Durumu: Medine No : 13301 Üyelik T.:
04 Şubat 2011 Arkadaşları:5 Cinsiyet:erkek Yaş:37 Mesaj:
4.833 Konular:
926 Beğenildi:342 Beğendi:0 Takdirleri:62 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Cevap: sakarya ilitam Din Psikolojisi 9-14 haftalar
12. HAFTA
DiNi HAYAT VE BENLiK
1. Dini istidat ve Kabiliyet
Her insan kendine özgü bir mizaca ve yaşadığı ortamın onu etkilemesi doğrultusunda farklı bir karaktere sahiptir. Zira yaratılış bakımından her fert farklı özellikler içinde dünyaya gelir ve kendi özelliklerine göre de hareket eder.
Din Psikolojisi bu yönde dini inancın yaşantıyla olan ilişkilerini ve bunlarla ilgili problemleri inceleyecektir. Bunun yanında ferdin inanmaya karşı içten gelen ruhi hazırlığı, dini arayışı, inanma ihtiyacı, korunma ve emniyet altında olma duygusu ve bunlara benzer hususların da ayrıca araştırılması gerekir.
2. Benlik Kavramı ve Önemi
Benlik, kendi kişiliğimize ilişkin kanılarımız ve kendimizi görüş tarzımızdan oluşur. Bir bakıma benlik kişiliğin öznel tarafı olarak tanımlanır. Benliğin şekillenmesinde; ben neyim?, ben ne yapabilirim? benim için neler değerlidir? yada bu hayattan beklentim nedir? gibi sorulara verilecek cevaplar benliğin farklı yönlerini yansıtacaktır.
Böylece benlik, bireyin özellikleri, yetenekleri, değer yargıları, emel ve ideallerine ilişkin kanılarının dinamik bir örüntüsüdür.
3. Benliğin GeliĢimi
Benlik bir takım yaşantılar sonunda kazanılan bir yapı, bir oluşumdur. Başlangıçta çocuk kendi varlığının farkında değildir. Doğuşta çocuk “ben” ile “ben olmayanı” birbirinden ayırt edemez. Onun için dünya, dıştan mı, içten mi geldiğini bilmediği bir izlenimler karmaşası gibidir.
Fakat benlik, çocuk doğduğu andan itibaren, başından geçen sayısız olaylarla, çevresinde karşılaştığı kişilerin etkisiyle yavaş yavaş oluşur.
4. Kişilik Din ilişkisi
Din, ferdi kişiliğin en derin tabakalarına nüfuz eden bir olgudur. İnsanlık tarihinin ilk devirlerine inildiğinde bile bu gerçek daima mevcuttur. Fert, en ibtidai kültürlerde nasıl birtakım sosyal gruplar içinde yaşamışsa, bir dinde de yaşamıştır.
Jung‟a göre insan zihninin en eski ve en evrensel faaliyetlerinden biri olması sebebiyle din, insan kişiliğinin psikolojik yapısıyla ilgilenen bütün psikolojilerin, dinin sadece toplumsal ve tarihsel bir olgu olmayıp, aynı zamanda çoğu kimse için kişisel bir ilgi konusu olduğu gerçeğine de dikkatini çevirmeden edemeyeceği bir konudur.
Dinin asıl görevinin “kişisel yapının değeri”ni ortaya çıkarmak olduğunu belirten Whitehead‟e göre, insanın kişilik yapısı imanı doğrultusunda gelişir. Ona göre bu durum “hiç kimsenin kendisinden kaçamayacağı değişmez bir dini doğru”dur.
ALLAH‟a inanmak, insanın tabiatına ve yaratılış gayesine uygun hareket etmesini ve kişilik bütünlüğüne sahip olmasını, dolayısıyla beden ve ruh açısından huzurlu ve sağlıklı bir hayat sürdürmesini sağlar. İbadetlerin ilk gayesi, insanların sağlam bir ruh, sağlam bir kişilik yapısına sahip olmalarını gerçekleştirmektir.
Din Psikolojisinin araştıracağı alanlardan birisi de Şahsiyet Psikolojisinin dini yönüdür. Denemeler göstermiştir ki, insanlar çeşit çeşittir. Bu durum dindar insanlar için de geçerlidir. İki insanın birbirine benzemediği gibi aynı ALLAH tasavvuru ve düşüncesine sahip olan iki kişinin gösterilmesi de mümkün değildir.
5. Dindarlık Tipleri
Batılı bir çok din psikoloğu bu konuya eserlerinde dikkati çekmişlerdir. Örneğin; C. Schneider, “Zur Mannigfaltigkeit des religiösen Erlebens” (Dini Yaşayışın Çeşitliliği Üzerine) adlı makalesinde doğrudan doğruya sadece dindar tipler için geçerli olmayacak tiplerden söz etmektedir. Schneider dini kişilik bakımından dindarları iki yönlü olarak, “fikri yanı veya duygu yanı ağır basanlar” şeklinde tiplere ayırır. Fikri yönü ağır basanlar; hareketli, sürekli canlı, enerjik veya aklî olanlar, duygusal yönü ağır basanlar; sessiz veya sadece kişisel ağırlığını belli eden dindar insan tiplerinden oluşmaktadır.
a) W.Gruehn’e Göre Dindar Tipler
W. Gruehn‟in “Die Frömmigkeit der Gegenwart” (Günümüz Dindarlığı) adlı eserinde bazı dindar tipler ele alınmıştır. Gruehn mistik, canlı ve akılcı olmak üzere üç dindar insan tipinden söz etmektedir. Her üçü de dini yaşayışın temel özelliğini taşımakta ve ondan beslenmektedir. Dini duygulanışın en yüksek derecesine kadar çıkabildiğini gösteren vecd ve istiğrak tasavvufi yaşayışın çok canlı bir örneğini gösterir. Buna karşılık dini yaşayışın fikri muhtevasının böyle bir durumda oldukça zayıfladığı söylenebilir.
Ayrıca Gruehn, dini yaşayışını anlık isteklerinden uzaklaştırmadan sürdürmeye çalışan dindar insan ile daha çok akla dayanarak idealize edilmiş dindar insan tipini ve nihayet sanki dindarmış gibi görünen sahte dindarlığı da bir tip olarak ele almaktadır.
Din psikolojisinde de çeşitli dindarlık tipolojileri ortaya çıkarmak üzere yapılan araştırmalar yeterli sayıda olmasa da, dindarlığın kişilik tipolojilerini ortaya koymak din psikolojisinin görevlerinden biridir. Jung, dini kişilikleri bakımından da içe dönük ve dışa dönük dindar tiplerden bahseder. Dinleri temelde “otoriter” ve “hümanist” şeklinde birbirinden ayıran Fromm ise, bu dinlerin bağlılarının da, otoriter veya hümanist nitelikli dini tavırlara sahip olacaklarını ve kişiliklerini bu yönde geliştireceklerini kaydeder. İlk kez Allport tarafından kullanılan ve dini kişilik yönünden insandan iç-güdümlü (intrinsic) ve dış-güdümlü (extrinsic) dindarlar şeklinde ikiye ayıran tasnif en çok bilinen ve araştırılan tipolojilerdendir.
b) Hodgson’a Göre Dindar Tipler
İslam‟daki dindarlık üsluplarını inceleyen Hodgson, üç dini tecrübe veya davranış tarzı ayırt eder.
Bu tarzlardan ilki “paradigmayı izleyen tarz”dır. “Kozmik dindarlık” olarak da ifade edilebilecek olan bu tarz, kozmosun ahengini ferdin hayatına taşımak şeklinde özetlenebilir. Yani mü‟min camide ve secde anında yönünü Mekke‟ye çevirdiğinde, sembolik olarak, kendini doğrudan ALLAH‟a yöneltmiş ve hepsi yüzünü aynı şekilde ALLAH‟a çeviren diğer
mü‟minlerle doğrudan münasebete geçmiş halde tahayyül eder ve böylece kozmosun ahengini bir nebze kendi hayatına taşır. İkinci tarz „ikrara‟ veya tebliğ olunan din ve onu tasdike dayalı “kerigmatik tarz”dır. Bu, tek ALLAH inancına dayalı semavi gelenekler açısından önem taşıyan ve daha çok kutsal kitabın okunması, tekrar edilmesi yaşanması ve tasdikine dayalı bir dindarlık tarzıdır. Üçüncü tarz ise “mistik tarz”dır. Bu, nefis terbiyesiyle ve kendi vicdanını keşif veya kontrolle, kişinin nefsinin derinliklerine girip geniş anlamlara erişebilmesini ifade eder.
c) G. W. Allport’da dindarlık tipleri
ort dindarlık tiplerini dışgüdümlü ve içgüdümlü olmak üzere ikiye ayırır.
Dışgüdümlü Dindarlık (Extrinsic Religiousness):Dine karşı dışgüdümlü bir yönelime (orientation) sahip olan kişiler için dışgüdümlü değerler genellikle yardımcı (instrumental) ve yararcıdır (utilitarian). Bu yönelim ile insanlar, dini çeşitli açılardan yararlı bulabilirler; statüler ve kendini haklı çıkarma, toplumculuk ve avuntu, teselli ve güvenlik sağlaması gibi kabul edilen inanç öylesine kabule edilir veya önemli ihtiyaçlara uygun hale dönüştürülür.
Dış güdümlü dini eğilime sahip olan bir kişi, dini görüşlerini, güvenlik, rahatlık, statü veya kendisine toplumsal destek sağlamak için kullanır. Din onun şahsi doğruları arasında bir değer değildir.
İçgüdümlü Dindarlık (İntrinsic religiousness): İçgüdümlü yönelimli insanlar en hakim güdülerini dinde bulurlar. Diğer ihtiyaçlar çok zaruri olabilirse de olabildiğince az ehemmiyetli olarak kabul edilir ve mümkün olduğu kadar dini inanç ve hükümlerle uyumlu hale getirilir.
Dışgüdümlü olarak motive olmuş kişi dinini kullanır, içgüdümlü olarak motive olan ise dinini yaşar. İçgüdümlü dindarlar, dışgüdümlülere oranla çok daha aşkın bir tecrübeye sahiptirler. Yine içgüdümle dindarlar “benlik” ve “dindarlık” kalitesi bakımından dışgüdümlülere oranla çok daha olumludurlar. Ayrıca içgüdümlü inanca sahip bireyler, dışgüdümlü inanca sahip olanlara göre daha uyumludurlar. Din Psikolojisi şahsiyet yapısı bakımından da dini hayatın tipolojisini incelemek ve geliştirmekle görevlidir.
|