Cevap: Kanola Yağı Ve Kanser Riski!
Kanola yağı, kolza bitki tohumlarının genetik yollarla ıslah edilmesiyle elde edilmiş tohumlardan üretilen bir yağ çeşididir. Kanada tarafından geliştirilip tüm dünyaya tanıtıldığı için Canadian Oil, Low Acid olarak bilinmektedir.
Uzun yıllar makinelerde özellikle de buharlı makinelerde yağlama amaçlı kullanılmış ve 1950 yıllarında market raflarında yer almaya başlamıştır.
ZARARLARI
Kolza; bitkisel yağlar içinde en zehirli olan bitkidir. Öyle ki zehirli olduklarından dolayı hayvanlar bile yemezler.
Bitkisel olduğundan kullanımı yaygınlaşmaya başlamışsa da yağ üzerinde yapılan araştırmalar son bulmamıştır. Hayvanlar üzerinde yapılan deneyler sonucunda insan sağlığına zararlı olabileceği ortaya çıkmıştır. Kalp hasarlarına sebep olması en temel zararı olup bunun yanında insan ve hayvanlarda anfizem hastalıklarına, kansızlık, kabızlık, aşırı duyarlılık, körlük gibi hastalıklara neden olabilmektedir. Bu zararların ortaya çıkması ile bazı ülkelerde satışı dolayısıyla da kullanımı yasaklanmıştır. Yasak olduğu dönemde ( İngiltere ve Avrupa’da 1881-1996 yılları arasında) insanlar kullanmasa da hayvan yemlerinde kolza bitkisi kullanılmış ve “deli dana” hastalığı görülmüştür.
Kanola yağı fareler üzerinde de kullanılmış ve yine zararlı olduğu kanıtlanmıştır. Kalp, böbrek ve böbrek üstü bezlerde yağa bağlı etkiler gözlenmiştir. Ancak yağ verilmediğinde zararları görülmese de verildiği sürede organlardaki doku kayıpları devam etmektedir. Ayrıca bağışıklık sistemini de zayıflatmıştır.
Kanola yağının içeriğinde yoğun bir şekilde erusik asit bulunmaktadır ve bu asit akciğer kanserine, sinir ve kan dolaşım sisteminde bozukluğa da neden olabilmektedir. Bu kadar zararlı olmasının en temel sebeplerinden birisi de trans yağ olmasındandır. Zararları bir hayli fazla olan kanola yağının margarinlerde kullanılması daha büyük zararlara yol açabilmektedir.
YARARLARI
Yukarıda hep zararlarından bahsettik kanola yağının ama zararlarının temelinde kolza bitkisinin olduğunu unutmayalım. Ancak şu anda piyasada satılan kanola yağları, kolza bitkilerinin olumsuzluklarından arındırılmış olup kanola yağlarındaki erosik asit oranı % 40′tan % 0.1 oranlarına kadar düşürülmüştür ve bu kadar düşük bir oran da insan sağlığına olumsuz etki oluşturmamaktadır.
Kanola yağının bir diğer olumlu yönü ise doymuş yar oranının düşük olmasıdır. Doymuş yağ oranı; zeytinyağında % 15, ayçiçek yağlarında %12 iken bu oran kanola yağlarında % 7 civarındadır. Kanola yağındaki doymuş yağ oranındaki bu düşüklük ve içeriğinde omega-3 yağ asidi içermesi sağlığa önemli bir katkıdır.
Kanola yağı aynı zamanda tekli doymamış yağ oranının düşük olması sebebiyle de tercih edeliyor. Zeytinyağında tekli doymamış yağ oranı % 73 lerde iken bu oran kanola yağında % 63 tür. Tekli doymamış yağlar ise kandaki kötü kolesterolü (LDL) engelleyerek sağlıklı yaşam için büyük rol oynamaktadır.
Kanola yağının bir diğer tercih sebebi ise ayçiçeği yağına oranla ısıya karşı daha dayanıklı olmasıdır. Bu da kızartma yağı olarak tercih edilmesini sağlamaktadır. Ayrıca kızartma sonrası yağda tat değişikliği de oluşmamaktadır.
Ve sonuç olarak; kimi zaman ekonomik olduğundan kimi zamanda araştırmadan bilinçsizce kullandığımız kanola yağı, haberimiz olmasa da ekmeklerde, margarinlerde ve işlenmiş hazır gıdalarda çıkabiliyor karşımıza. Ülkemiz son yıllarda genetiği değiştirilmiş ürünlerle de (GDO) mücadele etmektedir. Kanola yağının da kolza bitkisinin genetiği değiştirilerek elde edildiğini düşünürsek kullanımı için karar vermek zor olmayacaktır diye düşünüyorum.
Bize düşen ise ne yediğimizi araştırmak, sorgulamak ve yemek yağı veya salata yağı olarak kanola yağı kullanımından uzak durmaktır. Yine de son karar sizin..
Yazar: Sündüz Uslu
|