Durumu: Medine No : 13301 Üyelik T.:
04 Şubat 2011 Arkadaşları:5 Cinsiyet:erkek Yaş:37 Mesaj:
4.833 Konular:
926 Beğenildi:342 Beğendi:0 Takdirleri:62 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Cevap: sakarya ilitam Hadis Tarihi 1-14. Haftalar
12. Ünite
İslâm Dünyasında Son Dönem Hadis Çalışmaları
Giriş
Son asırlarda müslümanların diğer din mensubları ve bilhassa yahudi ve hırıstiyanlar karşısında düştükleri kötü durum, onları çözüm aramaya sevketti. Bu gayeyle kaynakların( Kuran ve sünnetin ) farklı açılardan yeniden ele alınıp üzerlerinde bazı çalışmalar gerçekleştirildi.
Hind Bölgesinde Hadis İlmi: Hicri 10. asırdan itibaren Hind diyarında İslam ve hadis ilmi gelişmiştir.
Nakledildiğine göre Hind sahillerine hicri 15. yılda Hz. Ömer‟in halifeliği zamanında üç koldan akınlar yapılmıştı. Bunları Hz. Ömer‟in Bahreyn ve Uman valisi Osman b. Ebi‟l-Âs es-Sekafî başlatmıştı. Bu zat, kardeşleri el-Hakem ve el-Muğîre‟yi, gönüllü mücahidlerle Hind sahillerine göndermiş, onlar da gidip başarıyla geri dönmüşlerdi.
Hind sahili olan Sind bölgesini hicri 93‟de Emevî Halifesi el-Velid b. Abdilmelik zamanında Muhammed b. el-Kasım es-Sekafî, fethetmiştir.Fetihden sonra Sind‟e etbâuttâbiînden, bu arada Emevî-Abbâsî zulmünden kaçan Ehl-i Beyt‟den birçok kimse gidip yerleşmişti. Hasan Basrî‟nin talebesi İsmail b. Mûsa, Hind‟e çok gidip geldiği için "Nezîlu Hind" diye lakablanmıştı. Halife el-Mehdî‟nin h. 159‟da gönderdiği ordunun içinde meşhur hadisci er-Rebî‟ b. Sabîh de vardı. İkinci asır hadiscilerinden biri de Sind‟e nisbetle bilinen Ebû Musa Necîh es-Sindî‟dir. Bu zat meğâzî ve siyerle ilk uğraşanlardandır. Bir diğer hadisci Recâ es-Sindî‟dir.Hind‟le böylece başlayan münasebetler meyanında dört asır boyunca oralara da rihleler yapılmış, oralarda da hadis öğrenilip öğretilmişti. Bu dönemde Hind bölgesinde yetişen muhaddislerden biri de Ebu Cafer ed-Deybüli‟dir.Deybüli, Hz. Peygamber‟in mektuplarını ilk toplayan kişi olarak bilinmektedir. Hind‟e h. 5. asır başlarında gelenler fıkıh, kelâm, felsefe ve şiirin ağırlık kazanmasına sebeb olmuşlardı. Yine de Şeyh İsmail ve Meşârık isimli meşhur kitabın müellifi Radıyuddîn Hasan b. Muhammed es-Sağânî gibi alimler hadis ilmini orada neşre çalışmışlardı.
Dekken‟de Behmenîler zamanında hadise ilgi gösterilmişti. Bilhassa Sultan Muhammed el-Behmenî Hind sultanlarının hadisin neşrine ilk ilgi gösterenleri olmuştu. O, büyük şehirlerde hadisle uğraşanlara aylık bağlatmıştı. Bu arada Safevîlerin İran‟daki şii baskısı, oradaki sünni alimlerin de Hind‟e göçmelerine ve diğer islâmî ilimler meyanında hadis ilmini oraya götürmelerine yol açmıştı. Bunlardan biri Sahîh-i Buhârî‟nin âli senedine sahip olan Şeyh Nureddin Ahmed eş-Şîrâzî idi. Hadis ilmi Hind diyarında 9. asır sonu, 10. asır başlarında geniş yayılma imkânı bulmuştu. Hicaz‟a gidip ilim tahsil eden birçok kimse dönüp buralara yerleşmiş ve uzun süre hadis tedris etmişlerdi. Bunlar arasında Vecîhuddin el-Mâlikî ile, Seyyid Refîuddin es-Safevî eş-Şîrâzî zikredilebilir. Hind, 10. asır ortalarında büyük bir hadisci görür: Şeyh Ali el-Muttakî. Ali el-Muttakî, Hicaz‟a gitmiş ve orada yıllarca ilim tahsil etmişti. En mühim eseri Kenzu’lUmmâl‟dır.Bu büyük alim birçok talebe yetiştirmişti. Bunlar arasında Şeyh Muhammed Tahir el-Fettenî önemlidir.Fettenî ‘nin
Tezkiretü’l-mevzuatadlı mevzu hadis kitabı ile Mecmua bihari’l-envarisimli hadis lugatı önemlidir. Hind‟de hadisin yayılmasında en çok Şeyh Abdulhakk b. Seyfuddin el-Buhârî ed-Dehlevî‟nin emeği geçmiştir. Onun bu husuta "O, hadis ilmini Hind‟de ilk yayan kimsedir!" denilecek kadar büyük hizmeti olmuştur. Onun 100‟den fazla eser yazdığı nakledilmektedir. Bunlardan biri el-Leme’ât şerhu’l-Mişkât‟dır. Yetiştirdiği talebeleri arasında oğlu Nûrulhakk da vardır. Bu oğlunun Sahîh-i Buhârî üzerine Teysîru’l-Buhârîisimli bir şerhi vardır. Bu dönemde Nakşibendiyye-Muceddidiyye tarikatının önderi İmam Rabbani diye tanınan Ahmed b. Abdulahad es-Serhendi ile oğlu, Mişkât şarihi Muhammed Saîd‟in de bu sahada hizmetleri geçmişti. Hicri 12., miladi 18. asra gelindiğinde Hind Altkıtasında hadis ilmi konusundaki faaliyetlerin daha da yoğunluk kazandığı,alimlerin hadis ilminineşrettikleri görülmektedir.Bazı alimler hicaza yerleşip hindistana dönmemişlerdir. Kütüb-i sitte üzerine yazdığı haşiyeleriyle tanınan Ebu‟l-Hasen es-Sindi ve Muhammed Hayat es-Sindi Hicaz‟a yerleşen Hindistanlı alimlerdendir. Yine başta hadis ilimleri olmak üzere bütün İslami ilimlerde önemli eserler veren Hind asıllı Muhammed Murtaza ez-Zebidi Kahire‟ye yerleşmiş ve orada vefat etmiştir .Bu bölgede hadis ilminde en köklü etkiyi yapmış olan, hiç şüphesiz, Şah Veliyyullah b. Abdirrahîm ed-Dehlevî dir. Bu büyük alim, Hicâz‟a gidip tahsil-i ilim ettikden sonra geri dönmüş ve kendisini ilim neşrine vermişti. O, bidatlere karşı büyük bir mücadele vermenin yanında nasslara da yeni bir bakış açısı getirmeye çalışmıştı. Eserleri arasında
Hüccetullahi’l-baliğa, izaletü’l-hafa, Muvatta şerhleri el-Müsevva ve el-Musaffa önemlidir. Bu dönemde Nezir Hüseyin ed-Dihlevi Delhi‟de Ehl-i Hadis Medresesini kurmuş; başta Muhammed Kasım Nanotevi ve Reşid Ahmed Gangohi olmak üzere diğer bir grup Kuzey Hindistan‟da bulunan Seharenpur yakınlarındaki Diyobend kasabasında “Ezheru‟l-Hind” olarak şöhret bulan Daru‟l-Ulum Diyobend Medresesi‟ni açmışlardır. Ehl-i Hadis medresesi mezhep taklidini reddedip, doğrudan hadislerle amel etmeyi ve içtihad yapmayı savunmuş ve bu çerçevede eğitimlerini sürdürmüş; Diyobend medresesi mensupları da Hanefi mezhebine bağlı olarak hadis eğitimine ağırlık vermiştir. Azimâbâdî‟nin Avnu’l-Ma’bud şerhu Süneni Ebi Davud (Ehl-i Hadis), Mübarekpûrî‟nin Tuhfetü’l-ahvezi şerhu Camii’t-Tirmizi Halil Ahmed Sehârenpûrî‟nin Bezlü’l-Mechud fi halli Ebi Davud , Keşmîrî‟nin Feyzu’l-bari , Bennûrî‟nin Meârifu’s-Sünen adlı Sünen-i Tirmizi şerhi, Muhammed Zekeriya el-Kandehlevi‟nin Evcezü’l-mesalik adlı Muvatta şerhi gibi önemli eserler bu dönemin ürünlerindendir. Bu dönemde Ahmed Rıza Han‟ın kurduğu Birelviyye ekolü ile bir grup alimin Leknev‟de açtıkları Nedvetü‟l-ulema Medresesi‟nde de diğer dini ilimler meyanında hadis eğitim ve öğretimi de verilmiştir. Bunlardan birincisinde de Hanefi mezhebi esas olmakla birlikte eğitimde tasavvufi renk ağır basmaktadır.Nedve ise temelde batı tarzı eğitim veren ve Hindistan‟da modernizmin babası olarak görülen Sir Seyyid Ahmed Han‟ın Aligarh Koleji ile geleneksel eğitim veren Diyobend Medresesi‟nin bir sentezi görünümündedir. Bu okuldan yetişen ve hadis ilmi çalışmalarına katkıda bulunan önemli şahsiyetler arasında, okulun kurucularından Şibli Numani, Seyyid Süleyman Nedvi ve Ebu‟l-Hasen Nedvi gibi isimler bulunmaktadır.
Mısır‟da Hadis Tartışmaları
19. asrın sonları ile 20. asrın başlarından itibaren Mısır‟da da hadisin dindeki yeri ve bize geliş yolunun sıhhati konusunda şüpheler ortaya atan Muhammed Abduh, ve takipçileri makale ve kitaplarında bu konudaki görüşlerini işlemişlerdir.Bu tartışmalar, Mahmud Ebu Reyye‟nin Advâ ale’s-Sünneti’l-Muhammediyyeadlı kitabıyla zirvesine çıkmıştır. Sünnetin güvenilmez olduğu, bize sahih yollarla gelmediği iddiları ihtiva eden ve Türkçe‟ye Muhammedi Sünnetin Aydınlatılmasıadıyla çevrilen bu eser yayımlandığı tarihte (1957) Mısır‟da büyük gürültü koparmış ve bir çok reddiye yazılmasına sebep olmuştur. Bunlar arasında Prof. Dr. Mustafa Sibai‟nin es-Sünne ve mekânetuhâ fi’t-teşrîi’l-islami(1960) adlı kitabı önemlidir. Aynı tarihlerde kaleme aldığı makalelerinde benzer görüşler dile getiren Pakistanlı yazar Fazlurrahman da karşılaştığı tepkiler sonucunda ülkesini terk ederek ABD‟ye yerleşmek zorunda kalmıştır . Son dönemde İslam dünyasında Mısır merkezli olmak üzere hadis ilmine önemli katkılar sağlayan çalışmalar da yapılmıştır. Bunlar arasında Muhammed Habibullah eş-Şinkiti‟nin Buhari ve Müslim‟in Sahihleri üzerine yaptığı düzenleme ve şerh çalışmaları ile Mahmud Muhammed Hattab es-Sübkî‟nin el-Menhelü’l-azbü’l-mevrud adlı Sünen-i Ebu Davud şerhi zikredilebilir. Yine Muhammed Fuad Abdülbaki ile Ahmed Muhammed Şakir‟in hadis kitaplarının ilmi neşri konusunda gösterdikleri gayretler de zikre şayandır. 20. asır sadece Mısır‟da değil başta Beyrut olmak üzere Fas‟tan Endonezya‟ya kadar bütün İslam dünyasında birçok hadis ve rical çalışmalarına sahne olmuştur. Bu konuda Nasıruddin el-Elbani ile Şuayb el-Arnaut gibi muhakkiklerin büyük gayretleri bulunmaktadır.
Belli Başlı Hadis Alimleri ve Çalışmaları
Ebu‟l-Hasenât Abdulhayy el-Leknevî: el-Leknevî’nin Nesebi Ebû Eyyûb el-Ensârî‟ye dayanır. Hanefi mezhebine bağlıydı. Hadisle alâkalı eserleri: et-Ta’lîku’l-Mumecced ala Muvattai Muhammed, el-Ecvibetu’l-Fâdıla, el-Âsâru’l-Merfû’a, er-Ref’u ve’t-Tekmîl.
Ahmed Zıyâuddin el-Gümüşhanevî:Eserleri:Râmûzu’l-Ahâdîs‟ Bu eserini Levâmiu’l-Ukûl adıyla şerhetmiştir.Garâibu’l-Ahâdîs, Bu eserini de Letâifu’l-Hıkem adıyla şerhetti.
Muhammed Cemâluddin el-Kasimî:Eseri:Kavâidu’t-Tahdîs
Tâhir b. Sâlih el-Cezâirî: Hadis eserleri bakımından dünyanın en zengin kütüphanelerinden biri olan Zâhiriyye Kütüphanesi‟ni kurdu. Hadise dair eserleri:el-Ukûdu’l-Âlî fi’l-Esânîdi’l-Avâlî, Tevcîhu’n-Nazar ilâ Usûli’l-Eser.
el-Keşmîrî: el-Keşmîrî, muhaddis, mufessir, fakîh, usûlcü, mutekellim, v.s. vasıflarına sahip olan bir alimdir.
Diyobend‟deki Dâru‟l-Ulûm Medresesi‟ne gitti. Burası Hindistan‟ın Ezher‟i gibi idi. Oranın Rabbânî alimlerinden, öncekilere ilaveten ilim ahlâk ve edeb güzelliği kazandı. Delhi‟de hocalık yaptı. Orada el-Medresetu’l-Emîniyyeismiyle, meşhur olan bir okul da açtı. Sonra tekrar Diyobend‟de kalıp hocalık yaptı. el-Keşmîrî‟nin eserlerinin çoğu talebelerinin tuttuğu notlardan meydana gelmiştir.Sahîh-i Buhârî şerhi Feyzu’l-Bârî mühimdir.
el-Kevserî: Makaleleri Makalâtu’l-Kevserî ismiyle bir kitapta toplanmıştır.
Ahmed Muhammed Şâkir: Nesebi Hz. Hüseyin‟e dayanır. İmam Şafiî‟nin er-Risâle‟sini ise çok güzel bir şekilde tahkik ve şerhedip yayımlamıştır. Sünenu’t-Tirmizî tahkiki ni yapmıştır.(yarım kalmış), Musnedu Ahmed‟i
tahkiki ni yapmıştır.(yarım kalmış)tır.
et-Tehânevî:Hanefi Hadis ekolü Diyobend’in 20. Asırdaki semerisidir. Hanefi mezhebinin hadis delillerini toplayıp 18 ciltlik i’lâu’s-Sünen‘i yazdı. İ’la‘ya 2 önemli mukaddime yazdı hadis usulüne dair mukaddimesi Kavâid fî Ulûmi’l-Hadis Hanefi usulüne dair mukaddimesi Ebu Hanife ve Ashabul Muhaddisun dur.
|