RE: VEYSEL KARANİ HZ.
Elimi tuttu ve birlikte Fırat kıyısı boyunca yürümeye başladık. Sonra konuşmaya başladı: “Rabbim şöyle dedi —ve sözlerin en güzeli ve en doğrusu O’nundur— “Şüphesiz hüküm günü, hepsinin bir arada buluşacağı gündür..” Bu ayeti okuyunca hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. O kadar ki, şuurunu kaybettiğini sandım. Sonra okumaya devam etti: “..O gün dostun dosta hiçbir faydası olmaz, kendilerine yardım da edilmez. Ancak Allah’ın merhamet ettiği kimseler böyle değildir. Şüphesiz O üstündür, merhamet sahibidir.”
Bundan sonra şöyle dedi: “Ey İbn Hayyan, baban öldü ve sen de yakında öleceksin. Ebu Hayyan öldü ve ya cennete ya da cehenneme gönderilecek. Âdem öldü ve Havva öldü, ey İbn Hayyan, ve Allah’ın Resulü Muhammed (sav) öldü, ey İbn Hayyan; Müslümanların Halifesi Ebu Bekir öldü, ve dostum, benim candan dostum Ömer öldü. Ey Ömer!” Ona şöyle dedim: “Allah seni mübarek kılsın! Ömer ölmedi.” Veysel Karanî şöyle dedi: “Rabbim onun ölümünü bana bildirdi. Ben ne söylediğimi biliyorum ve yarın sen de ölüler arasında olacaksın.” Ve sonra Allah’a bazı kısa dualar etti. Sonra şöyle dedi: “Ey ibn Hayyan sana şunu vasiyet ediyorum: Allah’ın Kitabını takip et, çünkü O yüce ve merhametlidir. Müminlerin ölümünü duyur ve müslümanların ölümünü duyur. Senin için nefsim keder duyuyor. Ölümü kafanda tutmalısın; asla bir an için olsun kalbini terketmesin. Bunu yap, eğer onlara dönecek olursan halkını uyar, nefsine faydası olacak şeylere çalış, ve müminlerin topluluğundan ayrılma, çünkü eğer böyle yapacak olursan farkına varmaksızın dininden uzaklaşırsın ve sonra ölür ve Kıyamet Günü cehenneme girersin.”
|