Kadını ilimden ayrı gören anlayış, Âişe annemizin ümmete hoca oluşunu göremeyen kör bir anlayıştır. Ondan öğrenilen meseleler dinin neredeyse yarısıyken, onun önüne oturmamış sahabi yok denecek kadar azken, kim ilmi kadından öteye koyabilir? Âişe gerçekten varken ilim nasıl hayâl olabilir? Ve kadına bunca kudreti veren Allah, onu ilimden nasıl mahrum bırakabilir?
Cahil kaldık. Ama cahillik asla kaderimiz değil. Kadın âlimeler şu an olmayabilir. Ama inanıyoruz ki yarın mutlaka olacak. Bir perde ise gözlerimize çekilen, bir gün o perde yırtılacak.
Kadın, mücahidedir. Kadın, anadır. Kadın, âlimdir. Kadın, eştir. Kadın, davetçidir. Kadın, kuldur. Dünyayı sallayabilir. Talebe yetiştirebilir. Hafız olabilir.
Kadın okur da elbette. Ama iffetiyle okur. Bir tarafı yaparken başka yerden yıkmaz kadın. Kadın, okur elbette ama cahillikten soyunmak için değil rıza için okur.
Kadın, konuşur elbette. Ona da fetva sorulur. O da çözer ümmetin dertlerini. Kadın da dertlidir. Cahillik onun da derdidir. Kadını da uyku tutmaz geceleri. Kadının da nasibi vardır ilimden. Elbette bu ümmette kadın da ilmin ehli, amili ve müderrisi olmaya muktedirdir.
çok güzel bir yazıymış