Tekil Mesaj gösterimi
Alt 27 Aralık 2013, 14:28   Mesaj No:2

Medineweb

Medineweb Emekdarı
Medineweb - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Medineweb isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13301
Üyelik T.: 04 Şubat 2011
Arkadaşları:5
Cinsiyet:erkek
Yaş:37
Mesaj: 4.833
Konular: 926
Beğenildi:342
Beğendi:0
Takdirleri:62
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: sakarya ilitam Din Psikolojisi 9-14 haftalar

10. HAFTA mistisizm ve pskoloji
1. Mistik Yaşantı
Dini yaşayışın bir başka türü de mistik yaşantıdır. Bunun islami yönü tasavvufi yaşayışı ortaya çıkarır. Bu yaşayış türüyle tasavvuf psikolojisi meşgul olmaktadır. Tasavvufi yaşayış, en içten duyulan dini yaşayışlardan sayılmaktadır.
Tasavvuf Psikolojisi alanında ciddi incelemeler yapılmıştır. Her ne kadar bunlarda Hıristiyan tasavvufunun psikolojik değerlendirilmesi çok daha ağır basıyorsa da bu hususta ilk önemli eser,
Şu halde tasavvufi yaşayışın araştırılması Din Psikolojisine düşen bir görevdir.
Tasavvufi hal diye nitelendirilen bütün dini ayinler, bunlara ait davranış teknikleri ve tezahürleri psikolojik değerlendirmeye tabi tutulabilir. Vecd, istiğrak, riyazet, züht, çile, itikaf, terk. sema, zikr, tefekkür, takva vb.leri tasavvufi yaşayış hallerinin başlıcalarıdır.

a. Mistisizm ve Tasavvuf
Çok değişik şekilleri olan mistisizm duyu ve akıl dışı bir yolla ulaşılan idrak biçimini, batıni tecrübe ve şuur hallerini, bilgilenmenin vasıtasız şeklini ifade eden genel bir kavramdır. Mistiklik sırf dine has olmayıp, hemen hemen her kültürde, din dışı inanç sistemlerinde de kendisini gösteren evrensel bir insani olaydır.

b. Mistisizmin Tabiatı
Mistik ya da sufiyi ortalama insanlardan farklı bir idrak dünyası içerisinde yaşamaya elverişli kılan psikolojik yapı nereden ileri gelmekte ve nasıl oluşmaktadır? İbn Haldun‟a göre temelde İnsan fıtratı duyular ve akıl üstü bir alanda bilgi ve tecrübe elde etmeye, yücelip tamamen ruhanileşmeye kabiliyetli bir özelliktedir. Şuur psikolojisi üzerine yapılan gözlem ve incelemeler, insanın alışılmışın dışında farklı şuur biçimleri geliştirebileceği gerçeğini iyice teyit etmektedir.44 James‟in ifade ettiği gibi, aklı şuur olarak isimlendirdiğimiz normal uyanık şuurumuz, şuurun sadece özel bir şeklidir; birbirinden bütünüyle farklı potansiyel şuur biçimleri vardır.45 Genel olarak insanda iki temel şuur biçiminin varlığı kabul edilmektedir. Bunlardan birincisi analitik, diğeri de bütüncüldür. Bu, insanın akli (rasyonel) ve sezgisel olmak üzere iki farklı yönünü ortaya koymaktadır. Buna bağlı olarak ta “vasıtalı” ve “vasıtasız”, yani duyular ve akla dayanan ve benlik bütünlüğü ile doğrudan doğruya kavranan ve yaşanan iki farklı idrak biçimi söz konusudur. 46 Mistikte yapılanan şuur vasıtasız idrak ve bütüncü kavrayış yönünde özelleşmiş bir görünüm arzeder. Dini mistisizmlerin en karakteristik özelliği “ALLAH‟a ulaşma arzusu”dur. Arberry‟nin belirttiği gibi, mistisizm, ALLAH‟la birleşmeye doğru insan ruhunun evrensel arzusunun değişmez bir ifadesidir.49 Bir başka ifadeyle dini mistisizm, kendi huzur ve olgunlaşma ilkesini ALLAH‟ta gören insan ruhunun, kendi geçici benliğini terkederek ALLAH‟ın yol göstericiliğinde yeni bir varlık ve benlik kazanma arzusunun az ya da çok açık ve sürükleyici ifadesidir.

2. Mistik Tecrübe ve Dini Tecrübe
Batılı din Psikologlarının birçoğu dinin sezgisel ve duygusal yönüne özel bir önem atfetme eğilimi taşımaktadırlar. Nitekim, dini tecrübenin ayırtedici vasfının, mistik bir unsur ihtiva etmesiyle değer kazandığını ifade ederek, mistik tecrübe ile dini tecrübeyi aynılaştıranlar vardır.
Bu incelemesinde şu genel sonuçlara ulaşır:
a) Mistisizm, psikolojik bakımdan dini tecrübe olarak tanımlanabilen, elde edilebilir ve farklı en iyi ruh halidir.
b) Mistisizm, tek başına hiçbir dini geleneğe has bir şey olmayıp, fakat dinlerin çoğunda merkezi bir fikirdir.
c) Mistisizm, çok köklü kişilik değişmelerine yol açabilmesi bakımından, oldukça derin bir kişilik seviyesi ihtiva etmektedir.
d) Mistisizm için gerekli olan potansiyel doğuştandır.53
Tecrübeye dini nitelik kazandıran şeyin, yaşanan bu tecrübenin sadece kalitesi ile ilgili olduğu görüşü pek isabetli görünmemektedir.

3. Mistik Tecrübenin Özellikleri
a) Vasıtasızlık : Mistik tecrübe, doğrudan doğruya yaşanılan vasıtasız bir tecrübedir. Mistik tecrübe içerisinde “ben”, kendinden dışarıda bir obje ile, duyular ve aklın rolü olmaksızın, doğrudan doğruya, sanki varlığın merkezinden fışkıran bir hal içerisinde hedefi ile temasa gelir. Açıklanması ve ifadesi mümkün olmayan bir ilişki hissi duyar.
b) Bütünlük: Mistik tecrübe, birlik ve bütünlük tecrübesidir. Bu bakımdan onu parçalara bölmek ve tahlil etmek mümkün değildir.
c) Aşkınlık: Hemen hemen bütün mistik tecrübelerde zaman ve uzayın aşılmış olduğu izlenimine rastlanır. Mistik, “sonsuz bir varlık” içerisinde yaşar. Suje-obje ilişkilerinin monoton ve günlük varoluşundan ve ferdi benlikten kurtulmuş olduğunu hisseden mistik, kendisini, ferdi benliğini aşan ve onu bütünüyle kuşatan bir “Başka” varlıkla mahrem bir ilişki içerisinde bulur.
d) Sözle Anlatılamama: Mistisizm her şeyden önce yaşanan bir “hal”dir; bunun başkalarına aktarılması, nakledilmesi adeta imkansızdır.
e) Değişkenlik : Mistik haller çoğu zaman kararsızlıklar ve değişiklikler gösteren geçici hallerdir; bunlar uzun bir zaman sürmezler.
d) Edilgenlik : Dikkati bir noktaya toplamak veya bazı ritmik hareketler yapmak ya da daha başka usullerle gelişen iradeli bir çabaya bağlı olarak mistik hallerin oluşması için bir zemin sağlanabilir. Bununla birlikte, şuurun hali kendi karakteristik biçimini aldığı zaman kişi, iradesinin donup kaldığını hisseder; hatta bazen kendisini üst bir güç tarafından kuşatılmış olarak hisseder. Her şeye rağmen, mistik hal içerisinde düşünce akımı tamamen durmaz, bundan daima bazı izler kalır ve sonuçta mistiğin iç dünyası tam bir değişime uğrar.

4. Tasavvufa YöneliĢte Etkili Olan Psiko-Sosyal faktörler
Tarafımızdan tarikat mensubu dindarlar üzerinde gerçekleştirilen tecrübi bir araştırmanın bulgularına göre, tarikate girerek tasavvufa yönelen kimselerin, böyle bir dini yaşayış biçimini tercih ederken gerçekleştirmek istedikleri bazı beklentileri vardır. Aynı zamanda kendilerini tasavvufi hayata güdüleyen bu beklentiler sayısal değerleri esas alınarak önem sırasına göre
a) Ahlaki ve imani olgunlaşma
b) İbadetlerini aksatmadan sürekli olarak yerine getirme arzusu
c) Dini konularda bilgi sahibi olma isteği
d) Ruhsal sıkıntılardan kurtulma ümidi
e) Samimi bir sosyal çevre edinme şeklinde sıralanabilir.

Aynı araştırmada deneklerin tarikate girerek tasavvufi yaşayışa yönelmelerinde etkili olan en önemli faktörün ne olduğu sorusuna verdikleri cevaplara göre dindarların hususi bir dini yaşayış biçimi olarak tasavvufu benimsemelerinde şu faktörlerin etkili olduğu görülmüştür :
a) Daha ileri seviyede ve tatmin edici bir dini yaşantıya duyulan arzu
b) Dini suçluluk ve günahkarlık duygusu :
c) Dost, arkadaş ve aile bireylerinin etkisi :
d) Tasavvufun dinin kurtuluş için daha emin bir yol olduğu düşüncesi :
e) Bir mürşidin himmetine duyulan ihtiyaç :
f) Kötü ve günah sayılan alışkanlıkları terk etme isteği
g) Diğer faktörler : Bunlardan başka tarikate çağrı şeklinde yorumlanan rüyalar, fevkalade olaylar yahut ilahi uyarılar, tasavvuf erbabının örnek davranışları ve şahsiyetleri de tasavvufa yönelişte az da olsa etkili olmaktadır.

5. Din Tasavvuf İlişkisi
Tasavvuf ehli olanların büyük çoğunluğu bütün dinlerde temel bir hakikat bulunduğuna ve dinlerin özünde bu hakikatin olduğuna inanırlar. Çeşitli peygamberler ve manevi eğiticiler tıpkı bir odayı aydınlatan ampuller gibidir. Ampuller değişse de elektrik tek ve aynı kaynaktan, ALLAH (c.c)‟tan gelmektedir. En meşhur tasavvuf alimi İbn Arabi tasavvufta dört uygulama ve idrak derecesi bulunduğunu anlatır : Şeriat ( dini amme hukuku), tarikat (mistik yol), hakikat ve marifet (gnosis). Her biri kendisinden önceki aşamaların üzerine bina edilir.
Birincisi, diğer üç derecenin temeli olan şeriattır.
İkincisi, tasavvuf uygulamasını ifade eden tarikattır.
Üçüncüsü hakikattir.
Dördüncü marifettir.
Alıntı ile Cevapla