Tekil Mesaj gösterimi
Alt 14 Ocak 2014, 15:26   Mesaj No:2

enderhafızım

Medineweb Emekdarı
enderhafızım - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:enderhafızım isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5879
Üyelik T.: 28 Aralık 2008
Arkadaşları:32
Cinsiyet:Bay
Memleket:İst
Yaş:39
Mesaj: 3.185
Konular: 1383
Beğenildi:174
Beğendi:17
Takdirleri:216
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: İslam Felsefesi [Ünit 13 Ders Özeti] (Dokuz Eylül)

İSLAM FELSEFESİNİN BATIYA İNTİKALİ VE ETKİLERİ

Latin Batı dünyası Müslümanları,özellikle Endülüs emevileri ve fetihlerinden dolayı,yağmacılar olarak tanınıyor ve tanıtıyorlardı7. Asır ile9. Asır arasındaki dönemde öz. Akdeniz havzasında fetihleri ve baskınları ile Müslüman orduları kuzey Afrika ve doğu Karadeniz sahilleri ile avrupanın iktisadi ve kültürel ilişkilerini zayıflattı aynı zamanda batının islamı tanıma süreci savaşlarla ve tehditlerle kurulmaya başladı
İkinci safhada ise Müslümanların hakim olmaları ile bölgede başlayan istikrar ve barış zamanında iki farklı siyasi ve dini topluluk olarak Müslümanlar ve Hıristiyanlar arasında savaş dışında da temaslar kurulması mümkün hale geldi.bu temaslar sonucu Avrupalılar SAREKEN adını verdikleri müs. Kültürel ve ilmi üstünlüklerini fark etmeye başlar.diplomatik görevlerle İslam topraklarına gidip gelen siyasi heyetler ve ticari seyahatlerde tüccarlar ve kudüse hacca gelen Hıristiyanlar aracılığı ile avrupalılar İslam dünyasının ilim ve irfan hayatı hakkında malumat sahibi oldular
Bütün bunlardan daha da önemlisi sınır bölgelerinde ve birlikte yaşadıkları şehir ve kasabalarda iki toplum arasında müs. Ve Hıristiyanlar arasındagelişen beşeri münasebetler sayesinde batı Hıristiyan dünyası Müslüman Arapların kültürel,ilmi ve medeni zenginliğin farkına vardılar
Hakimiyetkeri altında yaşamaya başladıkları Müslümanların başarılarının altında yatan sebepler arasında kadim ilimlerin kendi dillerine kazandırılmasını gören Batı Hristiyanlığında aynı zamanda Kutsal kitaplarının yazıldığı Grekçeyi öğrenmeye ilgilerinin arttığını görülür. Müslümanların eserlerinden yararlanmak daha pratik ve kolaydı. Latincede St. Augustine, Boetius gibi otoritelerin eserlerinden tanıdıkları Platon, Aristoteles gibi mühim simaların kavramları ile, Hippokrat ve Galen’in tıbbî yazıları,Ptolemy’nin astronomi ve coğrafyasını Müslümanların yakından tanıdıklarını öğrenen Hristiyanlar araqsında büyük bir şaşkınlık yaşanması tabi idi. Ancak kadim felsefe geleneğini tanımakşla kalmayıp kendi tecrübeleri ve düşünceleri ile Müslümanların zenginleştirip tıp,astronomi,coğrafya,matematik,geometri,kimya,op tik,eczacılık,cerrahi gibi pek çok ilimlerin İslam dünyasında geliştiğinin farkına varıldı,aynı zamanda kendilerinin dünya ve hayat hakkındaki bilgilerinin yetersizliğinin farkına vardı

İSLAM FELSEFESİNİN BATIYA İNTİKAL YOLLARI

İslam felsefesi ve ilimlerinin batıya geçişi,orada yerleşmesi ve etkide bulunması 4 farklı yolla birkaç safha halinde gerçekleşmiştir
1: Fetihler sonucu bölgeye yerleşen Müslümanların kurduğu devletinsağladığı hukuki düzen
2: Endülüz,Güney İtalya ve Sicilya ve Kuzey Afrikadaki Müslüman hakimiyetindeki bölgelerde yaşayan Avrupalı tüccarların,seyyahların,öğrencilerin Msülümanlardan öğrendikleri ilim,felsefe,edebiyat
3: Başta Haçlı Seferler olmak üzere uzun süreli savaşlar sırasında el konulan yağmalanan Avrupaya taşınan kitaplardan ticari mekta,teknik araçlar,kültür ve sanat eserleridir.
4: Avrupa tacvirlerinin Kuzey Afrika Akdeniz ve OSMANLI limanlarından ticaret yaptıkları ürünlerle geçen kültürel unsurdur

ENDÜLÜS

Endülüste yad bugünkü İspanya ve Portekizin bulunduğu İber Yarımadasında İslam hakimiyeti 711 de Emeviler ile başlar. 9. Y.Y’ın ilk yarısından itibaren İslam coğrafyasında en önemli bilim ve kültür merkezlerinden biri oldu. İspanyollar kendi dilleri olan Romen dilini bir kenera bırakarak Arapçayı kendi dillerine tercih ettiler. Mesela İspanyada ilim ve kültürde görülen gelişmelerden haberdar olan Fransız,İngiliz,Alman ve İtalyan bazı Din adamları ve öğrenciler 9. Y.Y’ ın başlarından itibaren Endülüse gelerek İslam Medreselerinde Müslüman bilginlerden ders almaya başladılar.Öğrendikleri yeni bilgileri memleketlerine götürdüler.Endülüsün büyük kültür ve ilim merkezi olan Kurtuba,Toledo ve Gırnata şehirlerindeki İslam Medreslerinde öğrendikleri Matematik,Astronomi,Fizik,Kimya,Tıp,Felsefe ve Mühendislik gibi daha önce hiç tanımadıkları bilgileri elde eden yeni bir zümre sayesinde İslam Felsefesi ve ilim eserleri Avrupaya intikal etmeye başladı.İslam bilginleri tarafındaneğitilen rahipler sarasından birisi kısa sürede papalığa kadar yükselir(Aurillaçlı Gerbert) 830 yılında Avrupa kralı olan Büyük Alfons Veliaht oğlunun yetiştirilmesi için Bağdat ve Şamdan Müslüman bilginleri getirmek maksadıyla İslam ülkelerine elçiler göndermiştir.Böylelikle Endülüs İslam Aleminin Avrupaya açılan penceresidir

SİCİLYA

878 yılında Sicilyanın tamamı Müslümanların hakimiyetine girmiştir. 1092 yılına kadar 2 asırdan fazla süren Müslüman hakimiyeti adada İslam bilim ve kültürünün yerleşmesini sağladı Sicilyada Müslümanlardan hakimiyeti devralan Norman Hanedanı 13. Y.Y’a kadar İslamlaşmış bir ada üzerinde hüküm sürdü.Norman Hakimiyetinde en parlak devrini 2.Roger zamanında yaşayan ada halkı arasında Müslümanlar ve Hristiyanları birbirinden ayırmak güçtü Müslümanların koyduğu Şeri Medeni Hukuk Normanlar zamanındada tatbik edilmeye devam etti.12. Y.Y’da yetişen Endülüslü alimlerden biri olan Ebu Abdullah El İdrisi 2.Roger’in daveti üzerine Sicilyaya gitmiş ve orada bir dünya haritası hazırlamıştır.İdrisinin çizdiği bu dairevi dünya haritalarından Avrupalı kaşifler tarafından yararlanıldığı ve hatta Amerikanın keşfi sırasında Colomb’un bu haritalrını kullandığına dair bilgiler mevcuttur.İdrisi özellikle bitkilerin tedavi değeri üzerinde bilgi veren eserlerde vermiştir.

HAÇLI SEFERLERİ

Bazı bilim ve felsefe tarihi kaynakları Avrupalıların İslam Felsefesi ve İlimleri ilk defa Haçlı Seferler sırasında tanıdıklarına dair bilgiler aktarır bu yanlış ve kasıtlı olarak uydurulmuş bir bilgidir Avrupa ülkeleri İslam dünyasının sahip olduğu bilim ve kültürün Haçlı Seferlerinden çok önceki yıllarda tanımıştır bu tanıma 9. Y.Y başlarından itibaren Endülüs yoluyla olmuştur

SEYAHATLER

10. Y.Y ın başlarından itibaren ilimlere merak duyan Endülüslü Hristiyan seyyah öğrenciler İslam ülkelerinde bulunan medreselere ilim tahsili için seyahatlere çıkmaya başladılar bu talebeler öğrendikleri bilgileri kendi ülkelerine götürmüşlerdir.Afrikalı Constantine 11.Y.Y ortalarında çıktığı doğu seyehatinde uzun süre Bağdatda ikamet eder burada tamamladığı tıp tahsili ile öğrendiği bilgileri geri dön düğünde Sallerno Tıp Okulunda öğretmeye başlar.

İSLAM FELSEFESİ VE BİLİMLERİN LATİNCEYE TERCÜMESİ

Hristiyanlar arasında İslam ilimlerinin meşalesini Avrupaya taşıyanların ilki Papa 2. Silvester idi.Müslümanların kullandığı Astronomi,Matematik ve Rakamları alarak Romen rakamlarının terk edilmesini sağladı.Onun açtığı çığırı 11. Y.Y’da Constantinus 12.Y.Y’da Raymont takip etti Endülüste Toledo şehri dah 11. Y.Y’da İslam ilimlerinin Avrupaya geçimine aracılık eden en önemli kültür merkezi haline geldi.

TOLEDO TERCÜME OKULU

Toledo piskoposu raymund tercüme faaliyetlerini ve tercümanlar arasındaki münasebetleri düzenledi.cremonalı gerard çeşitli mevzularda 70 civarında eseri Arapçadan Latinceye çevirdi ,çevirdiği eserler arasında el zehravinin eltasrif adlı eserinin cerrahi bölümleri,er razi nin kitab el mansurisi,ibni sinanın el kanun fit tıb beni musa kardeşlerin esrleri el biruninin el harezminin eserlerini Latinceye çevirmiştir
Arapçadan latinceyebirçok eserlerin çevrilmesinde emeği geçen yazarlara örnek:
İspanyadan,sevilyalı jone(kindi,farabi,ibni sinadan ) çeviri yapmıştır
Cremonalı geard(harazmi,Cabir bin eflah,ibni sina er razi den) çeviri yapmıştır
Bathli adelard ( İngiliz mütercim)
Roger Bacon ,oxfort üniversitesinin temellerini atmıştır
Pizalı Leonardo(harezminin matematik ve geometri kitaplarını tercüme etmiştir ) ibni sina ve kindinin eserlerini tercüme ederek üne kavuşmuştur

İSLAM FİLOZOFLARINDANETKİLENEN AKIMLAR :İBN SİNACILIK VE İBN RÜŞDCÜLÜK

Farabi ,ibn sina,gazali,ibn rüşd gibi filozofların ve hatta sühreverdi ibn Arabi gibikelam ve tasavvufu ve felsefeyi mezceden Müslümanların avrupada20. Yüzyıla kadar iyi bilinen ve kimsenin rededemeyeceği tarihi bir durumdu.ancak 20. Yy. da gelişen Avrupa merkezci kültür tarihciliği avrupada ortaya çıkan ortaçağ Hıristiyan felsefesini ve onun daha sonraki takipçilerini ve seküler modernfelsefeyisadece kadim grek felsefesinin yeniden canlanmasıylaaçıklamaya başladı oysa klasik İslam felsefesi 12. Yy.dan itibaren inkar edilemez ölçüde avrupada düşünce bilim ve kültür hayatını belirleyen yegane tefekkür faaliyeti olmuştur.
Eşari kelamındaki atomculuk ,Hıristiyan avrupada hem klasik grek felsefesi atomculuğuna hemde İslam bilimlerine ilgi uyanmasına sebep oldu .
Avrupa düşünce hayatı üzerinde en büyük tesiri ,meşşai filozoflar tarafından temsil edilen felsefe göstermiştir mesela roger Bacon daha önce unutulmaya yüz tutan aristotales felsefesinin müs. F,lozoflar sayesinde ve onların yorumlarından avrupada yeniden öğrenilmesini sağlar
İbn sina özellikle yeni Platonculuğun yayılmasında etkili oldu,augustinci fikir akımının doğuşuna zemin hazırladı
İbn rüşd felsefesi ise avrupada daha uzun ömürlü ve kalıcı bir etki bırakmıştır
Farabinin etkisiöz. Yedi dil bilimi,sekiz tabiat bilimi,müzik ,geometri, aritmetik, optik, yıldız ilmi,astronomi, ağırlıklar ve teknik aletler ilmi gibi sekiz matematikbilimi olarak avrupada daha önce bilinmeyen ilim dallarının tanınmasına vesile oldu.
İslam bilim ve felsefesini öğrenmek için avrupada uyanan ilgi ve alakanın sonuçları üzerinde duracak olursak İslam felsefesi aracılığı ile batı sadece kadim grek felsefesini değil,doğuda var olan birikimi ve İslam medeniyetinin bilgi birikimini tanıma fırsatını bulmuştur.Avrupanın içine düştüğü dogmatik, skolastik düşünce ve eğitim sistemini terk etmesine vesile olmuştur.batıda hümanizm hareketlerini başlatmış .dini tecrübenin mistik boyutuna ilgi uyandırmıştır.rönesans hareketinin temellerini atarak çağdaş felsefenin ortaya çıkışına zemin hazırlamıştır.ayrıca Hıristiyan ilahiyatının yeniden kavramlaştırılması için alt yapı hazırlayarak,kilise otoritesini zayıflatacak bir zihniyet uyandırmış ve düşüncenin özgünleşmesine katkıda bulunmuştur.
Alıntı ile Cevapla