Konu Başlıkları: Namaz kavramı ve çeşitleri
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 21 Mayıs 2014, 17:46   Mesaj No:8

Medineweb

Medineweb Emekdarı
Medineweb - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Medineweb isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13301
Üyelik T.: 04 Şubat 2011
Arkadaşları:5
Cinsiyet:erkek
Yaş:37
Mesaj: 4.833
Konular: 926
Beğenildi:342
Beğendi:0
Takdirleri:62
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: Namaz kavramı ve çeşitleri

VÂCİP NAMAZLAR
Vitir, bayram namazları yanı sıra tavaf, nezir namazları da vaciptir. Tavaf
namazı iki rek‘attır. Nezrin de en azı iki rek‘attır.

Vitir Namazı
Vitir kelimesi sözlükte çiftin karşıtı olan tek anlamına gelir. Vitir namazı
vacip olup üç rek’attır. Vitir namazının vakti yatsı vaktidir, ancak ondan
sonra kılınır. Vitir namazının ilk iki rek‘atı yatsı namazının farzının ilk iki
rek‘atı gibi kılınır. Üçüncü rek’atta besmele, Fâtiha ve bir miktar Kur’ân
okunduktan sonra daha ayakta iken eller kaldırılıp “Allahu ekber” diye tekbir
alınır, tekrar eller bağlanıp ayakta iken “kunût” duası okunur, sonra “Allahu
ekber” denilerek rükû ve secdelere varılır, daha sonra oturulur ki, bu da son
oturuştur. Bu oturuşta “Tahiyyât”, “Allahümme salli-bârik” ve “Rabbenâ
âtinâ” duaları okunup selam verilerek namaz bitirilmiş olur. Vitir namazı,
sadece ramazan ayında cemaatle kılınır ve imam bu namazı açıktan kıldırır.
Hem imam hem de cemaat kunût duasını gizli okur. Hanefîler’e göre vitirden
başka namazlarda kunût duası okunmaz. Yalnız, sıkıntı, fitne ve belâ
meydana gelmesi halinde sabah namazlarının farzında kunût duası okunabilir.
İmam Mâlik ve Şâfiî’ye göre ise her zaman sabah namazlarının farzında
ikinci rek‘atın rükû‘undan sonra ayakta kunût duası okunur. Bu kunût
Mâlikîler’e göre müstehap, Şâfiîler’e göre ise sünnettir. Sabah namazında
kunût duasını okuyan bir Şâfiî veya Mâlikî imama uyan bir Hanefî susar,
kunûtu okumaz. Eğer okuyacaksa içinden okur. Vitir namazında okunan
kunût duası şöyledir: “Allahümme innâ nes’te’înüke ve nes’tağfirüke ve
nes’tehdîke ve nü’minü bike ve netûbü ileyke ve netevekkelü aleyke ve nüsnî
aleyke’l-hayra küllehü neşkürüke ve lâ nekfürüke ve nahle’u ve netrükü men
yefcürüke. “Allahümme iyyâke na’büdü ve leke nusallî ve nescüdü ve ileyke
nes‘â ve nahfidü nercû rahmeteke ve nahşâ azâbeke inne azâbeke bi’l-küffâri
mülhikun”. Türkçesi: “Allahım! Senden yardım ve mağfiret ister, Senden
hidayet dileriz. Sana iman edip Seni tasdik eder, günahlarımızdan dolayı
Sana tevbe eder, Sana itimat ederiz. Seni bütün hayırlar ile sena ve zikirde
bulunur, nimetini itiraf ile Sana şükrederiz. Seni inkâr etmeyiz. Sana isyan
edip duranları reddeder, terk ederiz, kendileriyle ilişkilerimizi keseriz.
Allahım! Biz ancak Sana ibadet eder, Senin için namaz kılar, Sana secde
ederiz. Senin rızanı ve kulluğunu elde etmek için çalışır, koşarız. Senin
rahmetini umar, azabından korkarız. Şüphe yok ki, Senin azabın kâfirlere
erişicidir”. Kunût duasını bilmeyen sadece “ Rabbenâ atinâ fî’d-dünya
haseneten ve fi’l-âhirati haseneten ve kınâ azâbe’n-nâr” ayetini okuyabilir.
Üç defa “Allahümmağfirlî” (Allahım beni bağışla) de diyebilir. Üç defa “Yâ
Rab” (Ey Rabbim) demesi de câizdir.

Bayram Namazları

Bayramların Önemi
Bayram, neşe, sevinç ve eğlence günü demektir. Hz. Peygamber, Medine’ye
hicret edince, Medinelîler’in yılda iki bayram, eğlence ve sevinç günü
olduğunu görüp “Yüce Allah size o iki bayram günlerine bedel olarak daha
hayırlı iki bayram günleri ihsan buyurmuştur” diye müjdelemiş, o günlerin
Ramazan Bayramı ile Kurban Bayramı günleri olduğunu haber vermiştir. İşte
o tarihten itibaren Müslümanlar, bu günleri biri Ramazan Bayramı, diğeri
Kurban Bayramı olarak kutlamaya devam etmişlerdir. Ramazan Bayramı üç,
Kurban Bayramı ise dört gündür. Müslümanların kutladıkları bu bayramlar,
hem dinî hem de sosyal yönlüdür. Ramazan ayında zekât ve fitrelerle
birbirleriyle yardımlaşıp dostluk ve kardeşliklerini perçinleyen ve her çeşit
meşakkatlere katlanıp oruçlarını tutan Müslümanlar, bir aylık yasaktan sonra
yeme içme serbestliğine ulaşmış ve artık bayram yapmayı hak etmişlerdir.
Yine dünyanın dört bir köşesinden gelip Mekke’de buluşarak hac görevini îfâ
eden hacılar ile dünyanın her bir köşesinde yaşayan diğer bütün Müslümanlar
aynı günde kurbanlarını kesip kurban etlerini paylaşarak büyük bir coşkuyla
bayramlarını yaparlar.

Bayram Namazlarının Hükmü ve Kılınışı
Kendilerine cuma namazı farz olan kişilere, bayram namazları vaciptir.
Ancak bayram namazlarında hutbe namazdan sonra okunur ve sünnettir.
Hanbelî mezhebinde bir görüşe göre, bayram namazları farz-ı kifâye, Şâfiî ve
Mâlikî mezheplerine göre ise müekked sünnettir. Bayram namazlarının ilk
vakti, güneşin yaklaşık beş, altı derece yükseldiği zamandır. Bu vaki
güneşin doğuşundan yaklaşık 40-50 dakika sonradır. İşte bayram namazı bu
vakitten itibaren başlamak üzere öğle namazına kadar kılınabilir. Bayram
namazları, ikişer rek‘attır. Cemaatle kılınır ve kıraat açıktan yapılır. Ezan ve
kâmet okunmaz. İmam, “Niyet ettim Allah rızası için iki rek’at Ramazan
veya Kurban bayramı namazını kılmaya” diye niyet eder. Cemaat de, “Niyet
ettim Allah rızası için iki rek’at Ramazan veya Kurban bayramı namazını
kılmaya, uydum hazır olan imama” şeklinde niyet eder. Eller yukarı
kaldırılıp “Allahu ekber” denerek başlangıç tekbiri alınır. Eller bağlanır ve
gizlice “Sübhaneke” okunur. İmam açıktan, cemaat de gizlice “Allahu ekber”
diye üç defa tekbir alır. Her defasında eller yukarıya kaldırılıp daha sonra
yanlara salıverilir ve her tekbir arasında üç tekbir miktarı durulur. Üçüncü
tekbirin ardından yine eller bağlanır, imam gizlice “Eûzü-Besmele”yi okur ve
daha sonra Fâtiha ile bir miktar da Kur’ân’dan okur, açıktan “Allahu ekber”
diyerek -bilindiği şekilde- rükû ve secdelere gider. Cemaat de gizlice tekbir
alarak imama uyar. Sonra tekbir alınarak ikinci rek’ata kalkılır, imam gizlice
“Besmele”yi okuduktan sonra açıktan Fâtiha ile bir miktar da Kur’ân’dan
okur, tekrar üç defa eller kaldırılarak, birinci rek’atta olduğu gibi tekbir alınır,
bu üç tekbirden sonra yine imam açıktan cemaat de gizlice “Allahu ekber”
diye tekbir alarak rükû ve secdelere varılır. Daha sonra oturulup “Tahiyyât”,
“Allahümme salli-bârik” ve “Rabbenâ âtinâ” duaları gizlice okunarak sağa
sola selam verilerek namaza son verilir. Bu duruma göre, her bir rek’atda üç
fazla tekbir bulunur ki, bunlar da vaciptir. Hatip, bayram namazından sonra
minbere çıkar, oturmaksızın hutbeye başlar, Cumada olduğu gibi iki hutbe
sunar. Ancak, bayram hutbelerine tekbir ile başlanır, cemaat de bu tekbirlere
hafifçe katılır. Hatip, Ramazan Bayramı hutbesinde cemaate özellikle fitre,
Kurban Bayramında ise kurban ile teşrik tekbirleri hakkında bilgi verir.
Cuma hutbesinde sünnet olan hususlar bayram hutbesinde de sünnettir,
mekruh olan hususlar da mekruhtur. Bayram namazında birinci rek’atın
rükûunda iken imama uyan kişi, bu rükûya yetişeceğine kanaat getirirse,
ayakta gizlice başlangıç tekbiri ile bayram tekbirlerini alır ve daha sonra
rükûya varır. Rükûyu kaçıracağından korkarsa, başlangıç tekbirinden sonra
rükûya varır. Bayram tekbirlerini rükûda iken ellerini kaldırmaksızın alır,
imam rükûdan doğrulunca, bayram tekbirlerini bitirmese bile kendisi de
kalkar. Artık bitiremediği tekbirler, onun üzerinden düşer. Bayram namazının
ikinci rek’atına yetişen kişi, birinci rek’atı kazâ etmek üzere kalkınca, önce
gizlice “Besmele” ve Fâtiha sûresi ile bir miktar da Kur’ân’dan okur, sonra
yine gizlice bayram tekbirlerini alır ve namazını tamamlar. Bayram namazına
hiç yetişemiyen kişi, kendi başına bayram namazını kılamaz, dilerse dört
rek’at nâfile namazı kılar, bu bir kuşluk namazı yerine geçer. Şâfiîler’e göre,
bayram namazlarını cemaatle kılmak daha faziletlidir. Ancak bu namaz,
onlara göre tek başına hutbesiz de kılınabilir. Bu sebeple, kadınlar ve yolcular
da bu namazı kılabilirler. Hanbelî mezhebine göre de, imam ile kılmayan bir
kişinin bu namazı tek başına kazâ etmesi sünnettir. Bayram günlerinde, erken
kalkmak, boy abdesti almak, güzel hafif kokular sürünmek, en güzel elbiseler
giyinmek, karşılaştığı mümin kardeşlerine karşı güler yüzlü olmak, fazlaca
sadaka vermek, bayram gecelerini ibadetle geçirmek müstehaptır.

Teşrîk Tekbirleri
Arefe gününün sabah namazından itibaren kurban bayramın dördüncü
gününün ikindi namazına (bunlar dâhil) kadar yirmi üç vakit farz namazını
müteakip bir defa : “Allahu ekber, Allahu ekber, Lâ ilâhe illallahu vallahu
ekber, Allahu ekber ve lillahilhamd” diye tekbir getirilir ki, buna “teşrîk
tekbirleri” denir. Etleri asıp kurutmak anlamına gelen bu kelime aynı
zamanda kurban bayramı günlerine verilen bir isim olduğundan, o günlerdeki
tekbirler de böyle isimlendirilmiştir. Teşrîk tekbirinin anlamı şöyledir: Allah
yücedir, Allah yücedir. Allah’tan başka ilah yoktur. Allah yücedir, Allah
yücedir. Hamd Allah’a mahsustur”. Teşrîk tekbirleri, fıkıh bilginlerinin
çoğunluğuna göre vaciptir. Buna sünnet diyenler de vardır. Tek başına kılan
da, cemaatle kılan da teşrîk tekbirini getirir. Erkekler tekbiri açıktan, kadınlar
ise içlerinden getirir. Zamanında getirilmeyen tekbirlerin kazâsı yoktur.
Alıntı ile Cevapla