Durumu: Medine No : 13301 Üyelik T.:
04 Şubat 2011 Arkadaşları:5 Cinsiyet:erkek Yaş:37 Mesaj:
4.833 Konular:
926 Beğenildi:342 Beğendi:0 Takdirleri:62 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Cevap: Namaz kavramı ve çeşitleri SÜNNET VE NÂFİLE NAMAZLAR Sünnet Namazlar Farz Namazlara Tâbi Sünnet Namazlar (Revâtib)
Beş vakit farz namaz ile cuma namazının farzının öünde ve sonunda kılınan
namazlar sünnet namazlar olarak isimlendirilir. Farz namazlara tâbi sünnet
namazlar terâvih namazı dışanda tek başına yani cemaatsiz kılınır. Belli bir
düzen içinde kılınan bu namazlara revâtib adı verilmiştir. Farzlara tâbi olarak
kılanan bu namazların bir kısmı müekked sünnet (Hz. Peygamber’in devamlı
kıldığı) ve gayri müekked sünnet (Hz. Peygamber’in ara sıra terk ettiği)
şeklinde iki kısma ayrılır. Gayri müekked sünnetler müstehab veya mendup
olarak da adlandırılır. Hanefîler’e göre başlanılmış bir sünnetin bozulması
halinde kazâsı vaciptir. Hanefîler’e göre farza tâbi sünnet namazlar vakit
çıktıktan sonra kazâ edilmez. Sadece sabah namazının sünneti farzı ile
birlikte kerâhet vakti çıktıktan sonra o günün öğle vaktine kadar bir zaman
diliminde kazâ edilebilir. Sünnet namazların her rek‘atında kıraat farzdır.
Dört rek‘atlık gayri müekked sünnet namazlarda (ikindi namazının sünneti ile
yatsı namazının ilk sünneti), müekked sünnetlerden farklı olarak ilk oturuşda
tahiyyattan sonra salli-bârik duaları okunur ve üçüncü rek’ata sübhâneke ile
başlanır. Farz namazların öncesinde veya sonrasında kılınan sünnet namazlar
farz namazlara hazırlayıcı, onları koruyucu ve eksiklerini telâfi edici
ibadetlerdir. Ayrıca bu namazlar Hz.Peygamber’e bağlılığın bir göstergesi
olup terk edilmesi hoş karşılanmaz. Terâvih Namazı
Terâvih namazı Ramazan ayına mahsus bir namaz olup yatsı namazının
vaktinde vitirden önce yirmi rek’at olarak kılınır. Terâvih Arapça tervîha
kelimesinin çoğulu olup sözlükte nefsi dinlendirmek, rahatlatmak gibi
anlamlara gelir. Terâvih namazının her dört rek‘atı sonunda bir süre
oturularak istirahat edildiği için bu dört rek‘ata bir tervîha adı verilmiştir.
Dolayısıyla bir terâvih namazında beş tervîha vardır. Hz. Peygamber “Her
kim Ramazan’da faziletine inanarak ve sevabını Allah’tan bekleyerek terâvih
namazı kılarsa, onun geçmiş günahları bağışlanır” (Buhârî, “İman”, 37)
hadisleriyle Müslümanları terâvih namazını kılmaya teşvik buyurmuşlardır.
Terâvih namazı Hz. Peygamber’den itibaren günümüze kadar kesintisiz
olarak yatsı namazını müteâkiben kılınagelmiştir. Terâvih namazının hükmü
sünnet-i müekkededir. Terâvih namazı tek başına kılınabilmekle birlikte
cemaatle kılınması daha faziletlidir. En faziletlisi camide kılınanıdır. Fıkıh
bilginlerinin çoğunluğuna göre terâvih namazının cemaatle kılınmasının
hükmü sünnet-i kifâyedir. Bunun anlamı şudur: Bir belde halkının tamamı
olmasa da hiç değilse bir kısmı bu namazı cemaatle kılmalıdır; belde
halkının topluca cemaatle terâvih namazını kılmayı terkedip onu evlerinde
tek başlarına kılmaları doğru değildir. Terâvih namazı, her iki rek‘atta bir
selam vermek suretiyle kılınır, Böyle kılınması daha faziletli olmakla birlikte,
dört rek‘atta bir selam vererek kılmak da mümkündür. Altı, sekiz, on rek‘atta
selam vermek suretiyle kılınması ise mekruhtur. İki rek‘atta bir selam
verildiği takdirde, bu namaz akşam namazının sünneti gibi kılınır. Dört
rek‘atta bir selam verilmesi halinde ise, yatsı namazının ilk sünneti gibi
kılınır. Teravih orucun sünneti olmayıp vaktin sünneti olduğu için hasta ve
yolcu gibi mazeretleri sebebiyle oruç tutmakla yükümlü olmayanlar için de
bu namazı kılmak sünnettir. Yatsı namazının kılınmasının ardından mescide
gelen kişi, önce yatsı namazını kılar, daha sonra imamla birlikte terâvih
namazını kılmaya başlar, eksik kalan rek‘atları ya imamla birlikte vitir
namazını bitirdikten sonra kılar veya önce terâvihten kılamadığı eksik kalan
kısımları tamamlar, daha sonra vitir namazını tek başına kılar. Nâfile (Tatavvu‘) Namazlar
Hükümleri müstehap, mendup olarak nitelendirilen nâfile (tatavvu‘)
namazların başlıcaları şunlardır: Tahiyyyetü’l-Mescid
Tahiyye, selam vermek, “tahiyyetü’l-mescid” ise, mescidin Rabbine selam
vermek, O’na tâzimde bulunmak demektir. Ziyaret, eğitim, öğretim gibi bir
maksatla bir mescide giren Müslümanın, mescidde Rabbine tâzimde
bulunmak üzere iki rek‘at nâfile namaz kılması müstehaptır. Günde birkaç
defa mescide giren bir kişinin, bu namazı bir defa kılması yeterlidir. Bu
namazın mescide girip henüz oturulmadan kılınması daha faziletlidir. Bir
mescide girip meşguliyetinden veya vaktin kerâhati gibi bir sebepten dolayı
bu namazı kılamayan kişinin “Sübhânallâhi ve’l-hamdu lillâhi ve lâ ilâhe
illallâhu va’llâhu ekber” demesi de müstehap görülmüştür. Diğer taraftan bir
mescide herhangi bir namazı kılmak veya farz namazı cemaatle kılmak
niyetiyle girmek de tahiyyetü’l-mescid yerine geçer. Kuşluk (Duhâ) Namazı
Güneş doğup kerâhet vakti çıktıktan sonra istivâ vaktine kadar iki, dört, sekiz
veya on iki rek’at namaz kılmak müstehaptır. Bu, Hz. Peygamber’in fiili ile
sâbittir. Kuşluk namazının sekiz rek’at kılınması daha faziletlidir. Bu ibadet
işrâk namazı olarak da bilinir. Teheccüd Namazı
Yatsı namazının ardından daha uyumadan veya biraz uyuduktan sonra
kılınacak nâfile namazına “gece namazı” denir ki, bunun sevabı çoktur. Bir
süre uyuduktan sonra kalkılıp kılınırsa “teheccüd namazı” adını alır.
Teheccüd namazı iki rek’attan sekiz rek’ata kadardır. Her iki rek’atta bir
selam verilmesi daha faziletlidir. Tehüccüd namazı, Peygamber Efendimiz
hakkında farz idi (bk. el-İsrâ 17/79). Teheccüd namazına, diğer Müslümanları
da teşvik eden ayet ve hadisler vardır İstihâre Namazı
İstihâre, bir şeyin hayırlısını istemek anlamına gelir. Hakkında nasıl hareket
etmenin doğru olduğu bilinemeyen mubah işlerde, manevi bir işarete nâil
olmak için kılınan iki rek’atlık bir namazdır. İlk rek’atta “Kâfirûn” sûresi,
ikinci rek’atta ise “İhlâs” sûresi okunur. Ardından istihâre duası yapılır.
Abdestli olarak kıbleye yönelerek yatılır, rüyada beyaz veya yeşil görülmesi
hayır ve iyiliğe; kırmızı veya siyah görülmesi de şerre delâlet eder. Herhangi
bir rüya görülmediği takdirde kalbin ilk meylettiği yön de esas alınabilir.
İstihâre yaptıktan sonra mesele aydınlanmazsa, istihâre namazı üç veya yedi
gece tekrarlanabilir. İstihâre duası şöyledir: “Ey Allahım! Sen bildiğin için,
senden hakkımda hayırlısını bana bildirmeni dilerim. Ve gücün yettiği için,
ben Senden güç ve tâkat isterim. Hayra ermemi, Senin büyük fazl ve
kereminden niyaz eylerim. Çünkü Senin her şeye gücün yeter. Benim ise
gücüm yetmez. Ve Sen her şeyi bilirsin, hâlbuki ben bilemem. Sen gayb
âlemini de bilirsin. Ey Allahım! Sen bilirsin, eğer bu iş, benim dinim,
yaşayışım, işimin sonucu, dünya ve âhiretim hakkında hayırlı ise bunu bana
nasip ve müyesser eyle. Sonra bunda benim için feyiz ve bereket meydana
getir. Ve eğer bu iş, benim dinim, yaşayışım, işimin sonucu, dünya ve
âhiretim hakkında benim için bir şer varsa, bunu benden çevir, beni de
bundan çevir. Benim için gönlümde bir meyil bırakma ve benim için hayır
nerede ise müyesser kıl, sonra da beni bu takdir edilen hayır ile hoşnut kıl”
(Buhârî, “Teheccüd”, 25; Tirmizî, “Vitr”, 15). Tesbih Namazı
Tesbih namazı, her rek’atında yetmiş beş defa “Sübhânallâhi ve’l-hamdü
lillâhi ve lâ ilâhe ille’llahu ve’llâhu ekber” diye tesbih okunan dört rek’atlı bir
namazdır ve sevabı pek çoktur. Bu namaz her vakit kılınabilir; hiç değilse
haftada veya ayda ya da yılda bir defa kılınmalıdır, bu aralıklarla kılınamazsa
hiç olmazsa ömürde bir defa kılınması önerilmiştir (Ebû Dâvûd, “Tatavvu‘”,
14; “Salât”, 303; Tirmizî, “Salât”, 350). Hâcet Namazı
Uhrevî veya dünyevi bir ihtiyacı bulunan kişi, yatsı namazından sonra iki
veya dört rek’at namaz kılar, ardında da bir dua yaparak, ihtiyaç duyduğu işin
meydana gelmesi için Allah’tan niyaz eder. Hâcet namazının ilk rek’atında
Fâtiha’dan sonra üç defa “Âyete’l-kürsî”, diğer rek’atlarda Fâtiha’dan birer
defa İhlâs ve Muavvizeteyn sûreleri okunur. Yağmur Duası
Kuraklık olduğu zaman Müslümanlar, yağmur (istiskâ) duasına çıkar ve
Cenab-ı Hak’tan yağmur yağdırmasını niyaz ederler. Ebû Hanîfe’ye göre, bu
durumda dua edilir, insanlar isterlerse, ayrı ayrı namaz kılabilirler. Ebû Yusuf
ve İmam Muhammed’e göre, cuma namazını kıldıran imamın, cuma namazı
gibi, açıktan iki rek’at namaz kıldırması menduptur. Namazın ardından
minbere çıkmadan bir hutbe okur. Üç gün yağmur duasına çıkılması
müstehaptır. İmamın üzerindeki ceket veya hırkasını ters çevirip giymesi de
sünnettir (Müslim, “İstiskâ”, 1). Küsûf ve Husûf (Güneş ve Ay Tutulması) Namazı
Güneş tutulduğu zaman (küsûf) cuma namazını kıldıran imam, ezansız ve
kâmetsiz iki rek’at namaz kıldırır. Ebû Hanîfe’ye göre, kıraati sessizce, Ebû
Yusuf ve İmam Muhammed’e göre ise açıktan yapar. İmam, namazın
ardından dua okur ve cemaat de “amin”der. Bu namaz, camilerde kılınacağı
gibi sahrada da kılınabilir. Ebû Hanife, İmam Mâlik, Ahmed b. Hanbel’e
göre, küsûf namazında hutbe okunmaz. İmam Şâfiî’ye göre, hutbe okunması
müstehaptır. Hz. Peygamber’in oğlu İbrahim bir buçuk yaşında iken vefat
etti. Onun vefat ettiği gün güneş tutulmuştu. İnsanlar, masum çocuğun
vefatından dolayı güneşin tutulduğunu zannetmişlerdi. Hz. Peygamber,
insanların bu şekildeki yanlış kanaatlerini değiştirmek için şöyle bir konuşma
yapmıştır: “Güneş ve ay, Allah’ın varlığını gösteren ayetlerdir. Hiç bir
kimsenin ne ölmesinden ne de hayat bulmasından dolayı tutulmazlar. Böyle
bir tutulma durumu gördüğünüz zaman, ay ve güneş tutulması sona erinceye
kadar namaz kılın ve Allah’a dua edin.” (Buhârî, “Küsûf”, 1). Ay tutulduğu
zaman (husûf) Müslümanların evlerinde tek başlarına iki veya dört rek’at
namaz kılması menduptur. İmam Şâfiî ve Ahmed b. Hanbel’e göre, bu namaz
cemaatle kılınır. Kandil Gecelerinde Namaz
Eskiden gerek mevlid-i nebî münasetiyle ve gerekse regâib, berât, mirâc
gecelerinde minarelerin kandillerle donatılmasından dolayı, halk arasında bu
gecelerin “kandil geceleri” şeklinde isimlendirilmesi yaygınlık kazanmıştır.
Kandil gecelerine mahsus bir namaz bulunmamakla birlikte Müslümanlar bu
geceleri evlerinde veya camilere giderek namazlarını cemaatle kılmakla,
va’z dinlemekle, münferiden kazâ veya nâfile namazları kılmakla, Kur’ân
okumakla, dua ve istiğfarda bulunmakla, Allah’ı anmakla, fakirlere yardım
etmekle, yakınlarının ve din kardeşlerinin gönlünü almakla veya bunlara
benzer ibadetlerle güzelce değerlendirebilirler.
|