Cevap: sakarya ilitam Hadis Tarihi 1-14. Haftalar
13.HAFTA: TÜRKİYE‟DE HADİS ÇALIŞMALARI
1. Osmanlı Dönemi Hadis Çalışmaları:Osmanlının siyasî varlığını kazanmaya çalıştığı sıralarda Mısır ve Suriye‟de hadis biliminin büyük simaları eserlerini veriyorlardı. Sekizinci asrın büyük alimleri Birzâlî ,Mizzî ve Zehebî vefat ettiğinde, Osmanlı‟nın üzerinden yaklaşık yarım yüzyıl geçmişti İbn Hacer el-Askalânî döneminde, Osmanlı eğitim sisteminde Daru‟l-Hadis medresesi kurulmuş bulunuyordu. Bundan sonra Osmanlı egemen olduğu her yere bir hadis okulu açmıştır.İlk Osmanlı Daru’l-hadisi I.Murad devrinde İznik’te Çandarlı Hayreddin Paşa tarafından yaptırılmıştır.Bu asrın en önde gelen ismi İbn Melek diye tanınan İzzeddin Abdüllatif‟tir.Tire‟de müderrislik yapan İbn Melek Osmanlı medreselerinde en çok okunan hadis kitaplarından olan Sâgânî‟nin Meşârıku’l-envâr’ı üzerine Mebâriku’l-ezhâr isimli şerhini yazmıştır.Daru‟l-hadislerinin en önemlilerinden birisi, II. Murad‟ın yaptırdığı Edirne Daru‟l-hadisi dir.Onun döneminde İslam dünyasının pek çok yerinden değerli alimler getirilmiştir.Fatih‟in hocası olan Molla Gürânî‟nin el-Kevseru’l-cârî ilâ riyâzi’l-Buhârî adlı Buhârî şerhi bu dönemin eserlerindendir.Gürânî, İstanbul’da kendi adına bir Darul-hadis de yaptırmıştır.II.Bayezıd döneminde Amasya‟dayaptırılan Abdullah Paşa Daru‟l-hadisi , Kânûnî devrinde yapılan Süleymaniye Daru‟l-hadisiönemli kurumlardır. Seydî Çelebi‟nin Mustahrec mine’l-Buhârî adlı hadis kitabı siyaset konuludur. Molla Lütfi de Ta’lika ale’lCâm’i’s-sahîh adlı bir hadis kitabı telif etmiştir. Yavuz Sultan Selim Mısır’ı fethedip İstanbul‟a dönüşünde yanında pek çok alimi de getirmiştir.Bu olay Anadolu hadisçiliğinin gelişmesinde dönüm noktasıdır.Osmanlı dönemi Mısır‟ın hadisçileri arasında ilk akla gelen Münavî‟dir. Hadis sahasında önemli bir derleme olan Cem’u’l-fevâid adlı eserin sahibi Rüdânî ise Kuzey Afrika kökenlidir. Sultan III. Ahmed zamanında İstanbul‟a gelerek bir yıl kalan Aclûnî‟yi de unutmamak gerekir.Osmanlı Mısır‟ının en önemli isimlerinden biri de Murteza ez Zebîdî’dir.Tâcu’l-arûs isimli eserini tamamladığında Osmanlı Sultanı da bir nüsha sipariş etmiştir. Zebîdî‟den hadis kitapları için icazet isteyenler arasında Sultan I. Abdülhamid de vardır. Kanûnî döneminde İbn Kemâl‟in hadis alanında bir çok eseri bulunmaktadır.II.Selim devrinde padişahın hocası Ataullah Efendi tarafından Birgivi Mehmed Efendi adına Birgi‟de yaptırılan Ataullah Efendi Darul-hadisi Osmanlı medrese sisteminde önemli bir statüyü haizdi. Birgivî ‘de değerli bir ilim adamıdır. XVIII. asırda Osmanlı’da en önde gelen hadisçi Amasya’da doğan Yusuf Efendizâde’dir.Efendizâde bir Buhâri şerhi ve yarım kalmış bir Müslim şerhinin de sahibidir.Daha sonra Seyyid Ervâdî ve öğrencisi olan Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevi sayılmalıdır. Gümüşhanevî‟nin Râmûzu’l-ahâdîs ile onun şerhi olan Levâmi’u’l-ukûl hadis eserleri vardır. Osmanlı’da Daru‟l-hadislerde okutulan eserler:Sahîhu’l-Buhârî,SahîhuMüslim,Bagavî‟nin Mesâbîhu’s-sünne, Sâgânî‟nin Meşâriku’l-envâr'dır.
2. Cumhuriyet Dönemi Hadis Çalışmaları: Dinî eğitim açısından fetret devri olarak isimlendirilebilecek olan 1920-1950'li yılları hadis çalışmaları açısından duraklama ve gerileme olmuştur. Ancak Diyanet İşleri Riyaseti, Türk milletinin dinini öğrenebileceği Murtezâ ez-Zebîdî tarafından yapılan Sahîh-i Buhârî ihtisarını tercüme ve şerh ettirerek yeni alfabe ile Türkçe‟ye kazandırma amacıyla Babanzade Ahmed Naim'i görevlendirmiştir. Ahmed Naim'in başlayıp ancak üç cildini tamamlayabildiği eser Kamil Miras tarafından tamamlanmış ve Diyanet İşleri Riyaseti tarafından 12 cilt olarak basılmıştır. Bu çalışma Cumhuriyet klasiklerinin arasına katılmıştır.Diyanet İşleri Başkanlığı‟nın klasik eserleri tercüme faaliyeti yavaş da olsa Riyâzü's-sâlihîn ile devam etmiştir. 1950'li yıllarla kadar Diyanet İşleri Başkanlığı‟nın öncülük ettiği bu faaliyetin yanında 40 hadis geleneğinin ya da 101 veya 1001 hadis tercüme ve şerhinin yapıldığı görülmektedir. Ahmed Naim'in Kırk Hadis'ini veya Münir Selâmi Yurdatap'ın Binbir Hadis Tercümesi ve Tefsiri'ni buna örnektir.1950'den sonraki yıllarda ise hadis çalışmaları toparlanma sürecine girmiş, daha sonra ise olgunlaşmaya başlamıştır. 1960'lı yıllara kadar önceki yıllarda olduğu gibi belli rakamlarda hadisin tercüme ve şerh edilmesi en fazla başvurulan çalışma türü olmuştur.İleriki yıllarda temel klasiklere doğru bir kayış dikkat çekmektedir Ahmed Davudoğlu'nun tercüme ve şerh ettiği Bulûğu'l-Merâm ve Mehmet Sofuoğlu'nun yaptığı Sahîh-i Müslim ve Tercümesi buna güzel bir örnektir. Bu faaliyetler İmam Malik'in Muvatta'ının, Darimî'nin Sünen'inin Türkçe‟ye kazandırılmasıyla devam etti. Görüldüğü üzere 1967 sonrası seçme eserlerin değil de temel kaynakların tercümesine yönelinmiş, 1980 sonrası ise bu alanda altın çağ yaşanmış, hemen hemen bütün klasikler Türkçe‟ye kazandırılmıştır. Daha sonra tercüme faaliyeti alan itibariyle de genişlemiş ve tarih, usûl vb. konularda birçok önemli çalışma Türkçe‟ye çevrilmiştir. Hadis ilminin farklı branşlarındaki tercümeleri de yapılmıştır. Örnek olarak hadis ıstılahları konusunu ele alabiliriz. Bu konuda yapılan tercümeler dışında, telif olarak Talat Koçyiğit‟in Hadis Istılahları ,Abdullah Aydınlı‟nın Hadis Istılahları Sözlüğü ve Mücteba Uğur‟un Hadis Terimleri Sözlüğü adlı eserleridir.İmam Hatip okulları,yüksek İslam enstitüleri ve ilahiyat fakültelerinin açılmasıyla ders kitabı ihtiyacı artmıştır. Tayyib Okiç'in Bazı Hadis Meseleleri Üzerine Tetkikler,Hadis DersNotları,Hayrettin Karaman'ın Hadis Usûlü,Ali Özek'in Hadis Ricali,adlı çalışmaları örnektir. Bunları her branşla alakalı müstakil çalışmalar takip etmiştir.Örneğin Talat Koçyiğit'in Hadis Tarihi,İ. Lütfi Çakan'ın Hadis Edebiyatı adlı eserleri.Özetlediğimizde Türkiye Cumhuriyeti’ndeki hadisçalışmaları kitap makale ve tez çalışmaları olarak üç farklı türde ortaya çıkmıştır. Bunlardan kitap ve makale çalışmaları, telif, tahkikli neşir ya da tercüme olarak yapılmış ve yoğun olarak İstanbul ve Ankara gibi merkezlerde basılmıştır. Tez çalışmaları ise 1982 yılına kadar Ankara, İstanbul ve Erzurum başta olmak üzere üç merkezde yapılmış; 1982 sonrasında ise İlahiyat Fakülteleri‟nin bulunduğu diğer illerin de katılmasıyla, akademik çalışmaların yapıldığı merkezlerin sayısında önemli bir artış olmuştur.Genel olarak değerlendirildiğinde Türkiye Cumhuriyeti‟nin kuruluşundan 1950‟li yıllara kadar hadis çalışmaları ciddi bir durgunluk yaşamış, bu tarihten sonra ise yeni bir döneme girilmiştir.1960-70‟li yıllar telif ve tercüme açısından açılım yıllarıdır.1980lere gelindiğinde ise klasik hadis kitaplarının tercüme edilmesinin yanında, bunların Arapça baskıları da gerçekleştirilmiştir.
|