Tekil Mesaj gösterimi
Alt 27 Aralık 2013, 14:29   Mesaj No:5

Medineweb

Medineweb Emekdarı
Medineweb - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Medineweb isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13301
Üyelik T.: 04 Şubat 2011
Arkadaşları:5
Cinsiyet:erkek
Yaş:37
Mesaj: 4.833
Konular: 926
Beğenildi:342
Beğendi:0
Takdirleri:62
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: sakarya ilitam Din Psikolojisi 9-14 haftalar

13. HAFTA
ŞAHSİYET VE DiNİ TUTUMLAR
1) Şahsiyet Kavramına Genel Bakış
Batı dillerinde şahsiyet yada kişilik karşılığı olarak kullanılan kelimenin (personality) Latince “persona” sözcüğüne dayandığı belirtilir. Başlangıçta psikoloji alanıyla bağlantısı olmayan persona, maskı, rolü, karakteri ve fonksiyonu anlatır ve tiyatroda veya mahkemede kullanılırdı. Antik tiyatroda oyuncunun gerçek yüzünü saklamasına yarayan persona, önceden belirlenmiş herhangi bir kişilik varsayımına dayanmıyordu; tıpkı soyut bir tüzel kişi gibiydi. Antik çağ düşünürleri, persona diğer üyesine atfedilmiş toplumsal bir rolün ifadesi olduğunu düşünürlerdi.
Şahsiyet, Arapça “şahasa” fiilinden türemiş olup, bu fiil ”yükselmek, görünmek, ortaya çıkmak, açıklamak” gibi anlamlara gelir. Şahıs kavramı İslamiyetle zenginleşmiş ve açıklık kazanmıştır.
E.Mounier‟e dayanarak şöyle demektedir; “Soyut, bencil ve isteyen invidiualizm, bize yanlış şahsın bir karikatürünü sunar”. Şüphesiz, insan tabiatına en uygun olan, insanın şahsiyet ve toplum yönünü ihmal etmeyen personalist anlayıştır.
Şahsiyet yada kişilik kavramının genel çerçevesinin genişliği ve psikolojinin gelişimi boyunca etkisi olan yaklaşım ve akımların çokluğu, tek bir kişilik tanımında ittifak etmeyi zorlaştırmaktadır. Geniş açıdan bakıldığında kişilik, ferdin pratik olarak bütün niteliklerini kapsar. Zira onun fiziki, zihni ve hissi yapısı, güdüleri, tecrübeleri, alışkanlıkları, çevresi, çevresinde kendisine açık olan imkanların hepsi ve bunların birbirlerine etkisi, organize olmuş bir sistem olarak ferdin kişiliğini etkiler. Kişilik yapısı olarak, ferdin davranışları, düşünceleri, duyguları, söyledikleri ve yaptıkları bu faktörlerden etkilenir. Psikoloji açısından bakıldığında da psikologlar kişiliğin tam bir tanımı üzerinde uzlaşamamışlardır.

2) Şahsiyetin Şekillenmesi
Şahsiyeti incelemek için, insanın ırsî güçlerini, yeteneklerini, öğrendiklerini ve öğrenme faktörlerinin ona özgü davranış biçimleri ile kendi karakteristiklerine nasıl nüfuz ettiğini görmek gerekir. Böylece her fert, ötekinden farklı, kararlı bir bütün oluşturur. Çünkü insan, temel insani nitelikleri diğer insanlarla paylaşmakla birlikte, her zaman için kendine özgü bir ferttir, herkesten farklı, tek ve biricik bir varlıktır.
Allport‟a göre kişilik “ferdin, çevresine özel uyumunu belirleyen psiko-fizyolojik sistemlerin dinamik örgütüdür”. Tanımdaki dinamik örgüt sürekli gelişen ve değişen kişilik olgusuna vurgu yapmaktadır. Jung insan kişiliğinin iki şeyden meydana geldiğini belirtir: İlki bilinç ve kapsadığı her şey, diğeri bilinçdışı bir psişenin arka planı. Bilinç tanımlanıp, sınırlandırılabilir, ama insan kişiliğinin bütünü söz konusu olduğunda tam bir tanımlama mümkün değildir. Jung‟a göre her kişinin sınırlandırılması ve tanımlanması imkansızdır; çünkü kişilik bilinçli ve gözlemlenebilir bir bölümden meydana gelmiştir fakat gözlemlenebilen olguları anlatabilmemiz için var farz etmek zorunda olduğumuz bazı unsurlardan yoksundur.

3) Dini Tutum ve Davranışlar
Bir başka önemli araştırma alanı da dini tutum ve davranışlardır. İnsan ruhuna açılan yollardan birisi, kuşkusuz ferdin tutum ve davranışlarının araştırılması yoludur. Burada psikoloji, insanın her türlü zahiri ifadelerine, hareketlerine ve fiillerine dayanarak onun iç dünyasını görmeye girişecektir. Din insanı ilgilendiren bir olgu olduğuna göre, o aynı zamanda bir tutum konusudur. Böyle olunca insanların genel olarak din olgusu ve dinin inanç ve amel esasları ile ilgili olarak farklı tutumlar geliştirmeleri tabiidir. Mesela , dinin insana mutluluk ve huzur verdiğine inanan bir insan din hakkında olumlu tutuma sahipken, dinin insanların geri kalmasına sebep olduğu kanaatinde olan bir ateist din hakkında olumsuz bir tutum geliştirmiştir.Yine inananlar arasında farklı dini tutumlar görülür. İçki mübtelası olan yada içki alıp satarak kazanan bir Müslüman içki hakkında olumlu bir tutum takınabilir, buna karşılık bir başka Müslüman Kur‟an‟daki içkiyi yasaklayan ayetlere bakarak bu konuda olumsuz tutum takınır.
Din Psikolojisi bunlar üzerinde çeşitli teknikler vasıtası ile gözlemler, tasvirler ve analizler yaparak, ferdin dini hayatını tutum ve davranışlarını inceleyerek anlamaya çalışacaktır.

4) Dini Tutumların Oluşumu ve Gelişimi
Bireyin gelişme ve sosyalleşme sürecinde çevresindeki varlık,olay ve olgular hakkında edindiği bilgi, inanç, duygu ve davranış eğilimleri olan tutumlar, ferdin iç dünyasında sürekli olarak sistemler halinde organize olur.
İnsanlarda doğuştan var olan din duygusu ve inanma ihtiyacının, dini duygu, düşünce ve tutumların şekillenmesi, çevre faktörlerinin etkisiyle olmaktadır. Dolayısıyla çocuk iki üç yaşlarından itibaren ailede görüp duyduğu dini inançları, davranışları ve tutumları taklit yoluyla alır ve zamanla bunlar onun kişiliğinin birer öğesi olarak içleşir.

a. ihtiyaç ve Güdüler
Tutumlar, kişinin çeşitli obje ve olaylara karşı lehte veya aleyhte bir vaziyet alışı olduğuna göre, insanın, ihtiyaç ve güdülerini tatmin eden şeylere karşı lehte, bunların doyumuna engel olan şeylere karşı da aleyhte tutum takınması tabiidir. Din de insanın bazı ihtiyaçlarına cevap verip, bazı istek ve ihtiyaçlarını da belli bir disiplin, ölçü ve denge içerisinde doyurmak üzere sınırlandırıp kontrol ettiğine ve diğer bazılarını yasaklayarak baskı altına aldığına göre, dini tutumların oluşmasında ferdin istek ve arzularının, ihtiyaç ve güdülerinin önemli bir yeri vardır.

b. Toplumsallaşma Süreci ve Grup Üyeliği
Dini duygu, düşünce ve tutumların doğup gelişmesinde en önemli faktör çevredir. Çevre faktörleri ise, resmi ve resmi olmayan eğitim kurumları, ailede anne-baba, oyun ve okul arkadaşları, yakın akrabalar ve komşular, okunan kitap ve gazeteler, izlenen radyo ve televizyon programları, ilişki ve iletişimde bulunulan diğer insanlardır.(Yavuz, 1983, s.44) Çevre faktörleri aynı zamanda birer bilgi edinme kaynağıdır. Bu kaynaklardan elde edilen bilgiler istikametinde bireyin tutumları oluşup gelişmektedir. Çünkü bilgi, tutumun zihinsel öğesini teşkil eder.Bunun için “daha küçük yaşlardan itibaren dinler hakkında elde edilen
bilgiler, özellikle içinde bulunulan aile ve toplumun benimsediği dinin esaslarının daha geçerli ve doğru olduğuna dair açıklama ve uygulamalar, kişinin dini tutumunun oluşmasında oldukça etkili olmaktadır.” Dini tutumların oluşmasında en önemli etki aile grubundan gelir. Aile bireylerinin dini tutum ve davranışları çocuğu kuvvetle etkileyerek, onun dini tutumlarında belirleyici bir rol oynar. Çocuk aile grubunda benimsenen tutumları benimser. Yetişkinlikte bir takım değişmeler olsa bile, kişinin dini tutumları büyük ölçüde ailesinin dini tutumlarının izlerini taşır.

Bir kişinin dini tutumları ile onun yakın çevresindeki kişilerin dini tutumları arasında büyük benzerlikler görülür. Çünkü aynı kültüre sahip olan bun insanlar birbirleriyle iletişim ve etkileşim halindedirler. Toplum eğitim yoluyla tüm kültürel ve manevi değerleriyle birlikte dini inanç ve tutumlarını da yeni nesillere aktarır. Bunun bir sonucu olarak aynı toplum içinde bireylerin dini tutumları büyük ölçüde birbirine benzer. Çünkü toplum, ortak değerlerden kaynaklanan ortak dini tutumlardan sapanları hoş karşılamaz, onları dışlar. Kişi sosyal uyum göstererek genellikle toplumun ortak tutumlarını benimser.
Netice olarak bütün tutumlar gibi dini tutum oluşumunda toplumsallaşma süreci ve grup üyeliği en etkili faktörlerdir. Zira tutumların oluşmasında temel etken diğer bireylerdir. İçinde bulunduğu topluma uyma birey için hayati önem taşır. Toplumsallaşma süreci, bireyin kişiler arası ilişkiler yoluyla , içinde bulunduğu toplumun rol beklentilerini ve tutumlarını öğrenme sürecidir.

5. Kişilik Özellikleri
Aynı kültüre mensup olup aynı sosyal çevrede yaşayan insanlar, aynı çevresel faktörlerin etkisi altında bulundukları halde, bunların birbirlerinden farklı dini tutumlara sahip oldukları görülmektedir. Bunun bir sebebi, fertlerin sahip olduğu farklı kişilik özellikleridir. Bir kimsenin kişiliğinin temel özellikleri, onun nasıl bir dini tutum geliştireceğini belirler.(Güngör, 1977, s.105) Tutum oluşumunu etkileyen kişilik özellikleri mizaç gibi soya çekimle devralınan genetik bir özellik olabileceği gibi, sonradan öğrenme ve deneyim yoluyla kazanılmış özellikler de olabilir.
Kişinin kendi kişilik özellikleri gibi başkalarının kişilik özellikleri de, onun dini tutumunu etkileyebilir. Özellikle din görevlilerinin ve dindarların olumlu yada olumsuz tutumları, davranışları ve ahlaki özellikler, onlara karşı olumlu veya olumsuz tutum geliştirilmelisine sebep olmakla kalmayıp, aynı tutumlar onların temsil ettiği dine de yönelmektedir.

Kısaca ifade etmek gerekirse, kişinin şahsiyeti ahenkli bir bütün olup, onun tutumları da birbirleriyle tutarlı bir biçimde organize olduğuna göre, bireyin dini tutumlarının oluşumunda onun kişiliğini oluşturan diğer unsurların etkili olacağı muhakkaktır.
Alıntı ile Cevapla