Cevap: Şehadete Giden Yol - İstanbul – 1434 Şehâdete Giden Yol - İstanbul 1434 / 2013 Bölüm-24
Âzâdlı Ebû Rehm, Müslim İbn Akîl’den ayrılmaz olmuştu. Akîl’in gücününün hangi noktaya ulaştığını öğrenmek istiyordu. Elindeki meblağı da Müslim’in emriyle Ebû Sümâme el-Âmirî’ye verdi. Böylece kendi anlatışına göre; Humusluların kendisine yüklediği vazîfeyi yerine getirmiş ve içi rahat etmişti. Ahdine sadâkat göstermenin huzûrunu yaşıyordu. Verdiği meblağ, kendisine duyulan güveni artırdı.
Ebû Sümâme, Hz. Hüseyin’e biât edenler adına verilen paraları teslîm alan, toplanan para ile de silâh satın alan, onları depolayan ve biât edenlere dağıtan kişiydi. Tanınan yiğitlerden, takdîr edilen süvârilerden biriydi.
Ebû Rehm, yeterli bilgiyi toplamıştı. Daha ötesine ihtiyaç yoktu. Şimdi harekete geçme zamanıydı. Ubeydullah’ın yanına döndü. Topladığı bilgileri aktardı ve Müslim’in son bulunduğu evi ve evin sâhibinin kim olduğunu haber verdi.
Günlerdir Kûfe’yi yakından tanımak için ince tahlîller yapan Vâlî Ubeydullah, asıl vâlîsi olduğu Basrâ’yı yardımcısına bırakmış tehlikenin ve Irak’ın merkezi olan Kûfe’ye yerleşmişti.
Tehlikeli bir gecede bütün dikkatini toplamış, en küçük sesleri bile duyabilmek için kulaklarını dikmiş, vücûdunu tehlikeye karşı hazır hale getirmiş, diğer taraftan içini ürpertilerin kapladığı birine benziyordu.
Onun gibi şehir de gergindi. Ubeydullah’ın gelişiyle bu gerginlik had safhasına varmıştı. En küçük hareketlilik, duyulan her çıtırtı dikkatlerin hemen o tarafa yönelmesine sebep oluyordu.
Şerîk İbn A‘ver, Kûfe’nin ileri gelenlerinden, sözü dinlenen, idarî kâbiliyeti olan ve insanlara yön verenlerdendi. Ubeydullah’a bağlı olarak Kirmân emîrliği de yapmıştı. Emîrlik yaparken de hürmet görmüş, takdîr edilmiş insanlardandı. Şimdi Müslim’in yanında yer almıştı. Onu koruyan ve kollayan, Hz.Hüseyin’e biât edenlerdendi.
Şerîk hastalanmıştı. Vâlî Ubeydullah onun Hz.Hüseyin’e biât ettiğini biliyor muydu, bilemiyoruz. Ancak hastalık haberini almıştı. Şerîk’i ziyâretin yerinde bir davranış olacağı kanâatindeydi. Bu gergin havayı da yumuşatır, şehir hayâtına tabiîlik getirirdi. Ayrıca, insanlarla yakınlık kurmak, halk arasında, insanî bir tavırla görünmek için bu ziyâret iyi bir fırsattı.Şerîk’e haber göndererek ziyâretine geleceğini bildirdi.
Şerîk, idâreci bir insandı ve yoldaki tehlikeleri iyi görüyordu. Ubeydullah’ı da yakından tanıyor, onun neler yapabileceğini iyi biliyordu. Daha harekete geçmemişti. Ancak tetikte olduğu belliydi. Neler düşünüyor, neler plânlıyor, kolay bilinemezdi.
Hava yüklü, gerginlik sıkıcıydı. Her an fırtına çıkabilir, her an şimşekler çakabilirdi! |