Konu Başlıkları: Recm
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 04 Mart 2014, 02:17   Mesaj No:5

Tuba_

Medineweb Emekdarı
Tuba_ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Tuba_ isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 20781
Üyelik T.: 10 Ekim 2012
Arkadaşları:13
Cinsiyet:
Yaş:38
Mesaj: 1.326
Konular: 73
Beğenildi:19
Beğendi:6
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cevap: Recm

Recm Vardır
Fazlı Kayaduman

İslam Hukukunda, evli, hür ve Müslüman olan bir kimse, zina işlediği zaman cezasının recm olduğunda ihtilaf yoktur.(1)Dayanılan kaynaklar, Hz Peygamber (a.s)’in bu cezayı defalarca infaz etmiş olmasıdır. Bu infaz etme olayı Ehl-i Sünnet’in en sahih hadis kaynaklarında ifadesini bulmaktadır.

Şöyle ki, Sahih-i Buhari ve Sahih-i Müslim’de Hz Peygamber’in “İki Yahudi ile Ben-i Ezd kabilesinin Amroğullar’ı boyundan bir kadını recm ettirdiğini ”açık bir şekilde izah eder.(2) Yine Sahih-i Müslim’in Hudut bahsinde, Hz Peygamber’in Cüheyne kabilesinden bir kadını recm ettirdiğini anlatır.(3)Yine Sahih-i Buhari’nin Hudut bahsinde ki, bir hadiste Hz. Peygamber’in Maiz isminde ki bir adamı recm ettirdiğini anlatır.(4) Ve benzer sahih kaynaklarda Recm ile ilgili, Peygamberin fiili uygulamalarından bahse devam eder…

Buhari ve Müslim’in ittifaken naklettikleri bir hadiste Peygamberimiz şöyle buyuruyor;“Müslüman bir kimsenin kanı helal olmaz, ancak üç şeyden biriyle helal olur.Biri zina eden evli kişi,birisi haksız yere birini öldüren kişi,biri de cemaatten ayrılan dinini terk eden kişi”. Evet, recm hadisesi, görüldüğü gibi kaynağını Hz. Peygamber’in ifadelerinden ve fiili uygulamalarından alır.

Allah(cc), Kuran-ı Azimuşşanın da Peygambere itaati emreder

Bir iki örnek vermek gerekirse, Ahzab Süresi’nin 36. ayeti kerimesinde:” Allah ve Resulü bir şeye hükmettiği zaman inanan erkek ve kadına işlerinde artık başka yolu seçmek yaraşmaz”. Yine Nisa Süresi, 80.ayette Allah(c.c.) şöyle buyuruyor.” Peygamber’e itaat eden Allah’a itaat etmiş olur.”(5)

Bütün “İslam Hukuk Usulü” kitaplarında, Kuran’a göre sünnetin hüküm vermedeki yerini üç madde ile tanımlarlar:

1-Sünnet, Kuran’ın müphem ve mücmellerini açıklar, umumi hükümlerini tahsis eder.

2-Sünnet, Kuran’da asılları sabit olan farzları tamamlayıcı hükümler getirir.

3-Sünnet, Kuran’da bulunmayan bir kısım hükümleri beyan eder.

Şimdi 3. madde de ki usul hükmü bellidir. Bunun bir yığın örnekleri vardır. Ehli eşeklerle yırtıcı kuşların etinin yenmesini haram kılan ve diyetlerle ilgili bir çok hükümleri tespit eden hadislerdir.(6) Recm hadisesi de bu beyanda bir hükümdür.

İslam hukukunda, zina fiilinin vukuu iki şekilde tespit edilir. Biri zina fiilini işleyenin ikrarı ile diğeri de zina fiili, şahitlerin şehadeti ile tespit edilir.

1-Zina fiilini işleyenin kendi ikrarı ile tespiti:

Zina fiilini işleyen gelir hâkime müracaat eder,”Ben zina yaptım” derse, bu kişinin durumu incelenir sarhoş, deli veya depresyonda olmadığına bakılır. Ahras(7) ve Retka (8) olmadıkları tespiti yapılır. İkrah’ın (zorlamanın)olup olmadığına bakılır. Bunların hiçbirinden olumsuzluk çıkmaz; belli aralıklarla, dört kez zina ikrarında bulunursa, cezanın infazına karar verilir. Bu kez muhsan olup olmadığına bakılır. Yani Müslüman, hür ve evli olduğu halde zina fiilini işlemişse recm edilir. Müslüman, hür fakat bekâr ise yüz celde vurulur.

2-Zina fiilinin şahitlerin şehadeti ile tespiti:

Dört şahidin hâkimin huzurunda “Filan kimse zina etti, biz zina ettiğini ve zina fiilini gözlerimizle gördük” demeleri ile olur. Dört kişinin aynı anda bu fiili görmüş olmaları şarttır. Şahitler dörtten az, görme fiilini dördü de net ifade edemezlerse, ceza-i uygulama yapılmaz.(9)

Görüldüğü gibi bu cezanın uygulanabilmesi için olağan olmayan şartlar söz konusu! Bu şartlar altında bu cezanın uygulanışı çok çok nadir vukua gelir ki, Hz. Peygamber döneminde, 3-4tanedir. (Ki çoğunlukla itiraflara dayanır.) Koskoca Hülafa-i Raşidin döneminde de, yine 3-5tanedir. Bu cezaların gayesi,’nesli koruma’ hassasiyetine yönelik olarak, bir sosyo-psikolojik caydırıcı atmosfer oluşturmaktır..! Sonuçta, İslam Ceza Hukukunun vazgeçilmez, ceza esasları arasında yer alır.

Nur suresi ikinci ayetteki “Zina eden kadın ve erkeğin her birine yüz celde vurunuz…”ayetinin, Recm hadisesini nesh ettiği, ortadan kaldırdığı iddiası da gülünçtür. Kabul edilmesi de mümkün değildir! Nasih ve mensuhu en iyi bilen sahabedir. Bizler zaten nasih ve mensuhu onlardan ve onlardan nakledilenlerden öğreniyoruz. Onlar olmadan bilme imkânımız var mıdır? Şayet Nur suresinde ki ayetin Recm hadisesini ortadan kaldırması gibi bir olay olsaydı, sahabenin Recm olayını tekrar tekrar uygulamış olması mümkün müydü? Görüyoruz ki olayı sahabe devam ettirmiştir. Hulafa-i raşidin döneminde devam etmiştir. Sahabe uygulamış ve hiçbir itirazı da bulunmamıştır. Daha sonraları da devam ettirilmiş ve bugün de devam etmektedir. Bazı mu’tezile ve hariciler istisna edilirse, bütün İslam müctehitleri de bu cezada ittifak etmişlerdir. Raşid Halifeler bu cezayı uygulamış ve bu hususta görüş beyan etmişlerdir. Mesela Hz Ali (r.a), Şuraha adındaki bir Hamedan’lı kadını recim ettirirken; “Recim iki çeşittir. Biri gizli, biri aşikârdır. İkrar üzerine olan recm ‘de kişiyi önce hâkim taşlamaya başlar, ondan sonra halk onu taşlar. Şahitlerin ifadesi ile olan recm de ise onu önce şahitler, sonra hâkim sonra da halk taşlar.”demiştir (10)

Recm cezasında kalabalık bir cemaat söz konusu; yani, olay “mütevatir” bir olaydır. Yalan söylemek üzere bir araya gelmiş olmaları aklen muhal, kalabalık bir cemaat bu cezayı gerçekleştiriyor. Şimdi önümüzde, hiç şüphe götürmeyecek bir şekilde peygamberin fiili uygulaması olan bir ceza ki, Sahabe, Hulafa-i Raşidin onu titizlikle uygulamış, bütün İslam müctehitleri (Ehl-i sünneti, Şiası ile )uygulamasında ittifak etmiş olup 1400 yıllık tarih boyunca İslam ümmeti bunu tatbik etmişken, bugün bizler, kalkıp diyebilir miyiz “Böyle bir ceza İslam’da yoktur.”

Bunları anlatıyor olmamın gereği,27 Ağustos günü Hayreddin Karaman hocanın, Yeni Şafak’ta ki köşesinde “Recm Yoktur” başlığıyla yazmış olduğu yazıdır. Öncelikle şunu belirteyim ki Hayreddin Karaman hocamız günümüzde İslam Hukuku alanının tartışmasız otorite üstatları arasında yer alır. Seksenli yıllarda, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde öğrenci iken “İslam Hukuku” derslerimize gelen hocamızdı. O günden tanışıyoruz. Bugüne kadar anlatımlarından, eserlerinden müstefid olduğumuz bir âlimdir. O gün ki yazısında,”Recm yoktur” başlığı ile yazdıklarını okuyunca doğrusu hayretler içerisinde kaldım. Aslında bu yazısıyla Hayreddin hoca bugüne kadar ki anlatımları ve yazdıkları ile ters düşmüştür. Sizlere tek bir örnek vereyim; İlahiyat fakültelerinde İslam hukuku alanında ders kitabı olarak okutulan ve bizimde okuduğumuz, Hayreddin Karaman hocanın yazdığı “Mukayeseli İslam hukuku” adından bir kitabı var. Bu kitabın birinci cilt 128. sayfasını açalım. Bakınız Hayrettin hocamız zina suçu ila ilgili neler söylüyor; Zina suçunun cezası, suçlunun muhsan olup olmadığına göre değişmektedir. Muhsan olmayanın cezasının Nur suresinin 2. ayeti ile 100 kırbaç olduğunu açıkladıktan sonra Muhsan olanın cezasına geliyor.

(Dikkatle okuyunuz aynen aktarıyorum)

“Muhsan kişinin zina cezası “Recm”dir. Recm taşlayarak öldürmek demektir. Bazı mu’tezile ve hariciler müstesna bütün İslam müctehitleri bu cezada ittifak eylemişlerdir. Recm cezasınınmesnedi hadislerdir.”deyip bitiriyor.

Bütün İslam müctehitlerinin ittifak ettikleri ihtilafsız tasdik ettikleri, İslami bir ceza hususunda, sizinde araştırmalarınız, anlatımlarınız ve yazdıklarınızla onayladığınız bu cezayı bugün hangi gerekçe ile dışlayabiliyorsunuz?

Yazınızın içeriğine bakıldığında;

-Peygamberimiz döneminde ki Recm vakaları, kişinin kendi itiraflarıyla” Ya Resulullah beni temizle “ deyip zina suçu işlediğini itiraf etmesi, peygamberin vazgeçirme gayretlerinin sonuç verememesi sonucu, uygulanmıştır. Diyorsunuz, tamam..

-Recm cezası kazf ve kısas cezaları gibi Kuran’dan kaynağını almıyor hadislerden kaynaklanıyor. Tamam. Nesh edilmiş olabileceğine ihtimal veriyorsunuz. Ki, buna sizinde inandığınıza, inanmıyorum.

-Hakimin insiyatifine göre değerlendirilebilinir.”Celde” ye çevrilebilir vs.(Bir an nefsine yenilip zina eden olduğu gibi bu hususta bin bir melaneti işleyenlerde söz konusu..! )

Bu da mümkündür. Ama tüm bu anlattıklarınız İslam hukukunda Recm cezasının olmadığını değil, olduğunu gösteriyor. Yazınızı şöyle bitiriyorsunuz;”Günümüzde İslam aleyhine kullanılan ve insanları İslam’dan korkutmaya yarayan bu cezayı sahiplenmek ve savunmak uygun değildir.”

Allah aşkına, başkalarının beğenisi için değerlerimizden nasıl vazgeçebiliyoruz. Bunun bizi nerelere götürebileceğinin hesabını yapabiliyor muyuz?

Peki el kesme, kısas, kazf cezalarını ne yapacağız.! Bu alanlarda da İslam’a saldırmıyorlar mı? Bunlar için ne diyeceğiz..? Hani kulluğumuzu “Allah rızasına yönelik yapıyorduk!” Hani, “Onların hiçbir zaman bizlerden razı olmayacakları…”ilahi beyanını, unutmayacaktık?

“Recm” ile ilgili diğer yazınızı da şu cümle ile bitiriyorsunuz. “…Şeriatı uygulama adına bugün recmi uygulayanlar, sebep olduğu sonuçlar bakımından İslama kötülük etmektedirler” diyorsunuz. Sebep olduğu sonuçlar bakımından bu kötülüğü 1400 yıldır koskoca bir İslam ümmeti işlemiş olmuyor mu? Peki Sahabe, Tabiin, Hulafa-i Raşidin işlemiş olmadılar mı? Peki, Resul-ü Zişan Hz. Muhammed (a.s.) bunu uygulamakla aynı kötülüğü işledi mi dersiniz? Şayet, Vahy-i Gayr-i Matluv ile ilahi kaynaktan akıp gelen bir vahye dayanıyor ise, birileri sırf bize hoş bakmayabilir diye bu vahiy kaynaklı hükmü yok sayacaksak, vay halimize..! .Daha da önemlisi;

Bunun, yeni nesil üzerinde etki edebilecek olan sosyo-psikolojik tahribatını, nasıl önleyeceğiz?

Farz-u Muhal tamam dedik, yok farz ettik. Fakat yıllarca bizlere anlattığınız bu kaynakları, bizlerde İmam-Hatip liselerinde on yıllarca, yeni nesle anlattık, aktardık. Şimdi o nesil camilerin minberlerinde, kürsülerinde bu kaynakları, bu değerleri anlatıyor. Milyonlar bu kürsülerde, minberlerde anlatılanları dinliyor… Peki, şimdi biz bu millete ne diyeceğiz? Yoksa şöyle mi diyeceğiz; ”Ey milyonlar, durun! Biz bu dini size hatalı anlatmışız! Bugüne kadar size anlattıklarımız hatalı imiş. “Bu dinin şu esası şöyle imiş”, mi diyeceğiz? Dedik, diyelim. Peki, bu milletin bizlere ne diyeceğini hiç düşünebildik mi ? …! Hayır, hocam hayır!

Bu yazdıklarınızın kabulü mümkün değil! Bu değerlerimizi beğenmeyenler, Filistin’de her gün ama her gün topraklarını işgal ettikleri bu insanları katlediyorken; Demokrasi getireceğim yalanı ile girdikleri Irak’ta kaynaklarını sömürmek için ülkeyi kan gölüne çevirmiş, katliamın bilançosu milyona yaklaşıyorken; Bugünlerde, keyif için adam öldürdüklerinin itirafları manşetlerdeyken; Rahmet peygamberinin uyguladığı, beşeriyetin mutluluğuna yönelik bir nizam için öngörülen caydırıcı hadler karşısında, bu vampirler ne der düşüncesi ile komplekse girecek ve bu değerlerden vazgeçeceğim..!

Hayır, hocam hayır!

Bunu kabul etmemiz mümkün değil!

Rabbim bizlere Feraset ve İstikrar nasip etsin. Ayaklarımızı sabit kılsın. Kafir ve zalimlere karşı bizlere yardım etsin.



_Kaynaklar___________

1-Bidayetü’l Müctehid ve Nihayetü’l Muktesid.Hafid ibn.Rüşd.terc- beyan yay.c.4/ shf.293

2-Sahih-i Buhari, Menakıb.61/26 ve3635 nolu hadis.Sahih-i Müslim hudud,29/5-1695 nolu

3-Sahih-i Müslim,hudud bahsi,29/5 1696 nolu hadis.

4-Sahih-i Buhari, Hudud, 86/28, 6824 nolu hadis

5-İslam Hukuku Metodolojisi,M. Ebu Z ehra shf. 94

6-age- shf.:99

7-Dilsiz

8-Kadının fercinin önünde cimayı engelleyıci bir bezin bulunması.

9-Fetavayi Hindiye,cilt:4 / shf: 6-11 arası

10-Bidaytü’l Müctehid ve Nihayetü’l Muktesid beyan yay.hafid ib. Rüşd.C:4 /shf:29
Alıntı ile Cevapla