Tekil Mesaj gösterimi
Alt 02 Eylül 2008, 11:19   Mesaj No:12

Emekdar Üye

Medineweb Emekdarı
Emekdar Üye - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Emekdar Üye isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 16627
Üyelik T.: 11 Şubat 2012
Arkadaşları:2
Cinsiyet:
Yaş:48
Mesaj: 4.081
Konular: 315
Beğenildi:49
Beğendi:0
Takdirleri:149
Takdir Et:
Standart Cvp: Ayetullah'il Uzma İmam Humeyni'nin (ra) Hayatı ve Yaptıkları

Kapitülasyonların Yeniden Gündeme Getirilmesi Karşısında İmam'ın -ks- Tekrar Kıyam Etmesi ve Türkiye'ye Sürgün
Olaylar bu cihette cereyan ederken, kanlı katliamlar, baskılar, tutuklama ve zindanlarla halkı yıldırdığını ve asıl maniaları ortadan kaldırabildiğini zanneden şah, her zamanki mağrur haliyle ve gerçekte Amerika'nın sürekli baskıları karşısında, Beyaz Saray'dan kendisine dikte ettirilen reformları uygulama safhasına koymakta ısrarlıydı. Orduyla rejimin üst düzey yetkilileri, ekonomi ve diğer yapılanmalar sahasında gerçekleşmesi düşünülen bu reformlar neye mal olursa olsun Amerika'nın çok yönlü nüfuz ve baskılarıyla ve yine bizzat Amerikalı yetkililerin denetim ve kontrolü altında yaptırılacaktı. Bu nedenle Amerikalıların İran'da tam dokunulmazlık ve tam yetkilerle donanmasını engelleyen hukuki ve kanuni yapının yeniden düzenlenmesi ve onların güvenliklerinin garanti altına alınması bu işin en önemli şartıydı. Binaenaleyh İran'da bulunan bütün Amerikalıların tam bir diplomatik dokunulmazlık taşımalarını sağlama yönünde çalışmalar iredilikle başlatıldı ki buna "kapitülasyon sistemi" adı verilmişti. Kukla senatoyla şûrâ meclislerinin bu kapitulasyon yasa tasarısını onaylaması, İran'ın zaten bir pamuk ipliğine asılı bulunan bağımsızlığının artık tamamen ortadan kaldırılması anlamına geliyordu. Rejime karşı çıkan inkılabi insanların sesinin acımasız yöntemlerle bastırılması, hapis, işkence, sürgün ve şahın halkın ensesine tam bir polis rejimi oturtmuş olması kimsede eleştiri ve itiraz cüreti bırakmamıştı. Bu büyük ihanete de yine İmam Humeyni'den başka başkaldıran olmadı; kendisini bekleyen bütün tehlikeleri bile bile tağutun ihanetini ifşa eden İmam -ks- inanılması güç bir fedakarlık ve yiğitlik örneği daha sergileyecek ve herşeyini yitirme pahasına da olsa dinini ve ülkesinin bağımsızlığını savunabilmek için kez daha kıyam edecekti. Hş. Aban ayının 4. günü şahın doğum günüydü; bu gün her yıl astronomik harcamalarla kutlanır, göstermelik kalabalıklarla, halkın şahı güya nekadar çok sevdiği (!) telkin edilmeye çalışılırdı. İmam Humeyni -ks- şahın ihanetlerini ifşa edip kıyamını başlatmak için bu tarihi seçmişti. İmam, çeşitli bölgelerdeki ulemaya mektuplar ve haberciler göndererek açıkça kıyama girişeceğini bildirdi. Durumu öğrenen şah, İmam'ı tehdit etmek ve o gün sözkonusu mevzulardan konuşma yapmaktan kendisini vazgeçirebilmek amacıyla özel temsilcisini Kum'a gönderdi. İmam -ks- şahın temsilcisini kabul etmeyecek, bu nedenle de şahın özel mesajı, İmam'ın büyük oğlu Ayetullah Hacı Seyyid Mustafa'ya -ra- iblağ edilecekti.
İmam Humeyni -ks- tehditlere aldırmayarak önceden açıklamış olduğu gün minbere çıktı ve kendisini dinlemek üzere toplanan çok sayıda ulemayla diğer şehirlerden gelenlere ve Kum ahalisine karşı fevkalade çarpıcı bir hitabede bulundu; İmam'ın en kalıcı konuşmalarından biri olarak tarihe geçecek olan bu muazzam ve cesur hitabe, Amerikalı yöneticilerin İran'ın içişlerine karışmasını yargılayan ve bir islam ülkesi olan İran'da şahın işlediği ihanetleri işfa eden korkusuz bir mahkeme olmuştu. İmam, herkesi şaşkına uğratan soğukkanlı bir kararlılık ve pervasızlıkla konuşmasına şöyle başlıyordu: "İzzet ve onurumuz çiğnendi... İran'ın azamet ve büyüklüğü yok edildi. İran ordusunun izzet ve onuru ayaklar altına alındı. Meclise bir kanun götürdüler, o kanunla biz Viyana antlaşmasına katılmış oluyoruz... Bu kanun gereğince İran'daki Amerikalı askerî müsteşarlara aileleriyle, teknik memurlarıyla, idari memurlarıyla, müstahdem ve hizmetçileriyle birlikte dokunulmazlık getirilmiş oluyor; İran'da hangi cinayeti işlerlerse işlesinler, bunlara kimse dokunamayacak!! Beyler, bu tehlikedir, uyarıyorum ben! Ey İran ordusu, bu tehlikedir, uyarıyorum ben!... Ey İran'ın siyasileri bu tehlikedir, uyarıyorum ben!... Bu durumda haykırmayan vallahi günah işlemiş olur! Var gücüyle haykırmayan vallahi büyük günah işlemiş olur! Ey islam büyükleri, ey baştakiler, islamın feryadına yetişin! Ey Necef uleması, islamın feryadına yetişin! Ey Kum uleması, yetişin islamın feryadına!..."
Rahmetli İmam -ks- yine bu konuşmasında şu meşhur sözleri haykırıyordu: "Amerika İngiltere'den beter, İngiltere Amerikadan!... Sovyetler ikisinden de beter; biri diğerinden kötü kısacası!... her biri diğerinden daha aşağılık! Ama bugün bizim işimiz bu habislerle, yani Amerikalılarla!.. Amerika cumhurbaşkanı şunu bilsin ki kendisi, bizim halkımızın nazarında dünyanın en aşağılık insanıdır! Başımıza gelenlerin tamamı şu Amerika'dan gelmektedir, başımıza ne geliyorsa hep şu İsrail'den gelmektedir! İsrail de Amerika'dandır zaten!
Alıntı ile Cevapla