öf dedi fare. dünya da günden güne daraliyor. ilkin bir genisti ki, korktum, kostum ileri, uzakta sagli sollu duvarlari görür görmez dünyalar benim oldu. ama bu uzun duvarlar da bir çabuk birbirlerine dogru ilerliyor ki, en son odadayim iste; orada, kösede de kapan duruyor, gide gide kisilacagim kapana.
kedi: sen de öyleyse yönünü degistir, dedi ve fareyi kedi yedi.
--------------------------------------------------------------------------------
"kim terkedilmis bir hayat yasar, ama yine de bazen insanlar arasina karismak istegini duyarsa, kim günün degisik zamanlarini, havadaki, is durumundaki vb. degisiklikleri dikkate alarak tutunabilecegi bir insan kolu görmek isterse, sokaga bakan bir pencere olmadan uzun süre yapamaz"
--------------------------------------------------------------------------------
"düz bir yolda yürüyor olsaydın, tüm ilerleme isteğine rağmen hala gerisin geriye gitseydin, o zaman bu çaresiz bir durum olurdu; ama sen dik, senin de aşağıdan gördüğün gibi dik bir yamacı tırmandığına göre, adımlarının geriye doğru kayması, bulunduğun yerin durumundan ileri gelebilir, o zaman da umutsuzluğa kapılmana gerek yoktur."
--------------------------------------------------------------------------------
av köpekleri henüz avluda oynuyorlar; ama avları daha şimdiden ormanın içinde ne kadar hızlı koşarlarsa koşsunlar, ellerinden kaçamayacaklar..
--------------------------------------------------------------------------------
bürokrat için insanca ilişkiler değil, yalnızca nesne ilişkileri vardır. insan evraka dönüşür. evraka verilen sayı ile belirgin kılınan, ölmüş bir varlık olarak evrakın akışına girer. bu varlık şahsen çağrıldığı zaman bile bir kişi değil, yalnızca 'olay'dır. 'konu' ile ilgili olmayan ne varsa akıp gitmiştir. resmi dairelerin koridorları aşağılanma kokar. sigara içmek kesinlikle yasaktır. bu yasağın kapsamına soluk almak da girer. buna karşılık yürek çarpıntısına izin vardır, dahası çarpıntı olması istenen bir şeydir. her türlü ümit uçup gider. kapıdan kapıya gönderilen kişiye suçluluk duygusu aşılanır. buraya giren, yalnızca bir vizite kağıdı ya da pasaportunun uzatılmasını istese bile kendini suçlu duyumsar. en iyi olasılıkla bir dilek sahibidir, aslında ise suçludur..
--------------------------------------------------------------------------------
''kargalar, bir tek karganin göğü yok edebilecegini ileri sürer. ona kuşku yok; ama göklerin kulagı duymaz böyle bir savı, çünkü gökler kargaların yokluğu demektir.''
--------------------------------------------------------------------------------
"yaşama başladığın anda iki görev; sınırlarını her an daraltmak ve bu sınırları aştığın anlarda da gizlenmeyi başarıp başaramadığını her an sorgulamak..."
--------------------------------------------------------------------------------
"bastığın yerin iki ayağının kapladığından daha büyük olamayacağını anlamak ne büyük bir mutluluktur."
--------------------------------------------------------------------------------
belki bir şeylere sahipsin, ama kendi varlığın yok savına verdiği cevap, bir titreme ve yürek çarpıntısı oldu sadece..
--------------------------------------------------------------------------------
bir elmanın birbirinden farklı görünüşleri olabilir : masanın üstündeki elmayı bir an olsun görebilmek için boynunu uzatan çocuğun görüşü ve bir de, elmayı alıp yanındaki arkadaşına rahatça veren evin efendisinin görüşü..
--------------------------------------------------------------------------------
bir merdivenin üzerine basılmaktan yeterince çukurlaşmamış basamağı, basamağın kendi açısından, ıssız çakılmış bir tahta parçasıdır yalnız.
--------------------------------------------------------------------------------
"odandan cikman gerekmez,masanda oturmaya devam et ve dinle..
dinleme bile,sadece bekle..bekleme bile
gercekten sakin ve yalniz ol
dunya ozgurce sunacaktir kendini sana..
maskesinden siyrilmak icin baska secenegi yok
husu icinde yuvarlanacaktir ayaklarinin dibine..."