Tekil Mesaj gösterimi
Alt 27 Aralık 2013, 14:28   Mesaj No:3

Medineweb

Medineweb Emekdarı
Medineweb - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Medineweb isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13301
Üyelik T.: 04 Şubat 2011
Arkadaşları:5
Cinsiyet:erkek
Yaş:37
Mesaj: 4.833
Konular: 926
Beğenildi:342
Beğendi:0
Takdirleri:62
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: sakarya ilitam Din Psikolojisi 9-14 haftalar

11. HAFTA
İNSANIN GELİŞİMİ VE DİN
1. Gelişim Dönemleri ve Din
Din Psikolojisinin üzerinde durması gereken araştırma alanlarından başka birisi de dini hayatın gelişmesidir. Biz bununla, ferdin doğuşundan başlayarak ölümüne kadar süren dini hayatının belirli gelişim safhalarına ayrılarak araştırılmasını kastediyoruz.
Söz konusu gelişim safhaları genellikle çocukluk, ergenlik, gençlik, yetişkinlik ve yaşlılık dönemlerinden oluşmaktadır. Din Psikolojisi bu konuda özellikle çocuğun dini inancının doğuşunda ve gelişmesinde çok önemli yeri olan yaş, cinsiyet, çevre ve yaratılışı ile ferdin beraberinde getirdiği ruhsal güçleri dikkate almak zorundadır, o bunlara dayanarak çocuktaki ruhsal uyanışa uygun olarak dini inancın uyanışı ve nasıl bir yol izleyerek dini hayatın geliştiğini ortaya koymaya çalışacaktır.56 Din Psikolojisi bunu gerçekleştirirken dini inancı besleyen ruhi kaynakları, insan ruhunun kolayca ve seve seve inanmak istediğini, onun bağlanma ve teslim olma ihtiyacını ve insan ruhunun ebedi yaşama arzusunu göz önünde bulunduracaktır.

Alman psikolog Eduart Spranger, dini yaşayışın temelinde, çocuğun doğuştan getirdiği dini istidadın bulunduğunu belirtmektedir.59 Holenbach‟a göre ise, güçsüz ve yardıma muhtaç çocukta, görünmeyen ve henüz açıklanmamış, bitmez tükenmez merak duygusu vardır.

Fransız psikolog Antonie Vergote de “pedagojik tecrübe kadar müspet araştırmaların da çocukta büyük bir dini hazırlığın bulunduğunu ortaya koyduğunu”61 ifade etmektedir.

a. İlk Çocukluk Dönemi:
İki yaşından itibaren artık çocuğun konuşması, idrak mekanizmaları gelişir ve çevresinde olup bitenleri anlamaya, kendisi ile çevresi arasındaki farkı sezmeye başlar. Böylece kendisini tanımaya ve fark etmeye başlamasıyla beraber, güvenlik duyma sevilme gibi ihtiyaçları ağırlık kazanır. Çocuk tarafından, çevresindekilerin ALLAH‟a dua ederken, ibadet ederken bazı söz ve davranışlarının işitilmesi, görülmesi, onun bilincine yerleşir ve yavaş yavaş benimsenir.

Ayrıca, bu yaştaki çocuk inanmaya hazır olduğundan, düşünmeden, şüphelenmeden ve itiraz etmeden söylenenlere içtenlikle inanır ve çeşitli sorularla dini hayata girmeye çalışır.
Çocuk bu devrede, ALLAH‟ı tasarlamakta güçlük çekmez. ALLAH‟ı büyük bir insan şeklinde düşünür ve hayal eder. Çünkü onda henüz soyut kavramları anlama kapasitesi gelişmemiştir.

b. Son Çocukluk Dönemi:
Son çocukluk veya okul devresine gelince (7-11,13 yaş), bu dönemde çocuğun çevresi ve anlayışı genişler, anlaşılmaz olan kavramlar yavaş yavaş açıklık kazanmaya başlar. Daha önce, ALLAH‟ı insana ait modeller, çizgiler içinde düşünen çocukta, bu antropomorfik düşünce, yedi yaşından itibaren yerini gitgide sembolik ve soyut bir anlayışa bırakır. 12 yaş civarında da artık çocuk tam olarak ALLAH‟ı soyut bir kavram olarak düşünür ve anlar. Bu dönemde, çocuğun dini gelişimine etki eden faktörler önem sırasına göre aile, okul ve çocuğun kişisel düşüncesinin gelişmiş olmasıdır. Ayrıca, okuduğu kitaplardan edindiği bilgiler ve zihinsel gelişimi, ondaki din şuurunun şekillenmesine katkıda bulunur.

c. Erinlik Dönemi (İlk Ergenlik Dönemi):
Çocukluk çağı, çocuğun buluğa (Alm. Pubertat, İng. Puberty) ermesiyle sona erer. İslam dini ve diğer bazı dinler, çocuğun buluğa ermesiyle sorumluluk çağının başladığını kabul ederler. Böylece kişinin inanç, ibadet ve ahlak bakımından iyi ve kötüyü ayırt etme ve seçme olgun yeteneğine sahip olmuş olduğu kabul edilmiş olmaktadır. Bu nedenle bu çağa, “akıl baliğ olma” çağı da denmektedir.
Bulûğ (erinlik), normal gelişime göre kızlarda 11-13, erkek çocuklarda 12-14 yaşlarında başlar. 15 yaşlarına kadar devam eden erinlik dönemi, bireyin gelişimi bakımından gerek fizyolojik gerekse psikolojik değişmelerin çok çabuk oluştuğu bir dönemdir. Bunlara bağlı olarak davranışlarda da bir takım değişmeler kendini gösterir.

d. Son Ergenlik Dönemi:
Ergenliğin son dönemi, genellikle 15 yaşından başlayıp 18 yaşın sonuna kadar sürer. Bu dönemde de bedensel ve zihinsel gelişmeler devam eder. Ancak ergenliğin ilk dönemine göre bu dönemde kişinin daha olgunlaştığı, duygu ve heyecanlarındaki taşkınlıkların azaldığı, dengeli olma halinin arttığı ve yetişkinlerle ilişkilerde düzelmeler olduğu görülür.
Aynı şekilde din konusunda gittikçe şüphecilikten sıyrılarak dini inançlarında kararlılık görülmeye başlar. Ancak din konusundaki problemler henüz tam bir çözüme kavuşmamıştır

e. Gençlik Dönemi:
Bu dönem 18-24 yaşlar arasını kapsar. Çoğunlukla gelişim psikologları bu dönemi 18-21 ve 21-24 yaşları olarak iki dönemde incelemeye çalışırlar. Gençlik evresinin birinci döneminde hem zihinsel hem de duygusal bakımdan gençler motive edici bir kuvvet olarak dini kabullenirler. Ancak fikren, şeklen ve duygusal olarak kendilerini kabul eden ve kendi dışındakilere kabul ettirmeye çalışan bir özelliğe sahip olan gençlik, bu dönemde dini yaklaşımlar konusunda da kendine has eğilimler geliştirebilmektedir. Denilebilir ki; genç burada din alanında da bireysel yargılarla kendi yaratıcılığını yakalamış olmaktadır. Gençler üzerinde yapılan çalışmalar ve özellikle E.D.Starbuck‟un gençler üzerinde yaptığı anket çalışması en fazla din değiştirmenin gençliğin birinci döneminin sonlarına doğru olduğunu ortaya çıkarmıştır.

f. Yetişkinlik Dönemi:
25 yaşından sonra kişinin din konusunda belirli bir karara varmış olması beklenir. Her fert bu yaşlarda artık hayatının sonuna kadar ufak tefek değişikliklerle yetinecek bir inanç ve hayat felsefesine sahip olur. Çocukluktan itibaren dine karşı öğrendikleri ve ilişkide bulunduğu kişilerin etkileri, onu dine karşı lehte veya aleyhte bir tutum içersine sokar. O, mevcut dinin ya hepsini olduğu gibi almıştır, ya da bazı noktalarını kabul etmiş, bazı
noktalarını reddetmiştir. Örneğin, dinin sadece inanç yönünü alır, ibadet yönünü terk eder. Yahut da herhangi bir inkar yoluna sapar.

g. Olgunluk Dönemi:
Olgunluk dönemi denilen orta yaş devresi insan hayatının kritik bir dönüm noktasıdır. Birey, hiç bir bakımdan artık eskisi gibi olmadığını anlamaya başlar. Bu çağda meydana gelen fiziksel ve ruhsal değişikliklerin yanında, birey hayatta yaptığı işler hakkında kendisine hesap verme durumuna düşer. Gençliğin idealist, erişilmesi güç isteklerine, ilk yetişkinlik yıllarında ne derecede ulaşabildiğini, hayattan bekledikleriyle elde ettikleri arasında ne derecede bir fark olduğunu araştırır. Çoğu zaman, bu kendi kendisiyle yaptığı hesaplaşma tatminkar bir şekilde sonuçlanmaz. Ancak bu dönemde, bazı kişilerde dini reddetme eğilimleri de görülür.

h. Yaşlılık Dönemi:
Gelişim ve yıpranma dönemine göre farklılıklar göstermekle beraber, yaşlılık dönemi ortalama 60 yaşında başlar. Bu dönemde kişide fiziki ve ruhi yönden önemli değişiklikler görülür. Şöyle ki, görme ve işitmenin zayıflaması, dişlerin dökülmesi, saçların dökülme ve ağarması, kemik kirecinin azalmasıyla. kamburlaşma, boy kısalması, vücuttaki hücrelerde su kaybı nedeniyle derinin buruşması gibi fiziksel değişikliklerin yanı sıra, hafızada zayıflamalar, uykusuzluk, çabuk sinirlenme, telkine kapılma gibi bir takım önemli ruhi değişiklikler de kendini gösterir. Ancak tüm bunlara karşılık, geçirdiği çeşitli tecrübeler ve edindiği bilgiler nedeniyledir ki, yaşlılarda kuvvetli bir muhakemenin bulunduğu gerçektir. Çünkü iyi bir yargı, ancak çeşitli yaşam deneyleri ve öğrenme ile kazanılabilir. Bu da zamanla oluşur. Böylece yaşla giderek kaybolan bazı yetenekler karşısında tecrübe ve bilgiyle denge sağlanmış olur.

Yaşlı insan, edinmiş olduğu alışkanlıkları, tutumları uzun yıllar benimsemiş olduğu için bunlara aşırı derecede bağlılık gösterir ve yeni durumlara bir türlü uyamaz. Ona göre, teknolojik açıdan bir takım gelişmeler olmakla beraber, insanlar fenalaşmakta, ahlaksızlık artmaktadır. Gençler, kendi başarılarının yarısını bile gerçekleştirememektedir. Tembeldirler, çalışmamaktadırlar. İleride nasıl olacak da bu memleket onlara teslim edilecektir? Halbuki kendi zamanlarında öylemiydi? Nasıl çalışmışlar, ne gayretlerle bu günleri hazırlamışlardı? Bu düşünceler yaşlı insanı endişe ve uyumsuzluğa iter ve yeni durumları bir türlü kabul edemez. Yaşlı kişi ölüm gerçeği ile iç içe yaşar durum onda ölüme yaklaşmış olmanın şuurlu ya da şuurdışı korkusunu uyandırır. Bu dönemdeki dini gelişmelere gelince, daha önce kazanılan dini alışkanlıkların yaşlılıkta sürdürüldüğünü görmekteyiz.

Diğer faaliyetlerdeki azalma nedeniyle ve alışkanlıklara daha fazla bağlılık gösterilmesi nedeniyledir ki yaşlılarda ibadet oranının yüksek olduğu görülmektedir. Çünkü bu yaştaki insanlar toplumla ve toplumsal gösterilerle ilgilerini gevşetmeye başlamışlardır. Ayrıca bu yaştaki insanların çeşitli toplumsal törenlere katılması ve eğlenmesi çevrede hoş görülmez, hatta yadırganır ve adeta zorla dindarlığa ve ibadet yapmaya itilirler.
Yaşlılık psikolojisinin ana belirtilerinden biri de bencillik (egoizm) dir. Çevresindeki herkesin ona saygı duymasını ve hizmet etmesini ister. Para ve mal düşkünlüğü artar. Ancak, bu para ve mal düşkünlüğünü kendisi için değil de kendinden sonrakileri düşündüğü için yaptığı şeklinde savunma mekanizmasına başvurur.
Alıntı ile Cevapla