[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Dini inanç ve değerlere bağlanmadaki samimiyet, derinlik ve adanmışlık ölçüsünde, dua ve ibadetlerin etkileri kişiliği dönüştürücü ve yapılandırıcı olabilmektedir.
Dua: davet etmek, yardım istemek, ıstılahta inanan kişinin Allah’la iletişim kurması ve ondan yardım istemesidir.
Dua türleri:
Dua hem dille hem de kalple yapılabilir. Sessiz duada da bir dinamizm vardır ve sessiz dua da bir fiildir.
DUA GÜDÜLERİ
Bu güdüler bireyin yaşına, cinsiyetine, eğitim, kültür ve ekonomik durumuna göre farklı nedenlere bağlı ve farklı içeriklerde olabilmektedir.
Vergote: 11–18 yaşarası öğrenciler üzerinde yapılan bir araştırmada Allah’a dua etmelerine sebep olarak %41’i manevi sıkıntıları, %15’i maddi sıkıntıları, %11’i mutluluk anlarını, %7’si de tabiatın güzelliğini saymışlardır.
Dua Güdüler Şunlardır:
*Maddi Ya Da Manevi Bir Arzunun, Bir İsteğin Gerçekleşmesi
Maddi manevi Allah’tan dileklerde bulunmasıdır. Bir de BEDDUA vardır en güzel örnek TEBBET suresidir.
*Bir Çaresizliğin Mahrumiyetin Sıkıntının Giderilmesi
Psikolojik bir gerçektir ki her inancı terk etmiş kişi bile çaresizlik anında dua ve yakarışta bulunur. Duanın en önemli güdüsüdür.
*Allah’ın Nimetlerine Şükrün İfadesidir
Allah’la kurduğu sevgi bağını güçlendirmiş olmaktadır.
*Günahlarının Bağışlanması
Bağışlanacağı ümidi onun günahkârlık ve suçluluk duygusuna kapılmasını da önler. Ona duyduğu güvenle rahatlar.
*Allah’ın Yüceliğine Duyulan Hayranlığın Vurgulanması
Belirgin bir ihtiyacı olmaksızın Allah’ın razı olduğu bir kul olabilmek için dua ederler.
Duanın Şekli Ve Kabulü
Kuran’da, boyun bükerek, sessizce, korku ve ümitle dua edilmesi gerektiği bildirilmektedir.(Araf 55–56)
Duanın Etkileri
Dua bireyin ruh ve beden sağılığı, bütün kişiliğini etkiler. Dua kişide huzur ve sükûnet oluşturur. Sıkıntılı ve gergin durumdaysa hafilik ve rahatlama verir. Ortaokul öğrencileri ile yapılan bir araştırmada %93dua ederken hafiflik ve huzur hissettiklerini söylemişlerdir.
Duanın en önemli yararı kendisini yalnız hissetmemesidir. Bu insanı çağımız hastalığı depresyondan korur. Dua aynı zamanda insana çalışma ve başarma gücü verir. Cesaret ve güven verir. Karamsar ve kötümser duyguları giderir, onu iyimser kılar. Dua eden insan Allah’a güvenen, O’nun kendisine yardım edeceğine kuvvetle inanan, ümitle ona bağlanan insandır.
CARREL der ki: Dua ahlak ve karaktere de etki eder. Duada içe dönüş vardır, hatalarını ve eksiklerine görerek iyiye yöneliş arzusu vardır. Böylece birey, bencilliğini, hırsını aşarak ahlaki görevlerini yapmaya hazır hale gelir. Kötülük ve ıstıraplara karşı sabır ve dayanma gücü kazanır. Görev ve sorumluluk duygusu artar. Başkalarına karşı iyilik ve yardımseverlik duyguları güç kazanır.
Duada Allah’a sığınma ve bağlılık, fakat dünyaya ve diğer tüm varlıklara karşı bir özgürlük vardır. Fatiha–5.nci ayet prensibiyle kişilikli bir özellik kazanır.
Kişinin hasta ya da muhtaç olmadığı zamanlarda yaptığı duanın psikolojik yararı en fazla görülmektedir.
N. Tarhan derki: hasta ve muhtaç iken yapılan dua ve ibadet mum ışığı ise, genç ve güçlü iken yapılan dua, güneş değerinde bir anlam taşır. Böyle bir insan kulluk bilinci içindedir ve gelecek zorluklara da şimdiden manevi yatırım yapıyor demektir.
A. Carrel, Fransa’da dua ve telkin yoluyla tedavi yapılan ve mukaddes bir yer olarak kabul edilen Lourdes’e gelen ve şifa bulan hastalardan konu edinir. Burada önemli olan hastanın iyi olacağına kuvvetle inanmasıdır.
Dr. Benson, duanın ve inancın hastalıklar üzerinde %60–90 oranında iyileştirici etkisi olduğunu kaydetmektedir.
Ayrıca yapılan araştırmalarda beyin MR görüntülerinde de dua halindeki kişinin beyninde kompleks(karmaşık) aktivitelerin gerçekleştiği rapor edilmiştir. Dua eden kişinin vücut ısısı artar, bedeninde uyarılma hissi yaşanır, algı gücü keskinleşir, bilinç ve farkındalık düzeyi artmaktadır. (Tarhan)
İBADET PSİKOLOJİSİ
İbadetin tanımı: genel anlamada bireyin inanç, düşünce ve duygu dünyasında kendisini hissettiren sübjektif olgular, kalplerin derinliklerindeki dini yaşanış ve tecrübelerin, davranış halinde dışa aksetmesinden ibarettir.
Her ibadet için belirlenen, değişmez söz ve davranışlardan oluşan ve sembolik anlamalar taşıyan bir şekil vardır. Bunlar ilahi otorite Allah tarafından belirlenmiş, değiştirilmeyen bir özelliğe sahiptir.
Fakat dua böyle değildir inanan kişi dilediği yer ve zamanda dua edebilir.
Kendisini dindar olarak nitelendirmekle birlikte hiç ibadete başvurmayan bir insanın dindarlığının farazi ve hayali olacağını, çünkü dinin ancak, kişinin dini duygu ve bilincinin etkilediği davranışlarla var olabildiğini belirtmek gerekir.(armaner)
İbadetin Psikolojik Etkileri
İbadetlerin insanın ruh ve beden sağlığı, düşünce, duygu, davranış, kişilik, benlik ve iradi yönü üzerinde etkisi vardır.
*İbadet ve düşünce
Kulluk bilincinin bir ifadesi olan ibadetler, insanın zihin yapısını ve düşüncesini bütünüyle etkiler, şekillendirir, derinleştirir ve onu fizik alanından fizik ötesi alana yükseltir.
İbadet, zihindeki kavramları aktif olarak harekete geçirir ve bireyin, dinî inancına uygun kavramlar arasında yeni bağlantılar kurmasına imkân hazırlar. İbadetin hayatın amacını kavramada, hayatı anlamlandırmada da önemli rolü vardır. Bunun yanında ibadet insanı hayata kötümser değil iyimser bakmaya yöneltir.
Mevlana'nın deyimiyle, diken değil gül düşünür ve gül bahçesi haline gelir. Allah' ın yarattığı her şeyde bir anlam, bir güzellik görür.
İbadet, insana kendi faniliğini hayatın bir gerçeği olan ölümü ve ölüm sonrası hayatı düşündürme bakımından pek çok uyarıcı unsurlar taşır.
İbadetler Allah'a inanan bütün insanları sevmede, kardeşlik duygularının güçlenmesinde ve insanlara karşı daha hoşgörülü bir tutum kazanmada da etkileyici bir role sahiptir.
Özellikle cemaatle kılınan namazlarda, aynı inanç ve değerleri paylaşan kişiler olarak Mü'minlerin yan yana, omuz omuza Allah'ın huzurunda durarak, O'nun önünde rukû ve secdeye kapanarak birlikte O'na dua ve yakarışta bulunmaları bu duyguların gücünü artırır. Birlikte olma, bir bütüne ait olma duygusu, sosyalleşme, sosyal bütünlük ve dayanışma duyguları gelişir. Birey aynı dine mensup insanlarla (cemaatle) bir etkinliği paylaşırken insan psikolojisinde önemli bir nokta olan ait olma duygusunu tatmin eder. Özellikle namaz ibadeti üstünlük ve aşağılık duygularına kapılmayı önlemede ve kontrol altında tutmada, bireye katkı sağlar. Eşitlik duygusunu ve alçakgönüllülüğü besler. bilinçli olarak Allah'a sevgi, saygı ve Bağlılık duygusuyla yapılan ibadetin insanı ulaştırdığı nokta, üstünlük ve aşağılık duygularının ortasında yer alan tevazudur, alçak gönüllülüktür. İbadet günahkârlık ve suçluluk duygusuna kapılmayı da önler, Bu konuda tövbe bireyi rahatlatan önemli bir etkendir. İbadet kalbi kötü duygulardan temizler. K.Kerim, namazın insanı edepsiz, kötü ve çirkin davranışlardan uzaklaştırdığını kesin bir ifadeyle belirtmektedir. (Ankebût, 29/45). Allah'ı, ahiret hayatını ve öldükten sonra dirilip hesap verileceğini hatırlaması, onun sorumluluk bilincinin kuvvet*lenmesinde önemli rol oynar.
İbadet ve Davranış
Eğer kişi Allah'a kuvvetle inanmış ve O'nun buyruklarını hiç kuşku duymadan kabul etmişse, onları büyük oranda yerine getirme çabası içerisinde olur. Çünkü inançlar davranışlara yansır, davranış halinde ortaya çıkarlar. Davranış halinde ortaya çıkmayan inanç gittikçe zayıflar ve zamanla yok olacak düzeye gelir.
Eski bilim adamları "fener" örneğiyle açıklarlardı. Şöyle ki, fenerin içinde yanan lamba inancı, lambayı çevreleyen camlar ise ibadetleri temsil eder. Nasıl ki camlar, dıştan gelen etkilere, rüzgâra karşı lambayı sönmekten koruyorsa, aynı şekilde ibadetler de, olumsuz etkilere, istek ve arzulara karşı inancı korurlar, onun zayıflamasını önlerler. Yani burada karşılıklı bir etkileşim söz konusudur. İnancın kuvvetliliği insanı ibadette bulunmaya iter, yaptığı ibadetler de inancını korurlar.
İbadette Allah'a gösterilen saygı ve bağlılık, kötü olandan uzaklaşma, doğruya yönelme arzusu, kişinin bunları samimiyetle Allah'tan talep etmesi, onun kendini değerlendirmesine, kontrollü, ölçülü, güzel davranışlarda bulunmasına neden olur. Sadece kendini düşünmez, kendisi için istediğini diğer insanlar için de ister, ben değil biz şuuru içinde hareket eder, yardımsever, fedakâr olur. Gönül kırıcı değil, yapıcı olur.
İbadet ve İrade
Dini inancı olan bir kişi, dinin kendisinden yapmasını istediği davranışları yapmak ister. Bunların başında da dinî bir görev olan ibadetler gelir.
İstek ve arzuları frenleyen, kişiyi namaz kılma yönünde karar vermeye ve davranışta bulunmaya götüren bir inanç ve irade gücü söz konusudur. İbadet tecrübesi, insani arzulara üstün gelen ilahî ve manevî hedefler doğrultusunda bir iradi çabayı etkin duruma getirir.
İbadet ve Kişilik
İnsanın toplumdaki diğer kişiler üzerinde bıraktığı bir etki, diğerlerinin onu değerlendirmesine neden olan bir takım belirgin kişilik özellikleri vardır ki, bunlar daha çok onun ahlâki yönünü oluşturur. Örneğin, dürüst, adaletli, namuslu, onurlu, şeref ve haysiyetine düşkün, cesaretli, kendisine güvenilir, yardımsever veya yalancı, işine geldiği gibi konuşan, hilekâr, çıkarına göre hareket eden, bencil, korkak, güvenilmez vb. Hatta bütün bu özellikler, halk arasında kişilikli kişiliksiz, karakterli karaktersiz (karaktere ahlâki kişilik de denmektedir) gibi nitelendirmelere de yol açmaktadır. Burada kişilikli denilen insan, kişiliği beğenilen, olumlu kişilik özelliklerine sahip olan, kişiliksiz denilen insan da kişiliği beğenilmeyen, olumsuz kişilik özelliklerine sahip olan insandır.
İbadet insanı, olumsuz kişilik özelliklerinden uzaklaştırıp, olumlu kişilik özellikleri geliştirmesine yardımcı olur.
Namaz insanı başka varlıklara, başka şeylere kul, köle olmaktan kurtarıp Allah'a bağlılığa götüren, onu kötü istek ve arzularının, dünyanın basit çıkarlarının esiri olmaktan arındırıp özgürleştiren bir uygulamadır.
Zekât ve sadaka, mala ve paraya olan bağlılığın azalmasına, mal hırsının insanın gözünü bürüyüp kendine ve çevresine zarar verici duruma düşmesine engel olur. Maddeci, çıkarcı ve bencil olmayan, başkalarını da düşünen, özgeci bir karakter oluşumunu destekler. Aynı şekilde oruç, bedenin arzularının üstüne yükselme, alışkanlık ve otomasyondan kurtulma, manevi bilinci güçlendirmede son derece etkilidir.
İbadet ve Benlik
İbadet bireye farkındalık bilinci kazandırır. Onu inanç değerleri çerçevesinde sorumluluklarını düşünmeğe iter ve yaptıklarının da yapama*dıklarının da farkına varmasında etkili olur. Kendi güçlerinin, sınırlılık*larının, yaşadıklarının, kaygılarının ve olaylara bakış açılarının farkında olma bilincinin oluşmasında ibadetin etkili olacağı rahatlıkla söylenilebilir.
Kendine karşı olumlu duygular besler. Benlik saygısı güçlenir. İbadet eden insanın her zaman, özellikle güç durumlarda Allah' ı yanında hissetmesi, O'nun kendisine yardım edeceğine inanması öz güvenini artırır ve gücüne güç katar.
Benlik, bir kimsenin kendi kendisi hakkındaki algıları ve yargıları toplamıdır. Benlik sürekli yenilenen bir oluşumdur. Her yaşantı, baştan geçen her olay, birey için önemli olan kişilerin onu beğenip beğenmemeleri, eleştirmeleri ya da övmeleri ve onun bunları algılayış tarzı, benliğinde yer eder, benliğinin alacağı şekli etkiler.
İbadet aynı zamanda bir olgunlaşma sürecidir. Benliğin yeniden inşasında, özünde ilahi değerlerin yer aldığı bir benliğin oluşumunda, ibadet*lerin, kılınan namazın ve tutulan orucun ayrı bir katkısı olur.
İbadet ve Vicdan
İnsanın içinde doğuştan gelen, gerek kendi gerekse başkalarının yaptığı davranışları değerlendiren ve bunlar hakkında iyi-kötü şeklinde hükümler veren bir kontrol ve yargı gücü vardır ki, buna vicdan denilir. İnsan vicdanı ile kendi kendini muhakeme eder, yargılar. Bu nedenle vicdan adeta insanın içinde kurulan bir mahkemedir ve insanın bu mahkemenin yargılamasından kurtulması mümkün değildir.
Kişinin yaptığı iyi davranışlar ve kötülüklerden uzak durması vicdanının hassaslaşmasına ve küçük bir kötülükten bile vicdan azabı duymasına, sık sık kötülük yapması ve suç işlemesi ise vicdanının zayıflamasına ve hassasiyetini kaybetmesine neden olur.
İbadetler birer eğitim programıdır. Bu program, insani tabiatımız*da yer alan olumsuz ve kötücül eğilimleri yok etme, iyi ve olumlu eğilimleri açığa çıkarıp güçlendirmeyi hedefler. Bu bakımdan her bir ibadetin kişilik ve karakterimizin belli bir yönünü eğitici işlevi vardır.
İbadet ve Ruh Sağlığı
İbadet insana gerginlik ve stresten kurtulmada, ruh sağlığını korumada yardımcı olur. İşte İslam'da gün içerisin*de tekrarlanan namaz ibadeti insanı günlük hayatındaki yoğun işlerden, zihnini rahatsız eden problemlerden uzaklaştırarak kısa bir süre de olsa dinlenmesini ve stres atmasını sağlar. Ona psikolojik boşalım yaşatır. Namaz belli aralıklarla sürekli devam ettiğinden bir süre sonra birey, ruh sağlığını bozan düşüncelerden tamamen kurtulabilir. Beş vakit kılınan namazı, uzun yola çıkan ve saatlerce araç kullanan bir şoförün, sağlıklı bir şekilde menzi*line varabilmesi için belli aralıklarla yorgun bedenini dinlendirmek, dağılan dikkatini toparlamak üzere verdiği molalara benzetilebilir. Yorgun bedenin bu molalara ne kadar ihtiyacı varsa, kalbin ve ruhun da namazlarla rahatla*maya, sükûnete ermeye o kadar muhtaç olduğu söylenebilir.
Yapılan birçok araştırma, dinî inanç, ibadet ve ritüellerin stres ve gerilimlerle başa çıkmada insanlara dayanma ve tahammül gücü verdiğini göstermektedir.
İslam’da cemaatle kılınan namazın sevabının, bireysel kılınan namazdan yirmi yedi kat daha fazla olduğu bildirilmektedir. Bunun nedeni, dini motifli bir dayanışma, paylaşma ve kaynaşmanın oluşması, dini inancın, dine aidiyet ve bağlılığın daha da güç kazanmış olması ile açıklanabilir.
DİNİ TÖREN
Dini Ritüel, Ayin ve Tören
Her toplumda özel zamanlarda ve mekânlarda sabit, kalıplaşmış, sembolik anlamları da olan kutlama ve törenler düzenlenir. Bunlar genel olarak toplumsal yaşamın sembolik nitelikli ya da dar anlamda dinî nitelikli eylemleri olabilir. Örneğin mezuniyet törenleri, doğum günü kutlamaları, resmi bayram törenleri genel nitelikli bir ritüel, Hz. Peygamber'in doğumunu kutlama, bir sünnet merasimi, bir mevlit okutma merasimi, bir yağmur duası dinî ritüellerdir. Dolayısıyla dinî ritüeller, dua ve ibadetten farklı, içinde duanın da yer aldığı dini kutlama ve uygulamalardır. Buna göre ritüeller salt ibadet ya da dinî pratikle özdeşleştirilemeyecek kadar geniş bir kavramsal içeriğe sahiptir.
Dinî ritüeller dinî inançları eyleme dönüştürerek toplumsal paylaşımın konusu haline getirmekte, dindarlığın toplumsal boyutunu oluşturmaktadır. Dolayısıyla dinî hayatın temel unsurlarından biri olarak dinî ritüeller inanca toplumsal bir boyut katmaktadır.
Âyin kelimesi bazı tarikat törenleri dışında İslam kültüründe fazla yer tutmayan bir dinî uygulamayı ifade eder. Buna karşılık meselâ Hıristiyanlık'taki vaftiz ayini oldukça önemli bir dinî törendir.
Dinî Ritüel, Ayin ve Törenin Psikolojik Etkileri
Dinî ritüeller, dinî inancı pekiştirir, kuvvetlendirirler.
Dinî ritüellerin önemli bir etkisi de sosyal dayanışma ve kaynaşmanın, birlik ve bütünlük ruhunun canlı kalmasını sağlamalarıdır.
Mevlitle ilgili ülkemizde yapılan bir araştırmanın sonuçları, araştırmaya katılanların % 86'sının, mevlidin "sosyal kaynaşma ve yakınlaşmaya" yol açtığı anlayışına sahip olduklarını ortaya koymuştur.(Hökelekli, 2009,s.320)
Dini Ritüel, Ayin ve Tören
Ritüeller ÇOK GENİŞ İÇERİĞE SAHİPTİR, dua ve ibadetten farklı, içinde duanın da yer aldığı dini kutlama ve uygulamalardır. Bizim salonda misafirlerden 86 kişi mevlit istedi. Baya etkilenmişler dinlerken.
Özet
İlahi bir varlığa inanan insan, bu Varlıkla iletişim kurmaya, sevgi, saygı ve bağlılığını O'na sunmaya çalışır. Allah'la insan arasında çift yönlü bir iletişim vardır. Birincisi Allah'tan insana doğru olan, ikincisi de insandan Allah'a doğru olan iletişimdir.
İşte insandan Allah'a doğru olan iletişim dua, ibadet ve dinî ritüellerle yapılır. Duada birey Allah'a yönelerek O'nunla iletişim kurar, duygularını,düşüncelerini, sıkıntılarını, dertlerini, arzu ve dileklerini O'na sunar, O'nun yardımını talep eder. Birey bu sunuşunu sözlü olarak da, sözsüz, yani hâl diliyle de yapar. Allah' ın da kendisine karşılık vereceğine, söylediklerini dikkate alacağına içtenlikle inanır.
Birey isteklerinin gerçekleşmesi, içinde bulunduğu çaresizliğin ve sıkıntı¬nın giderilmesi, günahlarının bağışlanması, Allah'ın nimetlerine şükrünün ifadesi ve Allah'ın Yüceliğine duyulan hayranlığın vurgulanması güdüleriyle Allah'a yönelir, O'na dua eder.
Duanın insanın bütün psikolojik mekanizmaları, ahlâk ve karakteri, ruh ve beden sağlığı üzerinde olumlu etkilerinin olduğunu araştırmalar göstermek¬tedir. Bu etki bireyden bireye farklılık göstermekte, özellikle duadaki sami¬miyet, içtenlik ve süreklilik, etki gücünün tayininde önemli rol oynamaktadır.
Duanın psikolojik etkileri, sıkıntılı ve gergin durumdan kurtulma, hafiflik ve rahatlık duyma, zorluklarla, güçlüklerle baş etme, dayanma ve sabretme gücü kazanma, karamsar ve kötümser duygulardan arınıp iyimser ve ümitvar olmasını sağlama, yalnızlık duygusundan kurtulma, yüksek bir moralle hastalıklara karşı direnç gücü kazanarak şifa bulma şeklinde ortaya çıkmak¬tadır.
İnsanın inancının davranış olarak dışa akseden bir yönü de ibadetlerdir. İbadet dinler tarafından şekli belirlenmiş, Allah'la ilişkileri canlı tutmak amacı taşıyan söz ve hareketlerdir. İbadette güdüsel olarak korku, sevgi ve saygı duygularıyla beraber iradenin etkin rolü vardır.
İbadet bireyin düşünce, duygu, davranış, kişilik, benlik, irade ve ruh sağlığına etki ederek onu şekillendirir. İbadetin psikolojik etkilerini, hayatın ve ölümün amacını, anlamını kavrama, duygularını dengeli kılma, ihtirasa kapılmasını önleme, Allah' ın nimetlerine şükretme, kötü eğilimleri, arzu ve istekleri kontrol altında tutarak iradesini güçlendirme, kötü, zararlı olandan uzaklaşıp doğruya yönelme, olumlu kişilik özellikleri kazanma, benlik saygısını güçlendirme, bencilliği gidererek biz duygusunu hâkim kılma, hassas bir vicdan oluşturma ve zihinsel gerginlikten kurtulma noktalarında toplamak mümkündür.
Toplumlarda özel zaman ve mekânlarda yapılan kalıplaşmış, sembolik anlamları da olan dinî nitelikli kutlama ve törenler ise dinî ritüelleri oluştururlar. Dinî ritüeller, dua ve ibadetten farklı, içinde duanın da yer aldığı dinî kutlama ve uygulamalardır. Ülkemizde en yaygın dinî ritüel olarak mevlit merasimleri görülmektedir. Dinî ritüellerin, özellikle dinî inancın pekişmesinde, sosyal dayanışma ve kaynaşmanın, birlik ve bütünlük ruhunun canlı kalmasında önemli rolü vardır..