlar. Din eğitimi bilimi için bu çalışmaların sonuçları çok değerlidir. Vahyin her devirde uygulanmasına rehberlik edecek çalışmaları din eğitimi bilimi bizzat kendisi yapamaz. Bu bilgileri ilâhiyattan almak ve onları kendi geliştirdiği yöntemlerle öğretim konusu yapmak durumundadır. Eğitim Bilimleri Din eğitimi biliminin konusu din olmakla beraber yaptığı iş sonuç itibariyle bir eğitim görevidir. Bu da eğitimin genel kuralları, prensipleri ve yöntemleri ile yapılacaktır. Elbette din eğitiminin kendine özgü eğitim yaklaşımları ve ortaya koyduğu temel kuralları ve prensipleri vardır. Zira Islam dini beşikten mezara kadar insan davranışlarına yön verici özelliğe sahiptir. Böyle bir dinin eğitimle ilgili temel esaslarının olmaması düşünülemez. Ancak dinden gelen bu bilgilerin eğitimden gelen tecrübi bilgilerle birleştirilmesi Yüce Allah'ın cüz'i iradeye yüklediği bir sorumluluk ve bir görevdir. Bu bakımdan Eğitim Bilimi'nin alt disiplinleri olan Eğitim Felsefesi, Eğitim Yöntem ve Teknikleri, Eğitim Teknolojileri, Program Geliştirme, Rehberlik, Eğitim Planlaması, Eğitim Araştırması Teknikleri konularındaki deneysel çalışmalarla elde edilen bilgi ve tecrübeler din eğitimi biliminde kullanılacaktır. Genel eğitimde de din eğitiminde de hedef insanın eğitilmesi olduğuna göre, insanın eğitimi konusunda ulaşılmış bütün bilgi, tecrübe ve teknikler din eğitimi için vazgeçilmez imkanlardır. Psikoloji Din eğitimi biliminin de önünde, duyguları, eğilimleri, anlama ve kavrama kapasitesi, uyum ve intibak yetenekleri, fıtratı ve bireysel farklılıkları ile bir bütün olarak insan vardır. Bu karmaşık yapının din ile ilişkilerini eğitim konusu yapmak, insanın bütün yönlerine ait bilimsel çalışmalarla elde edilen güvenilir bilgilere ihtiyaç gösterir. Bu sebeple din eğitimi bilimi, bütün psikoloji disiplinlerinin bilimsel sonuçlarını alıp kendi amaçları doğrultusunda kullanır veya onlardan yararlanır. Sosyoloji Din, yalnız insanın kutsala yönelişi ve kutsalla ilişkilerinde bireysel bir hadise değildir. Aynı zamanda inanç ve pratikler yönünden bir grup dinamiği ve sosyal aidiyet meselesidir. Psikoloji insanın bireysel davranışlarını incelerken sosyoloji de onu toplum içinde sosyal bütünün bir parçası olarak ele alır; farklı kültürlerin, dini grupların, ortak dini zihniyetlerin oluşumunu birbirleriyle ilişkilerini, bunların sebep ve sonuçlarını, karşılıklı etkilerini inceler. Din eğitimi bilimi, insanın bireysel davranışlarına ait bilimsel sonuçlara olduğu kadar, onu sosyal bir bütünün içinde ele alan Sosyoloji, Din Sosyolojisi, Eğitim Sosyolojisi bilimlerinin sonuçlarına da ihtiyaç duyar. Bunların dışında Dinler Tarihi, Din Felsefesi, Antropoloji, Iletişim, Dilbilimi, Ahlâk gibi din eğitimi ile doğrudan olmasa da ikinci ve üçüncü derecede ilişkisi olan bilim dalları din eğitimi bilimi çalışmalarına değerli imkanlar sunmaktadır. Bir coğrafyaya seyahat etmek için yeniden yollar açmağa yeni haritalar çıkarmağa ve yeni imkanlar aramağa hiç gerek yoktur. |