Tekil Mesaj gösterimi
Alt 02 Eylül 2008, 11:20   Mesaj No:13

Emekdar Üye

Medineweb Emekdarı
Emekdar Üye - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Emekdar Üye isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 16627
Üyelik T.: 11 Şubat 2012
Arkadaşları:2
Cinsiyet:
Yaş:48
Mesaj: 4.081
Konular: 315
Beğenildi:49
Beğendi:0
Takdirleri:149
Takdir Et:
Standart Cvp: Ayetullah'il Uzma İmam Humeyni'nin (ra) Hayatı ve Yaptıkları

İmam Humeyni -ks- bu çarpıcı konuşmayı yaptığı gün -hş. 4 Aban 1343- yayınladığı inkılâbi bir bildiride şöyle diyordu: "Dünya şunu bilsin ki İran ve diğer müslüman milletler ne çekiyorsa hep ecnebilerin elinden çekmektedir. Amerika'dan çekmektedir. Müslüman milletler, başka Amerika gelmek üzere, ecnebilerden nefret etmektedir! İsrail ve yandaşlarını destekleyen, Amerika'dır. Müslüman arapları evinden barkından, yerinden yurdundan edip avare hale getirmesi için İsrail'e güç veren, Amerika'dır."(32).
Kapitulasyonla ilgili yasa tasarısının kabul edildiğini İmam'ın ifşa etmesi, İran'ı hş. 1343 Aban'ında yeni bir kıyam ve başkaldırının eşiğine getirdi. Ne var ki rejim bir yıl önce 15 Hordad'da bu olayı yaşamış olmanın verdiği tecrübeyle bu kez çok çabuk harekete geçip tedbir almıştı. Diğer taraftan, İmam'ın kıyamını destekleyen tanınmış dinî ve siyasi çehrelerin çoğu bu yıl şalın zindanlarında veya sürgündeydiler. Bazı büyük ulema ve taklid mercii müçtehidler de 15 Hordad kıyamının başlarında harekete katılmış olmalarına rağmen zamanla tedricen -şu veya bu sebeple- maslahatçı bir tavır takınmayı yeğleyerek mücadele sahnesinden çekilmiş ve islam inkılabı kesin zafere ulaşıncaya (1357/1979) kadar da bu münzevî tavırlarını sürdürmüşlerdi. Diğer taraftan, inkılaptan sonra ele geçen belgelein de açıkça ortuya koyduğu üzere o günlerde (hş. 1343 Aban'ında) Şeriatmedari gibi bazı dinadamları, belli halk kesimleri üzerindeki etki ve nüfuzlarını olumsuz yönde kullanarak taraftarlarının İmam'ın kıyam çağrısına uymamasını ve İmam'ın çağrıları karşısında sessiz kalmalarını sağlamaya çalışıyorlardı. Şah rejimi için büyük tehlike İmam Humeyni'ydi; zira rejim elinden gelen her yola her komploya başvurmuş, ama İmam Humeyni'yi bir türlü yıldıramamış, onu susturamamıştı. İmam Humeyni -ks- şimdi bütün İran müslümanları tarafından tanınan ve en çok sevilen rehber ve birçok müslümanın da taklid mercii olan ileri bir müçtehiddi.
İmam'ı İran dahilinde tutuklayıp hapsetmenin, problemleri kat kat artırdığını daha önceden tecrübeyle tatmış olan şah rejimi, İmam'a bir suikast tertipleyip onu terör etmenin de, kontrolü imkansız bir genel ayaklanmaya yol açabileceği kanaatine varmıştı. Bu durumda şah rejimi için tek yol kalıyordu: İmam'ı İran dışına sürmek!
Böylece hş. 13 Aban 1343 günü geceyarısından sonra, Tahran'dan gönderilen özel komandolar bir kez daha İmam'ın Kum'daki evini kuşattılar. Bu gizli kuşatmada ilginç bir takdir-i ilahi vuku bulacak ve tıpkı bir yıl önce olduğu gibi, ansızın içeriye giren memurlar İmam'ı gece -teheccüd- ibadetiyle meşgul olduğu bir sırada tutuklayacaklardı. İmam hemen tutuklanacak ve hiç vakit geçirilmeden tam bir gizlilik içinde Tahran Mehrabad havaalanına götürülecek önceden hazırlanmış askeri bir jetle özel askerî ve diğer güvenlik görevlilerinin sıkı kontrolü altında Ankara'ya götürülecekti.
Ertesi günün akşam gazeteleri, Savak'tan aldıkları emirle "İmam'ın, ülkenin güvenliğine karşı eyleme girişme suçu"yla (!) sürgün edildiği haberini yayınlamışlardı. O günlerde İran'da estirilen hafakan ortamına rağmen bütün ülkede protesto ve itirazlar başladı; Tahran kapalıçarşı esnafı yürüyüş düzenleyerek olayı protesto etti, dînî ilmiye medreselerinde uzun bir süre ders yapılmadı, beynelmilel kuruluşlarla teşkilatlar ve taklid mercilerine binlerce imzalı mektuplar ve protesto yazıları gönderildi.
İmam'ın sürgüne gönderildiği gün Ayetullah Mustafa Humeyni de tutuklanarak hapsedildi ve hş. 13 Dey 1343'te o da Türkiye'ye, babasının yanına sürüldü. İmam'ın -ks- Türkiye'deki sürgün dönemi çok zor şartlar ve kırıcı baskılarla geçti; Türkiye'de İmam'ın -ks- âlim elbisesi giymesine bile izin verilmemiş, islam dünyasının yüzakı olan bu nadide alimin hz. Resulullah'ın -sav- sünnetine uygun elbiseleri zorla üzerinden çıkarılmıştı. Ne var ki bu psikolojik ve fizikî baskıların hiçbiri İmam'ı uzlaşmaya zorlayamadı.
Ankara'da İmam'ın -ks- ilk ikamet ettirildiği yer Ankara Bulvar Palas Oteli'ydi, İmam -ks- bu otelin 4. katında 514 numaralı odaya yerleştirildi. Ertesi gün, olayın gizliliğini koruyabilmek ve İmam'ın -ks- ikamet mahalliyle ilgili bütün izleri silebilmek için İmam'ı buradan alarak Atatürk caddesindeki bir mahalle götürdüler. Birkaç gün sonra (21 Aban 1343) güvenlik tedbirlerini iyice pekiştirebilmek ve muhtemel her nevi irtibatın önünü kesebilmek amacıyla İmam'ı buradan da alarak Ankara'nın 46 km. batısındaki Bursa'ya götürdüler. Bu süre zarfında İmam'ın -ks- herhangi bir siyasi girişimde bulunma imkanı tamamen sıfırlanmış ve İran'dan gönderilen özel memurlarla Türkiyeli memurlar tarafından geceli gündüzlü kontrol ve gözetime tabi tutulmuştur.
İmam'ın Türkiye sürgünü 11 ay sürdü ve şah rejimi bu süre zarfında İran'daki mukavemetin geri kalan kısmını şiddet kullanarak bastırıp iyice sindirdi ve İmam'ın İran'da bulunmayışından faydalanarak Amerika'nın istediği reformları süratle uygulama safhasına geçirdi. Bu arada rejim, ulemaya halkın yoğun baskıları sonucu, ulema tarafından seçilen bazi temsilcilerin, İmam'ın sağlık ve güvenlik durumundan yakından haberdar olmaları için onları İmam'ın yanına göndermek zorunda kalmış ve birkaç kez yakın mülakata izin verilmişti. Bu arada İmam -ks- yakınlarına ve medrese ulemasına yazdığı bazı mektuplarda dua ve temenni kalıplarında işare ve imâ yoluyla, direnmeye devam ettiğini, hareketin sürdürülmesi gerektiğini anlatabilmeyi başarmış ve kendisine bazı dua kitaplarıyla fıkhî eserler gönderilmesini istemişti.
Türkiye'deki sürgün ayları, İmam'a -ks- değerli eseri "Tahrir'ul Vesile"yi kaleme alma fırsatı kazandırdı. İmam Humeyni'nin fıkhî fetvalarını içeren bu eser cihad, savunma, emr-i bil maruf nehy-i an'il münker (iyiliği emredip kötülükten menetmek) ve günün meseleleri gibi genellikle unutulmaya yüztutan konularda islam fıkhının hükümlerini açıklayan ilk çağdaş kitap olma özelliğini taşıyordu. Bu arada, daha önce de değindiğimiz gibi; İmam'ın fıkıh ve usulle ilgili içtihâd ve görüşleri, Ayetullah Brucerdi'nin rıhletinden yıllar önce bizzat İmam tarafından çeşitli eserlerinde kaleme alınmış bulunuyordu ki, İmam'ın eserleriyle ilgili bahsimizde bunlara genişçe yer vermey çalışacağız inşaallah.
Alıntı ile Cevapla