Durumu: Medine No : 5879 Üyelik T.:
28 Aralık 2008 Arkadaşları:32 Cinsiyet:Bay Memleket:İst Yaş:39 Mesaj:
3.185 Konular:
1383 Beğenildi:174 Beğendi:17 Takdirleri:216 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Cevap: Hadis Tarihi Notlar (bsra erl)
TBMM’nin 1925 yılında aldığı bir kararla hazırlatılan, Ahmet Naim’in gerek Sahih-i Buharî Muhtasarı Tecrid-i Sarih Tercümesi ve Şerhi, gerekse Hadis Usûlüne dair eserin başına yazdığı oldukça geniş Mukaddime’si, Hadis konusunda bizdeki geleneksel birikimin ne denli güçlü olduğunun adeta birer kanıtıdır.
İkinci Dönem, Cumhuriyetin ilk yıllarında açılan bu çığırın daha da genişletilerek Akademik Hadisçilik yolunun altyapısının atılmaya çalışıldığı bir zaman dilimi olmuştur. Bu dönemin en önemli ve de meşhur çalışması şüphesiz Fuad SEZGİN’in, Buharî’nin Kaynakları Hakkında Araştırmalar (Ankara-1956) isimli doktora tezidir. Yeni dönemin Hadis kaynaklarını ele alışı noktasında bir fikir vermesi bakımından önemlidir. Eser, hem hadislerin şifâhî olarak değil, genellikle yazılı kaynaklardan nakledile geldiğini tespit etmesi, hem de Buhârî’nin rivayetleri alma ve nakletme yöntemiyle tasnif sistemin tartışması açısından önem arz etmektedir. Bu değerli eser, bir taraftan H. II. ve III. asırdaki tedvin ve tasnif sistemine, hatta o dönem Hadis tarihine farklı bir bakış açısı getirirken, aynı zamanda dönemle ilgili bazı oryantalistlerin iddialarına cevaplar vermektedir.
Bu dönemin en etkili simalarından birisi de merhum Tayyib OKİÇ’tir. Batıda yetişmiş Bosnalı bir ilim adamı olan Okiç, hem İslâmî ilimlerdeki geleneksel birikimi, hem de Batı’dan elde ettiği sistematik ve metodik çalışma kabiliyeti ile Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde Hadis, Tefsir ve İslam Hukuku derslerinin temellerini atmış ve bu sahalarda velûd talebeler yetiştirmiştir. Okiç’in asıl etkisi, Türkiye’deki Hadis çalışmalarının belkemiğini oluşturan yetiştirdiği iki asistanı vasıtasıyla olmuştur.
Bunlardan biri, Hadis sahasında yetişen gençler için hazırladığı Hadis Usûlü, “Hadis Tarihi”, “Hadis Istılahları” gibi ders kitaplarıyla geleneksel bakışa dayalı Hadis İlimlerinin temellerini atmış olan Prof. Dr. Talat KOÇYİĞİT ’tir.
İkincisi ise “İslami Tenkid Zihniyetinin Doğuşu” ve “Hadis Tenkidçiliği” adlı teziyle doktor, Hz. Peygamber’in Vefatından Emevilerin Sonuna Kadar Siyasi-İctimai Hadiselerle Hadis Münasebetleri adlı teziyle de doçent olan Prof. Dr. M. Said HATİBOĞLU ’dur. Yeni dönemin belkemiğini oluşturan eleştirel yaklaşımın İslam kültüründeki izlerini aramaya çalışan bu eserler, akademik hadisciliğin zihnî arka planını yakalamada önemli ipuçlarını bünyesinde taşımaktadır. Her iki çalışmasında da, Hadislerle hadiseler arası irtibatın izlenmesi ve rivayet kaynaklarına daima eleştirel bir yaklaşımla başvurulması gerekliliğinin altını çizer.
Son kırk yılda yetişen hadisçilerin üzerinde en fazla etkili olan bu iki isimden ilki, geleneksel çizginin; ikincisi de eleştirel ve yenilikçi çizginin önderliğini yapmışlar ve birçok ilim adamı yetiştirmişlerdir.
Koçyiğit ve Hatiboğlu danışmanlığında yapılan doktora çalışmalarında, genel olarak Hadis ilimlerinin temel konularının ele alındığı, bu konularda ana kaynaklara dayalı, metodik araştırmaların yapıldığı görülmektedir. Ancak çalışmaların genel karakteri nakil, tasvir, tespit, tasnif, tertipten öteye geçmemekte; genelde öğretici, kısmen de savunmacı veya sorgulayıcı bir nitelik arz etmektedir.
Üçüncü dönemde ise temel konuların yanı sıra, daha spesifik, teknik ve metodolojik konular çalışılmıştır. Bu döneme damgasını vuran ana tema, Hz. Peygamber’in, Hadis ve Sünnetin doğru anlaşılması meselesi ile Hadis tenkidi ve kriterleridir. Çok bariz bir şekilde Hadisin sübutu ve delaleti konusunda metot arayışları dikkat çekmektedir. Çalışmalarda genel olarak objektiflik, orijinallik, eleştirel bakış, tartışmacı ve sorgulayıcı bir üslup hakimdir. Batı çalışmalarında görülen bazı yöntemlerden yararlanılmıştır. Araştırmacılarda, kaynak bilinci gelişmiş, mümkün mertebe en erken dönem kaynakları, diğer bir ifadeyle birinci elden kaynaklar kullanılmaya özen gösterilmiştir. Özellikle mensubu bulunduğum Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde yapılan çalışmaların hemen hepsinde bu özellikler mevcuttur.
Bu dönem çalışmalarında, Arap âlemindeki çalışmaların etkisi azalmış, özgün telif eserler ortaya çıkmıştır. Bunlardan bazılarının en kısa sürede Arapçaya ve İngilizceye çevrilmesi ve ülkemiz sınırlarını aşarak bu değerli çalışmaların ve özgün tartışmaların bütün Müslümanların hizmetine ve bilgisine sunulması gerekmektedir.
|