04Haziran 2014, 07:43
|
Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 36712 Üyelik T.:
22 Aralık 2013 Arkadaşları:17 Cinsiyet: Mesaj:
844 Konular:
67 Beğenildi:27 Beğendi:1 Takdirleri:60 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | "El" Putu "El" Putu El Ne Der? Toplum olarak en büyük problemlerimizden biri “el ne der” kaygısıdır. “Allah ne der” in çok daha önündedir çoğu zaman. Allah (c.c) emrinin, rızasını önüne geçen her şey puttur oysa. El putundan kurtulmak lazım.
Evler elin ne diyeceğini dikkate alarak döşenir, çeyizler el için yapılır. Evin en güzel odası, el için her daim temiz ve bakımlı tutulur, ev halkına kullandırılmaz.
Eş seçerken bile başkaları ne der kaygısı güden çok kişi var. El gün “bula bula bunu mu buldu” der diye beğendiği adayı kabul etmeyenler var. Ya da sırf el tarafından kınanmamak “Buna mı vermiş kızını ya da bunu mu almış oğluna” sözünü duymamak için çocuklarının kısmetine engel olanlar, evladını sevdiğine vermeyenler var.
Genç yaşta dul kalmış fakat” el ne der” kaygısından evlenmeyen hanımlar da çok var. Oysa “ne der” diye çok değer verdiği eller kapısını kapattığında o yalnızlığı ile baş başa kalır fakat bunu düşünmez. Düğünler, nişanlar, elden “aferin almak” için çok gösterişli yapılır. “Bu yaptığım israf mıdır Allah razı mıdır?” diye düşünülmez. Üzüntülerimiz, sevinçlerimiz çoğu zaman el kaygısı ile belirlenir.
Küçük yaştan itibaren anneler-babalar farkında olmadan çocuklarına elin her şeyden daha önemli olduğu mesajı veriyorlar. Bir kaç misal “Evi dağıtmayın bir gelen olursa ne der! Kalk kızım evi temizleyelim komşu gelse dilinden kurtulamayız. Hareketlerine dikkat et bize laf getirme kızım. Oğlum öyle yapma millet ne der!…”
Aslında çocukların uyarıldığı konuların çoğu gerçekten yapılması ya da yapılmaması gereken şeyler fakat sebep olarak başkalarını göstermek çok hatalı. Davranış el için yapıldığında elin görmeyeceği duymayacağı yerde her şey yapılabilir hissi oluşabilir çocukta. Çocukları eğitirken ve öğretirken davranışlarının ölçüsünü el üzerine kurmamaları için ellerine “el ne der” terazisi vermeyelim.
Onların yaşlarına uygun, anlayabilecekleri şekilde, inancımız doğrultusunda, güzel, mantıklı açıklamalar yapmak gerek. “Bunun yerine daha doğru nasıl bir hareket ne olabilir? Bu davranışın sonunda bir düşün bakalım ne gibi problemler çıkabilir? Sen bunların sonuçlarına razı mısın? Yaptığın davranışın sonucu başkalarını da etkilediğinde bunun sorumluluğunu almaya hazır mısın?” gibi. Onları düşünmeye, doğru davranışı yapmaya sevk eden cümleler olması daha iyi olur.
Tabii ki belli bir ölçüde el önemlidir. Herkes yaptığıyla başkasına örneklik oluşturuyor. Yapılan meşru olmayan bir davranışsa yayılmasına sebep olmamak gerek. Ya da başkalarının anlamasının zor olduğu bir durum ise boş yere dedikoduya kalmamak için dikkatli olmak gerek. Bundan daha fazla değil. Hayatını elin övgüsü ya da yergisi üzerine kurmamak gerek.
El kaygısını attığımız zaman üzerimizden büyük bir yük kalkacak. “Elin ağzı torba değil ki büzesin” demiş atalarımız. Ne yaparsan yap elin ağzını kapatamazsın. Yapılan davranış iyi ya da kötü kimi övecektir kimi yerecektir. Herkes kendi elindeki teraziye göre tartacaktır. Önemli olan bizim elimizdeki terazinin doğru tartması.
İşin bir de başkalarına karşı el tarafında olma boyutu vardır. Başkalarının hayatı hakkında konuşmak, ahkam kesmek, kınamak doğru bir davranış değil. Bu bizi gıybet iftira gibi manevi hayatımız için vebali çok, hesabı zor sözleri söylemeye götürebilir, bundan da sakınmaya gayret etmek lazım. En doğrusu başkaları ile değil kendimizle uğraşalım. Kendi hatalarımıza kendi kusurlarımıza bakalım, onları düzeltmeye çalışalım.
alıntıdır |
| |