16Haziran 2014, 22:14
|
Mesaj No:19 |
Durumu: Medine No : 38986 Üyelik T.:
10 Şubat 2014 Arkadaşları:3 Cinsiyet:Erkek Memleket:Karaman Mesaj:
164 Konular:
25 Beğenildi:76 Beğendi:68 Takdirleri:340 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Bir Aşıkın Gözüyle Marifet/Ali Parlak BİR AŞIKIN GÖZÜYLE MARİFET Her mü’min bilir ki Cenâb-ı Hak, akla gelen gelmeyen tüm mekânlardan münezzehtir.
Ve her mü'min yine bilir ki, Allahu Teala bu sonsuz mekânlarda her zaman hazırdır.
Şahidiz ki, bütün sonsuz mekânları ve bu sonsuzluktaki her zerreyi yaratan Allah'tır.
Ve yine şahidiz ki bu sonsuz mekanlardaki tüm fiilleri yaratan da Allah'tır.
Ama bu iman ve şehadet herkesin kalbinde aynı şekilde tecelli etmez.
Vahit(cc) esmasının gereği olarak herkesin kalbinde farklı bir şekilde tecelli eder.
Çünkü O, tektir ve teki sever. Her şeyden bir tek örnek yaratır.
Mü'minlerden bazıları bunu sorulduğunda hatırlar, bazıları namazda hatırlar,
Bazıları başı sıkışınca, bazıları bir felaketle karşılaşınca,
Bazıları üzülünce, bazıları sevinince Allah'ı hatırlar.
Ama bazıları var ki, alıp verdiği her nefeste O'nunladır.
O'ndan habersizken ne bir renge göz kırparlar, ne de O'nsuz nefes alırlar.
Onlar için her nefeste zikir farzdır.
Aldım, Sübhanallah demek için, verdim Elhamdülillah demek için.
Onun için ki Hay'dan gelen Hu'ya gider demişlerdir.
Yani nefes alırken Haaaayyy, nefes verirken Huuu...
Gördün mü, bütün mesele bu...
İşte bu durum imanın ruha hakim olmasıdır.
İmanı ruhuna hakim olanlar daima fiil ve hallerini kontrol altında tutarlar.
İşte buna da tevhit denir. İslam da tevhit dini değil midir ya hu?
Allah birdir, eşi ve benzeri yoktur, bunu her mü'min bilir ve ikrar eder.
Ama işte bunu söylemekle yaşamak aynı şey anlamına gelmez.
Tevhidi yaşayanların halini marifet diye özetlemişler, ötesini anlatamamışlar.
İnsan, Allah’ın azametine marifet kazandıkça, ruhu huzur ve huşû ile dolar derler.
Allah'ın iradesini kavrayan ve marifet kazanan kul âkıbetinden her zaman endişe eder.
Çünkü bu öyle bir iradedir ki, Allah'ın iradesine engel olacak bir başka irade daha yoktur.
Bunu herkes bilir, inanır ve diliyle söyler. Ama marifet sahibi kul yakinen inanır, yaşar.
Allah'ı düşündükçe, nefsinin ne mal olduğunu daha iyi anlar.
Öyle bir hale gelir ki, tüm iyilikleri Allah'tan bilirken, kötülükleri kendi nefsine mal eder.
Zaten de öyle değil midir? İşte... Ama bir de bunu yaşamak var...
Allah'ı bilmekte bir son yoktur. O'nun için denir ki:
''Rabbim Seni hakkıyla bilemedim. Sen Kendini bildiğin gibisin.''
Marifete ermiş bir kul her nereye baksa, O'nu görür, O'na O'nunla bakar.
Ne zaman ki nefsine döndü, kendini gördü, artık O'nu göremez.
Çünkü ikilik varken O görülmez.
Demişler ki; günah olarak sana kendi benliğin yeter.
Bu hale gelen bir kul, bir damla suda Allah’ın rahmetini okur.
Kapı gıcırtısı bile ona, O'nu hatırlatır. Cezbeye sokar ve kendinden geçirir.
İşte böyle bir gözden akan bir damla cehenneme damlamaya görsün:
Cehennemi bile dillendirir ve:
Ya mü'min çabuk çık içimden, senin nurun benim ateşimi söndürecek, der...
Rabbim marifete ulaştıracak bir aşk versin inşallah.
Ali Parlak [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]
__________________ O'nunla var ol var olacaksan, Kurtul O'nsuz tüm var oluşlardan... |
| |