BİR GARİP KARALİÇE - SÜVEYDA 2
Zikir çekilirken Süveyda'daki kara leke büyür büyür, tüm bedeni sarar. Kalp coşkuyla titremeye başlar. İnceden bir sızı sarar aşığın yüreğini. Bir şeyler batar, sanki yüzlerce iğne batmaktadır yüreğine. Pres altında ezilir gibidir sanki. Kalbin tüm hücreleri birbirinden ayrılmış ve coşkuyla dans etmeye başlamıştır. Bu coşkuyu bilmeyenler inkar eder ama olsun. Aşık der ki, bilmeyen ne bilsin bizi, bilenlere selam olsun. Lakin bilen de çok azdır. Öyle bir gönüle sahip olamasak da, öyle bir gönüle sahip birinin nazarına girmek iyidir. Çünkü Aşık o gönüle bakarken, seni de orada görürse, sevdiğinin hatırına seni de affeder.
Bu coşku tüm bedene yayılmaya görsün. Aşık her hücresinin dansına ve şarkılarına şahit olmaya başlar. Sanki tüm bedeni parçalara ayrılmıştır ve her hücresinin dansına ve şarkısına şahit olmaktadır. O an kendi bedeninin sahibi olmadığını anlar. Çünkü kalp asıl sahibini anmaya
başlamıştır.
Aşık hiç bir şey görmez olur. Her nereye bakarsa aşkını görmektedir çünkü. Ne gördüğünü sorarsanız HİÇ der. Hiç bir şey gömüyorum. Çünkü aşkı kıskanç olduğu için onu başkasıyla paylaşmak istemez. Diyelim ki gözünü başka bir güzele kırptı. Göz kapağına dikiş atar dikiş. Onun için, aşıkın baktığı her ne ise, aşkıyla bakmalı, baktığında aşkını görmelidir...
Neyse...
Bazen susmak konuşmaktan iyidir...
Bazen insanın avazı çıktığı kadar susması gerekir...
Ali Parlak
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]