Bir hadiste Efendimiz (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle buyurmuşlardır: “Ümmetim Ramazan ayını ibadetle ihya ettikçe asla rezil rüsvay olmayacaktır.” Hadiste geçen “ihya” kelimesi hayatlandırma, yaşanılır kılma, hakiki mânâda değerlendirme mânâsında kullanılmıştır. Haddi zatında akıp geçmekte olan belli bir zaman dilimi ölü müdür ki onu yeniden hayatlandırmak söz konusu olsun denebilir? Hem bu iş nasıl olmalı? Yani “ölü bir zamanı” yeniden nasıl hayatdar bir hale sokabiliriz?
Cenab-ı Hak rahmetinin tecellisi olarak zamanın belli dönemlerini kulları değerlendirsin diye özel ve muazzam rahmet istasyonlarıyla donatmıştır. İşte bu özel istasyonlara uğrayıp da o günleri oruçla, namazla, sadakayla, Kur’ân’la dolu dolu yaşayarak “ihya” etmek gerekir ki hadisin sonunda ifade edilen olumsuz duruma düşülmesin.
Evet, verilen bu imkân ve fırsatı değerlendirmenin yolu, o mübarek zaman dilimini gecesi, gündüzüyle, sahuru, iftarıyla, orucu, sadakasıyla, teravihi, Kur’ân’ıyla alabildiğine bir bütünlük içersinde yaşamakta geçer, zira hadisin ifadesinde “ibadetle ihya ettikçe” şartı var ki o şart da ancak yukarıda zikredilen hususların icrasıyla gerçekleşmiş oluyor.
Ramazan’ı ve onun mübarek gecelerini ihya etmek için şu hususlara riayet edebiliriz:
1-Şartlar ve imkanlar elveriyorsa, sağlığımız yerinde ise Ramazan boyunca namazları camiye giderek cemaatla kılmaya gayret etmek uygun olur. Böylece, hem daha çok sevap elde ederiz, hem de işyeri muhiti ve mahallemizdeki insanlarla bu feyizli atmosferde bir araya gelme, onlarla selamlaşma imkânı elde etmiş oluruz.
2-Ramazan gibi gün ve gecelerde camiye yetişkin ve büyüme çağındaki evlatlarımızla birlikte gitmek, onların dinî dünyaları açısından önem taşır. Onlar, cemaat olmanın, dayanışmanın, birlik ve beraber olmanın önemini böylesine coşkulu günlerde daha kolay kavrayabilirler.
3- Ramazan ayında ve mübarek gün ve gecelerde akraba, komşu ve dostlarımızla tebrikleşme imkanı aramak; karşılıklı olarak hal-hatır sormak birbirimizin sevinç ve üzüntülerine, başarı ve problemlerine müspet doğrultuda katılma imkânı verir.
4-Böyle gün ve gecelerde mümkün olduğu kadar Kur’ân okumak, Kur’ân dinlemek, Kur’ân ve hadis sohbetlerine katılmak, va’z u nasihat dinlemek, insanlarla bu mânevî atmosferi paylaşmak kişiye huzur verir. Özellikle Kur’ân ve hadislerin anlamları üzerinde düşünmek, din alanındaki bilgi eksikliklerimizi giderir, bu alanda derinleşmeyi sağlar.
5-Ramazan günlerinde ve gecelerinde Yüce
’ı zikretmek, tövbe ve istiğfar etmek, O’na dua etmek kişinin kulluk şuurunu kuvvetlendirir.
6- Mübarek gün ve gecelerde namazla Yüce
’ın rızasına daha kolay erişme imkanı doğar. Çünkü, kulun
’a en yakın olduğu an namaz anıdır. Namaz en büyük zikirdir. Bu gün ve gecelerde bu kapsamlı ibadet için ayrı bir özen göstermekte yarar vardır.
7-Böyle gün ve gecelerde millî birlik ve beraberliğimiz, millet olarak güven ve huzurumuz gerek ülkemizin, gerek İslâm dünyasının, gerekse insanlığın her çeşit felaketten korunması için
’a samimiyetle yalvarmak gerekir. Böyle bir anlayış kişiye, insanlık camiasının yararlı bir ferdi olma şuurunu kazandırır.
8-Her zaman yapmamız gereken fakat özellikle de Ramazan gün ve gecelerinde ayrı bir özenle yerine getirmemiz gereken “kulluğumuzu” gözden geçirmeliyiz. Baba -anne olarak, evlat olarak, iş adamı olarak, hoca olarak, talebe olarak, yönetici olarak, yurttaş olarak, görevlerimizi tam yapabiliyor muyuz? Böyle gün ve gecelerde bir otokritik (nefs muhasebesi) yaparak eksikliklerimizi, hatalarımızı tespit etmeli, daha yararlı, daha başarılı, daha üretken olma azim ve ümidini taşımalıyız.